ŞADLIK DESTANI

26.04.2016

 
ŞADLIK DESTANI [1]

Gûş verin ahbaplar bu dasitana   
Hayalet bahsinde marifetim var  
Sözlerim mahsustur Ehl-i irfana  
İrfan olanlara riayetim var  

Riayetle yâd eylerim Fürkanı   
Âlemin farkında lafz ü meani  
Menkuş zamîrime Seb-al-mesânî  
Tam yedi âyetten nasihatim var  

Nasihatım evsafımdan artıktır   
Beni vasfetmiyen âlemde yoktur  
Nüfus-i âlemden askerim çoktur  
Tâbiri nâkabil saltanatım var  

Şöhretim dağılmış bay ü gedaya   
Korkumdan velvele düşmüş dünyaya  
Her nefesim benzer dem-i İsaya  
Münkir olanlara mucizatım var  

Mucizat iledir bunca yerim var   
Hind ü Yemen gibi kazam sadhezar  
Köylerimdir Erzurum’la Üsküdar  
Bin İstanbul gibi vilâyetim var  

Vilayet sayarım ben İstanbul’u   
Cebrile almışım Sivastopol’u  
El altında hazır bütün Rumeli  
Arabistan’da da çok milletim var  

Milletimin yoktur hadd-ü hesabı   
Kim saymaya kadir katre-i âbı  
İngiliz elimden çeker azabı  
Şimdi Fransa’ya azimetim var  

Azimetim Fransa’dan Yunan’a   
Milletini muhtaç edeyim nâna  
Alamanya elin edem verana  
Bana yetesiye memleketim var  

Memleketin alıp eyleyim esir   
Nemçe’nin elini dağıtmak yesir  
Acem olsun ayağ altında hesir  
Haçan ki Urus’a hareketim var  

Hareketim görüp hayrette kala   
Kars, Tiflis, Batum’a milletim dola  
Elhasıl varmalı ta Petrebol’a  
Eşidenler desin çok kuvvetim var  

Kuvvetli Urus ki çıkar aradan   
Durmamalı Çin de çıksın sıradan  
Askerim leşkerim doysun paradan  
Ordan geri dönen bir tek atım var  

Bir  atım vardır ki dönem geriye   
Kayırması güçtür verem yarıya  
Bunca asker için yüz bin Suriye  
Doksan bin etmeden bir tek itim var  

İtlerim hıfzeder bunca davarı   
Zay’olan davarlar çobanın kârı  
Lüzum görünürse binsin süvari  
Elli bin milyon hazır atım var  

Atlarım beslenir hazır tavlada   
Yalan değil, dediğimden ziyade  
Pasin yetmez ise arpaya sade  
Göle’de her evde bin bağ otum var  

Otum yetesiye olur her günü   
Bir askere kesem bir tek koyunu  
Pîrinç ektirmişem Kiskim’i, Van’ı  
Bulgur için güzel Beyazet’im var  

Beyazet’ten askerimin bulguru   
Tütün ektim Ardanuç’u, Murgul’u  
Lahana bostanı hep Anadolu  
Hesap et ne denlü me’külâtım var  

Me’külâtım dediğimden ziyade   
El altında olan zevk ü safada  
Kabak ektim Uşhum ile Körta’da  
Homhal’da patates külliyetim var  

Külliyetim patatesten Homhal’dır   
Binat ile Melo havası çöldür  
Nigzivan, Nusuncur şalgamı boldur  
Orada temizce Danalet’im var  

Danalet’ten bir fark yoktur Zoybar’a   
Arcivan Deresi boyanmış kara  
Utav’dan atlayıp varam Zapor’a  
Zapor imamiyle muhabbetim var  

Muhabbetim vardır anlamaz goşa   
Babası çingene kendisi paşa  
Orada ki tutulursam bir kışa  
İnim çay aşağı Vecanket’im var  

Vecanket’ten Ahalt yahşıdır hâlâ   
Deli gönül ister orada kala  
Oradan Öğdem’e eğer yol ola  
Saklar Ahmet Çavuş ne mihnetim var  

Mihnetim yok, Öğdem vergili yerdir   
Şadut’un adamı gayet hınzırdır  
Ahot ahalisi er oğlu erdir  
Ordan Zor’a doğru iradetim var  

İradetim günden güne artırdım   
Araya söz geçti beni itirdim  
Bütün tüccarları borca batırdım  
Neml(i)oğlunda yüz yük matlûbatım var  

Matlûbatım tutmuş dünyayı tamam   
Pîr-ü civan eyler bana ihtiram  
Boynumu kesseler doğru söylemem  
Yalan söylemekte meharetim var  

Meharetim var doğrusu yalana   
Neyim gider dünya gitse talana  
Methetmekle nolur beni bilene  
Tanıyanlar bilir ne kudretim var  

Kudretim yok varam gidem bir yana   
Züğürtlüğüm gelmez vasf-ü beyana  
Müflis olduğumuz çıktı ayâna  
Şimdengerü kime ne minnetim var  

Minnetim kimseye olsa nâreva   
Yamalı tencere yakışır eve  
Eski kırık sahan bir kutus tava  
İşlemez “Priyol” bir saatim var  

Saatın kalmıştır bir yelkovanı   
Dağılıp gitmiştir geri kalanı  
Yapının yıkıldı yoktur tavanı  
Bir eski şekilde şerafetim var  

Şerafete yetmez mi olayım mağrur   
Adımız söylenir dünyada meşhur  
Borçludan kalmadı kapıda çamur  
Ayaklar sesinden çok zahmetim var  

Zahmetim var kuruttular hâkimi   
Yükseltsem bir batman olmaz yükümü  
Hâşâ sizden borçlu alsın ......  
Evim takımından bir sepetim var  

Sepetim eskidir bir yeni alsam   
Kurtulup mihnetten şâd olup gitsem  
Şükrederim on beş günde bir bulsam  
Arpa ekmeğine kanaatim var  

Kanaatim vardır katıksız nâna   
An’içün düşmezem gam-ü hicrana  
Deli gönül borcun nedir yalana  
Yalan ile ömrüm verdim talana  

Huzurî çok yalvar Nebî Zişana   
Şefaat eylesin ben nâtüvana  
Şaşırdım ettiğim cürm ü isyana  
Çok günah eyledim hecaletim var.       
 
[1] Hikmet Dizdaroğlu; Yusufeli’li Huzûrî, Hayatı - Şahsiyeti-Şiirleri

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar