Çocukluğu Amasya'da geçmiş 1410'da babasının tahtı ele geçirmesi ile Bursa'ya gelerek eğitimini Bursa’da devam ettirmiştir. Meşhur Âlim İbn-i Arap Şah’tan dersler alan şehzade Murad [1]1416'da henüz on iki yaşında iken Börklüce Mustafa'nın İzmir ve Saruhan civarındaki çıkardığı ayaklanmaları bastıran kuvvetlerin yanında olmuş. Börklüce ve taraftarlarının idamına şahit olmuştur.
Amasya’da Sancak Beyi olarak görev almış, Amasya’da şairler ve âlimlerden oluşan bir meclis kurmuş, hattatlık ve şairliğe olan merakını geliştirmiştir. Çelebi Mehmet, Edirne'deki bir avda ağır yaralanmış ve ölmeden önce, II. Murad'ın tahta geçmesini vasiyet etmiş. II. Murat Amasya'dan Bursa'ya gelinceye kadar devlet adamları babasının ölümünü ordudan saklamışlardır.
II.Murad 25 Haziran 1421'de Bursa'da, 17 yaşındayken tahta çıkar. Germiyan beyliğini sınırlarına katmış, Venediklilerle mücadeleye girmiş, Selanik'i ve Yanya'yı ele geçirip Venediklilerle anlaşmıştır. Tımar sistemini kuran II. Murad, Arnavutluk’taki isyanları da bastırıp Konya, Beyşehir ve Hamideli topraklarını Osmanlılara bağlamıştır. Sırbistan ve Eflak prensliklerini Osmanlıya bağladıktan sonra 1437, 1438'de Macaristan Seferi'ne çıkmış, Tuna'yı geçerek Severin, Demirkapı, Orşova ve Şebeş kalelerini topa tutup yıkarak Erdel'in merkezi Zeybin (sonradan Hermannstadt ve şimdi Sibiu) kalesini eline geçirip, Eflak topraklarına girmiştir.
Kasım 1444'te Varna savaşını kazanıp Haçlılara ağır bir darbe vurmuş, 1445'de Mora'ya ve Arnavutluk’a sefer açmıştır. 1448 de haçlılar yeniden saldırmış bu defada İkinci Kosova Zaferi kazanılmıştır. 1451 de 47 yaşında iken, Edirne Sarayında vefat etmiş, vasiyeti üzerine Bursa'da Muradiye Cami yanına defnedilmiş, yerine veliaht bıraktığı Fatih Sultan Mehmet geçmiştir.
Çok sayıda mimari eser yaptırdığı ve hayrat imar ettirdiği için Ebu’l-Hayrat diye anılmış olan II. Murad Osmanlı Padişahları arasında şiirleri tezkirelere geçmiş olan ilk padişahtır. Sehi Bey onun şiirlerinden bazılarını tezkiresine almış, “Bazı şiirlerini konuşma sırasında ve anında söylediğini” rivayet etmiştir.
II.Murad, ince, hassas, içkiye ve eğlenceye düşkün, romantik kişiliği [2]ve Mevlevî tarikatına mensup oluşu ile anılmıştır. II. Murad, , sarayını, ilim adamları, şairler, müzisyenler sanatçılar ile doldurmuş, meclislerinde musikiye sohbete ve şiirlere sık sık yer verilmiştir. Onun eğlenceye ve musikiye düşkün olduğu hatta çeşitli çalgıları çalmayı dahi bildiği şiirlerine de yansımıştır. II. Murad Sırbistan Kralı Jorj Brankoviç'in kızı Mara Despina’yı çok sevmiş [3]ve eğlenceye zevke ve hayata düşkün bir sultan olmuştur.
Sâki getür yine dünki şarâbumı
Söylet dile getür yine çeng ü rebâbumı
Ben var iken gerek bana bu zevk u safâ
Bir gün gele ki görmeye kimse tûrabumı"[4]
Muradi’nin şiirlerinde eğlenceye ve dünya zevklerine düşkünlük en öne çıkan temalardan birisi olmaktadır.
Varalım bir iki gün zikredelim Mevlayı
Bize ısmarladılar mı bu yalan dünyayı [5]
…
Çalınır çenkler ayaklar karşılır
Raks urur rakkas çardak sarsılır.
Haftada iki defa ilim ve sanat adamlarını sarayında toplayarak ilim ve şiir sohbetleri tertiplemiş, iltifat ve hürmet ikramda bulunmuş olan II. Murad Osmanlı padışahları içinde ilk önemli şair padışah olmuştur.
Edebiyatçı sanatçı ve musikişinaslar ile hattatlara çok değer veren sultanın zamanında pek çok eser takdir bulmuştur. Mercimek Ahmet’e Kabusname’yi çevirtmiş olan sultanın zamanında birçok Nazire Mecmuası yazılmış, İrşâdü’l-Murâd ile’l-Murâd, Mesnevî-i Murâdiyye ve Murâd-nâme gibi isimlerle onun adına ithaf edilmiştir. [6] Dânişmend-nâme, onun zamanında Ârif Ali tarafından sade bir dille yeniden yazıya geçirilmiş, Yazıcıoğlu Ali’nin Tevârih-i Âl-i Selçuk’u, Ahmed Bîcan’ın Envârü’l Âşıkîn ve bilhassa Yazıcıoğlu Mehmed Efendi’nin, Muhammediye’si, Kur’ân’ın ilk tercümeleri onun döneminde yazılmışlardır.
Elimize ulaşan şiirlerine bakıldığında şiirlerini sade bir Türkçe ile yazdığı aşk şarap eğlence gibi klasik konular işlediği bazı şiirlerinde oldukça zarif ve ince duygulara sahip olduğu görülür.
Gerçi kim haddüm degüldür bûseni kılmak dilek
Ârif olan çün bilür anı ne lâzım söylemek"[7]
Şiirlerinde Muradi mahlasını kullanan sultanın şiirlerinde rindanelik hâkimdir.
Gazel
"Hâl-i pinhânum soarar isen zebân şerh eylemez
Bir lisandur bu ilsân kim tercemân şerh eylemez
Çün mübeyyendür beyâna hâcet olmadı velî
Bir 'ayândur bu 'ayân kim her bir nihân şerh eylemez
Cümleten bir kenz-i mahfîdür nihân-ender-nihân
Pes nihâd olgıl ki bu remzi 'ayân şerh eylemez
Remz-i ma'nâdan gözet kim sana m'anâ remzeder
Yoksa bu ahvâl ü etvân lisân şerh eylemez
Ey Murâdî iş bu elfâzun beyânı neyledür
Bir beyânsun kim seni bir zü'l-beyân şerh eylemez."
Gazel
"Uyhuda dün gice cânum gibi cânân gördüm
Ten-i efsürdede kalkup eser-i cân gördüm
Leblerün hasta iken agzuma aldum billah
Ey tabîb-i dil ü cân derdüme dermân gördüm
Edrine gerçi güzeller yiridür ey hem dem
Bursa'da dahı nice dilber-i fettân gördüm
Nâgehân ben bu gice kadre irüp Kablucada
Bir gümüşden yapılu serv-i hıramân gördüm
Ey murâdî şeh-i devrân iken el'ân seni
Zülfine kılmış esîr ol şeh-i hubân gördüm."[8]
KAYNAKÇA
[1] E. Behnan Şapolyo, Osmanlı Sultanları Tarihi Zaimler Yayınevi 1961, shf 83-88
[2] Günay KUT, PAYİTAHT İSTANBUL'UN SULTAN ŞAiRLERİ, dergipark.ulakbim.gov.tr/fsmiadeti/article/viewFile/.
[3] Günay KUT, PAYİTAHT İSTANBUL'UN SULTAN ŞAiRLERİ, dergipark.ulakbim.gov.tr/fsmiadeti/article/viewFile/.
[4] Günay KUT, PAYİTAHT İSTANBUL'UN SULTAN ŞAiRLERİ, dergipark.ulakbim.gov.tr/fsmiadeti/article/viewFile/.
[5] E. Behnan Şapolyo, Osmanlı Sultanları Tarihi Zaimler Yayınevi 1961, shf 83-88
[6] Yılmaz KISA , II. Murad’ın Türkçeye Hizmetleri, Yüzakı Dergisi SAYI 125 TEMMUZ 2015
[7] E. Behnan Şapolyo, Osmanlı Sultanları Tarihi Zaimler Yayınevi 1961, shf 83-88
[8] V. Mahir Kocatürk Türk Edebiyatı Tarihi, MEB, 1970 s. 224,