Sâlik Nedir
Osmanlıca yazılışı: Sâlik : صالک
Sâlik Arapça kökenlidir ve Arapçadaki “yola gitti, yolculuk etti" anlamlarında sözcükler türetilen “ slk” kökünden gelmektedir. Sâlik sözcüğü, “yola gitti, yolculuk etti" manasına gelen salaka kelimesinin faildir. Sâlik sözcüğü yola gitti, yolculuk etti, gidiş, davranış, hal ve hareket anlamlarına gelen sulūk سلوك, salaka, sâlikân, sâlikîn , münselik sözcükleri ile aynı kökten gelmektedir.
Sâlik kelimesinin sözlük anlamları: bir yola giren, yolcu, yol yürüyen, bir yolda giden, bir yola veya mesleğe giren ( münselik), bir tarikata girmiş bulunan, şekillerindedir.
Sâlik, bir tarikata dâhil olan, girdiği tarikatın adabını yerine getiren, tarikatın gerçek yolcusudur. Sâlik, Allah'ın kudretini, hikmetini, sıfatlarını anlayabilen, şeyhine ve tarikatına cezbe ile bağlı derviştir. Bu nedenle sâlik; tasavvuftaki mürid, ihvân, talip ve derviş sözcükleri ile de eş anlamlı kullanılmış olur.
Salik sözcüğü, mürid, talip hatta derviş sözcükleri ile birlikte tasavvufi bir terim olarak kullanılınca tarikata intisap eden, tarikat adabını yerine getiren anlamlarına gelmiş olur.
Sâlikâ bize haber ver azığın var mı görek
Çün uzaktır yol azizim yolca azık gerek Kuddûsî,
Cân-ı âşık düşdii la'liin fikrine
Buldu sâlik sırr-ı gayba ıttılâ Ahmed Paşa
Kad enâre'l-aşkı li'l-uşşâki miinhace'l-hudâ
Sâlik-i râh-ı hakikat aşka eyler iktidâ Fuzûlî
Cahan, Salîk, bize çünki fenadır,
Duadır xeyrimiz, ancaq fenadır. Kazımğa Salik
Bu beyitte sâlik sözcüğü hem özel isim hem de yola giden anlamlarıyla birlikte kullanılmıştır.
Hoş sâliki muhlis idim yoldan beni saptırdı ‘ışk
Ki dilrûba dilberlere bu gönlümü kaptırdı ‘ışk Kuddusi
Sâlik olamaz olmasa âdemde şecâ‘at
Menzil mi alur olmasa zâtında şecâ‘at MEHMED SIDKÎ
Sadakat rahına olmuşum salik
Şunda bir gerçeğe inandım yeter
İstemem etseler aleme malik
Hakikat rengine boyandım yeter SIDKÎ BABA