ESER HAKKINDA
İbrahim Şinasi'nin ilk olarak 1860 yılında Tercümân-ı Ahvâl’de tefrika edilen ardından kitap olarak basılan Türk edebiyatının batılı anlamdaki ilk özgün tiyatro eseridir. Bu eserin türü ise töre komedisidir ve tek perdelik piyes özelliği taşır. Eser İki perde olarak yazılmıştır ancak ilk perdesi hiç yayımlanmamış ve sahnelenmemiş olduğundan “tek perdelik komedi” olarak bilinmektedir. [1]
Daha önce yazılmış tiyatro eserlerinin varlığından söz edilse de Şair Evlenmesi, Türk edebiyatında batılı tarzda yazılmış olan ilk tiyatro eseri olarak kabul edilir. Türk edebiyatında geleneksel doğaçlama tuluat tiyatrosundan, metne dayalı tiyatroya geçiş bu eserle olmuştur.
Buna rağmen eser, konusu, komedi tarzında yazılmış olması, nedenleri ile geleneksel Türk tiyatrosunun da izlerini taşır. Tuluat tiyatrolarımızda olduğu gibi kelime oyunlarına, sözcüklerin bilinmemesinden ve yanlış anlaşılmasından kaynaklanan yakıştırmalara ve söz cambazlıklarına da değinmektedir. Eser, Fransız tiyatrosunun ve Molière’in de taşımaktadır.[2] Eser, yayınlandığında bazı olumsuz tepkiler almış, “Ceride-i Havadis” yazarları bu tefrikayı tiyatro değil kocakarı masalı diye nitelemiştir.[3] Eser halk tarafından da pek ilgiyle karşılanmamış, sonra da unutulup gitmiştir. Eser uzun bir müddet sahnelenmemiş ancak ikinci Meşrutiyetin ilanından sonra, İbrahim Necmi Dilmen tarafından Selanik’te amatör bir tiyatro topluluğuna sahnelen dirilmiştir.[4]
Eserin Dolmabahçe Saray Tiyatrosu’nda sahnelenmek üzere, Sultan Abdülmecid tarafından ısmarlandığı [5] veya özel tiyatroları tarafından sipariş verildiği söylense de oyunun sarayda oynandığına dair bir bilgi yoktur.[6]
Şinasi eseri 1860’ta Tercüman’ı Ahval’in 2.-3.-4.-5. sayılarında tek perde olarak yayımlanmıştır. [7] 1873’te şairin ölümünden sonra Mehmet Tayfur adında bir kitapçı tarafından Selanik’te kitap olarak da basılmıştır. [8]
KONUSU
Şinasi bu komedisinde batıl itikatlara inanmanın yanlışlığı, görevini ve halkın cahilliğini çıkarları uğruna kötüye kullanan din adamların, görücü usulü ile evlenmenin sakıncalarını, cahilliğin ne denli kötü sonuçlar doğuracağını vb işlemiştir. Din, batıl inanışlar, yanlış ve zararlı gelenekler, din adamı kisvesiyle halkı çıkarlarına göre yönlendiren din adamları ve iki yüzlükleri ve tellal kadınlar ile görücüler aracılığıyla yapılan evlenmelerin yanlışlığı dile getirilir.
ANAFİKİR:
Görücü usulüyle evlenme çok tehlikeli ve yanlış bir şeydir. İnsanlar evelenecekleri kişileri görerek ve tanıyarak evlenmelidir. İmam da olsalar, cahil insanlar halkı çıkarlarına göre yönlendirebilmektedir.
OLAYIN GEÇTİĞİ MEKÂN:
Olay eserde belli edilmese de İstanbul da bir mahalle ve gelin odasında geçmektedir.
ESERİN DİLİ VE ANLATIM ÖZELLİKLERİ:
Eser yazıldığı zamana göre sade ve anlaşılır bir dille yazılmıştır. Yazıldığı zamanın mahalli dil ve lehçe özelliklerine dikkat edilmiş, kişiler milliyet ve eğitim düzeylerine uygun bir konuşma diliyle konuşturulmuştur.
