KategorilerEL SANATLARIMIZÇini Seramik Çömlek CamSelçuklu Osmanlı ve Günümüzde Cam Sanatı

Selçuklu Osmanlı ve Günümüzde Cam Sanatı

21.08.2016

 

 


Selçuklu Osmanlı ve Günümüzde Cam Sanatı

Cam ve cam eşyalarının tarihi, uygarlık tarihi kadar eskidir. Cam İslam mimarlığına "revzen" denilen alçı pencerelerle girmiş, kandil, bardak sürahi ve tabak gibi günlük eşyalarda geniş ölçüde kullanılmıştır. Cam işleri, XII. yüzyıl sonlarında "MEMLUK" ve "Eyyubi" dönemlerinde en parlak düzeye ulaşmıştır. " Selcuklu," ve "Artuklu" dönemlerinde ise, “şemsiye” denilen bombeli camlar üretilmiştir. Selcuklulardaki cam işlerinin son derece gelişmiş olduğu-az sayıda da olsa-kalan örneklerden anlaşılmaktadır.

Konya Beyşehir Gölü kıyısında Alaadin Keykubbat’ın yaptırdığı "Kubadabat Sarayı" kazılarında mavi, yeşil, kahverengi, mor, sarı renkli yuvarlak veya bombeli pencere camları, renkli kadehler, şişe ve tabaklar bulunmuştur. Bu örneklerden Selçukluların cam işlerini hem elde, hem de çarkta yaptıkları anlaşılmaktadır. Oyma, kesme ve perdahlama teknikleriyle, camlara  desen vermişlerdir. Osmanlıılar döneminde ise, yeni usluplar geliştirilerek, cam işçiliği büyük ilerleme göstermiştir. İstanbul Bostancı Ocağı’nın bir kolu olarak Camcılar Ocağı kurulmuştur. Camcı esnafı Osmanlılar döneminde sağlam bir örgütlenmeye sahipti. "Camgeran" denilen camcı ve şişeci esnafının diğer loncalardaki gibi nazır, kethüda, nakib, çavuş, yiğitbaşı, duacı ve sahib-i karhane denilen atölyeleri olan ustaları vardı. Bunlar üretim kalitesini ve fiatları kontrol ederler, belli koşullara uymayan üretimler, nazır tarafından kırılarak işleyen ustalar cezalandırılırdı.

Cam takan, cam satan esnaf ise, doğrudan "mimarbaşıya" bağlı blunuyordu. Cam atölyeleri Eğrikapı’da "Tekfur Sarayı" çevresinde toplanmıştı. Bakırköy "Baruthane-i Amire” çevresinde ise, parlatma atölyeleri, camhane, güherçile kazan ve ocakları bulunuyordu. Kanuni Sutan Süleyman Han’ın "Rodos Seferi" sırasında, Osmanlılar camdan yapılmış humbaralar kullanmıştır. III. Murat Han’ın oğlu Şehsade Mehmet’in sünnet düğününü anlatan Surname-i Hümayun’daki Minyatürlerde çeşitli sanat kollarını temsil eden loncaların Sultanahmet Meydanı’ndaki geçidinde camcı esnafına da yer verilmişti. Türk mimarlığında camın geniş uygulama alanı bulduğu revzenler, hem alçı, hem cam sanatı açısından büyük önem taşırlar. Başta "Topkapı Sarayı" , "Süleymaniye" , "Mihrimah" , "Rüstem Paşa" ve "Sultan Ahmet" gibi büyük camilerde. XVIII. yüzyılda "Mehmet Dede" adında bir Mevlevi dervişi, İtalya’ya giderek cam işçiliği üzerinde çalıştıktan sonra, İstanbul Beykoz’da kurduğu cam atölyesinde ürettiği “Beykoz İşi" diye adlandırılan ve ışığa tutulduğu zaman kırmızı rengi yansıtan billur kase, sahan, bardak, kupa, şişe, laledan ve gülabdanlar büyük ün salmıştır. 1848’de Sutan Abdülmecit Han’ın emriyle Paşabahçe’de büyük bir atölye kurulmuştur. Çubuklu’da da “Çeşm-i Bülbü” denilen Cam eşyalar üretilmiştir. ÇEŞM-İ BÜLBÜLler bir şerit Cam, bir şerit Seramik esaslı maddenin düşük sıcaklıktaki fırınlarda uzun süre bırakılarak kaynaştırılmasından elde edilmiştir.

Geniş şeritleri, Türk zevkine uygun biçimleri ve kendine özgü özellikleriyle Avrupa’da üretilen benzerlerinden ayrılırlar.

 

Türkiye’ de Cam İşçiliği:

Türkiye’de Cam işçiliğinin geçmişi, Osmanlı Selçuklu  dönemlerine dayanır. Selçuklular’ ın doğudan Anadolu’ ya göç ettikleri dönemden kalma bazı cam ürünleri, müze koleksiyonlarında yer almaktadır.

Osmanlı döneminde ise, Cam Sanatı  oldukça ilerlemişti. Bu ilerleme, İstanbul ’ un fethinden sonra daha da artmıştır.  İstanbul Eğrikapı’ da bir cam yapım merkezi açılmıştır. Daha sonralarıEyüp, Balat, Ayvansaray, Beykoz, Paşabahçe, Çubuklu mevkilerinde çok farklı çeşitlerde cam üretimi yapan, cam atölyeleri kurulmuştur. III. Selim döneminde, bir Mevlevi Usta İtalya’ ya gönderilmiş ve bu usta döndüğünde İstanbul’ da bir atölye açmıştır. Çalışmaları arasında en popüleri Çeşm-i Bülbül olmuştur. Ülkemizde, ilk ulusal fabrika, Cumhuriyet döneminde Paşabahçe’ de “Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş.” adı ile kurulmuş, bunu birçok başka şirketler takip etmiştir. 

Çeşm-i Bülbül 

Geleneksel olarak üretilen  Türk cam ürünü “ÇEŞM-İ BÜLBÜL" dür. Çeşm-i Bülbül “Venedik Filigrano Tekniği” nin  Türkçe adıdır. Anadolu atölyelerinde ustaların ürettiği Çeşm i Bülbül’ ün tekniği, bugün cam endüstrisinin ilerlemiş yöntemlerinin bile geçemediği bir tekniktir.

Çeşm- i Bülbül tekniği, hata kabul etmeyen bir tekniktir. Hata yapıldığında düzeltmek neredeyse imkansızdır. Bu yüzden son derece büyük yetenek gerektiren bir işlemdir. Ürünün oluşundaki her etap titiz bir şekilde yapılmalı ve kısa bir zamanda bitirilmelidir.

Teknik şu şeklidedir: 

*Pipo denilen demir bir çubuk fırında eriyik halde bulunan cama batırılır. 

* Pipo bütün camı toplamak için döndürülür.

* Cam potadan ayrılır, ocak dışında şekillendirilir ve soğutulur.

* Bu şekilde biraz daha soğuk olan toplanmış cam, düzenli şekilde bir araya getirilmiş renkli cam çubuklar ile hazırlanan bir kalıba sokulur ve üflenir. Böylece çubuklar cama yapışır.

* Ürüne son şekli kalıp içinde verilir, gereken döndürme işlemleri büyük bir titizlikle yapılır. Daha sonra ürün soğutularak metal çubuktan ayrılır.

 

Cam Boncuk

Anadolu halkı’ nın yaygın bir şekilde ürettiği cam ürünü ise “cam Boncukardır”.

Anadolu halkı bu cam Boncukları elde etmek için küçük fırınlar ve bu fırınlarda mutlaka odun ateşi kullanırlardı. Boncuklara elle kullanılan çok basit birkaç aletle form verilir, renkli güzel boncuklar bu şekilde üretilirdi.

     

Güvercin Şişe: 

Türk Cam Sanatı’ nın en önemli ürünlerinden biri de “güvercin” şeklinde üretilen cam şişedir. Bu ürün yüksek yetenek gerektiren birleşik tekniklerle üretilmiş olup, Cam Sanatı için son derece önemli bir üründür.

İLGİLİ LİNKLERİMİZ

·         Az Bilinen Selçuklu ve Osmanlı Minyatürcüleri İle Eserleri

·         SELÇUKLU MİNYATÜR ESERLERİ

·          SELÇUKLU MİNYATÜR ESERLERİ VE ÖZELLİKLERİ

·         Selçuklu ve Osmanlı Seramik Sanatı ve Merkezleri

·          Selçuklularda Çinicilik ve Mimari Eserlerindeki Çini Süslemeleri

·          Selçukulu ve Osmanlıdan Cam Sanatı Teknikleri

·         Türk Çini Sanatı Selcuklu ve Osmanlı Çiniciliği

·         Türk Oymacılık Sanatı Osmanlı Selçuklu- Çağlar ERBEK

Çeşm-i Bülbül ün yapımı:

Çeşm-i Bülbül filigrano tekniğine verilen Türkçe isimdir. Diğer filigrano teknikleri dünya çapındaki çeşitli cam merkezlerinde bilinmektedir. Çeşm-i Bülbül Anadolu atölyelerinin çıkardığı bir üründür. Bu teknik, modern cam endüstrisinin ilerlemiş yöntemlerinin bile geleneksel ustaların çalışmalarını geçemediği bir tekniktir.

Çeşm-i Bülbül son derece kalifiye bir tekniktir. Ürünün oluşumundaki her bir etap titiz bir şekilde yerine getirilmeli ve çok kısa bir zamanda bitirilmelidir. Teknik, genel olarak farklılık göstermeyebilir ama her bir ustanın ona yaklaşımı, yani tarzı farklı olacaktır. Bu teknik asla hata kabul etmez. Hata yapıldığında düzeltmek neredeyse imkansızdır, bu nedenle camı yapmak için ortaya konan kuralların her biri büyük bir kesinlikle yerine getirilmelidir.

Teknik şu şekilde işlemektedir;

1.      Demir bir çubuk, yani pipo, fırında eriyik halde bulunan cama daldırılır.

2.      Pipo bütün camı toplamak için döndürülür.

3.      Cam potadan ayrılır ve ocak dışında şekillendirilir ve soğutulur.

4.      Bu aşamada biraz daha soğuk olan toplanmış cam, düzenli şekilde bir araya getirilmiş renkli cam çubuklar ile hazırlanan bir kalıba sokulur ve üflenir, çubuklar cama yapışır.

5.      Oluşturulan form tekrar potaya götürülerek cam çubukların tamamen yapışması sağlanır.

6.      Ürüne son şekli kalıp içinde verilir, bu aşamada gerekli olan döndürme işlemi elle yapılır. Bu son derecede büyük bir yetenek gerektiren bir işlemdir.

7.      Biten ürün soğutulur ve metal çubuktan ayrılır.

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da