25.02.2012
Kars adı nereden geliyor:
Kaşgarlı Mahmut eserlerinde Kars kelimesi için: deve veya
koyun yününden yapılan elbise ve karsak derisinden güzel kürk yapılan bir
hayvan, bozkır tilkisi, olarak söz eder. Bir kaynağa göre Kars adı, M.Ö.
130-127 tarihleri arasında Kafkas Dağlarının kuzeyinden gelen Bulgar
Türkler'inin Velentur boyunun Karsak Oymağı'ndan gelmektedir. Türkiye'de bundan
daha eski Türkçe isim taşıyan bir şehrin daha olmadığı sanılmaktadır.
Şehrin 9. yüzyıldaki adı lVanand'dır. M.S. 928'den 961 yılına kadar Kars bölgenin başkentliğini yapmıştır. O zamanki adının Ermenice: "Ghars" veya "Kars'tır. Kars adının Gürcüce kapı kenti anlamına gelen Kariskalaki kelimesinden aldığı da söylenmektedir.
Kars il merkezi eski ve yeni olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Eski Kars kuzeyde, tepeye kurulu kalenin içinde ve eteklerinde yer almaktadır. Kaleiçi Mahallesi bu bölümün çekirdeğidir. Burası dar ve eğri yollar boyunca düzensiz dizilmiş bakımsız evleriyle, sıkışık yapılar topluluğu görünümdedir. Evler çoğunlukla yığma taş ve kerpiçtir. 1878 Rus işgali sonrasında bu kesim olduğu gibi bırakılarak, Eski Kars'ın güneydoğusunda, Taht Düzü denilen ovaya yeni bir garnizon kent oluşturulmuştur. Kent, buraya yerleştirilen çoğu soylu sınıftan subay ailelerinin tüm gereksinimleri karşılayabilecek şekilde yapılmıştır. Geniş, düzgün taş kaldırımlı caddeleri, büyük parkları, düzenli ızgara planıyla zengin ve çağdaş bir kent görünümündedir. Kuzeyden güneye uzanan dört ana caddeyi, doğudan halıya dört cadde dike kesmekte, böylece 16 blok oluşmaktadır. Avrupa tarzı bir mi mariye sahip olan Kars'ı gezen H.V. Velidedeoğlu: "Yollar boyunca çoğu iki katlı, büyük blok taştan, sağlam, yalın görünüşlü yapılar dizilidir. Ruslar' dan kalma büyük yapıları gördüm...43 yıllık işgal süresi içinde Ruslar bu kente epey bayındırlık gerirmişler ve burasının dış görünüşü tipik Rus kentlerine benzetmişler. Fakat Kars'ın insanın ruhunu değiştirememişler"demektedir.
Yollar boyunca dizili, benzer mimaride, bir-iki katlı, büyük gri taştan villa tipi evler, kente düzenli bir görünüm kazandırmıştır. Bu evlerin çoğu cadde üstündedir, kimileri de duvarla çevrili bahçenin gerisindedir. İki katlı evlerde ortada avlu bulunmakta, buradan basamaklarla sütunlu açık sofaya çıkılmaktadır. Odalar sofanın çevresine yerleştirilmiştir. Arkada geniş bir bahçe, ahır, kümes ve benzeri bölümler vardır. Kimi evlerde iki-üç basamakla çıkılan demir parmaklıklı kapı ortadadır, kimilerindeyse yanda camekanlı bir bölümden ana yapıya geçilmektedir. www.kars.gov.tr/kars_klt_mimar.html
İşgal döneminin, Anadolu'yu yabancı yerleşme kültürü,
köylerde de gözlenmektedir. Kars, Selim, Susuz, ve Arpaçay ilçelerinde
rastlanan "yol boyu köyleri" bu türdendir. Kar tutmaması için çatılar
dik ve yüksek yapılmıştır. Ana yola bakan ön bahçeye "efkere",
arkadaki bostanlığa "topuzar" denilmektedir.
Kars Kalesi
Merkez Kale, İç Kale veya Stadel olarak anılır. M.S. 1153
yılında Selçuklulara bağlı Saltuklu Sultanı Melik İzzeddi'in emri ile Veziri
Firuz Akay tarafından yaptırılmıştır. Kenti çevreleyen dış kale surları da 12.
yy'da inşa edilmeye başlanmış 1386 tarihinde Timur tarafından yıkılan kale 1579
yılında Osmanlı Padişahı III.Murat'ın fermanı ile Kars'a gelen Lala Mustafa
Paşa tarafından kale ve dış cephe surları yeniden yaptırılmıştır.(Kale
kalıntılarında dört köşe mermer kitabe bulunmuş dış surların kapısına
koydurulmuştur. Bu kitabeye göre "1152 yılında Sultan Melik İzzetin'in
emri ile Veziri Firuz Akay tarafından yaptırılmıştır. Kaleyi 1386 yılında da
Timur yerle bir etmiş, 1579 yılında tekrar III. Murat'ın emriyle Lala Mustafa
Paşa yeniden yaptırmıştır.") 1616 ve 1636 yıllarında 2 defa onarımdan
geçmiş, şehir merkezine bazı eserler eklenmiştir. Kaynaklara göre Merkez kale
dışında surlar
Kars Kalesinin dış cephe surları kesme
bazalt taştan yapılmış olup yük istinat duvarları ile çevrilidir. Üç büyük
kapısı bulunmaktadır. Bunlar;
Kümbet Camii (12 Havariler Kilisesi)
Kars Kalesinin güney eteğinde Kale İçi
Mahallesinde yer alan 12 Havariler Kilisesi Şehirdeki Ermeni kiliselerinden
birisi olup Bagratlı Krallığı döneminde Kral Abbas tarafından M.S. 932-937
yılları arasında yaptırılmıştır. Kilise merkezi planlı olup dört yonca
yaprağını andıran, dört nişle genişleyen dik açılı bir mekana sahiptir. Kubbeyi
oluşturan kasnak kısmı uzun konik biçiminde olup kubbe altındaki nişler içte
yuvarlak dışta beş köşeli olarak yapılmıştır. Kilisenin ana giriş kapısı batı
yönünde olup ayrıca güney ve kuzey yönlerinde iki giriş kapısı daha
bulunmaktadır. Apsis yarım daire biçiminde olup apsiside içerisine alan 12 mt
çapındaki kubbe altı ana mekanı 8 adet ince uzun tonoz kemerli pencere ile
aydınlatılmıştır. Havariler kilisesi yöreye özgü düzgün kesme bazalt taşından
yapılmıştır.
Kars İç Kale Mahallesi’nde, Kars Çayı üzerinde iki köprü bulunmaktadır. Bu köprüler 1579 yılında Osmanlılar tarafından yapılmıştır. Sonraki yıllarda deprem sonucu yıkılmış, bugünkü köprü 1719 yılında Karahanoğlu Hacı Ebubekir tarafından yapılmıştır. Köprü üzerindeki kitabesi günümüze ulaşmışsa da üzerindeki yazılar Ermeni işgali sırasında, Ermeniler tarafından yazılar kazınmıştır.
KARS MÜZESİ
Kars müzesinde bir kirmen
Kafkaslardan Anadolu'ya girişte ilk yerleşim merkezi olma
özelliğini taşıyan Kars Şehri bir çok uygarlığın geçişine tanıklık etmesi
sebebi ile binlerce yıldan bu yana iskan edilmiş antik bir yerleşim merkezi
özelliğine sahiptir. İpek yolu üzerinde yer alan antik Anı Ören Yerinin ve
bölgedeki yoğun Arkeolojik yerleşmenin oluşturduğu taşınır ve taşınmaz kültür
varlıklarının korunması ihtiyacını karşılamak üzere ilk olarak 1959 yılında
Vilayet konağında Müze Memurluğu kurulmuş, daha sonra bölgeden toplanan
eserlerin çoğalması sebebiyle 1964 yılından 1978 yılına kadar Kümbet camii
olarak da bilinen "Havariler Kilisesi" Müzeye dönüştürülerek
sergileme yapılmış, nihayet 1978 yılında İstasyon mahallesinde yeni yapılan
modern Müze binası 1981 yılında hizmete açılmıştır. Modern Kars Müzesi
günümüzde Arkeolojik, Etnografik ve Taş eserlerin sergilendiği önemli
Müzelerimiz arasında yer almaktadır.https://www.kars.gov.tr/trz_kars.html
Tarihi Kars Evleri (19.yy)
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda Kars
40 yıl Rus işgalinde kalmıştır. Ruslar 1878 yılından 1918 yılınakadar şehirde
yeni bir imar çalışası başlatmışlardır. Ruslar askeri vilayet olarak ilan
ettikleri Kars ilindeki yeni imar çalışmaları sırasında Kale içi mahallesindeki
Osmanlı döneminde iskan gören Kale içini terk ederek bu günkü Yusufpaşa,
Ortakapı ve Cumhuriyet Mahallelerinin merkezini oluşturduğu yeni bir şehir
planını 1890'lı yıllarda Hollanda'dan getirdikleri mühendislere yaptırarak
şehirdeki imar çalışmalarına hız vermişlerdir. Yeni şehir planı birbirine dik
kesen ızgara planlı caddelerden oluşmuştur. Bu geniş caddelerin üzerine 1890
yılından başlayarak 1917 yılına kadar Baltık mimari tarzında düzgün kesme
bazalt taşından tek katlı, iki katlı nadir olarak da üç katlı binalar
yapmışlardır. Bu binaların giriş cepheleri yalancı sütunlar, bordür kabartma
taşlarla süslenmiş olup iç mekanları genelde uzunca bir koridor etrafına iç içe
açılan oda ve salonlardan oluşmuştur. Binaların iç mekanlarında dikkati çeken
bir başka özellik şömine biçiminde PEÇ adı verilen ısıtma sistemidir. Bu
sistemde binaların salonlarında bulunan PEÇ'lerin içerisinde kömür yakıldıktan
sonra iç mekan duvarlarından geçirilen borularla binanın tamamı ısıtılmaktadır.
Günümüzde Baltık mimari tarzında yaptırılan bu taşınmazlardan 101 tanesi tescil
edilerek koruma altına alınmış olup koruma altına alınan taşınmazların büyük
bir kısmı şahısların mülkiyetinde konut olarak kullanılmaktadır.
Fethiye Cami- Eski Rus Katedrali
PAŞA (BEYLERBEYİ) SARAYI
1579 yılında Lala Mustafa Paşa tarafından Erzurum Eyaleti askerlerine yaptırılmıştır. Saray kale eteğindedir. Şimdiki Fen Lisesinin arkasındadır. İki katlı yuvarlak kemerle cepheden giriş kapılı bir yapıdır. 1918 yılına kadar Kars Hükümet Konağı olarak kullanılmış, aynı tarihte Ermeniler tarafından tahrip edilmiştir. Bugün yalnız duvarları ayakta kalmıştır..
Cuma Hamamı (Merkez)
Kars il merkezinde, Kars Çayı kenarında, Atatürk Köprüsü’nün solunda bulunan Cuma Hamamı’nın kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber yapı üslubundan XVII.yüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu hamam plan düzeni olarak yakınındaki İlbeğioğlu Hamamı ile benzerlik göstermektedir.
İlbeğioğlu Hamamı (Merkez)
Kars’ta Taş Köprü’nün yanında bulunan bu hamamın kitabesi günümüze gelemediğinden ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Halk arasında Muradiye ve Balkonlu Hamam isimleri ile tanınmaktadır. Yapı üslubundan XVII.yüzyılın sonu ile XVIII.yüzyılın başına tarihlendirilmektedir.
Mazlum Ağa Hamamı (Merkez)
Kars il merkezinde, Taş Köprü’nün solunda bulunan Mazlum Ağa Hamamı’nın ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı, kitabesi bulunmadığından kesinlik kazanamamıştır. Bununla birlikte, Sultan III.Murad (1574-1595) zamanında, Kars’ın onarımı sırasında yapıldığı bilinmektedir.
Kars Tabyaları
Kars ve yöresi Ortaçağ’dan sonra Anadolu’nun doğuya açılan sınır kenti olmuş bu yüzden de çeşitli dönemlerde Anadolu’ya yönelik savaşlar bu bölgede olmuştur. Osmanlılar Anadolu’yu savunabilmek için bu bölgenin korunmasına önem vermiş, bundan ötürü de bir takım savunma tesisleri yapılmıştır. XVIII.yüzyıldan itibaren yörede bir çok tabya yapılmıştır. Özellikle 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşları ardından I.Dünya Savaşı sırasındaki doğudan gelen Rus ve Ermeni saldırılarını önlemek amacı ile bu tabyaların sayıları arttırılmıştır. Kars ilinde 23 tabya bulunmakta olup, bunlardan 14’ü büyük ölçüde tahrip olmuş ve 10 tanesi de iyi bir durumda günümüze ulaşmıştır.
KARS CAMİLERİ
Evliya Camisi (Merkez)
Kars il merkezinde, Sultan III.Murad döneminde, Kars Kalesi onarılırken burada cami, medrese ve hamam yaptırmıştır. Bu camilerden biri olan Evliya Camisi 1579’da yaptırılmıştır. Cami XVII.yüzyılın başlarında yıkılmış, kısa bir süre sonra da onarılmıştır.Evliya Çelebi XVII.yüzyılda Kars’a geldiğinde, Kars’ta 47 tane cami bulunduğunu, bunlardan sekizinde Cuma Namazı kılındığını kaydetmiştir.
Ulu Cami (Merkez)
Kars Kaleiçi Mahallesi’nde bulunan Ulu Cami Sultan İbrahim döneminde (1640-1648) Kars Beylerbeyi olan Dilaver Paşa tarafından 1643 yılında yaptırılmıştır. I.Dünya Savaşı’nın sonlarında Ermeniler tarafından yakılmış, kalıntıları depremden zarar görmüş ve kullanılamaz duruma gelmiştir. Cami 1997 yılında restore edilmiş ve orijinalliğini büyük ölçüde yitirmiş, yeni bir cami görünümünü almıştır.
Laçin Bey Camisi (Merkez)
Kars il merkezinde bulunan Laçin Bey Camisi XVII.yüzyılda Laçin Bey tarafından yapılmıştır. Kitabesi bulunmadığından mimarı ve yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır
Fethiye Camisi (Merkez)
Kars il merkezinde bulunan Fethiye
Camisi XIX.yüzyılın başlarında Rusya’nın Kars’ı işgali sırasında kilise olarak
yapılmıştır. Kilisenin 15-
Tarih Öncesi Dönemler
Paleolitik Dönemden İlk Tunç Çağına Kars yöresinde Alt Paleolitik Dönemin hareketli olduğu
kazılarda ele geçen buluntulardan saptanmıştır. Tombultepe'de bu döneme ait
şölyen-aşölyen tipte işlenmiş el baltaları ve büyük yongalar bulunmuştur.
Merkez ilçenin yaklaşık 18 kilometre[13] uzaklığında bulunan Borluk Vadisi'nde
musteryen tipte araç; Ağzıacık Suyu'nun batısında ise bazalttan yapılmış ve çok
aşınmış bir uç bulunmuştur. Bu örnekler Orta Paleolitik Dönemden kalmıştır. Üst
Paleolitik Dönemde yöre insanlarının avcılık ve toplayıcılık ile
ilgilendiklerine dair bilgi, yapılan kazılar sonucunda elde edilen
araç-gereçlerden tespit edilmiştir. Ayrıca bu dönemde Camışlı Köyü'nde dağ
keçileri ve geyiklerinin resmedildiği duvarlar bulunmuştur.
Neolitik Dönemde yörede henüz doğru
anlamda yerleşmelerden sözetmek mümkün değildir. Çıldır Gölü üzerinde bulunan
Akçakale Adası'nda bu döneme ait taş anıtlar ve duvar resimleri bulunmuştur.
Burada o dönem menhirlerine, dolmenlerine ve kromleklerine rastlanmıştır.
Avrupa kültürüne has bu dolmenler doğuda ilk kez Kars'ta görülmüştür.
Urartular Döneminden Persler Dönemine
Kars yöresinde yazılı tarih Urartuların bölgede hüküm
sürmesi ile başladı. M.Ö. IX. ve VI.yüzyılları arasında bölgeyi hakimiyeti
altına alan Urartular büyük bir krallıktı. Ayrıca bu krallığa bağlı yerli
krallıklar da mevcuttu. Kars'taki krallığın ismi Diauekhi Krallığı idi. Yöre
insanlarının o dönem vergi olarak hükümrana altın, gümüş, tunç, at, sığır ve
koyun ödedikleri saptanmıştır.
M.Ö. 550 yılında Urartular'ın Persler egemenliğine
girmesiyle yöre için yeni bir tarih sayfası açılmıştı. Pers hükümdarı krallar
kralı lakaplı imparator I. Darius ülkeyi satraplık adı verilen 23 büyük ve 127
küçük birime bölüp yönetmişti. Kars o dönem 18. Saptrak'lık içinde yer
almıştır. Bu yöre, Kral Darius'a her yıl 400 gümüş talent ve 20.000 at
göndermekle yükümlüydü. Perslerin ardından bu yöre sırasıyla Arakslar,
Tigranlar ve Sasanilerin eline geçmiştir.
İslamiyet'in Yayılış Dönem
Bugünkü Doğu Anadolu Bölgesi'ni ele geçirme amacıyla 638 yılında Araplar ilk seferine başlamışlardı. Halife Ömer döneminde İslam ordusunun kumandanı olan İlyas bin Gazem komutasındaki Arap ordusu bu yılda ancak Van Gölü yöresine kadar ilerledi. 642 yılında bölgeye bu seferde Habib bin Mesleme komutasındaki ordu sefere girişti. O dönem Kars'ı da ele geçirmek isteyen kuvvetler sadece Divin'i almışlardı. Kars 646 yılında Araplar'a kendiliğinden teslim olmuş ama halkın büyük bir kısmı Selçuklular'ın bu bölgeye geldiği 1064 yılına kadar yani 420 yıl boyunca Hıristiyan olarak kalmışlardı. Bu dört asırda Müslüman Araplar, Bagratlılar ve Bizanslılar arasında sürekli el değiştiren yöre Alparslan'ın Malazgirt Muharebesi'nden sonra Türkler'in eline geçmişti. Bu dönem ile bilinmesi gereken en önemli hususlardan bir tanesi de Kars'ın, Ermeni-Gürcü Bagrat Krallığı'na başkentlik yapmış olmasıdır.
Selçuklular Dönemi
Alparslan'ın 1064 yılında Anadolu'ya düzenlediği sefer neticesinde bölge Selçuklular egemenliğine girmişti. Alparslan ve oğlu Melikşah'ın dönemlerinde yöre savaş yüzü görmeyen, ancak Melikşah'ın vefatı ile onun oğulları olan Muhammed Tapar, Berkyaruk ve Sencer arasında tahta çıkma mücadelesi baş göstermişti. Bununla birlikte artan düzensizlik Kars yöresini de etkilemişti. Muhammed Tapar ile Berkyaruk 1103 yılında o dönemin en önemli şehirleri arasında sayılan Divin'de karşı karşıya geldiler. Tarihte Divin Savaşı adını alan bu çarpışmanın galibi Berkyaruk oldu. Bölgeyi bir süre idare eden Berkyaruk'un ölümüyle idare yetkisini Muhammed Tapar aldı. Bundan kısa bir süre sonra Saltuklular Ani şehrine girmiş fakat Gürcüler'le yaptıkları savaşı kaybedince yöreyi onlara bırakmışlardı. 1164'te, yöre tekrar Selçuklular'ın eline geçti. Bu zamandan sonra tekrar bir Gürcü akını olmaması için yöredeki önemli kalelerin surları ve burçları onarıldı ancak 1174'te Gürcü Kralı III. Georgi'nin saldırısıyla yöre yeniden el değiştirdi. Netice de yapılan bakım ve onarım çalışmalarının yetersiz kaldığı anlaşıldı. 1243 yılında yapılan Kösedağ Savaşı'nın ardından tüm bölge Moğollar'ın hakimiyeti altına girdi. Yöre daha sonra Altınordu Devleti, Karakoyunlular ve Akkoyunlular'ın egemenliği altına girdi.
Osmanlılar Dönemi
Özellikle 19.yüzyılda Osmanlılar ile Ruslar arasında
paylaşılamayan Kars'ın savaş sonrası Ruslar tarafından alınışının tasviri
(1828). Arka planda Kars Kalesi
Yavuz Sultan Selim doğuya yapmış olduğu son seferinde
yöreyi Osmanlı topraklarına katmak istemişsede bunu gerçekleştiremeden
İstanbul'a dönmüştü. 1534 yılında ise oğlu Kanuni Sultan Süleyman tarafından
Osmanlı Devleti topraklarına bu yöre dahil edilmişti. Kars 19. yüzyıla kadar
birçok kez Ruslar ve İranlılar'ın saldırısına uğradı. Bu yüzyılda Ruslar ve
Osmanlılar arasında sürekli el değiştiren yöre, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı
sırasında Rus ordusunun komutanı olan İvan Paskeviç tarafından ele geçirildi.
Kars'ı Rus topraklarına katan Paskeviç, 11.000 Osmanlı askerini de esir
almıştı. Bundan kısa bir süre sonra Osmanlılar tarafından alınan yöre 1877-1878
yılları arasında yaşanan ve 93 Harbi olarak bilinen savaşın ardından şehir kırk
yıl kadar Rusya'nın kontrolünde kaldı. 1918'de Bolşevik İhtilali'nin ardından
yapılan Brest-Litovsk Antlaşması ile Osmanlılar'a bırakıldı. Kısa bir süre
sonra, önce Ermeni egemenliğine giren yöreyi daha sonra İngilizler ele geçirdi.
Kars'ı daha sonra Ermeniler'e ve Gürcüler'e bırakan İngilizler buradan çekildi.
25 Nisan 1918'de Kars, kırk yıldan sonra
tekrar Osmanlı topraklarına dahil edildi. Mart-Nisan 1918'de Ermeniler tekrar
şehre girmiş, Osmanlı ordusu buradan çekilmeye mecbur kalmıştı. Buna engel
olmak isteyen Karslılar kendi imkânları dahilinde, Wilson Prensipleri'ne uyarak
5 Kasım 1918'de Milli İslam Şurası adıyla demokratik bir yerli hükümet
kurdular. Batum, Artvin, Ahıska, Ahılkelek, Nahcıvan ve Ordubad'daki halk
Kars'taki bu yerli hükümete katılarak sancak ve ilçe teşkilatını kurdular.
Böylece, başkenti Kars olan 36.000 km²'lik bölgede yerli Türk hükümeti kuruldu.
Bu hükümet 18 Ocak 1919'da 131 temsilcinin katılımıyla gerçekleştirilen Büyük
Kongre ile Güneybatı Kafkasya Cumhuriyeti adını aldı.
Kars, Kurtuluş Savaşı'yla 30 Ekim 1920'de Türk kuvvetleri tarafından alındı. Kars halkının Türk milli mücadelesinde gösterdiği fedakarlıktan ötürü şehre Gazi ünvanı verildi. 1921 yılında yapılan Moskova ve Kars Antlaşmaları'yla yeni sınırlarına kavuşan Kars, Cumhuriyet'in ilanından sonra aynı adlı ilin merkezi yapıldı.
0
0
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın