Şairlik İle Kâhinlik Kâhin Şairler ve Kehanetleri

07.07.2023

Şairlik İle Kâhinlik Kâhin Şairler ve Kehanetleri


Eski devirlerde şairler Allah tarafından kutsanmış meleklerden ilham alan yüce gönüllü insanlar olarak düşünülmüştür. Kuran’ın kerim’in şiirselliği Hz Muhammed’in şairlik yeteneğinin olması bu İnançların ortaya çıkmasında etkili olmuş olmalıdır.

Eski devirlerde şairlerin söz,  anlam, ifade ustaları olmaları, ahenkli, ritmik, melodik ve veciz sözler söyleyebilmeleri meleklerden, doğaüstü güçlerden yardım alabilmeleri ile mümkün olabildiği gibi görülmüş bu nedenle şairlerin de bir tür kâhin olduklarına inanılmıştır.

Şairlerin söz cambazı olabilmelerin olanak sağlayan yeteneklerinin meleklerin yardımı ile ortaya çıktığı tasavvur edilmiştir.  Şairlerin güçlü, derin duygulara sahip olması, bu duygu ve sezgilerini hayranlık uyandıracak kadar özlü, melodik ve veciz ifade edebilmeleri bir tür kâhinlik olarak kabul edilmiştir. “Eskilerin inançlarına göre şairler göğe çıkıp melekler ile konuşabilen meleklerden ilham alan kimselerdir. “[1]

Şairlerin kâhin olduklarına dair görüş batı kültüründe de vardır. Örneğin George Santayana “En büyük şiiri kâhinlerin dile getiremedikleri ancak davranışları ve düşünceleriyle ortaya koydukları görme güçlerini söze döken şairlerin yazdıklarını “ [2]savunmuştu. 15. yy da İngiltere'nin Cheshire şehrinde yaşayan Robert Nixon’un hem şair hem de kâhin olduğu söylenmektedir. Robert Nixon’un,  5 asır öncesinden Ay’a roketlerle yolculuk yapılacağını, II. Dünya savaşının çıkacağını nasıl ve ne şekilde öleceğini önceden bildiği iddia edilmektedir.

Bilindiği gibi kâhinler “gelecekten haber veren , “gabiden haber verdiği söylenen, falcı, gelecekte vuku bulacak olayları bildiğini iddia eden veya tahmin eden kişi “  demektir.  Şairlerin normal insanlardan çok daha ahenkli, özlü, özgün ve veciz sözler söyleyebilen kimseler olması onların gaipten haber alan kimseler olarak görülmesine yol açmıştır.

Şairlerin kâhin olduğu görüşünü destekleyen emareler de mevcuttur. Örneğin bazı şairler vuku bulmadan evvel olacak bir takım olayları ebced hesabı ile önceden tarih düşürmüştür. ( BKZ EBCED NEDIR EBCED HESABI NASIL YAPILIR HESABI CÜMEL)  Bazı şairler aynı zamanda bizzat remil, fal, ilm-i nücüm, müneccimlik ve cifr ilmi ile meşgul olmuştur. Divan şairlerinin ebced hesabını bilmeleri 'ebced' denilen hesap metodu ile ölüm tarihlerini not düşürecek şekilde beyitler yazmaları, bazı divan şairlerinin ölmeden önce ebced hesabı ile ölecekleri zamanı ve hadiseyi önceden bilebilmeleri bu şekilde düşünenleri haklı çıkartır. ( bkz EBCED HESABI NEDIR NASIL YAPILIR VE HESAPLANIR- EBCED ILE TARIH DÜŞÜRME GELENEĞI İZAH VE ÖRNEKLERI- ) Nitekim divan şairlerine göre de cifr ilmi ve ebced  “ gaybı önceden bilmek”  ilmidir. Eskiler bu ilimde ancak çok seçkin kişilerin  erişebileceğine;  cifr, alimlerinin “gaybı bildiklerine,   göze gözükmeyen alemlerden haberdar olduklarına, İmam-ı Ali’nin bu ilmin piri” [3]olduğuna inanmışlardır.

Örneğin devrinin ve divan edebiyatının en mühim ve en çok şiir yazan şairlerinden birisi olan Zati, Beyazıt Meydanındaki remilci dükkânında falcılık yaparak geçimini sağlamıştı. Mesela İmameddin Nesimi;  Hurufi olduğu, cifr ilmi ile uğraştığı,  Şeyhi Fazlullah’ın yazdığı eserin sırlar ile dolu olduğunu vb iddia ettiği için Halep’de derisi yüzülerek idam edilmiştir. Gerçekten de Seyyid Nesimi’nin bazı şiirleri her akıl ve idrakın anlayamayacağı, kaldırmayacağı anlam derinliği ve zenginliğine sahiptir. ( bkz SEYYIT İMAMEDDIN NESIMI HAYATI ŞAIRLIĞI HURUFILIĞI ) Kāimî Baba adı ile bilinen Saraybosnalı 17. Asır divan şairimizin ilm-i cefr yoluyla gelecekten haber verdiğine inanılır. [4] Kāimî Baba her bir sene neler olacağını anlatan [5]şiirler de yazmıştır.

Örneğin büyücülük suçlamasıyla idam edilen Bitlisli Müştak Baba, Türk edebiyatının Nostradamus’u olarak bilinir.  Cifr ilmi ile uğraşan Müştak Baba, büyücü olmakla suçlanmış ve idam edilmiştir. ( BKZ CIFR VE CIFR ILMI ( GAIBI BILMEK İLMI ) Müştak Baba’nın “1846'da basılan 'Divan'ında çok sayıda kehanete rastlanır. Şair, Ankara'nın 1923 yılında İstanbul'un yerini alıp başkent olacağını yüz küsur sene önceden söylemiştir”[6]

Müştak Baba ölümünden çok önce aşağıdaki beyti ebced hesabı ile yazarak ölüm tarihini belirtmiştir.

  • Vefası yok bu çarhı bi vefanın ahiri matem,
  • Müebbet olmadı ziri felekde Rüstemi Dara.

Dünyaya iki İbrahim geldi. Biri putları yıktı diğeri geri dikti “ manasına gelen bir beyit yazdığı için Pargalı İbrahim Paşa tarafından idam edilen Figani,  ölmeden evvel asılacağına dair ifadeleri olan şu şiiri yazmıştır. (   PARGALI İBRAHİM PAŞA'NIN İDAM ETTİRDİĞİ ŞAİR FİĞANİ (16.YY) )

  • Öldürürse ger beni ol Yusuf-ı gül pirehen
  • Lale- veş sarsın bana dert ehli bir kanlı kefen
  • Haps edermiş zenâhın zülfüne berdâr olanı
  • Ne kılıser aceba ben dahi berdâr olıcak
  • Zülf-ü kemendin aldı ele cellâd-ı gamzesi
  • Benzer Fiğâni zulm ile berdâr eder seni

Tokatlı Molla Lütfi , elest bezminde ettiği yemini bozduğu dinden çıktığı  iftirasına maruz kalıp idam edilmeden evvel

  • Öldürmeyince mihr ü vefâ etmezin demiş
  • Ger eyler ise mihrü vefa öldürün beni

Diye bir beyit yazarak sanki dinden çıktı iftirası ile idam edileceğini bilmiştir.

Hikemi tarzın şairi Nabi  “Halep'ten döndükten iki yıl sonra, 3 Rebiulevvel 1124/12 Nisan1712 tarihinde vefât etmiş,[7]ölmeden evvel ölüm tarihini ebced hesabı ile düşürerek bilmiştir.

“Nâbî be- huzûr âmed”

 “Nabi huzurda olacak” mealindeki bu ibarenin Osmanlıca harflere göre ebced hesabı  hicri ölüm tarihi olan 1124 ‘e denk gelir.

Halim, selim, kibar bir padişah olan III. Selim’de divanında ebced hesabı ile ölüm tarihini önceden bilen şairler arasındadır.

III. Selim divanının sonunda :

  • Kimdir ol mey-i şâdiyle ola Şîrîn-i kâm
  • Ana humpâre –i gam olmaya âruz encâm
  • Mest-i sahbâ-yı meserret olanın hâli budur
  • Gâh meyhâne çeker gâh humâr-ı âlâm  

Kıtasını yazmış , bu kıtanın sonuna ise “ Kelâmım hatmoldu” ibaresini yazmıştır. [8]Kelâmım hatmoldu” ibaresinin ebced hesabı ile karşılığı Kabakçı Mustafa isyanı sonrasında öldürüldüğü günün hicri tarihi olan 1222 yılına denk gelmektedir. ( 28 Temmuz 1808)

Kendisine zındık nazarı ile bakılan bu nedenle şehir civarında bir tarlayı ekip biçerek münzevi bir hayat yaşayan halk ozanı Sabri, ölümünden sonra kabrinin ziyaretgâh olacağını bilmiştir. [9]

  • Şehr-i  Kangırı’da bir zaman olur
  • Ziyaret ederler Sabrî gedâyı

Sabri’nin Çankırı’daki kabri günümüzde bir ziyaret hanedir.

Aşık Dertli  , Ankara’da Müneccim Tepesinde öleceğini bilen ve kabrinin de orada olmasını vasiyet eden bir şairdir. ( bkz MÜNECCIM TEPESI - ANKARA )   Nitekim hamisi olan Alişan Bey’in saçlarından öperek yanındakilerle vedalaşan Dertli’nin cenazesi MüneccimTepesinin birkaç yüz metre aşağısındaki bir caminin haziresine gömülür. ( BKZ Aşık Dertli Hayatı ve Şairliği ( Geredeli)

Japonya’dan dönerken 18 Eylül 1890’da yaşanan en büyük deniz faciamız olan Ertuğrul faciasında Gemi Komutanı Mirliva Osman Paşa’da dâhil 550 kişi ile birlikte yanarak ölen Veys Paşazade Ali Ruhi Bey, ölmeden birkaç yıl evvel aşağıdaki beyitleri yazmış, vatandan ayrı bir yerde şehit olacağını bilmiştir.

  • Geçilmez oldu tozundan vatanda gayri ağyarın
  • Gönül azm-i diyâr-ıgurbet et artık vatandan geç
  • Metâ-ı dehr-i fânî nâ – sezâdır ehl-i tecrîde
  • Ölürsen de şehîd aşk olup Rûhî kefenden geç

Sadrazam Merzifonlu Kara Mıstara Paşa’ katledilmeden evvel Aziz Efendizade Bahayi Efendi şu beyti yazmıştı.

  • Mihr-i ikbâli vezir oldu giriftâr –küsuf
  • Yüzü ağ ola zuhur etti hele hükm-i hüsuf  

Viyana bozgunu yaşadıktan sonra İstanbul’a dönen Merzifonlu Kara Mıstara Paşa’, beyitte sözü edildiği gibi Ay tutulma vaktinde idam edilmişti. [10]

KAYNAKÇA 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar