Demir olsa erirdi toprak imiş neyleyim,
Hasretin elemine nasıl dayandı gönül.
Sinemdeki yerinde o’nu nasıl eyleyim,
Bunca sene sen diye boşuna yandı gönül.
*
Gönül lâf anlamıyor ağuyu bal eylemiş,
Sevdâ’nın çöllerinde Mecnûn olup söylemiş.
Ah-ü zâr’ı dinmeyen bülbül-ü şeydâ imiş,
Bir kızıl gül rengine nasıl da kandı gönül.
*
Unutmak kolay mı ki vefâ yokmuş şânında,
Aşktan yana değerim kalmamışsa yanında.
Adını zikrettiğim gecelerin sonunda,
Tanyeri ışıyanda hep seni andı gönül.
*
Yalnızlık diyârında makberdeki bu çile,
Gözlerden gönüllere akışın gelir dile.
Kalk borusu çalınca Sûr-u İsrâfil ile,
Rûz-i mahşer de olsa gelecek sandı gönül.
*
Efsunlu gözlerinle büyülendiğim an’da,
Tükendi ümitlerim emânet olan can’da.
Yalan dünya denilen iki kapılı han’da,
Yolunu beklemekten bıktı, usandı gönül.
Süleyman Karanfil