RUBAİLER

12.04.2016
RUBAİLER

iksîri içenler ezelî sâgar'den
mestî-i melâmetle geçerler serden
bir kerre enelhak diyen erbâb-ı dile
hallaak-ı avâlim görünür her yerden.

(...)

âlemde güzel ne varsa olmuş memnû
her şey, gelecek hayatta ancak meşrû;
erbâb-ı zekâ, cennet’e gitsek de, diyor,
dünyâda gerek zevk ile olmak meşbû!

(...)

ey sâk-i gül-çehre, getir bâdemizi;
ma’mûr edelim, gel, dil-i üftâdemizi!
âlemde hayâtın sonu er geç gelecek,
sevdâ ile, neşve’yle geçir vâdemizi!

(...)

hep eski muhabbetleri yâdetmedeyiz;
gittikçe vefâyı îtîyâd etmedeyiz.
mey içmiyoruz, bir yeni yar sevmiyoruz,
bilmem niye ömrü iktisâd etmedeyiz!

(...)

vuslat sonu iftirâk tertib etme!
lûtfunla mücâzâtını terkîb etme!
her ni’metinin zevkine varmış kulunum,
yârab, beni perhiz ile te’dîb etme!

(...)

bir gün yerimiz imiş cehennem, mutlak.
aldırma bu tehdîde sakın, verme kulak.
takdîr ne yazmışsa odur encâmın;
fetvâyı erenlerden alıp zevkine bâk!

(...)

bazan kişi at bulur da meydan bulamaz;
bazan da at oynatmağa imkân bulamaz.
velhâsıl açık değilse mel’un tâlih
lokman bile gelse, derde derman bulamaz!

(...)

dünyâda, güzel sevme, şarab içme yasak;
ancak cennettedir, cevâz-ı mutlak.
tam almak için zevki, o cennette dahi, 
icâb etmez mi burada üstâd olmak?

(...)

hep böyle devâm etse şu dünya febihâ!
lâkin biliriz, nasıl kurulmuş dünyâ.
boş durma sakın, mey iç, güzel sev, zirâ
bir kere gidenler geri dönmez aslâ!

(...)

bir çok filozof taslağı: dünyaya beşer,
yalnızca elem çekmeğe gelmiştir der;
kim söyliyecekti böyle beyhûde sözü,
hiç gelmemiş olsaydı o bilgiç kişiler!

(...)

seyretti dönen kubbeyi hayyâm gülerek,
gösterdi nedir âleme yalın gerçek;
hâlâ didinip durmada yol bulmak için,
boynunda saman torbası, bak bunca eşek!

(...)

zâlim yenilince, bil ki, mazlûmum der,
bir fırsat bulsa zulmü tekrar eyler.
gördün mü müsîbetten akıllanmışı hiç?
leş buldu mu sırtlan yine sırtlanlık eder!

(...)

yargıçlara, doktorlara çok baş vurma.
geçmiş, gelecek hayaller kurma;
bundan daha mutlu bir yaşantın olamaz:
el titremiyorsa al kadeh, boş durma!

(...)

loş bir tapınakta tanrı heykeller tunç
dünyaya gülümsemekte korkunç korkunç.
bulsak da göç etsek o masal ülkesine
nar ağlasa, ayva gülse, nazlansa turunç!

(...)

baktım da ne eski aşk mevcut, ne o yâr.
vaktiyle günah işlediğin kalmış kâr.
sönmüş bir avuç küldeki korlar gibidir;
essen de ısıtmaz seni artık anılar!

(...)

eyvah! deme dostum, güneş alçaldı diye;
ömrüm yarısından daha az kaldı diye.
son faslı kaparken seni kıskansınlar,
aşkın siteminden bile kâm aldı diye!


***

Bülbül gibi, sevda düşürür, hara beni, 
Pervane kılıp yakar gönül nara beni, 
Sinemdeki ateşle bu sevda, bilmem,
Kaç yıl daha mecbur edecek, yara beni ! 

***

Alemde güzel ne varsa olmuş memnu, 
Herşey, Gelecek Hayat'ta ancak meşru; 
Erbab-ı zeka, Cennet'e gitsek de, diyor, 
Dünyada gerek zevk ile olmak meşbu ! 

***

Genciz, yaşımız ömrümüzün nısfı kadar,
Hala bize her türlü bakış davetkar ! 
Bir müjde-i vuslat gibi geldikçe bahar,
Avare-i aşk olmamak imkanı mı var ? 

***

Bir bahçede kuşlar, kelebekler ve bahar,
Bir gizli buhurdandaki baygın kokular, 
Herşey bizi çekmekte visal alemine;
Yarab! niye herşey bu kadar davetkar ! 

***

Bir gün, ne bahar, ne yar, ne sevda kalacak, 
Her şey silinip, bir eski rüya kalacak. 
Bir hendese ufkunda sıkışmış ruha, 
Sesler, kokular birer muamma kalacak.

***
Hep eski muhabbetleri yadetmekteyiz; 
Gittikçe vefayı itiyad etmekteyiz. 
Mey içmiyoruz, bir yeni yar sevmiyoruz, 
Bilmem niye ömrü iktisad etmekteyiz.
***

Kaynaklara benzeriz, çıkar topraktan, 
Çağlar, köpürür, zevk alırız koşmaktan. 
Düzlüklere indikçe, akıp sessizce, 
Tekrar döneriz toprağa bir çatlaktan.

***
Baktım da ne eski aşk mevcut, ne o yar,
Vaktiyle günah işlediğin kalmış kar. 
Sönmüş bir avuç küldeki korlar gibidir; 
Essen de ısıtmaz seni artık anılar.
***

Eyvah! deme dostum, güneş açıldı diye; 
Ömrüm yarısından daha az kaldı diye. 
Son faslı kaparken seni kıskansınlar, 
Aşkın siteminden bile kam aldı diye !

***
Çağlar geçiyor, gelen meraret vakti; 
Çok kalmadı canana ibadet vakti. 
Şimdengeri nezreyledik artık yara, 
Ömrün yarı faslından ibaret vakti. 

***
Olmak ya da olmamak değil, sevmek güç.
Aşktır, kulu Allah’a yücelten tek güç.
Allah’da yokolmak bir mertebedir,
Güçtür o büyük rütbeye ermek, pek güç.

***
Dünyalara sahip olma hırsıyla meğer,
Kaybetmiş asıl huzuru biçâre beşer.
Kaarun gibi zengin olsa da yetmez kimine,
Ermişlere bir lokma, bir hırka yeter.

***
Varlık, iki-üç adım nihayet dostlar,
Vuslat gibi bir tadım nihayet dostlar,
Dünyadaki mâceramızın gerçeğini
Öğrenmeye başladım nihayet dostlar.

***
Dünyada zamanla ümidler, çok ümidler yıkılır.
Sonsuz boğuşup-didişmelerden bıkılır.
Bir gün de huzûr-u Hakk’a yüz sürmek için,
Sessizce hayatın kapısından çıkılır.
***

Seksen yaş için korkulu berzah dediler,
Destur demeden girdiniz eyvah, dediler.
Girdik ve de gördük ki hakikat o değil,
Beyhude yanılttık sizi vah vah, dediler!

***

Güller açılıp-soldu, gülistan bitti,
Gezdik-tozduk bu eski meydan bitti,
Bir faslı da Kandilli’de sürdürmek için,
Artık kapadık defteri, dîvân bitti!
 
 

0

1

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar