SARIKAMIŞ'TA ZAMAN

05.01.2025

SARIKAMIŞ'TA ZAMAN

I.

Yollara düştü ordu, zemheri ayazında

Son nefesini verdi karların beyazında

Tarihten ilham aldık, öfkemizi biledik

Nice dualı elle, Hak'tan zafer diledik

Bahara ermek için nice kışlardan geçtik

Tutsak yaşamaktansa bizler ölümü seçtik

Ateşe kanat çırptık, göze aldık yanmayı

Ön şart kabul eyledik zafere inanmayı

Zafer yemini edip yürüdük karlı dağa

İstiklâlin mührünü vurmak istedik çağa

Bir millet uyutuldu zemheri beşiğinde

Ne varsa buz kesildi zamanın eşiğinde

Her lâhza çevremizi sardı zifiri duman

Hicranın fanusuydu Sarıkamış'ta zaman

Mazlumların gözyaşı sinmişti bulutlara

Ne varsa derdest oldu, kar yağdı umutlara

Fırtınaya, tipiye karıştı kardelenler

Sonsuzluğu kuşandı, şehit oldu ölenler

Devirlere benzemez devrandır Sarıkamış!

Hüznün at oynattığı meydandır Sarıkamış!

 

II.

 

Mevsimlerden zemheri, değildi hiç sırası

Meçhul bir elle söndü hakikatin çırası

Ellerde hareket yok, ayaklar taş kesildi

Giryeler sus pus oldu, gözlerden yaş kesildi

Sade  Mehmetçik değil gökte hilâl üşüdü

Hicran buz tutuverdi, kalpte melâl üşüdü

Hakikatten uzaktı Enver Paşa'nın düşü

Yazık, olmayacaktı bu gidişin dönüşü

O cılız omuzlarla taşıdık gam yükünü

Bekledik gelmeyecek kutlu şafak sökünü

Kesildi kesilecek kum saatinin beli

Değdi üzerimize zamanın kirli eli

Yiğitler can verirken karların kucağında...

Acılar bağdaş kurmuş milletin ocağında

Bu acıya şahitti Erzurum-Kars arası

Silah yarası değil Mehmetçiğin yarası

Kur'an'ın ışığıyla yüzümüz aydın bizim

Öldükçe çoğalırız, gözümüz aydın bizim

Moskof için verilen fermandır Sarıkamış!

Dizimizden kesilen dermandır Sarıkamış!

III.

 

Zemheriden çıkıp da ilkbaharı görmedik

Düşmanın harimine fırsat bulup girmedik

Moskof'a varamadık, düşman kar ve tipiydi

Bizi kuyuya çeken kör ihmalin ipiydi

Soğanlı Dağları'nda asker kıyama durdu

Kaşla göz arasında yok oldu şanlı ordu

Fırtına, tipi, boran; milletçe buz kestik biz

Şehadetler getirip ölüme söz kestik biz

Acımız tarifsizdi, bomboş kaldı kucaklar

Yıkıldı hanümanlar, tütmez oldu ocaklar

Kurudu koca çınar, ne kök kaldı ne dalı

Hepsi gönülde yıldız, hepsi bayrağın al'ı

Son uykuya daldılar buzdan beşiklerinde

Ömrü taşa çaldılar, dağın eşiklerinde

Giden geri dönmedi, sılada hüzün vardır

Minareden okunan sâlâda hüzün vardır

Yarı yolda bıraktı bizi baht-ı karamız

Sızım sızım sızlıyor şimdi gönül yaramız

Doksan bine yaklaşan civandır Sarıkamış!

Mahşerin provası, divandır Sarıkamış!

 

IV.

 

Takıldı Enver Paşa bir hayalin peşine

Hakikat ayan oldu, kar yağınca düşüne

Turan olma hayali gözleri kör eyledi

Her nefis ölümlüdür, son sözü Hak söyledi

Soğanlı Dağları'nda canlar giydi beyazı

Dağ gibi bedenleri yıktı kışın ayazı

Yudum yudum içtiler şahadet şerbetini

Koşar adım geçtiler bu dünya gurbetini

Son uykuya yattılar bayrağın gölgesinde

Gariplik çekmediler şehadet ülkesinde

Allahuekber Dağı zehrini kustu bize

Küçük dilini yuttu, bir ömür sustu bize

Mezar taşı bile yok meçhul kahramanların

Şimdi gönüllerdedir kabirleri canların

Alnımızın yazısı, hak yazmazsa ölünmez

Sarıkamış bozgunu belleklerden silinmez

Kahraman Mehmetçik'in bedeninden kan sızmaz

Böyle hazin destanı tarih bir daha yazmaz

Her an sol yanımızda atandır Sarıkamış!

Yurttur, helâlimizdir; vatandır Sarıkamış!

 

 

V.

 

Enver Paşa; tarihî, büyük zafer düşledi

Yüreklere acıyı nakış nakış işledi

Karakışta bu sefer akıllara yatmadı

Dondurucu soğuğu hiç hesaba katmadı

Dağlara kurban verdik üçüncü ordumuzu

Öksüz ve yetim koyduk bu cennet yurdumuzu

Allahuekber Dağı, bu ne haşin bir dağdı

Savaşmadan kırıldık, göklerden ölüm yağdı

Dağların doruğundan kar rüzgârı esmişti

Hakikat ayan olmuş, hayaller buz kesmişti

Can denen kristali taşa çalmıştık taşa

Hain Moskof'a değil, teslim olmuştuk kışa

Dünya bir gölgeliktir, elbet gider gelenler

Dağların koyağında boy verdi kardelenler

Hiç sordun mu kendine, niye öldüler niye?

Bayrak inmesin diye, ezan susmasın diye

Kalplerde hüzün, tasa; gözlerde yaş oldular

Civanlara rol model, millete baş oldular

Bir garip heyuladır, yamandır Sarıkamış!

Kum saati buz tutmuş zamandır Sarıkamış!

 

VI.

 

Kalp gözümüz köreldi, girdik çıkmaz bir yola

Şehadet mertebesi nasip olmaz her kula

Sesleri yankılandı Sarıkamış Dağı'ndan

Kelime-i şahadet döküldü dudağından

Kahraman askerimiz her mihnete katlandı

Ankalar, Kafdağı'ndan cennete kanatlandı

Nice yokuşlar aştık, düzlüğe çıkamadık

Moskof'un askerine, bir kurşun sıkamadık

Yıldıza ve hilâle verilmiş sözümüz var

Tarihin aynasına bakacak yüzümüz var

Güçlü nefesimizle nice volkan söndürdük

Mazlumdan yana olduk, acıları dindirdik

Yanmadan aydınlanmak, aydınlatmak müşküldür

Esaretin zinciri aziz millete züldür

Tuz buz ettik milletçe nice yıkılmaz burcu

Yiğitlerin canıyla ödendi vatan borcu

Hazan bâkî değildir, gelen taze bahardır

Karanlığın ardında aydınlık günler vardır

Hakikatleri örten dumandır Sarıkamış!

Sorup sorgulanmayan imandır Sarıkamış!

 

M. NİHAT MALKOÇ

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar