Şihâb Nedir Şahâb İle İlgili Hurafeler

07.09.2023

Şihâb Nedir 

Osmanlıca yazılışı: şihâb : شهاب

 

Şihâb Kökeni

 

Şihap شهاب kelimesinin kökeni, Aramice, Arapça ve İbranice gibi Sami dillerine ( semitik dillere ) dayanır. Şihap kelimesinin eski semitik dillerde “büyüyen bitki, kara yosunu, küflü, küf gibi büyüyen, grileşme” gibi anlamlar taşıdığı eski Arapçada ise “kavrulmuş, yakılmış, kül rengi, grimsi, pırıl pırıl, meteor, yanan tahta” anlamlarına geldiği Kuran’da ise daha ziyade “ateş parçası” anlamı ile kullanıldığı görülür. [1] Ancak şihap sözcüğünün günümüze kadar pek çok anlam kazandığı ve anlam çoğalmasına uğradığı görülür.

Şihâb Sözcüğünün Sözlük Anlamları

Şihap sözcüğü sözlüklerde Arapça kökenli olarak ve “ Parlak yıldız. Kıvılcım. Atmosferde gök taşı yanması, şahap, akanyıldız, kayan yıldız “ anlamları ile tarif edilir.

İzahlardan da anlaşılacağı gibi şihâb veya şahâb sözcükleri daha ziyade “ ateş parçası, meteorların düşerken atmosferde oluşturduğu ışık, gökten düşen parlak alev, göktaşlarının kıvılcımı “ anlamlarına gelir.

Nitekim söz edilen bu göksel olay meteorların ( gök taşları ) atmosfere girmesi yeryüzüne düşerken atmosfer tabakalarına sürtünmesi sonucunda yanması ve yere düşerken alevler ve kıvılcımlar saçmasıdır.

Halk arasında meteor düşmesi veya göktaşı yağmurları yıldız kayması, yıldız uçması, yıldız akması veya akan yıldız olarak da adlandırılır.

Edebiyatta Şihâb ve Şahâb Hurafeleri

Meteor düşmeleri özellikle bulutsuz yaz gecelerinde çok daha net gözükür. Halk arasında akan yıldız veya yıldız kayması olarak adlandırılan şahapların düşmesi ile ilgili birçok hurafe vardır. Bu hurafeler dünyayı merkez kabul eden dokuz kat gök anlayışı; atlas ve diğer feleklerin dönüşümleri neticesinde mevsimlerin oluşması; burçlarda bulunan ve insanların mizaçlarında ve kaderlerinde iyi, kötü, uğurlu uğursuz etkiler bırakan yıldızların bu dönüşümler neticesinde buluşma ve uzaklaşmaları,  Güneş’in 12 ay ve dört mevsime göre gün dönümlerinin insanların kaderini tayin ve mizaçlarına tesir ettiğine dair inançların bir parçasıdır. [2]

Felekler, burçlar ve insanların kaderlerini tayin eden iyi veya kötü etkili yıldızlara dayalı astrolojik inanışlara göre şekillenen bu hurafelere göre her kayan yıldız ölen bir insanın ruhu sayılabilmektedir. Yani bir yıldız kaymış ise ölen biri vardır ve onun ruhu kaymıştır. Bu düşünceye göre herkesin bir yıldızı var demektir ve ölen bir insanın ruhu gökte bir ışık gibi kaybolup gitmektedir.

Bu düşünceler Sümer ve antik Yunan mitlerinde de gözükür. Örneğin Venüs’ün ( Afrodite) kökeni olan Sümer tanrıçası İnanna gökyüzü fahişesidir. Ares ile yaşadığı yasak aşkın ortaya çıkmasından sonra Ares ve Venüs tanrılar tarafından cezalandırmış, Ares ( Merih ) Aprodite ise ( Venüs) yıldızı yapılmışlardır. ( bkz AFRODIT APHRODITE VENÜS KIMDIR )

Eski Türklerde yıldız, gök ve gök rengi ile birlikte kutsaldır ve kötülüklerin anası olan karanlığı kovan iyiliği temsil eder. Bu nedenleTürk kültüründe de yıldız kayması ile ilgili hurafeler türemiştir.

Bir başka hurafeye göre şihâblar meleklerin kırbaçlarıdır. Melekler, semaya çıkarak “ gizli haberleri çalmak için yaklaşan şeytanları şahap kırbaçları ile kovmaya kalkışırlar. Bazı halk inançlarına göre şihablar şeytanların yıldızları kapıp kaçırmaları sonucu oluşurlar. ( Nuhbe-i Vehbi şerhi, Marifetname ) [3] “Yıldız kayması, Ülker (Ülger) yıldızının duvara çarpması (kişinin bakış perspektifine göre) uğursuzluk ve hastalık belirtisi olarak yorumlanır[4]

Örneğin Çanakkale’de tespit edilen bir hurafeye göre “hamile bir kadın yıldızsız gökyüzüne bakarsa doğacak çocuğun gözleri mavi, yıldızlara bakarsa çakır renkli olacağına inanılır.” Eğer Ay tutulursa gökyüzü ejderinin Ay’ı yutmaya çalıştığına hükmedilerek -karanlık ve kötü güçleri korkutmak için olsa gerek- davullar çalınır, tenekeler vurulur, bağırılır ve silah atılır. ( bkz EVREN EVRAN YELPEĞEN CELBEĞEN NEDIR )

Şihâb ve yıldız kayması ister istemez Divan ve halk şiirimizde de işlenmiştir. Şiirlerimizde gökten ateş saçılması, yıldız kayması ve şihâb ile ilgili birçok beyit bulmak mümkündür.

  • Gamunla ahımı görüp de rakip raks eder
  • Karanu gecede şeytan şihâb ile oynar   Necati

  • Nice Evren ki ne dem eylese pertâb-ı bülend
  • Sanki reftâre gelir hışm ile bir ejderhâ                  Tului [5]

( O nasıl bir Evrendir ki – yani ejder- ne zaman sıçrasa bir ejderhanın hışm ile ilerlemeye başladığı sanılır.)

  • Uçup perrende evren gibi şikar eyler
  • Fezada nerre şir’i kuhta derrende kaplanı   Sabr-i Şakir.

Uçan bir ejderha gibi göğe çıkıp avlanmaya başlar. Gökyüzünde erkek aslan dağda bir yırtıcı kaplan gibi

  • Döküldü zerd olup evrâk-ı sahn-ı gülzârın
  • Meher ki yıldızı düşdü çemende ezhârın   Moralızade Atai [6]

Güz vaktinde ağaçların yaprakları sararıp yere düştü. Demek ki çimenlikte çiçeklerin yıldızı düştü. Yani öldüler

  •  
  • Söz atar hışm ile kûyybda rakibe ol peri
  • Yâ melek iblise gûya âteş-î sûzan atar    Şeyhülsilam Yahya  

O peri sokakta kendine laf atan rakibe meleklerin iblise attığı şimşekler gibi şiddetli bir öfke ile hiddetlenir.

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar