Osmanlıca yazılışı: Şâm شام
Şam sözcüğü eski dilde birbirinden çok farklı anlamlara gelmektedir. Bunun nedeni hem Farsça’da hem da Arapçada okunuşları ve yazılışları aynı iki farklı eş sesli “şam “ ve “şem” sözcüklerinin olmasıdır.
Farsça şam: Farsça kökenli olan şam sözcüğü; gece, akşam, akşam yemeği gibi anlamlar taşır.
Arapça Şam : "Şe'm” veya “şâm" sözcükleri ise Arapçada "sol" anlamına gelir.
Şâm-ı garîbân: Gariplerin akşamı. Birisinin öldüğü günün akşamı. Hz. Hüseyin'in şehîd edilip Ehlibeyt’in Yezîd askerine esir düştüğü gece
Şam sözcüğünün Arapçada sol anlamına gelmesinden hareketle Hicaz’ı merkez kabul ederek Hicaz’ın solundaki memleketlere Şam , ( Suriye ve başkenti Şam yani Dımaşk’ın Hicaz’ın kuzeyinde olması nedeni ile) sağ tarafındaki yerlere Yemen ismi verilmiştir.[1] Bilindiği gibi İslamiyet Mekke’de ortaya çıkmış ama Emeviler devrinde Suriye ve Şam İslam devletinin merkez bölgesi haline gelmişti. Bu nedenle Mekke merkez alınarak Arabistan yarımadasının sağı Şam olarak kabul edildi. Araplar Şam derken sadece Şam şehrini değil tüm Suriye’yi kast ediyorlardı. [2]
Divan Şiirinde Şehir olan Şam İle Gece Manasındaki Şam
Şam sözcüğü Fars dilinde “gece “manasını taşıyan bir sözcük olduğu için divan şiirinde gece anlamı ile tevriyeli olarak da kullanılır. Şam sözcüğünü gece anlamı ile kullanılınca akşam ve gecenin rengi siyah olmasından hareketle şam sevgilinin karakaşları hatta saçları manalarına da gelecek şekilde kullanılır.
Günümüzde Suriye’nin başkenti olan tarihte ve günümüzde Dımaşk ve Şam adları ile bilinen Şam sözcüğü Fars dilinde “gece “manasını taşıyan şam veya şem ile tevriyeli olarak da kullanılır
Şehir manası ile Şâm; divan şiirinde şişesi, zırhı ve gülsuyu ile de meşhur bir şehir olarak da karşımıza çıkar. (Şam Şehri Edebiyatta Şâm-ı Şerif Şâm-ı Cennet ve Dımaşk)
Şam sözcüğü, mum anlamına gelen şem sözcüğü ile de tevriyeli yazılır ve söylenebilir.
Zülfüne nispet ya alnın cennet olur ya ruhun
Çünkü Şâm’ın bağ-ı huld ya altındadır ya üstündedir Nabi
Kasdı imâ- yı şeb –i vasl değil de o mehin
Niçin esmâ- yı kelamında dedi şâm-o şerif Vasıf
Səndən iraq, еy sənəm, şamü səhər yanaram,
Vəslini arzularam, daхi bеtər yanaram. Seyyit Nesimi
Şem bigi yaş yirine ahdı kanı çeşmümüñ
Sabrı n’oldı göñlümüñ uyhusı kanı çeşmümüñ Ahmedi
Şam yanar a yağ ile,Gel, gözüm, eyağile,Geldi “Veli” başına,Gelmeyen ay ağıla. Aşık Veli ( Güney Azerbaycan )
KAYNAKÇA
[1]https://www.luggat.com/%C5%9Fam/1/1
[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/sam-sehri-edebiyatta-sam-i-serif-sam-i-cennet-ve-dimask/139820