Rafızî
Osmanlıca yazılışı : رافضی
“Rafızi " kelimesi Arapça kökenlidir. Rafızi kelimesi Arapçada “terk etmek, bırakmak, ayrılmak” anlamındaki “ rafz “kökünden türemiştir. Rafızi kelimesi bu nedenle “bir fikir veya bir gruptan ayrılan kişi yahut topluluk” , “terk eden, ayrılan, bırakan kimse" anlamına gelmektedir.
Rafızi, sözcüğü Hz Ali’nin oğlu Hz Hüseyin’in sağ kalan tek oğlu İmâm-ı Zeynelâbidîn’in oğlu Zeyd b. Ali’nin Emevîler’e karşı başlattığı ilk isyanda Zeyd b. Ali’yi terk eden kişi ve grupları ifade eden bir kelime olmuştur. Bu nedenle Rafızîlik "Ali yandaşları" , "Şîʿa" ve Hâricî olmayan “,Rafızi fırkasından olan, Hz. Ebubekir, Ömer ve Osman'ın halifeliğini kabul etmeyenlerden olan” bütün fırkalar için kullanılan[1] bir tabir haline gelmiştir.
Rafızîlik, İmamiyye, İsnâ Aşeriyye; Caferiyye fırkaları ile birlikte Şia ve kollarından biridir. Rafiziliği,
İnançlarının temeline "imam" anlayışını koyan, İmamiyye’nin başka bir adı olarak görenler de vardır.
Rafıziliği Ortaya Çıkaran Olaylar
İslamiyet’te ilk ayrılıklar Hz Ali ve Muaviye arasında yapılan Sıffın Savaşından sonra ve Hakem Olayından sonra başlamış ve ilk ayrılanlar da Hariciler olmuşlardı. Hz Ali’nin şahadeti sonrasında Halifelik Ümeyye oğulları yani Emevilerin eline geçmiş Hz Hasan ve Hüseyin’in şahadeti ile sona eren Kerbela vakasından sonra Hz Hüseyin’in oğlu İmâm-ı Zeynelâbidîn sağ kalmıştı. İmam Zeynel Abidin vefat edince, Hz. Ali Hasan ve Hüseyin taraftarı olanların birçoğu oğlu Muhammed el-Bâkır 114 (733 [?]) ve Zeyd b. Ali’nin ( h.122 (740) etrafında toplanmıştı.
İmâm-ı Zeynelâbidîn ‘in oğlu olan Zeyd b. Ali, kendisini ilme veren birisi olsa da Emevi sultanları için “ilim için dolaşmayıp, hilâfete geçmek için çevresine adam, toplayan, Hz Hüseyin’in intikamını almak için fırsat kollayan “ potansiyel bir tehdit olarak görülüyordu. Emevilerden rahatsız olan Zeyd Bin Ali, Emevilere karşı isyan etmek istiyordu. Ancak kardeşi Muhammed Bakır, Küfelilere güvenilmeyeceğini söyleyerek bir müddet ona engel olmuştu.
Bu nedenle Zeyd b. Ali ile halife Hişâm bin Abdülmelik’in arasına bir nifak girmiş oldu.
Muhammed Bakır ölünce Küfe’ye gelen Zeyd b. Ali, evvelden beri Hz Ali, Hasan ve Hüseyin taraftarı olan ve kendisine bi'at eden onbeş bin kişi ile birlikte Emevîler’e karşı Ehli Beyt adına ilk ayaklanmayı Kufe-Basra valisine karşı H. 122/M. 740 başlatmış yılında savaşı da kazanacak bir pozisyona girmişti.
Ancak Halifenin ajanları devreye girivermiş Zeyd bin Ali’ye karşı Küfeliler arasında nifak sokmuş, Küfeliler Zeyd b. Ali'den Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer hakkında görüşünü sormuşlardı. Ondan beklenen cevap “Ebubekir ve Osman’nın Hz Ali’nin halifelik hakkını gasb etmişlerdir “ şeklinde bir cevaptı. Ancak Zeyd, , " Hz. Ömer ve Ebubekir hakkında kötü bir şey söyleyemem. Ben, atam Hüseyin'i öldüren ve el-Harra gününde Medine'ye saldıran, sonra da Allah'ın evini (Kâbe) mancınıkla taşa tutup ateşe veren Ümeyye oğullarına karşı ayaklandım" [2]diye cevap vermişti.
Kûfeliler, Zeyd’den Ebû Bekir ve Ömer’in Peygamber’den sonra hilâfeti gasb ettiklerini açıkça ilân etmesini istemişlerdi. [3] Zeyd bu şartları kabul etmeyince onu terk etmişlerdi. [4] .Zeyd ‘de bunun üzerine onlara "Beni bırakıp kaçtınız, terk ettiniz" anlamına gelen "Râfaztumunî" sözcüğünü söylemişti. Rafizilik sözcüğü de işte buradan gelmektedir.
Kimlere Rafızî Denir
Emevilere karşı ehli beyt adına ilk ayaklanmayı gerçekleştiren Zeyd bin Ali, 740 (H. 122) ve az sayıda kalan arkadaşları son nefeslerine kadar çarpışmış ve ölmüşlerdi. [5] Savaştan sonra Zeyd’in cesedi mezarından çıkarılıp yakılmış, gövdesi Kûfe’ye, başı da Mısır’a kadar teşhir edilerek Mısır’da defn edilmişti. [6] Fakat Zeyd bin Ali’nin, kendisini terk eden ehli beyt taraftarlarına söylediği "Râfaztumunî” ve Rafizi sözcüğü haricilerden farklı olan ve tüm şia gruplarını ifade eden bir tabir haline geldi.
Bu nedenle Rafızîlik kelimesi, Şia, Caferi, Şii, Alevi, Kızılbaş Nusayri, Sebeilik (Sebe’îyye) gibi
Hz. Ebû Bekir, Ömer’ ve Osman’ı meşrû halife kabul etmeyen, ilk üç halifenin hilâfetini reddettikleri için bütün Şiî grupları, daha sonra da Şiî unsurları taşıyan bazı Batıni grupları ifade eden [7] bir tabir haline geldi. "Rafaztumunî!" (Beni terk edin!) anlamındaki bu sözcük terk edenler anlamında "Râfızîler" olarak anıldı. [8] Ca‘fer es-Sâdık’a bağlanıp İmâmiyye adıyla anılan bu zümre, Zeyd taraftarlarınca “Zeyd’i terkedenler” anlamında ve küçültücü bir niteleme olarak Râfıza diye adlandırılmıştır[9]
Böylece Rafızilik, Şia ve Şia kolları olan İmamiyye fırkası, İsnâ Aşeriyye; Caferiyye, Kızılbaş, Tahtacı, Alevi, Haydari, Nusayri, Bektaşi gibi fırkaları da ifade eden bir tabir olarak kaldı.
Rafızî şahını mât eylemek için fi'l-hâl
Sürelim atımızı nat'-ı cihândan ileri Yahya Bey
KAYNAKÇA
[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Rafizilik
[2] http://ehlisunnetbuyukleri.com/Islam-Tarihi-Ansiklopedisi/Detay/ZEYD-BIN-ZEYNELABIDIN/723
[3] Eşari, Mukalatül-İslamiyyin, İstanbul 1928, s. 10, 29
[4] MUSTAFA ÖZ, https://islamansiklopedisi.org.tr/rafiziler
[5] E. Ruhi Fığlalı, Çağımızda İtikadi İslam Mezhebleri, Ankara 1980, s. 92
[6] http://ehlisunnetbuyukleri.com/Islam-Tarihi-Ansiklopedisi/Detay/ZEYD-BIN-ZEYNELABIDIN/723
[7] Eşari, Mukalatül-İslamiyyin, İstanbul 1928, s. 10, 29).
[8] Balcıoğlu, Tahir Harimî, Türk Tarihi’nde Mezhep Cereyanları, Hilmi Ziyâ Neşriyatı, Ahmet Sait Tab’ı, 1940.
[9] Balcıoğlu, Tahir Harimî, Türk Tarihi’nde Mezhep Cereyanları, Hilmi Ziyâ Neşriyatı, Ahmet Sait Tab’ı, 1940.