Gûş verin ahbaplar bu dasitana
Hayalet bahsinde marifetim var
Sözlerim mahsustur Ehl-i irfana
İrfan olanlara riayetim var
Riayetle yâd eylerim Fürkanı
Âlemin farkında lafz ü meani
Menkuş zamîrime Seb-al-mesânî
Tam yedi âyetten nasihatim var
Nasihatım evsafımdan artıktır
Beni vasfetmiyen âlemde yoktur
Nüfus-i âlemden askerim çoktur
Tâbiri nâkabil saltanatım var
Şöhretim dağılmış bay ü gedaya
Korkumdan velvele düşmüş dünyaya
Her nefesim benzer dem-i İsaya
Münkir olanlara mucizatım var
Mucizat iledir bunca yerim var
Hind ü Yemen gibi kazam sadhezar
Köylerimdir Erzurum’la Üsküdar
Bin İstanbul gibi vilâyetim var
Vilayet sayarım ben İstanbul’u
Cebrile almışım Sivastopol’u
El altında hazır bütün Rumeli
Arabistan’da da çok milletim var
Milletimin yoktur hadd-ü hesabı
Kim saymaya kadir katre-i âbı
İngiliz elimden çeker azabı
Şimdi Fransa’ya azimetim var
Azimetim Fransa’dan Yunan’a
Milletini muhtaç edeyim nâna
Alamanya elin edem verana
Bana yetesiye memleketim var
Memleketin alıp eyleyim esir
Nemçe’nin elini dağıtmak yesir
Acem olsun ayağ altında hesir
Haçan ki Urus’a hareketim var
Hareketim görüp hayrette kala
Kars, Tiflis, Batum’a milletim dola
Elhasıl varmalı ta Petrebol’a
Eşidenler desin çok kuvvetim var
Kuvvetli Urus ki çıkar aradan
Durmamalı Çin de çıksın sıradan
Askerim leşkerim doysun paradan
Ordan geri dönen bir tek atım var
Bir atım vardır ki dönem geriye
Kayırması güçtür verem yarıya
Bunca asker için yüz bin Suriye
Doksan bin etmeden bir tek itim var
İtlerim hıfzeder bunca davarı
Zay’olan davarlar çobanın kârı
Lüzum görünürse binsin süvari
Elli bin milyon hazır atım var
Atlarım beslenir hazır tavlada
Yalan değil, dediğimden ziyade
Pasin yetmez ise arpaya sade
Göle’de her evde bin bağ otum var
Otum yetesiye olur her günü
Bir askere kesem bir tek koyunu
Pîrinç ektirmişem Kiskim’i, Van’ı
Bulgur için güzel Beyazet’im var
Beyazet’ten askerimin bulguru
Tütün ektim Ardanuç’u, Murgul’u
Lahana bostanı hep Anadolu
Hesap et ne denlü me’külâtım var
Me’külâtım dediğimden ziyade
El altında olan zevk ü safada
Kabak ektim Uşhum ile Körta’da
Homhal’da patates külliyetim var
Külliyetim patatesten Homhal’dır
Binat ile Melo havası çöldür
Nigzivan, Nusuncur şalgamı boldur
Orada temizce Danalet’im var
Danalet’ten bir fark yoktur Zoybar’a
Arcivan Deresi boyanmış kara
Utav’dan atlayıp varam Zapor’a
Zapor imamiyle muhabbetim var
Muhabbetim vardır anlamaz goşa
Babası çingene kendisi paşa
Orada ki tutulursam bir kışa
İnim çay aşağı Vecanket’im var
Vecanket’ten Ahalt yahşıdır hâlâ
Deli gönül ister orada kala
Oradan Öğdem’e eğer yol ola
Saklar Ahmet Çavuş ne mihnetim var
Mihnetim yok, Öğdem vergili yerdir
Şadut’un adamı gayet hınzırdır
Ahot ahalisi er oğlu erdir
Ordan Zor’a doğru iradetim var
İradetim günden güne artırdım
Araya söz geçti beni itirdim
Bütün tüccarları borca batırdım
Neml(i)oğlunda yüz yük matlûbatım var
Matlûbatım tutmuş dünyayı tamam
Pîr-ü civan eyler bana ihtiram
Boynumu kesseler doğru söylemem
Yalan söylemekte meharetim var
Meharetim var doğrusu yalana
Neyim gider dünya gitse talana
Methetmekle nolur beni bilene
Tanıyanlar bilir ne kudretim var
Kudretim yok varam gidem bir yana
Züğürtlüğüm gelmez vasf-ü beyana
Müflis olduğumuz çıktı ayâna
Şimdengerü kime ne minnetim var
Minnetim kimseye olsa nâreva
Yamalı tencere yakışır eve
Eski kırık sahan bir kutus tava
İşlemez “Priyol” bir saatim var
Saatın kalmıştır bir yelkovanı
Dağılıp gitmiştir geri kalanı
Yapının yıkıldı yoktur tavanı
Bir eski şekilde şerafetim var
Şerafete yetmez mi olayım mağrur
Adımız söylenir dünyada meşhur
Borçludan kalmadı kapıda çamur
Ayaklar sesinden çok zahmetim var
Zahmetim var kuruttular hâkimi
Yükseltsem bir batman olmaz yükümü
Hâşâ sizden borçlu alsın ......
Evim takımından bir sepetim var
Sepetim eskidir bir yeni alsam
Kurtulup mihnetten şâd olup gitsem
Şükrederim on beş günde bir bulsam
Arpa ekmeğine kanaatim var
Kanaatim vardır katıksız nâna
An’içün düşmezem gam-ü hicrana
Deli gönül borcun nedir yalana
Yalan ile ömrüm verdim talana
Huzurî çok yalvar Nebî Zişana
Şefaat eylesin ben nâtüvana
Şaşırdım ettiğim cürm ü isyana
Çok günah eyledim hecaletim var.
[1] Hikmet Dizdaroğlu; Yusufeli’li Huzûrî, Hayatı - Şahsiyeti-Şiirleri