Saim Bugay Hayatı Sanatı ve Sanatçılık Detayları

25.06.2012

 

Saim Bugay

Saim Bugay ,  20 Şubat 1934’te Mersin’de ud, keman çalan bir annenin ve memur bir babanın İkinci çocuğu olarak dünyaya geldi. İki buçuk yaşındayken, ailesiyle birlikte Ankara’ya göçtü. Çocukluğu; bulduğu bıçakları, çakıları bileyip, onlarla tebeşirleri, tahtaları yontarak geçti. Durmaksızın desenler çizdi. Bunlar onun sanatçı kimliğinin ilk işaretleri oldu. İlkokuldan sonra, aile İstanbul’a taşınınca liseyi Ticaret Lisesinde, üniversiteyi Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulunda okudu. Yüksek Ticaret’te hocası Faruk Morel, onu Zühtü Mürüdoğlu’na Akademi’ye gönderdi. Mürüdoğlu’nun ısrarıyla Akademi sınavlarına girdi, birinci olarak kazandı. [1]Genç yaşta evlendi. Ailesini geçindirmek için bir muhasebe bürosu açtı ve orada çalıştı. Aynı yıllarda, ülkenin entelektüel ikliminden etkilenerek siyasal tutumunu da belirledi. 1953 yılında yürütülen Komünist Partisi davasında sanık oldu. 6 aylık tutukluluk döneminden sonra beraat ederek serbest kaldı. Çizdiği desenler ve yaptığı heykeller dikkati çekince,1962 yılında, Zühdü Mürüdoğlu’nun önerisiyle Akademiye girdi. Mürüdoğlu, Hadi Bara, Şadi Çalık, Sadri Berkel''in İDGSA adlı Atölyesi’nde sanat eğitimi gören sanatçı bu atölyelerdeki öğreniminden sonra 1967’de okulu bitirdi. [2]

1962-1967 yılları arasında,  sanat eğitimini tamamladığı Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü'nden 1967'de birincilikle mezun oldu. 1969–1975 yılları arasında Devlet bursu ile, Paris merkez olmak üzere Fransa’da (İngiltere, Danimarka, Almanya, Belçika, Hollanda, İtalya’da incelemeleri ile birlikte) çalışma ve araştırmalarını özellikle ahşap heykeller uzmanlık alanında sürdürmüştür.[3]

Öğrencilik yıllarında, çeşitli yarışmalara katılarak, hemen hepsinden ödüller kazandı. Andiçen yarışmasında kazandığı birincilik bunlar arasında yerini aldı.1967 yılında yaptığı "Balıkçılar" heykeliyle Paris Gençler Bienalinde Türkiye'yi temsil etti. 1967 yılında Paris Gençler Bienalinde, 1968 ve 1969 yıllarında Robert Kolej ve DGSA heykel sergilerinde heykelleri sergilendi. 1966 yılında, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi, Hidrobiyoloji Enstitüsü Deniz Hayvanları Müzesi’ne panolar yaptı. [4]

 1969 yılında, Devletin açtığı yurt dışı sınavını kazanarak Paris’e gitti. Niyeti, yurt dışı çalışmalarından sonra Akademiye hoca olarak dönmekti. Pariste Collemarini atölyesinde kısa bir süre çalıştıktan sonra, dar imkânlarla da olsa kendi atölyesini açtı. Danimarka, Almanya, Belçika, Hollanda, İtalya’yı dolaştı. Katedralleri, her yeri donatan heykelleri gözlemledi. Ahşap heykel konusunda uzmanlığını iyice pekiştirdi. 1970’de, kişisel olarak, Paris Galerie Lia Grambihler’ de heykel ve Gerard Philip Tiyatrosunda mask sergilerini açtı. Bunları yine kişisel sergi olarak açtığı ; 1971’ de Chateaurox ‘da Galerie Andree  Benard’daki, 1972’de Limoge’da Galeri Limoge’daki, ve Paris’te, Galerie Poisson D’or daki , 1973 ve 1974’te yine Paris’te Galerie Poisson D’or daki heykel sergileri izledi. Aynı süre içinde; Salon D’automme’daki, 25. Salon D’huropaix, Larumieu’deki, Cipak’taki, Galerie Poisson D’or’daki, Rodin Müzesindeki karma heykel sergilerine ve Odeon Tiyatrosundaki karma masklar sergisine katıldı. Sergilenen heykelleri ve maskları büyük beğeni kazandı. Theatre de Liberte’de çeşitli Masklar, gölge oyunları ve dekor uygulamaları yaptı. Mehmet Ulusoy’un oyunu için yaptığı dekor-ışık uygulamaları ve masklar büyük beğeni topladı.[5]

 1974 yılında Türkiye’ye döndü. Türkiye’de heykel adına çalışmalar yapmaya ve öncü olmaya daha gitmeden karar vermişti. Döndüğünde kadro yokluğu bahane edilerek Bugay’ın akademiye başlaması ve atanması konusunda sorunlar çıkarıldı. En sonunda akademide temel sanat eğitimi vermeye başladı. (3-5, F. Özalp,shf, 5) [6] Akademi’de kadrolu hoca olmayı umarken, bu engellendi ve  Milli Eğitim Bakanlığında memuriyet kadrosuyla Akademi’nin  ahşap atölyesinde ders vermeye başladı ve  Kendi atölyesini açtı.

 Paris dönüşü, kendi atölyesinde çalıştığı yıllar; sanatçı kişiliğinin ve heykel alanındaki ustalığının geliştiği ve pekiştiği yıllar oldu. O yıllar, Türkiye’de yapılan heykeller sadece Atatürk Heykelleri iken, Kuzgun Acar, İlhan Koman ve Hadi Bara ile birlikte “ özgün heykel “ yapımının öncüsü oldu.. Bu dönemin ilk ürünü olarak yaptığı Şadi Çalık Heykeli de , başlattığı ilklerdendi.. Şadi Çalık Heykelini çoğaltarak yeni bir çığır açtı. Çoğaltılmış heykel uygulamasını, daha sonraki yıllarda,    “maymunlar”, “ Nazım Hikmetler”, “ Aziz Nesinler “, “ eller” , “hayvanlar “ ve  “eşekler “ heykelleriyle sürdürdü. Her sanat dalında olduğu gibi, heykel alanında da yaratıcılığı hep ön planda tutarak, düşünsel ve kavramsal düzeylerde pek çok yeni düşüncenin ve yeniliğin öncülüğünü yaptı. (5- Özalp,shf, 6)

Akademiyi o yıllarda düşünce özgürlüğüne en yakın ortam olduğunu söyleyen Bugay,gerçek hocası olarak Hadi Bara’yı görür ve onun kafasını açtığını söyler. Hadi Bara’nın“İsyan etmeyen adam sanatçı olmaz sözlerini tekrarlar. Hadi Bara’nın bu sözleri Bugay’ın kişiliğinde sanki vücut bulmuştur. [7]

Onun heykelciliği konusunda Kaya Özsezgin'in görüşlerini buraya almamızda fayda vardır. " İlk heykelleri soyut anlayıştaydı. Ancak 1970'li yıllardan sonra heykel malzemesi olarak ahşap üzerinde yoğunlaştı ve entelektüel heykel sanatının dışına çıkarak mizah ve hiciv gibi ifade yollarını heykellerinde kendine özgü bir üslup içinde kullandı. Bir ana konuyu ele alarak bu konu çevresinde çeşitlemeleri çalıştı." [8] Muhalif olmayı sanatçılığın birinci kuralı sayan sanatçı hayata, düzene ve alışılmış olanlara farklı ve karşı duran bir tavır içinde kuklalar ve masklar yapıyordu. Muhalif olmayı seven sanatçının " İnsanlığın Lüzumu yoktur " desturuyla yaptığı çalışmaları eşekler veya eşeklikle ilgili sergileri basında da yer almıştı. Sanatçı bu tip çalışmaları ve  "Kuklalarıyla, akademik özlemlerimize muhalif tavrıyla bütün o değer sisteminin bir hiçlik olduğunu gösteriyordu" [9]İsyan etmeden, muhalif olmadan sanatçı olunamayacağı düşüncesini hem gündelik yaşamında hem sanatçı kimliğinde içselleştirdi. Soyut-figüratif tartışmalarına yeni bir anlam kazandırdı. (5. F., Özalp,shf, 4)[10]

Doğanın sürekli hareketlilik içinde olduğuna inandı ve bu kavramı heykellerinde yansıttı. Hareketi heykellerine taşıdı. Sanat ve zanaat arasındaki ayrımları ön plana çıkararak sanattan yana tutum takındı.  İçerik ve biçim tartışmalarında; içeriği içselleştirmiş ve içerikten ayrılmayan biçimsel yaratıcılığı savundu. İsyan etmeden, muhalif olmadan sanatçı olunamayacağı düşüncesini hem gündelik yaşamında hem sanatçı kimliğinde içselleştirdi. Heykele bakışı da bu kimlikle şekillendi. Soyut-figüratif tartışmalarına yeni bir anlam kazandırarak, tanımlanabilen, görüngüleşen her şeyin figür olduğunu düşündü ve bu doğrultuda pek çok yapıt üretti. Yapıtlarının isimlendirilmemesini, izleyenlerde uyandıracağı çağrışımın onu anlamaya yeteceğini söyleyerek, heykellerine isim koymadı. Bu süre içinde; pek çok kişisel sergi açtı. [11]

Doksanlı yılların ortalarından beri süregelen “Hayvanlar” serilerinin son adımı olan busergide aslında insanoğlunun bugünkü durumunu ve mevcut toplum düzenini sorgulamayı hedeflemişti. “İnsanlar kavramlar üretiyor, bu ürettikleri kavramlara kendileri uymuyor. Ahlak, namus, iyilik vs... gibi kavramlara insanlar uymuyor. Bunun üzerine hayvanlara yönelmeye karar verdim” diyor ve hayvanları överek ekliyordu: “Hayvanlar namussuzluk, ahlaksızlık, hırsızlık yapmıyorlar." ( 5. F., Özalp,shf, 7)

Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde (MSÜGSF) öğretim üyeliği yaptı. 1975 yılında başladığı Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (MSGSÜ)’nde Öğretim Üyeliği görevinden 2002 yılında emekli olmuştur. Bugay'ın  heykel çalışmalarından bir kısmı Devlet Resim ve Heykel Müzeleri, TRT ve birçok Özel Koleksiyonlarda bulunmaktadır.

Son yıllarında, Fındıklı’daki Atölyesinde heykel çalışmaları yanında, bir yandan da görevli olduğu Devlet Güzel Sanatlar Akademi’sinde Kukla ve Gölge Oyunları Bölümünü kurdu ve bu dalda da pek çok öğrenci yetiştirdi. Mart 2006’da, İstanbul Modern’deki ,” Modern Türk Heykelinde Bir Seçki, 1950-2005 “ karma heykel Sergisi son katıldığı sergi ve 29 Ekim 2007’de aldığı TÜYAP, İstanbul Sanat Fuarı Onur Sanatçılığı, 2 Mayıs 2008’de, İstanbul 11. Uluslar arası Kukla Festivalinde Onur Ödülü son aldığı ödüller oldu.

Tüm yaşamı boyunca, yaptığı her çalışmada, söylemini en iyi biçimde iletmeyi bilen;  konuyu, nesneyi somut kompozisyonlara, etkili ve estetik ürünlere dönüştüren ve sanatçı çizgisi ulusaldan evrensele uzanan ama aynı zamanda kendi toplumuna, dolayısıyla kendi insanına sahip çıkan Saim Bugay, 27 Ocak 2008 tarihinde, kalp yetmezliği tanısıyla yattığı hastanede hayata gözlerini yumdu.

       

HEYKELLERİ VE YAPTIĞI ÇALIŞMALAR

Hayatı boyunca sanatıyla ilgili olarak çok sayıda ürün veren ve heykelcilerimiz arasında hem çeşit olarak hem de sayı olarak üretkenliği ile dikkat çeken sanatçının irili ufaklı sayısız çalışması vardır. Çok sayıda kişisel ve karma sergilere katılan sanatçının  heykelleri, maskları ve diğer yapıtları bu sergilerde yer almışlardır.  

1975’te İstanbul’da, Tofaş için demir “ kuşlar “ heykelini, 1981’de, Bozhöyük Demir Döküm Fabrikası için “eller “ heykelini, 1982’de, İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Atatürk Anıtını, 1982’de Ankara PTT Genel Müdürlüğü için Atatürk Röliefini, 1983’ de Ankara Başbakanlık Bakanlar Kurulu Salonu Atatürk Röliefini, aynı yıl Başbakanlık Şeref Giriş Kapısını, 1984’de İzmir Hürriyet Gazetesi  “Sedat Simavi ve Halk “ Panolarını, 1986’da Ankara KKK Karargah Binası, Şeref Giriş Kapısını, 1987’de İzmir Nasatex için “mobil” heykeli, 1988’de İstanbul Ataköy “Aile Heykelini”, 1989’da CRR Konser Salonundaki heykeli, 1990’da Ankara Finans kurumu Duvar panosunu, 1992’de İstanbul Ataköyde 7. ve 8. kısım meydanlarındaki 6 adet heykeli, 1996 ‘da Bergama Cumhuriyet Meydanı Atatürk Anıtını, 1997’de İstanbul Bahçeşehir Atatürk Anıtını, 2003’de Kırklareli Lüleburgaz Atatürk Anıtını yapmıştır. [12]

Ayrıca, 1990 yılında İstanbul Ayna Tiyatrosu için kukla, görüntü ve dekor uygulamaları, 1991’de TRT için Kuklalar dizi filminin, 1998’de Ferhan Şensoy Tiyatrosu için  gölge oyunları ve dekor uygulamaları, 1998’de İstanbul Şehir Tiyatroları’nda  “ Güz Bitimi Moliere “ oyunu için masklar ve kuklalar, 1998’de TRT Kurtuluş filmi için kesik baş bu dönem içinde yaptığı diğer ürünleri oldu.  Bu süreç içinde, yapıtlarıyla pek çok ödülün de sahibi oldu. 1977’de Görsel Sanatçılar Derneği Başarı Ödülü, 1980’de İstanbul Belediyesi Plaket Yarışması birincilik ve mansiyon  ödülü, 1983’de Abdi İpekçi Yarışması mansiyon ödülü,1983’de Tüsiad Kalder birincilik ödülü, 1995’de Aziz Nesin Vakfı özel ödülü 1998’de UNIMA, Uluslar arası Kukla ve Gölge Oyunları Birliği Ödülü bunların başlıcalarıdır. [13]

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tophane-i Amire binasında Saim Bugay'ın anısına karma kukla sergileri düzenlenmektedir.  Sanatçının hayatı ve çalışmaları üzerine birçok araştırma ve inceleme yapılmıştır. 

SAİM BUGAY'IN SANATI

Sanatçı çalışmalarını özellikle ahşap heykeller, kuklalar ve masklar üzerinde sürdürmüştür.  Doğanın sürekli hareketlilik içinde olduğuna inanana sanatçı her boyutun incelenmesi gerektiğine inanarak heykeller yapar hareketin dördüncü taraf (boyut) olduğu anlayışıyla yontusunun hareket etmesini isterdi. Figürü tanımlanan, görülen her şey olarak düşünen sanatçının çalışmalarında hareket ve görüntüde çarpıcılık esas unsurlar oluyordu. Yaptığı eserlerin izleyicilerde çağrışımlar oluşturmasını isteyen bir tutumla heykeller yapıyordu.

Kavramı biçimlendirmeye çalışarak eserler üreten Bugay, Kavrama biçim verebildiğinde sanat eserinin ortaya çıktığı düşüncesindedir. (5. F., Özalp,shf, 10)[14]

Figürün niteliklerini, “ tanımlanabilen, görüngülenen her şey diye ortaya koyan Bugay, yontularının seyredenler için bir şeyler çağrıştırmasını istedi. Daha akademi yıllarında hocası Hadi Bara ona “Çok garip.... çok garip....herkes figürden abstreye gider, siz abstreden figüre gidiyorsunuz”derken, Saim Bugay Avrupa eğitimi sırasında, İtalya’da bin dokuz yetmişlerin başında figüre dönüşü görmüştü.

Bugay, eserinin altına yazı yazmaya karşıdır. “Benim sözlerim, ışıktır, gölgedir der. Yontuya ad vermenin onu tarif etmek, anlatmak olduğuna inanır, "İmza eserin kendisidir "der.

"Bugay, sanatın anlaşılamayacağını ancak hissedilebileceğini söyleyen profesörlere kesin karşı çıkarak anlaşılamayacak sanatçının kendini inkâr ettiğini söyledi. “

Milletimizin heykele kötü baktığını hiç sanmıyorum, derken Brancusi’nin olmadığı dönemlerde Türkiye’de (Osmanlı İmparatorluğu Döneminde) figür geçmişinin olduğunu inanırdı.Halkın heykele yabancı olmadığından bahseder, gördüğü çok güzel mezar taşlarını anlatır, günümüzde heykele, sanata yabancılaşmanın, yabancı kalmasının sebeplerinin yobazlık olduğunu söylerdi" ( 5. F., Özalp,shf, 11)

Saim Bugay, yıllarca insan konulu figürler yonttuktan sonra 1995 yılında açtığı sergiyle hayvanlara yönelmiş. Sanatçı, hayvanlar üzerine çalışamaya karar vermesini insanların bugünkü durumuna bağlıyor: "İnsanlar kavramlar üretiyor, bu ürettikleri kavramlara kendileri uymuyor. Ahlak, namus, iyilik vs... gibi kavramlara insanlar uymuyor. Bunun üzerine hayvanlara yönelmeye karar verdim" diyor ve hayvanları överek ekliyor: "Hayvanlar namussuzluk, ahlaksızlık, hırsızlık yapmıyor. demişti.[15]

 

KİŞİSEL SERGİLERİ

  •  
  • 1968 Robert Koleji, Heykel Sergisi, İstanbul
  • 1969 Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Heykel Sergisi, İstanbul
  • 1970 Galerie Lia Grambihler, Heykel Sergisi, Paris
  • 1971 Gerard Philip Tiyatrosu, Masklar, Paris
  • 1972 Galerie Andree Benard, Heykel Sergisi, Cheteaurox
  • 1972 Galerie Poisson D’or, Heykel Sergisi, Paris
  • 1973 Galerie Poisson D’or, Heykel Sergisi, Paris
  • 1974 Galerie Poisson D’or, Heykel Sergisi, Paris
  • 1975 Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Şadi Çalık Heykeli (çoğaltım) Sergisi, İstanbul
  • 1985 Galerie Bedesten, Eller Heykel (çogaltım) Sergisi, Ankara
  • 1987 1. Uluslararası Plastik Sanatlar Şenliği, Heykel Sergisi, İstanbul
  • 1989 İstanbul Bianeli, Galeri MD, Heykel Sergisi, CRR, İstanbul
  • 1989 Soyak Sanat Galerisi, Heykel Sergisi, İstanbul
  • 1990 Soyak Sanat Galerisi, Heykel Sergisi, İstanbul
  • 1992 Galeri MD, Heykel Sergisi, İstanbul
  • 1994 Galeri Maya, Aziz Nesin Heykel Sergisi, İstanbul
  • 1995 Aksanat, Hayvanlar Heykel Sergisi, İstanbul
  • 1997 Yazarlar Sendikası, Sabahattin Ali , Reliefi, İstanbul
  • 1998 Nazım Hikmet Vakfı, Nazım Hikmet Heykeli ( çoğaltım) Sergisi, İstanbul

 

KARMA SERGİLERİ

  • 1965-69 Devlet Resim Heykel Sergileri
  • 1967 Gençler Bianeli Heykel Sergisi, Paris
  • 1971 Salon D’ automme Heykel Sergisi, Paris
  • 1971 25. Salon D’huropaix, Heykel Sergisi, Fransa
  • 1973 Larumieu, Heykel Sergisi, Fransa
  • 1973 Cipak, Heykel Sergisi, Paris
  • 1973 Galerie Poisson D’or, Heykel Sergisi, Paris
  • 1974 “Collamarini Son Atalier” Rodin Müzesi, Paris
  • 1974 Odeon Tiyatrosu, Tiyatro Masklar Sergis, Paris
  • 1975 Arkeoloji Müzesi, Heykel Sergisi, İstanbul
  • 1975 Heykel Sergisi, Safranbolu
  • 1976 Arkeoloji müzesi, Heykel Sergisi, İstanbul
  • 1978 Yapı Sanat Galerisi, Heykel Sergisi, İstanbul
  • 1979 Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Yeni Eğilimler Sergisi, İstanbul
  • 1980 Moda Güzel Sanatlar Galerisi, Heykel Sergisi, İstanbul
  • 1981 Taksim Sanat Evi Heykel Sergisi, İstanbul
  • 1981 Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Çağdaş Türk Sanatı Sergisi, İstanbul
  • 1982 Atatürk Yüksek Öğretim Okulu, Öğretim Üyeleri Sergisi, İstanbul
  • 1983 Devler Güzel Sanatlar Akademisi, 100. yıl Akademi Hocaları Sergisi, İstanbul
  • 1989 Galeri MD, Kukla, Heykel Sergisi, İstanbul
  • 1989 Artisan, Heykel Sergisi, İstanbul
  • 1990 Urart, Masklar Sergisi, Ankara
  • 1991 Galeri MD, “Çekmeceler” , İstanbul
  • 1993 Galeri CRR, “Bir Malzeme Altı Yorum” Heykel Sergisi, İstanbul
  • 1997 Bilim Sanat Galerisi, Heykel Sergisi, İstanbul
  • 1998 Mimar Sinan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Hocalardan Hocalar, İstanbul
  • 1998 Artisan, Heykel Sergisi, İstanbul
  • 1999 Şadi Çalık Atölyesi, Heykel Sergisi, İstanbul

 

ÖDÜLLERİ

  • 1969 Devlet Resim ve Heykel Sergisi, Heykel Dalında Birincilik Ödülü
  • 1977 Görsel Sanatçılar Sergisi, Başarı Ödülü
  • 1980 İstanbul Belediyesi Plaket Yarışması, Birincilik ve Mansiyon ödülü
  • 1983 Abdi İpekçi Yarışması, Mansiyon
  • 1993 Tüsiad Kalder, Birincilik Ödülü
  • 1995 Aziz Nesin Vakfı, Özel Ödülü
  • 1998 UNİMA, Uluslararası Kukla ve Gölge Oyunları Birliği Ödülü 

 

Kaynak:

 

  • [1] FEYZA ÖZALP, SAİM BUGAYVEÇAĞDAŞ HEYKEL SANATIMIZA KAZANDIRDIKLARI, F.M.V. IŞIK ÜNİVERSİTESİ, SBE, YÜKSEK LİSANS PROGRAMI, İst., 2010, shf,
  • [2] https://www.saimbugay.com/Biyo.htm
  • [3] https://www.msxlabs.org/forum/sanat-tr/216186-saim-bugay-saim-bugay-kimdir-saim-bugay-hakkinda.html#ixzz1ymOME2hZ
  • [4] https://www.saimbugay.com/Biyo.htm
  • [5] https://www.saimbugay.com/Biyo.htm
  • [6] FEYZA ÖZALP, SAİM BUGAYVEÇAĞDAŞ HEYKEL SANATIMIZA KAZANDIRDIKLARI, F.M.V. IŞIK ÜNİVERSİTESİ, SBE, YÜKSEK LİSANS PROGRAMI, İst., 2010, shf, 4
  • [7] FEYZA ÖZALP, SAİM BUGAYVEÇAĞDAŞ HEYKEL SANATIMIZA KAZANDIRDIKLARI, F.M.V. IŞIK ÜNİVERSİTESİ, SBE, YÜKSEK LİSANS PROGRAMI, İst., 2010, shf, 4
  • [8] https://blogumuz.blogcu.com/usta-heykeltiras-saim-bugay-i-kaybettik/2908338
  • [9] https://blogumuz.blogcu.com/usta-heykeltiras-saim-bugay-i-kaybettik/2908338
  • [10] FEYZA ÖZALP, SAİM BUGAYVEÇAĞDAŞ HEYKEL SANATIMIZA KAZANDIRDIKLARI, F.M.V. IŞIK ÜNİVERSİTESİ, SBE, YÜKSEK LİSANS PROGRAMI, İst., 2010, shf, 4
  • [11] https://www.saimbugay.com/Biyo.htm
  • [12] https://www.saimbugay.com/Biyo.htm
  • [13] https://www.saimbugay.com/Biyo.htm
  • [14] FEYZA ÖZALP, SAİM BUGAYVEÇAĞDAŞ HEYKEL SANATIMIZA KAZANDIRDIKLARI, F.M.V. IŞIK ÜNİVERSİTESİ, SBE, YÜKSEK LİSANS PROGRAMI, İst., 2010, shf, 4
  • [15] https://www.felsefeekibi.com/sanat/isimler_turk/isimler_alfabetik_turk_saim_bugay.html

 

İLGİLİ LİNKLERİMİZ


Yervant Osgan ,  İhsan Özsoy, Ali Hadi Bara   İlhan Koman , Zühtü Müridoğlu, Nusret Suman ,  İlhan Koman,  Nijad Sirel   Ressam Selim Turan,  Ressam Leyla Gamsız Sarptürk ,  Heykelci Prof. Hüseyin Gezer  ,ve  Şadi Çalık

Not: Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, Resim,Tablo, kaligrafi, Fotoğraf, minyatür, hat ve  benzeri çalışma  ve araştırmalarınızı, sitemize üye olarak ,  bize başvurarak ESA'da paylaşabilir, kendinizi ve ürünlerinizi tanıtabilirisiniz.

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar