Gördüm dolaşır nâz ile hûbân arasında
Mânend-i kamer encüm-i tâbân arasında
Hâbîde-nigeh çeşm-i gazâlânı süzüldü
Bir fitne uyandı yine müjgan arasında
Bir nîm tebessümle eder mürdeler ihyâ
Sor âb-ı hayâtı leb ü dendân arasında
Ey şâne ara hâtır-ı uşşâkı bulursun
Dil-beste bütün zülf-i perîşân arasında
Bir ân idi gördüm yüzünü vech-i sebeb ne
“Ve’ş-şems” okurum âyet-i Kur’an arasında
Bülbülleri mebhût ü gülü eyleme mehcûr
Ruhsârın açık gezme gülistan arasında
Setr etse ne mâni’ ruh-ı tâbânını gîsû
Hak zâhir iken küfr ile imân arasında
Ser-rişte-i irfân olarak mebhas-ı zülfün
Sohbet uzadı dün gece yârân arasında
Aşkınla senin olmayan âşüfte vü hayrân
Âdem mi sanır kendini insân arasında
Adem ki henüz tîn idi ummân arasında
İsmin okudu sûre-i Rahman arasında
Aşkınla bulup Nûh nice feyz-i necâtı
Keştîyi halâs eyledi tufan arasında
Cibril ne bilsin ki Halîl ism-i celîlin
Yâd eyler idi ateş-i sûzân arasında
Ya’kub’a getirdi haber-i Yûsuf’u nâ-gâh
Aşkın eseri külbe-i ahzân arasında
Meftûn u harîdâr olarak hüsnüne Yûsuf
Mümtâz u azîz oldu o ihvân arasında
Dâvud’a safâ-bahş ederek sıyt-ı bülendin
Zikr eyler idi vasfını elhân arasında
İsminle münakkaştı meğer mühr-i Süleymân
Hükmü yürüdü ins ile dîvân arasında
Mihrâb-ı dü ebrûna teveccüh Zekeriyyâ
Etmişti ki nâm aldı şehîdân arasında
Ezkâr-ı salâtındı dil-i Yûnus’a mûnis
Ey bahr-i atâ zulmet-i ummân arasında
Ümmîd-i visâlinle edip sabr u te’ennî
Eyyûb ferahnâk idi kirmân arasında
Aşkın kelimâtı mı değil nüsha-i elvâh
Mûsa ile bir sırr idi Sübhan arasında
Bir müjde-ber-i Hazret-i Rabb zâde-i Meryem
Teşrîfini eflâke sürûşân arasında
Ey şâh-ı rusül vasf-ı hümâyûnunu bizzat
Derc eyledi Hak Hazret-i Fürkân arasında
Sıddîkin için etme bizi mahv u perîşân
Pâmâl-i gamız bir sürü düşmân arasında
Fârûkuna emr eyle bizi eyle tahlîs
Sell etmiş idi seyfini tuğyân arasında
Râzı değil ahvâlimize meşreb-i Osmân
Şermendeleriz bir nice isyân arasında
İmdâd heman Haydar-ı Kerrârına kaldı
Yok melce’imiz bir dahi şüc’ân arasında
Bir çâre Hüseyn aşkına ümmet zedelendi
Pür kerb ü belâ kıldı yezîdân arasında
Ashâbın için âlin için eyle inâyet
Tâ kalmayalım ye’s ile hırmân arasında
Uşşâk der-i kûyına gülşen idi yer yer
Yüzler sürerek yerde mugaylân arasında
Mahrûm-ı ziyâret ne revâ bunca Müselmân
Eşvâk u tehassür dil ü vicdân arasında
İsyân-ı ferâvânımıza yoksa nihâyet
Bir şey mi acep afv ile gufrân arasında
Remzî kulunu eyleme mahrûm-ı şefâ’at
Mağlub-ı hevâ nefs ile şeytân arasında
Der-gâhına şâyeste değil gerçi salâtım
Reddetme selâmât-ı büzürgân arasında
Bâki Dede üstâd Emîrî gibi dahi
Kaldım bu iki şâ’ir-i zî-şân arasında
Mevzû’una hürmetle bu nazmım beğenilse
Tesbît ederim defter ü divân arasında[1][2]