Semai
Yarım mene ve’de verdi
Dedi gel gez buralarda
Gara bağrım şan-şan oldu
Sızıldaşır yaralarda
Siyah zülfün belden aşır
Süsen sünbüle dolaşır
Gözellik sene yaraşır
Dur dolanag aralarda
Abbas ile hoş danışan
Ağ üzünde dane nişan
Keklik kimi gaggıldaşan
Gaggıldaşır haralarda
Ahundov, Ehliman (1983). Azerbaycan Aşıgları ve El Şairleri. Bakı: Elm Neşriyyatı., 56.
Elif - SEMAİ
İncecikten bir kar yağar,
Tozar Elif, Elif deyi...
Deli gönül abdal olmuş,
Gezer Elif, Elif deyi...
Elif’in uğru nakışlı,
Yavrı balaban bakışlı,
Yayla çiçeği kokuşlu,
Kokar Elif, Elif deyi...
Elif kaşlarını çatar,
Gamzesi sineme batar.
Ak elleri kalem tutar,
Yazar Elif, Elif deyi...
Evlerinin önü çardak,
Elif'in elinde bardak,
Sanki yeşil başlı ördek
Yüzer Elif, Elif deyi...
Karac'oğlan eğmelerin,
Gönül sevmez değmelerin,
İliklemiş düğmelerin,
Çözer Elif, Elif deyi...
Güzel ne güzel olmuşsun
Görülmeyi görülmeyi
Siyah zülfün halkalanmış
Örülmeyi örülmeyi
Mendilim yudum arıttım
Gülün dalında kuruttum
Adım ne idi unuttum
Sorulmayı sorulmayı
Benim yârim bana küsmüş
Zülfünü gerdana dökmüş
Muhabbeti benden kesmiş
Sevilmeyi sevilmeyi
Çağır Karacoğlan çağır
Taş düştüğü yerde ağır
Yiğit sevdiğinden soğur
Sarılmayı sarılmayı
Karacaoğlan
Ela gözlü nazlı dilber
Ela gözlü nazlı dilber
Koma beni el yerine,
Altın kemerin olayım,
Dola beni bel yerine!
Gel, kız, karşımda dursana,
Şu benim halimi sorsana,
Zülfünden bir tel versene,
Koklayayım gül yerine.
Hecine, gönlüm, hecine,
Yiğide ölüm geçine.
Al beni zülfün ucuna,
Sallanayım tel yerine.
Karaca oğlan der n’ olayım
Kolun boynuma dolayım,
Nazlı yar, kölen olayım,
Kabul eyle kul yerine.
Karacaoğlan
Bu gün ben bir güzel gördüm
Bu gün ben bir güzel gördüm
Yeşiller giymiş ağ üzre
Aklımı başımdan aldı
Durabilmem ayağ üzre
Beni mest eden camıdır
Gonca gülün eyyamıdır
Her biri bir haramidir
Kirpikleri kapağ üzre
Mah cemaline bakılır
Ben kulun yanup yakılır
Söyledikçe bal dökülür
Leblerinden dudağ üzre
Cemali hüsnü alişan
Ol Yusuf’tan almış nişan
Siyah zülüfler perişan
Dökülmüş al yanağ üzre
Âşık Ömer geldi ise
Hak inayet kıldı ise
Ferhat dağı deldi ise
Ben koyam dağı dağ üzre
Âşık Ömer
Her vakit seher olanda – Semai
Her vakit seher olanda
Tevhit okur lisânımız
Cezbesi câna dolanda
Kuvvetlenir imânımız
Biz âşıkız taşlanırız
Her ne gelse hoşlanırız
Aşk oduna haşlanırız
Arşa çıkar figânımız
Terk ettik ârı nâmûsu
Bu la’lim tabluna gusu
Kat kat gelir aşk dalgası
Taşar bahr-i ummânımız
Boş sanma vakt-i seheri
Şavkından alır ezhârı
Gördükçe nûr-ı mazhârı
Lezzetlenir amâlimiz
Şad olmuşuz dilden dile
Cân kuşu dönmüş bülbüle
Girmişiz gizli bir yola
Hakk’a gider kervânımız
Bindik reyhânın yoluna
İndik Arafat iline
İsmâil olduk uğruna
Cânâna kurban cânımız
Ben bir dertli Sümmânî’yem
Hak yolunda divâneyem
Ben bir ednâ günahkâram
Hak Resûl’dur imdâdımız
Yrd. Doç. Dr. Hasan Tahsin SÜMBÜLLÜ, AŞIKLARIN TELİNDEN SÜMMANİ TÜRKÜLERİ, Eser Basın Yayın Dağıtım Matbaacılık -ERZURUM Kültür Bakanlığı Yayımcı Sertifika No: 17271
Gönül Gurbet Ele Çıkma
Gönül gurbet ele çıkma
Ya gelinir ya gelinmez
Her dilbere meyil verme
Ya sevilir ya sevilmez
Yöğrüktür bizim atımız
Yardan atlattı zatımız
Gurbet ilde kıymatımız
Ya bilinir ya bilinmez
Bahçemizde nar ağacı
Kimi tatlı kimi acı
Gönüldeki dert ilacı
Ya bulunur ya bulunmaz
Deryalarda olur bahri
Doldur ver içem zehri
Sunam gurbet elin kahrı
Ya çekilir ya çekilmez
Emrah der ki düştüm dile
Bülbül figan eder güle
Güzel sevmek bir sarp kale
Ya alınır ya alınmaz
Erzurumlu Emrah
Tutam yar elinden tutam
Tutam yar elinden tutam
Çıkam dağlara dağlara
Olam bir yaralı bülbül
İnem bağlara bağlara
Emrah der bu günümdür
Arşa çıkan tütünümdür
Yara gidecek günümdür
Düşem yollara yolara
(Erzurumlu Emrah)
Hece ölçüsü ile yazılan semailerin dışında aruz ölçüsü ile de yazılan semailer vardır. Lakin Aruz ölçüsü ile yazılan semailerin halk şiirindeki semailerden farklı olarak halk şiirinde 16 heceye tekabül eden uzun dizelerden oluştukları dikkati çeker.
Divan şiirinde kullanılan semailerin müzdeviç ve mütekerrir olanları ile murabba, muhammes, müseddes nazım şekilleri halinde yazılabildikleri , satranç halinde yazılmış semailerin de olduğu görülmektedir.
Mütekerrir Müseddes Semai
mefailün l mefailün / mefailün / mefailün
Şeha hanemize teşrif buyur her şeb fenersiz gel
Dolaş tenha sokakdan görmesin ağyar habersiz gel
Rakib rahında boş gezme sakın tig ü teber siz gel
Havalardan uçup kuşlar gibi ol bahr u bersiz gel
Yanında alma yalınız biradersiz pedersiz gel
Olalım zevk il işret saz ü sohbet bir kedersiz gel
Senin süz i firakından çürüyüp bu beden gitdi
Muhalif firkatin bad-ı seren gitdi dümen gitdi
Şikestdir zevrak-ı dil ah dediler şimdi sen gitdi
Şikestdir zevrak-ı dil ah dediler şimdi sen gitdi
Ararsın rahına ölsem senin derdinle ben gitdi
Yanınca alma yalınız biradersiz pedersiz gel
Olalım zevk ü işret saz ü sohbet bir kedersiz gel
Demişsin kim cihan içre benim misi ü menendim yok
Cemali ................. mehtap zülf ü kemendim yok
Eger dersin ki bilmez kadrimi bir dilpesendim yok
Benim yanımda bir sencileyin şah levendim yok
Yanınca alma yalınız biradersiz pedersiz gel
Olalım zevk ü işret saz Ü sohbet bir kedersiz gel
Rehinde muntazır Arifi dönüp şöyle de bak bir
Girüp meyhane-i aşka bir iki badecik çak bir
Sakın söndürme dil i kandili aşkı heman yak bir
Çatup ebruler agyare iki şimşir gibi tak bir
Yanınca alma yalınız biradersiz pedersiz gel
Olalım zevk ü işret saz ü sohbet bir kedersiz Gel
Yrd.Doç.Dr. Kadir GÜLER, “XIX. ASIR ŞÂİRLERİNDEN KÜTAHYALI ÂRİFÎ VE BİLİNMEYEN ŞİİRLERİ”, https://millifolklor.com/PdfViewer.aspx?Sayi=43&Sayfa=60
Nedür bu hüsn ü şemâil nedür bu hulk-ı cemîl
Ki sende zâhir idüpdür Hudâ-yı Celle Celîl
Yüzüñde zülfüñ eger olmasa ne noksân kim
Çerâğ-ı şemse ne hâcet ger olmaz ise delîl
Niçe ki ‘ömr ile fikr eyledüm gice gündüz
Saçuñdan alımadı bir haber bu fikr-i tavîl
Göñül eşigüñ umar cânın itmedin kurbân
Ne çâre cennete girmege kişi olsa bahîl
Ne ola sabr ile şevk[in]den özge ‘Avnînüñ
Kabûl eyle budur varı ger kesîr ü kalîl
DİDAR OLUR (Ayaklı Semai- satranç)
Sanma sakın herkesi sen sadıkane yar olur
Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyar olur
Sadıkane belki ol âlemde bir serdar olur
Yar olur ağyar olur serdar olur didar olur
Yavuz Sultan Selim
Semai (Vefasın görmedim)
Vefasın görmedim ol şûha meftûn olduğum kaldı
Düşüp sevdasına âlemde mahzûn olduğum kaldı
Görüp gözyaşına rahm etmedi devletlü sultânım
Döküp âb-ı sirişki dîde pür-hûn olduğum kaldı
Cefâ vü cevrine râzî olurdum ben ol dildârın
Ana vad'etdiğim cân işte, medyûn olduğum kaldı
Ümîdim Derdli'ye dermân edersen der idim hâlâ
Senin derdinle şâhım derdi efzûn olduğum kaldı