REBABNÂME’DEN

13.04.2016
 
 
REBABNÂME’DEN
 
Mevlanâ’dır evliyâ kutbu bilin,
ne kim ol buyurdise anı kılın.
 
Tanrı’dan rahmettir anın sözleri,
körler okursa açıla gözleri.
 
Kangı kişi kim bu sözden yol vara,
Tanrı anın müzdini bana vere.
 
Yok idi mâlım, davarım kim verem;
dostluğun mâl ile belli gösterem.
 
Mâlı kim Tanrı bana verdi budur,
kim bu malı isteye ol usludur.
 
Uslu kişinin malı sözler olur;
mâlını verir bu sözleri alır.
 
Mâl topraktır, bu sözler candurur;
uslular andan kaçar, bunda durur.
 
Söz kalır bâkî, davar fânî olur;
diriyi tut, kogıl anı kim ölür.
 
Tanrı’yı tut kim kalasın sen ebed,
gün ü gece Tanrı’dan iste meded.
 
Yalvarıp, zârî kılıp degil ana;
rahmet etgil kendi lutfundan bana.
 
Gözümü aç kim seni belli görem;
damla gibi denize girem, duram.
 
Nitekim damla denize karılır;
iki kalmaz, damla, deniz bir olur.
 
Ben dahi damla gibi deniz olam;
ölmeyem, deniz gibi diri kalam.
 
Uslular hayran kalır bu sözlere, 
kim “halâyık Hâlık’ı nite göre?”
 
Ben bulara eydürem kim ol yüzi;
kimse görmez, geri görür kendüzi.
 
Tanrı kendi nûrunu ana verir,
ol nur ile Tanrı’yı belli görür.
 
Nûr eger ola gözünde nur göre,
güneşin nûru ana gele dura.
 
 
Fâilâtün fâilâtün fâilün
 
Fahir İz-Günay Kut, Başlangıcından Günümüze Kadar Büyült Türk Klasikleri, 1. Cilt, İstanbul 1986, 5.263.
 

Ben bulara ayduram kim ol yüzi

Kimse görmez gerü görür gendüzi

 

Tenri gendü nûrın ana verür

Ol nûr ile tenriyi bellü görür

 

Nûr eger ola gözinde nûr göre

Güneşin nûru ana gele dura

 

Nûr birdür iki görme sen anı

Cân olursa kişide göre cânı

 

Her nese kim sinde andan yok durur

Ol nese gerçi cihânda çok durur

 

Us gerek kim usları göre bile

Delünün ki ussı yok nete göre

 

Bil bunı kim usun anı bilmeye

Eyle kim cânsuz kişi cân görmeye

 

Harf içinde bu kadar mâni’ sığar

Bu söz ile uslu yukaru ağar

 

Fehm eder kim Tenri gördi Tenriyi

Tenri nûrıdur ki sordı Tenriyi

 

Mevlânâ gibi cihânda olmadı

Ançılayın kimse haktan gelmedi

 

Ol güneşdür evliyâlar yulduzı

Dükeline ol degürür uruzı

 

Tenriden her bir kişi bahşîş bulur

Hâslarun bahşîşi ayruksı olur

 

Bahşîşi kim verdi Hak Mevlânâya

Anı ne yoksulla verdi ne baya

 

Siz anı binüm gözümle görünüz

Anun esrârını binden sorunuz

 

Ben deyem sözler ki kimse demedi

Ben virem ni’met ki kimse yemedi

 

Ben verem hil’at ki kişi geymedi

Kimse binüm bahşîşimi saymadı

 

Sordılar binden halâyık bu sırrı

Ölüyü Îsî nete kıldı diri

 

Mustafâ gökte nete yardı ayı

Neçe ayırdı yavuzlardan geyi

 

Mûsî elinden nete oldı asâ

Düşmeninün gürligine ejderhâ

 

Nete oldı gark Firavn-ı la’în

Eyle kim işitdün ol itün çavın

 

Kan olurdı arı su kâfirlere

Cânların olur idi andan kara

 

Tenriden her gün bunun gibi belâ

Dürlü dürlü gelür idi anlara

 

Od Halîl içün nete oldı gülef

Oda düşicek odı buldı gülef

 

Bir üyezle Nemrûda kahr eyledi

Ana dünyâ nimetin zehr eyledi

 

Kayır un olur idi İbrâhîme

Mu'cize bunun gibi bin dâ'imâ

 

Sâlih içün doğdı tağdan bir deve

Ümmeti iltürdi süd andan eve

 

Hûd içün yel kırdı ol münkirleri

Tağa taşa urdı ol kâfirleri

 

Anları kim Hûd dilerdi kırmadı

Anların arasına yel girmedi

 

Nûh için tûfân kamu kâfirleri

Boğdı sudan komadı kimse diri

 

Kaynadı sular cihân oldı deniz

Ne ata kodu su ne oğul ne kız

 

Su tendürdan kaynadı bınar gibi

Buyruğın dutdı Nûh’un kullar gibi

 

Gendüziçün bir gemi Nûh eyledi

Ümmetini sudan anda bekledi

 

(Koçak, İsmail (hzl.) (2011). Rebabnâme, Hz. Sultan Veled. (çev. Niğdeli Hakkı Eroğlu). (akt. A. Güneysel). Konya: T.C. Konya Valiliği İl kültür ve Turizm Müdürlüğü Yay.  : 317-318)

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar