SANATIN SOLMAYAN YÜZÜ TİYATRO: MURAT ÖLMEZ

22.08.2016

 

 

SANATIN SOLMAYAN YÜZÜ TİYATRO

 Tiyatro nedir? Tiyatro, bir sahnede, seyirciler önünde oyuncuların sergilenmesi amacıyla yazılmış edebi türdür. Bir başka deyişle tiyatro; insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı olarak ifade edilir. Tiyatro insanla birlikte doğmuş bir sanat türüdür. Tiyatro terimi genellikle temsil edilen eser anlamında kullanılır. Yunanca theatron sözcüğünden gelmektedir. Çünkü günümüzdeki anlamıyla çağdaş tiyatronun tarihi bağ bozumu tanrısı Dionysos adına yapılan dinsel törenlere dayanmaktadır. İlk tiyatro şenliği M.Ö. 534 yılında Atina'da yapılmıştır. Tiyatro, bir sahne sanatıdır. Tiyatro eseri, olayları oluş halinde gösterir. Bu yönüyle konuşma ve eyleme dayanan bir gösteri sanatı olarak da tanımlanabilir. Tiyatronun diğer edebi eserlerden en önemli farkı; diğer edebi eserler okumak ve dinlemek için yazılmışken, tiyatro oyununun sahnede seyirci önünde oynanmasıdır. Değer ölçülerini, izleyenin kanaat ve anlayışlarından alır. Göze görünür bir karaktere sahip olması, canlı olarak meydana geliş niteliğiyle toplum psikolojisine hitap eder. Bir tiyatro eserinde; konu, kişiler, çevre, zaman, üslup, amaç gibi altı unsur vardır. Tiyatroda sosyal hayatın ve insan karakterlerinin tahlil ve eleştirileri yapılır. Tiyatroda en önemli konulardan biri dildir. Fazla ağır olmaması, konuşma diline benzemesi istenir. Böylece ince fikirlerin ve esprilerin seyirci tarafından kolayca kavranması sağlanmış olur. Fakat bunun yanında bazı oyun yazarları belli bir tarz ve mesaj gereği bu unsurları göz ardı edebilir veya değiştirebilirler. Tiyatronun oluşumunda; sahne, dekor, müzik, ışık ve kostüm gibi unsurların bütünlüğü söz konusudur.

Tiyatro ve Yaşam:  Tiyatroyla ilk olarak ilköğretim yıllarında amatör tiyatroların okulumuzda sergilediği temsiller vasıtasıyla tanıştım. O zamandan kafama yer etti tiyatroyla yaşamak. Yıllar yılları kovalamış ve 2003 yılında Kuzey Kıbrıs Yakın Doğu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne kayıt yaptırmış ve yüksek öğrenim hayatına başlamıştım. Bölümümüzün ilan panosundaki Yakın Doğu Üniversitesi Tiyatro Kulübü Uygulamalı Tiyatro Dersi kayıtlar devam etmektedir İlanı,  çocukluktan beri hayalini kurduğum tiyatronun kapılarını ardına kadar açmıştı. Yakın Doğu üniversitesi öğretim üyesi Sayın Ali Nesim, Şevket Öznur ve Lefkoşa Türk Belediye Tiyatrosu oyuncusu Cem Aykut’un ortak yürüttüğü çalışmada bende görev almak için kaydımı yaptırdım. Yönetmenler tarafından belirlenen Yılmaz Erdoğan’a ait ‘’Kadınlık Bizde Kalsın’’ oyunu için rol dağıtımı yapılıyordu. Bende hiç tereddüt etmeden rol aldım. Uzun provaların ardından ilk oyunumuzu sahnelemeyi başardık. Böylelikle aşığı olduğum geçmişten günümüze hiç eskimeyen tiyatro sanatına aktif başladım.  Daha sonra okulumuza sahne sanatlarının kurulmasıyla birlikte Ali Nesim Hoca’dan kulübü devir alan tiyatro aşığı sahne sanatları öğretim üyesi Yard. Doç. bize bir anne kadar yakın olan Sayın Zerrin Akdenizli ve sahne sanatları öğretim üyesi Dramaturg Sayın İbrahim Altıok’la birlikte kulübümüz çok büyük gelişme göstermiş ve daha nitelikli ve başarılı oyunlar sahneye koymuştur.

   Tiyatro bana o kadar şey kazandırdı ki anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalır.  Tiyatro başlı başınca bir ekip işiydi ve bizim ekibimiz yürekli insanların bir araya gelerek oluşturduğu bir ekipti. Bu nedenle de YDÜ Tiyatro Kulübü bünyesinde yapmış olduğumuz bütün çalışmalarda yüreğimizi ortaya koyduk. Çünkü tiyatro yürek isteyen bir sanattı. Ekip arkadaşlarımızla yeri geldi sevinçlerimizi yeri geldi hüzünlerimizi paylaştık. Kısaca biz orda sıkı dostluklar arkadaşlıklar ve gönül bağları kurduk. Bu demek oluyor ki tiyatro başlı başınca bir hayat kaynağıydı. Bizlerde bu hayat kaynağından beslenen varlıklardık.

 

 Tiyatroya Toplum Olarak Ne Kadar Değer Veriyoruz?

Televizyonun hayatımıza girmesiyle birlikte ister istemez tiyatroyu ikinci plana ittik. Sinema ve dizilerin ön plana çıkması tiyatro sanatına ve sanatçısına çok büyük darbe vurdu. Bu sebepten dolayı birçok tiyatro perdelerini açamaz hale geldi. Tiyatro sanatçıları sinema ve dizilerde mecburi görev almak zorunda kaldı. Maalesef ülkemizde spora, özellikle futbola verilen önemin 4/1 sanata verilmiyor.  Bir futbolcunun bir imza ile aldığı milyon dolarları bir sanatçı ömrü el verdikçe çalışsa mümkün değil alamaz bırakın almayı hayal bile edemez.Elbette sporda çok önemli ama kültür ve medeniyetimizi ana kaynağı olan sanat ve sanatçının yeri apayrı olmalıdır..

  Devleti devlet yapan amiller nelerdir? Elbette ki milletlerdir. Milletleri millet yapan amiller nelerdir? Bu soruya ilim adamları kültürleridir cevabını veriyor. Peki, kültürü oluşturan nedir? Tabii ki o milletin sanat ve edebiyat faaliyetleridir. Buna göre sanata ve sanatçıya verilmesi gereken önemin boyutunu siz düşünün.

Sanatın Solmayan Yüzü Tiyatromuzun Ayakta Kalması İçin Neler Yapmalıyız? Biz bu milletin evlatları olarak sanata ve sanatçıya büyük önem vereceğiz. Sanatın solmayan yüzü tiyatromuzu ayakta tutabilmek için yapacağız çalışmalar ve faaliyetlerle milletimize tiyatroyu sevdirerek onların sanatı ve sanatçıyı önemsemelerini ve sanata yönelmelerini sağlayacağız.

  Bu konuda devletimize de çok büyük görev düşmektedir. Devlet bünyesinde çalışan tiyatrolarımıza daha fazla bütçe ayırmak özel tiyatroları destekleyerek teşvik etmek ve onların her türlü ihtiyaçlarına kaynak oluşturmak. Böylelikle hayatı bir ayna gibi yansıtan tiyatromuz kendisi yenileyerek sanattaki çıtasını yükseltecek ve ülkemizin adını bütün dünyaya duyuracaktır. Her ne kadar sürç-ü lisan ettiysek affola. Yaşasın! Tiyatro yaşasın! Sanat iyi seyirler

                                                                                      MURAT ÖLMEZ

 

 

Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.

 BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM  veya s_kuzucular@hotmail.com 

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar