RUHLAR ÜLKESİ
Kayıyordu umudu saran kolları karanlıkta
Sarsıyordu gidişi, bir loş aydınlığı
Hakkında konuşulmaya dahi cesaret edilemeyen
Bir boyuta geçiyordu, kararan bir ufukla
Nerede kalmıştı, gözlerden kurulan saltanat
Kime nasıl yenilmişti, zamana direnen fıtrat
Değişirken günler, yok edilirken devinimler
Hangi güçlüler, güçsüzlere rağmen umudu hayal edebildiler
Hayaller doğururken hayalleri
Kederler sarmıştı kaderleri,
Dillerde değişmezliğin bir örtüsü
Değişime inananların, kulaklarda gürültüsü
İnanan savaşçıların, en kutlu övüntüsü
Karanlığa karşı, nereye saklanmıştı
Ruhlar ülkesine kayarken, kocaman bir kral
Yücelikten bir tahtın üstünde, bir eser var
İsimsiz mezar taşlarına saklasa da umudu
Görememişti, mezarların ötesindeki hududu
Bedeni kayarken karanlığın emriyle
Bağlanmıştı gözleri ,görülebilenlerin zincirleriyle
Yarışamazken artık, kendi gölgesiyle
Bir kral olarak gitmiyordu, ruhlar ülkesine
Ruhtan gövdesiyle
SIRA
Sıraya girmeliydi, önüne doğru baktı
Ayakları yalınayak
Bedeni çırılçıplak
Haline ağlamayarak
Diğerlerine baktı
Ölülerin bir farkı olmazdı, diğerlerinden
Ölüler başka bir şey fark edemezlerdi, ölülüklerinden
Ama kral bir başkaydı
Kimse bakamazken ona, o herkese aşınaydı
Göz göze gelmemek için bir başka telaştaydı
Umutsuz gözlerin gücüyle, daha derinlere inmemenin savaşındaydı
Aklı başındaydı
Gözlerini kapattı,
Bir hayali hayal etmeye çalıştı
Başaramadı
Gerçeklerin içinde kalmıştı kral
İçinde bulunduğu sıra ise
Yaşayıp ölebilenlerin telaşıydı.
Mehmet Aluç
7 years ago