SEN
Sen
Sen
Sen
Yüzyıllardır hep sen diyorum ben
Yaratılışım bir fikir olarak doğarken, gökyüzünün tasarısında
Bir varlığa bahşedildi ruhum,
Yaratma kudretine sahip tanrının, asasıyla
Aşkın adı buyruldu, isimlerle kulağıma
Bir ölümsüz hayatı sürecektim, seni bulamadıkça
Ölümlü olacaktım, sana kavuştuğumda
Sen
Sen
Sen
Yüzyıllardır hep sen diyorum ben
Ruhum tufanlarla etti cenk
Aradım seni Nuh tufanına denk
Nuh'un zamanında, bir süvari başıydım
En kudretli atların, bir arkadaşıydım
Dört nala sürerken atımı, yolculukların sırdaşıydım
Sen
Sen
Sen
Yüzyıllardır hep sen diyorum ben
Aradım seni bir Asya şehrinin sokaklarında
Nuh'un gemisine doğru gittim seni bulamayınca
Sen gemiye binerken, ben adımlarını izledim
Sular an ve an yükselirken Zagros Dağlarına
Bir yüzyıl daha beklerim dedim
Seni aramaktan ilk kez vazgeçtim
Sen
Sen
Sen
Yüzyıllardır hep sen diyorum ben
Eski bir mısır sarayında
Musa'sı ile doğan bir Firavunun yanında
Ararken seni, kalın kemerli koridorlarda
Bir yüzyıl daha geldi dedim
Seni aramayı seçtim bir kez daha
Sen
Sen
Sen
Yüzyıllardır hep sen diyorum ben
Kızıl deniz, bölünürken ortadan ikiye
Bir asanın ezgisinde,
Seni arıyordum ben, yarılan denizin iki yakasında
Firavunun kulları, Musa'nın insanları arasında
Sen
Sen
Sen
Yüzyıllardır hep sen diyorum ben
Bulduğumda seni, Musa'nın umudu
Thutmoses'ın gururu arasında
Şahlandı kanatlarım, dört nala
Azgın sular, çağırırken bana ölümü
Bir yüzyıl daha beklerim dedim,
Bir daha ki hayatta, sana kavuşabilmek için
Sen
Sen
Sen
Yüzyıllardır sevgilim, hep sen diyorum ben
Tepesine tırmandım Ulu Kabe’nin,
Mecnunu ben bilerek
Leyla’yı seyrettim, Şam ile Bağdat arasında
Gelmeni bekledim Bağdat’ın oyma kapılarında
Develere sordum adını, seni bulamayınca
Terlerken güneşin sırtımda, bir çöl ayazında
Göçtü gitti ruhun Leyla,
Aşkın sağnağında ıslandım
Seni aramaktan değil, seni sevmekten değil
Şol mahluka, seni anlatmaktan usandım
Divaneyken, sokakların taşından us aldım
Yokluğunun saltanatını, bir yaşlı çomarla seyre daldım
Sana aşıktım, seni gören son gözlerin, hizmet-i erbabıydım
Sana yetişemedim Leyla
Sana son yetişende kaldım.
Son yetişenin de ardından,
Bir yüzyıl daha beklerim dedim,
Mecnunu gömdüm Leyla ile aynı mezara
Sen
Sen
Sen
Yüzyıllardır, hep sen diyorum ben
Karanlıktan sıyrılırken, koskoca Avrupa
Ne Osmanlı’ya döndü yüzüm, Ne baktı Batıya
Yer fark etmezdi, aradım seni Floransa sokaklarında
Umut dilendim, bir tahtın önünde Medici sarayında
Ellerindeki umudu, o meşhur Da Vinci’ye benzettim
Bir yüzyıl daha beklerim dedim,
Seni aramaktan, bir kez daha vazgeçtim
Sen
Sen
Sen
Yüzyıllardır, hep sen diyorum ben
Bir gün, bir kasım sabahında
Sabahın o kasvetli, o dayanılmaz ayazında
Senin varlığını görmek için kapılar önünde bekledim
Varlığını izlerken günden güne
Gözlerin önünde eridim
Seni bulmaktan ilk kez vazgeçtim
Sen
Sen
Sen
Yüzyıllardır hep sen diyorum
Seni bulmuş olmanın heyecanı akarken damarlarımda
Çok yol yürüdüm güç katmak, için sana gelecek adımlarıma
Varlığınla karşı karşıya oturduğum ilk anda
Titreyen dizlerimi, durdurmak istedim
İçimdeki binlerce yıllık özlemi, sana duyurmak istedim,
Yüzyıllar geçti gitti
Ruhum Ölümlü olmayı seçti
Günler geçti, dudaklarının manzarasında,
Önünde aşkla eğilebilmek için
Gökyüzünden vazgeçti.
Sen
Sen
Sen
Yüzyıllardır hep sen diyorum ben,
Kıyamet kalmışken, gerimizde
Mizan vaktinde, dizilirken kullar
Kah cennet, kem cehennem için tanrının önüne
Aşk yok olmaktır Leyla,
Yürüyelim, geriye
Kıyamete