KİŞİLER
MÜŞTAK BEY: Güvey ve Kumru Hanım’ın aşığı. Körü körüne hareket eden, biridir. Müştak Bey alafranga tutum ve davranışı, kılık ve kıyafetiyle hoşa gitmeyen, fakir fakat eğitimli ve şair biridir.
KUMRU HANIM: Müştak Beyin sevgilisi ve Sakine Hanımın genç ve güzel kız kardeşidir.
SAKİNE HANIM: Kumru Hanımın büyük kız kardeşidir. Kumru Hanıma göre yaşlı, çirkin, kart, kambur ve evde kalmış bir bayandır.
HİKMET EFENDİ: Müştak Beyin en iyi dostlarından biri. Çok pratik zekâlı bir kişiliğe sahiptir. Müştak Beyi zor durumdan kurtaran kişidir.
ZİBA DUDU: Evlenmeye aracılık yapan laf taşıyan ve ortalığı karıştırmayı seven kılavuz kişidir.
HABBE KADIN: Müştak Beyin yengesidir. Çok aceleci ve panik bir kişiliğe sahiptir.
EBULLAKLAKATÜL’ENFİ: Sakine Hanımın nikâhını kıyan imamdır. Çok düzenbaz, dini başka şeylere alet eden, geveze, gürültücü, iri ve uzun burunlu çirkin biridir.
BATAK ESE: Mahallenin bekçisidir. ne duyarsa duysun, hemen buna inanan ve her işe burnunu sokan biridir.
ATAK KÖSE: Mahallenin süprüntücüsüdür. İmama yardakçılık yapanlardan biri de odur.
MAHALLELİ: Eserde mahalleden tiplerde vardır. Bunlar genellikle cahil ve dedikoducu kişilerdir. Bunların çoğu esnaftan seçilmiştir.
KISA ÖZET
Batılı tutum ve davranışı, kılık ve kıyafetiyle mahallede pek sevilmeyen, eğitimli olmasına rağmen saf bir yapıya sahip Şair Müştak Bey, sevdiği Kumru Hanım'la, kılavuz ve yenge hanımlar aracılığıyla evlenmiştir. Nikâh sonrasında kendisiyle evlendirilen kişinin, Kumru Hanım'ın çirkin ve yaşlı ablası Sakine Hanım olduğunu görünce önce bayılır sonra itiraz eder. Mahallelinin de işe karışmasıyla başına gelenleri kabul etme mecburiyetinde kalan Müştak Bey'in imdadına arkadaşı Hikmet Bey yetişir. Hikmet Bey'in mahalle imamı Ebulaklaka'ya verdiği rüşvetle olay çözülür, yapılan hile sonuçsuz kalır. Sonunda muradına eren Müştak Bey Kumru Hanım'a kavuşur. Ancak Hikmet Efendi birbirleriyle görüşmeden evlenmeye kalkmanın sonucunun kötü olacağını söyler. Müştak Bey'in aklı başına gelir.
[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eair_Evlenmesi
[2] Abdulhalim Aydın, Şinasi’nin Şair Evlenmesinde Fransız Etkisi, Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 11, Sayı:1
[3] https://www.edebiyatfatihi.net/2013/10/sair-evlenmesi-tiyatrosunun.html
[4] Şemsettin Kutlu, Şair Evlenmesi, İstanbul, 2000]
[5] Nükhet Eren, Şair Evlenmesi’nden Vilyem Şekspiyer’e tiyatro, Birgun gazetesi, 08.06.2014
[6] Abdulhalim Aydın, Şinasi’nin Şair Evlenmesinde Fransız Etkisi, Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 11, Sayı:1
[7] https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eair_Evlenmesi
[8] Nükhet Eren, Şair Evlenmesi’nden Vilyem Şekspiyer’e tiyatro, Birgun gazetesi, 08.06.2014