Sanatın toplum yararına olması gerektiğini savunan anlayıştır. Sanat toplum içindir görüşünü savunan sanatçılar, sanatı halkı eğitmek, halka faydalı şeyler öğretmek, halkın beklentilerini karşılamak, toplumu olumlu yönde değiştirmek, kültürel yönden yüceltmek adına sanat yapmayı amaçlayan sanatçılardır.
Sanatın toplum yararına olması gerektiğini savunan sanatçıların hedef kitlesi toplum, hedef konuları ise toplumsal sorunlar ve konulardır. Bu sanatçılar, eserlerinde ferdi sorunlarını, kişisel özlem, ihtiras, aşk, sevinç hüzünlerini vb konu etmeyen, toplumsal sorunları, konuları vb ele alan sanatçılardır.
Toplumcu sanatçılar, toplumsal sorunlara duyarlı; halkının, kültürünün, ülkesinin problemlerini çözmeye çalışan; ülkesinin insanlarını aydınlatmaya, iyiye, doğruya, mantıklı ve medeni olana yöneltmeye gayret eden, sorunlara çözümler bulan ve öneren aydınlardır. Örneğin Tanzimat dönemi I. kuşak sanatçıları Ahmet Cevdet Paşa, Namık Kemal, Şinasi, Ziya Paşa, Osman Hamdi Bey, Hoca Ali Rıza gibi sanatçılar edebiyat ve resim sanatını halkı aydınlatmak, eğitmek, halkı yozlaşmış âdetler, düşünceler, batıl inanışlardan kurtarmayı gaye edinmişlerdi. Halka vatan ve millet sevgisi aşılamaya çalışmışlar; ülkelerini çağdaş medeniyete kavuşmaya sevk etme azminde olmuşlar, bunu da başarmışlardı.
Tanzimat dönemi sanatçıları, toplum için sanat görüşünün ne denli faydalı olduğunu toplumun düşünce biçimini değiştirmeyi başararak, toplumu çağdaş ve medeni kültüre sevk ederek, sonunda da demokratik ve laik bir idareye kavuşmasını sağlayarak çok somut bir şekilde ortaya koymuşlardır. Tanzimatçıların toplumu çağdaş medeniyete sevk etmeyi hedefleyen modernist fikirleri çok kısa bir sürede etkili olmuş, bir toplumu padişah idaresinden laik ve demokratik idareye taşımıştı.
Tanzimat edebiyatı az sayıda sanatçı ile toplumunu tümünü aydınlatmayı başarması yönünden toplumcu sanatın faydası ve gücünün kanıtı olmaktadır. Sanat toplum içindir düşüncesi halk için faydalı ve masum gözükmekle birlikte bu görüşte olan sanatçıların birçoğu siyasi politik, dini, ahlaki veya maddi amaçlar peşindedir. Bu tip sanatçılar iyi niyetli olabildikleri gibi doğru zannettikleri yanlışları veya olumsuz düşünceleri halka aşılamaya çalışan kişiler de olabilmektedir. Çıkarları gereği dış mihrakların, tarikatların, siyasi, politik, ideolojik çevrelerin emri altında oldukları belli olan toplumcu sanatçıların görüşlerinin doğruluğu veya masumiyeti mutlaka sorgulanmalıdır. Toplumcu sanatçı maskesi altında yozlaşmış görüşlerini halka dikte ettirmeye kalkan yanlış eğitilmiş kişiler hatta dış mihrakların eğittiği ajan, provakatörler de bulunabilmektedir.
Toplumcu sanatçılar, benlikleri ile ilgili konulara girmeyen, eserlerinde toplumsal konuları ele alan sanatçılardır. Toplumcu sanatçının odak noktası hep toplumdur. Sanat sanat içindir ilkesi ile hareket eden sanatçıların odak noktası ise kendi benliğinin ihtiyaçları, dertleri, özlemleri, hayalleri, kişisel ıstırapları, düş kırıklıkları aşkları, ayrılıkları, hüzünleri vb. dir.
Sanatı sanat için düşünen sanatçıların diğer bir özelliği ise sanatın amacının topluma mesaj vermek, toplumu eğitmek veya toplumu manipüle etmek değil sanatın ereklerini yerine getirmek olacaktır. Sanatı sanat için düşünen sanatçı, eserini avamın beğenisi, zevki, estetik anlayışı veya toplumun yararı için değil üst kültürün sahip olduğu teknik ve teorik bilgiler ile estetik anlayış ve haz duygusuna hitap eder. Sanatı, sanat için düşünen bir sanatçı halkın eğitim düzeyi, düşünüş biçimi, zevki, estetik anlayışı hatta inançları ile uyuşmayan, çelişen hatta çatışan aykırı bir konuma düşecektir.