R Harfiyle Başlayan Edebiyat Terimleri

18.06.2015


- R-

RAMAZANİYYE

Nesip bölümü ramazan konulu kaside. Kasidelerin ramazan konulu yazılmış olanları. Ramazan ayının güzelliklerini, dini önemini anlatan şiirler.

Hakk'ın bize ihsanısın
Hem ayların sultanısın
Sen bir saadet kanısın
Ey mah-ı sultan merhaba


RAMAZANNAME.

Ramazan konulu yazılmış eser. Konusunu ramazanın özelliklerinden , öneminden dini vecibelerinden, adetlerinden vb allan yazı, eser, manzum nesir de karışık olabilir.

RAKTA

Arap harflerine göre bir harfi noktalı, bir harfi noktasız kelimeleri kullanarak şiir yazma.

REALİZİM :

Gerçekçilik, bir estetik ve edebi kavram olarak 19. yüzyıl ortalarında Fransa’da ortaya çıkmıştır. Nasıl ki romantizm klasizme bir başkaldırı niteliğinde ise gerçekçilik yani realizm, hem klasizme hem de romantizme bir başkaldırıdır. Amaç, sanatı klasik ve romantik akımların yapaylığından kurtarmak, çağdaş eserler üretmek ve konularını öncelikle yüksek sınıflar ve temalarla ilgili değil, toplumsal sınıflar ve temalar arasından seçmekti. Realizmin amacı, günlük yaşamın önyargısız, bilimsel bir tutumla incelenmesi ve edebi eserlerin bir bilim adamının klinik bulgularına benzer nesnel bir bakış açısıyla ortaya konmasıdır. Örneğin, realizmin iki güçlü temsilcisi Gustave Flaubert’in Madame Bovary adlı romanı ile Emile Zola’nın Nanaadlı romanında cinsellik ve şiddet edebi bir mikroskop altında incelenerek olanca çıplaklığıyla ortaya konulmuştur. Realizm felsefesinin altında güçlü bir felsefi belirlenimcilik yatar. Fransız edebiyatında Flaubert ile Zola’nın yanı sıra Honore de Balzac, Stendhal, Rusya’da Lev Tolstoy, İvan Sergeyeviç Turgenyev, Dostoyevski, İngiltere’de Charles Dickens ve Anthony Trollope, Amerika’da Theodore Dreiser,Ernest Hemingway,John Steinbeck İrlanda'da James Joyce realizmin önemli temsilcileridir. Realizm, 20. yüzyıl romanının gelişimini de önemli ölçüde etkilemiştir.

REDİF:

Mısra sonlarında, görevleri aynı olan eklerin ya da anlamları aynı olan kelimelerin tekrarlanmasına redif denir.

Redifler kafiyeden sonra gelirler. Rediften önce mutlaka kfiye aranmalıdır. Kafiye farklı görev, anlam ve yapıdaki ek ve kelimelerden oluşurken, redif ise aynı görev anlam ve yapıdaki ek, hece ve kelimelerde oluşur. "Kelimenin köklerinde kafiye, eklerinde ise redif vardır." Redif iki türlüdür:

a) Ek Halindeki Redifler: Eş görevli eklerin tekrarlanmasıyla oluşan rediflerdir. Kökten sonra gelen aynı görevde kullanılan ekler redifi oluşturur. Rediften önceki ÖRNEĞİN: baş, taş, kaş kelimelerindeki aş sesleri kafiyeyi oluşturur.

Baş-ları/ taş-ları/ kaş- ları öreklerindeki –ları ekleri ayı görev, tür ve yapıdaki ekler olduklarından rediftir.

b) Kelime Halindeki Redifler

Aynı anlamdaki kelimelerin tekrarlanmasıyla oluşan rediflerdir

Gündüzler size kalsın, ver-in karanlıkları
örtün, üstüme Örtün ser- in karanlıkları

Ser ve ver köklerindeki –er tam kafiye, -in ek halindeki redif, karanlıkları ise kelime halideki rediftir.

REKÂKET

Kelime veya cümlelerin düzensiz sıralanmasından ileri gelen okumayı zorlaştırıcı durum. Divan edebiyatında yazıda kusur sayılırdı.

RİKKAT

Anlatımda söylenişleri kulakta ince, hafif, hoş etki bırakan sözcüklerin kullanılması. sanatçı sevgi, şefkat, muhabbet, güzellik gibi konuları anlatırkenn sözcükleri de uygun düşecek şekilde ince sesle kurulanlardan seçer. Bu sözcükler kelimâ-ı rahika, taşıdıkları özellik de rikkatdiye adlandırılır 

RİSALE

Küçük kitap, broşür. İlim veya sanata dair yazılar. Küçük yazı, mektup, bilgi vermek maksatlı yazılmış yazılar. Çoğunlukla dini konuları ele alan küçük hacimli kitaplar bu adla anılırlardı.

RİTM

Şiirde, hecelerdeki vurgu, uzunluk, kısalık, kalınlık, incelik, yükseklik gibi ses özelliklerinin ve duraklarının düzenli bir şekilde tekrarlanmasından doğan uyum.

ROMAN

Çeşitli olayları, ihtirasları, karakterleri, baştan geçen şeyleri hayalî olarak ya da gerçeğe uygun bir şekilde anlatan eserlere verilen ad. Roman türü, hayal gücünün yardımından geniş ölçüde faydalanılarak az çok idealleştirilmiş olan olayları anlatan insanlık belgeleridir. Romanın belli başlı konuları arasında din, politika, sosyal ve ekonomik meseleler, kişilerin özel hayatları ihtirasları, aşklar, akıp giden hayat olayları yer alır.

Hikâye tek bir olayda insanı bir yönü ile le alırken roman insanları veya çevreyi bir çok yönüyle ele alır.

Serim bölümünde olay, olayı yaratan sebepler, kişiler belirtilir. Gelişme bölümünde olayların akışı, kişilerin özellikleri, olayların geçtiği yerler, devir ve çevre belirtilir, entrikalar sıralanır. Çözüm bölümünde olaylar bir noktada toplanır, roman için bir sonuca varılır ve eser biter. Romanlar, konuları bakımından birçok bölümlere ayrılır: Tarihî romanlar, kişi ve toplum psikolojisini belirten romanlar macera romanları, öğretici romanlar, polis romanları v.b.

ROMANTİZİM

Aydınlanmaya bir tepki olarak gelişen akım ya da hareket olarak romantizm, farklı ülkelerde farklı görünümler almıştır. Örneğin, İngiltere'de tamamen estetik bir fenomen, bir sanat hareketi olarak ortaya çıkan romantizm Fransa'da Rousseau'nun etkisiyle, toplumsal uzlaşıma karşı bir protesto olarak gelişmiş, hareketin estetik boyutu daha sonra ortaya çıkmıştır. Buna göre, sanatta romantizm doğaya yönelik temelli bir ilgiyle belirlenen, doğal fenomenleri doğrudan ve aracısız bir biçimde kavramayı temele alan akım ya da tavrı ifade eder. Sanatta klasisizme karşı çıkan romantizm bu nedenle, tüm formları, kuralları ve uzlaşımları yapay oluşumlar ve doğanın gerkçek anlamını ve ifadesini kavramadaki engeller olarak görür, içtenliğin, kendiliğindenlik ve tutkunun önemini vurgular. Sanatın, idealleştirme ya da genelleme olmadan, tikel ve somut olana yönelmesi ve doğanın uyandırdığı duyguları gözlemesi ve aktarması gerektiğini belirtir.

Klasik edebiyat akımına tepki olarak 18. yüzyılın sonlarında doğan ve Victor Hugo'yla birlikte büyük ün kazanan Romantizm, insanın yaratma özgürlüğü önündeki her şeye karşı durur. "En iyi kural, kuralsızlıktır" diyen romantikler, insanın duygularını, düş gücünü hayata geçirmesini ve insanı düzeltmenin toplumu düzeltmekle olabileceğini savunurlar.

Geçmişten devralınan her şeyin söz konusu edilmesine dayanan ve anlaşılması güç bir modernlik verilerine göre biçimlenen bu yeni duyarlılığın ortaya çıkış biçimleri Fransız Devrimi'nin hemen öncesinden başlayarak Fransa'da her dönemde varlığını sürdürdü. Fransa'da romantizm Rousseau ve Mme de Stael'i okuyan ve Chateaubriand'ı ustaları sayan kuşağı temsil eder. Romantizm Lamartin, sanatta özgürlüğü savunan Hugo, Vigny, Musset kendini kabul ettirdi ve Nerval, Gauter, P. Borel gibi sanatçıları etkiledi. Stendhal, Dumas gibi geçmişe yönelmek yerine içinde yaşadığı toplumu betimlemeyi yeğledi.

RONDELET

Yedi mısralı ek bendden meydana gelen Fransız nazım şekli.

RÖPÖRTAJ

Bir gazete yazarının ünlü, tanınmış kişiler, yerler ve olaylarla ilgili inceleme ve araştırmalarına kendi görüşlerini de ekleyerek oluşturduğu yazı türü. Röportaj kelimesinin kökeni,Latincede 'toplamak', 'getirmek' anlamlarında kullanılan reportare fiiline dayanır. Türkçeye, Fransızca "reportage" isminden geçmiştir.

Röportaj, bir gazete yazısı olmasına karşın, gezi türüyle iç içe olması, bazen sanatsal kaygılarla kaleme alınması, sıradan bir aktarma değil de özel bir yorum değerlendirme değeri taşıması gibi özellikleriyle, edebiyat türü olarak da kabul edilmektedir

RUBAİ:

Kendine özgü bir ölçüsü olan 4 dizelik (mısralık) nazım birimidir. Rubailerde birinci, ikinci, dördüncü dizeler uyaklı, üçüncü dize serbesttir. İki beyitlik kıtalar biçiminde yazılmış rubailer de vardır. Her dizesi birbiriyle uyaklı rubailere "rubai-i musarra" ya da "terane" adı verilir. Rubainin aruzun hezec bahrinden 24 kalıbı bulunur. Bunlardan mef'ulü birimiyle başlayan 12 kalıba "ahreb", mef'ulün birimiyle başlayan öbür 12 kalıba da "ahrem" denir. Kalıpların sonu "faül" ya da "fa" birimiyle biter.

Rubainin her dizesi ayrı bir ölçüde olabildiği gibi, dört dizesi de aynı ölçüde olabilir. Türk divan şiirinde daha çok ahreb kalıbına rastlanır. Rubailer genellikle mahlassız şiirlerdir. Ve divan şairlerinin divanlarının sonunda rubaiyyat başlığı altında sıralanırlar. Bu türün tartışmasız en büyük şairi Ömer Hayyam’dır.

RÜCÛ

Divan edebiyatı sanatlarından. Bir düşünceyi daha güçlü hale getirmek için, söylenen sözden vazgeçer gibi davranılır. Espri, üzüntü, sevinç, dehşet, hayret durumlarında ifadeyi daha güçlü ve canlı kılmak için kullanılır. Vazgeçme döngü halinde de yapılabilir. Örnek:

Eder isyanıma gönlümde nedâmegalebe
Neyleyeyim yüz bulamam ye s ile afvime talebe

Ne dedim? Tövbeler olsun, bu dafi i şerdir
Benim özrüm günehimden iki kat beterdir

Nûr-i rahmet niye güldürmeye rûy-i siyehim
Tanrı nın mağfiretinden de büyük mü günehim?
Şinasi

RUMİ

Anadolu’da yaşayan, Rum ülkesinden olan.

RUMİ TAKVİM

Muhammed'in Mekke'den Medine'ye hicretini (Miladi 622) başlangıç kabul eden karma bir takvim. 1840 (Hicri 1256) yılına kadar Ay'ın Dünya çevresinde dolanımını esas alan Kameri Takvim üzerine kuruluyken, bu yıldan sonra ise Dünya'nın Güneş etrafında dolanımını esas alan Şemsi Takvim üzerine kurulmuştur. Kameri takvim sisteminde 1 yıl 354 gün, Şemsi takvim sisteminde ise Dünya'nın Güneş etrafında dolanımı esas alındığından 1 yıl 365 gün olarak alınmıştır.

2006 Miladi yılında, Hicri yıl 1427, Rumi yıl 1422'yi göstermektedir

Kaynaklar

  • Tahir’ül Mevlevi, Edebiyat Lüğati,
  • Kemal Garipoğlu, Edebiyat Bilgileri, Ser Ofset, İstanbul, 1979
  • Şener DEMİREL,16. YÜZYIL DİVAN ŞAİRLERİNDEN MÂNî https://web.firat.edu.tr/sosyalbil/dergi/
  • https://tr.wikipedia.org/wiki/
  • https://www.bilgicik.com/ta
Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da