ŞIPSEVDİ ROMANI VE BASIMI HAKKINDA
Şıpsevdi yazarın hem en son romanı hem de Hüseyin Rahmi’ye yazarlığı da bıraktıran bir roman oldu.
Bu roman 1911 yılında basılmasına rağmen Sansür kurulunun Şıpsevdi adlı romanının okunmasını yasaklanmış Hüseyin Rahmi bu romanının yasaklanması nedeni ile inzivaya çekilerek yazarlığı da bırakmıştı.
[1] Şıpsevdi adlı romanının yasaklanması üzerine derin bir üzüntüye kapılan yazar, İstanbul’daki evinden de ayrılarak Heybeliada’ya taşındı ve hayatının bundan sonraki sürecini de otuz yıl boyunca Heybeliada’da yaşayarak geçirmişti.
Hüseyin Rahmi Gürpınar, Şıpsevdi adlı romanında diğer bir çok romanında olduğu gibi körü körüne Batılı yaşama bağlanan özenti tiplerin kendi kültürlerinden koparak özlerine yabancılaşmalarını ve batıcı olmayı sadece batılılar gibi davranmak ve yaşamak olarak algılayan insanların durumlarını dramatik bir şekilde dile getirmektedir. Eserde işlenen kon u öncelerden beri Ahmet Mithat Efendi, Namık Kemal ve R. M. Ekrem tarafından işlenmiş olan “ yanlış batılılaşma” konusudur. Romanın asıl adı: “Alafranga” olmasına rağmen eserin İstibdat döneminde basılmış olmasından dolayı Şıpsevdi olarak değiştirilmiştir.
Gürpınar, bu eserinde Batılılaşma sürecini yaşayan Osmanlı-Türk toplumunu bireylerin bakış açılarından ve dünya görüşlerinden hareketle değerlendirmeye çalışmıştır. Gürpınar, konu ilgili görüşlerini roman kahramanları üzerinden vermeyi tercih etmiş, kendi düşünceleri kahramanların ağzından söyletmiştir.
Bu roman yazarın teknik ve kurgu açısından en başarılı romanlarından biridir. Bu romanında da etkisinde kalmış olduğu Ahmet Mithat Efendi’nin dil üslup ve kurgu hatalarına düşmemeye çalışmıştır. “Toplum için sanat” anlayışında olan yazar, bu romanında da Realist ve Naturalist bir anlayışla alafrangalığı, yüzeysel batılılaşmayı ve yönelmeler den kaynaklanan ahlâki yozlaşmaları, taklitçilikten ve para hırsından kaynaklanan aile facialarını eleştirmiştir.
Yayınlandıktan sonra Sansür Kurulu tarafından yasaklı romanlar listesine alınan bu roman Cumhuriyetin ilanından sonraki yıllarda yeni harflerle yeniden basılmış, yazarın en sevilen romanlarından biri olarak çeşitli yayınevleri tarafından defalarca basılmıştır.
ANA FİKİR:
Batılı hayata heves etmemeli öz benliğimizi yitirmemeli, örf, adet, gelenek ve göreneklerimize uygun yaşamalıyız. Başkaları ve batılılar gibi yaşamaya kalkmak aile yapımız ve öz kültürümüz için çok zararlıdır. Aksine davranırsak başımıza türlü felaketler gelecek hem kendimize hem geleneklerimize hem de batılara yabancı insanlar haline geleceğiz.
Para hırsı ile aileler kurmak, insanların hayatını yalan ve hileler ile yıkmak mutluluk getirmeyecektir.
KİTABIN KONUSU: Paris`ten döndükten sonraki hayata bakış açısı değişmiş, batının hayat tarzına özenmiş ve gözünü para hırsı bürümüş olan Meftun ve ailesi içinde meydana gelen olaylar anlatılmaktadır.
ŞAHISLAR
- Meftun: Alafranga hayatın etkisinde kalmış olan sahte ve özenti bir kişiliktir. Okuduğu kitapların etkisi altında Fransız tarzı yaşama biçimine sahip olmak isteyen züppe bir tip olarak parayı çok seven, sahtekar ve bencil bir kişiliğe sahip batılılaşmayı yanlış anlayan bir tiptir.
- Raci: Kuzeni Meftun gibi alafranga özentiler içinde olmayan ve Meftun’u bu konuda eleştiren aklı başında yerel kültür, görgü ve ahlak kurallarına bağlı sağlam karakterli biridir.
- Şeküre Hanım: Elli yaşlarında aşırı geveze dedikoducu ve dalgın bir kadındır.
- Lebibe: Hassas çekingen, dedikodulara ve suçlamalara dayanamayan duygusal ve çekingen bir kadındır.
- Rabia: Önce görgüsüz, sonra ise duygusal, kararsız, zavallı biri olarak beliriyor tarafından karakteri tam olarak belirlenmemiş bir tiptir.
- Edibe: Her söze inanan, çekingen ve kendisini küçük gören bir tip.
- Vesile Hanım: Dedikoducu, Lütfiye Hanım`I kıskanana menfaatçi bir kadın
- Lütfiye Hanım: Meftun’un annesidir. Meftun’a yak uyduramazsa bile onunla övünen, dedikoducu, ve meraklı bir kadındır.
- Mahir: Dürüst ama her şeye çabuk inanan zayıf karakterli duygularına hakim olamayan biridir.
- Azize Hanım: Dedikoducu, cahil, aklına gelen her şeyi söyleyen basit bit iptir.
- Kasım Efendi: Cimri, kuralcı, katı, paraya önem veren bir adamdır.
-
ROMANIN ÖZETİ:
Babası öldüğü zaman on beş yaşında olan Meftun Beyi amcası himayesine almış ve öğrenim yapması için onu Paris’e yollamıştır. Paris’te öğrenim gören Meftun Bey, alafranga hayata düşkün züppe bir gençtir. Meftun ise öğrenim görmek yerine Paris’in gece âlemlerine kapılmış, buna rağmen amcasına yolladığı mektuplarda başarılarından bahsederek ondan devamlı olarak para sızdırmıştır. Fakat amcasının ölümü üzerine bu durum son bulacaktır. İstanbul’a dönünce, babadan kalma ve annesi Lütfiye Hanım, ninesi Şeküre Hanım, kız kardeşi Lebibe, erkek kardeşi Raci’nin de oturduğu Erenköy`deki köşklerinde yaşamaya başlar. Teyzesi Vesile Hanım ile kızları Rabia ve Hasene de devamlı olarak bu köşke gidip gelmektedirler.
Meftun, Paris`ten gördüğü adetleri ve kuralları, kendi ailesine öğretmeye çalışmakta, evin bir odasını dershane yaparak, hizmetçiden uşağa kadar herkese Fransız biçimi görgü kuralları ve yaşamı hakkında yoğun dersler vermektedir. Ailesi ise onun isteklerine uymak zorunda kalmaktadır. Fakat elde avuçta kalan son şeyler de satıldığı için geçim zorluğu ortaya çıkmaya başlamıştır.
Meftun’un kız kardeşi Lebibe ise komşu köşkte oturan Mahir adlı bir genç ile gezip tozmaktadır. Bu İki gencin birbirlerine yazdıkları mektuplar hizmetçi Eleni vasıtası ile önce Meftun`un eline geçmekte sonra ise yerlerine ulaşmaktadır.
Meftun, kardeşi Lebibe ile dolaşan Mahir hakkında bilgiler edinmeye başlar. Mahir, çok zengin bir adam olan Kasım Efendinin oğludur.. Paraya ve alafranga yaşama çok düşkün olan Meftun, Kasım Efendi`nin kızı Edibe hanıma da göz koymuştur. Eğer Edibe Hanım ile evlenirse alafranga hayata olan tutkusunu da eksiksiz sürdürebilecektir. Kasım Efendi ise, son derece pinti ve mutaassıp bir insandır.
Edibe hanım ile evlenmeyi aklına koyan Meftun, zengin komşusuyla büsbütün içli dışlı olmak için annesi ve teyzesini kızı istemeleri için Kasım Efendinin evine yollar. Ama alafranga komşusuna çok kızan, hattâ ondan nefret eden Kasım Efendi , kızı Edibe’yi onlara vermez. Bunun üzerine Meftun, Fransız arkadaşı Mösyö Mc Ferlan`a giderek Edibe ile evlenebilmesi için ondan yardım ister. Meftun`un asıl amacı Kasım Efendinin paralarına konmaktır.
Bu arada Meftun kıa kardeşi Rabia`nın da Bedri adında zengin bir genç ile gezip tozduğunu öğrenmiş olmasına rağmen Rabia’nın da bu hareketlerine ses çıkarmamıştır. Erkek kardeşi Raci ise kız kardeşlerine çok kızmaktadır. Raci, kız kardeşini ve teyzesinin kızı Rabai’yı takip etmeye başlamış ve çöp kutusunda, bulduğu bir ilaç kutusu üzerinde araştırma yaparak kız kardeşi Lebibe, teyzesi,nin kızı Rabia veya Hasene’den birinin hamile kaldığını öğrenmiş ve abisi Meftun’a bunları söylemiştir. Bunun üzerine kızlarla konuşmaya karar vermişler soruşturmaları sonucunda Rabia`nın Bedri adındaki gençten hamile kaldığın ı öğrenmişlerdir. Kızı ile Rabia`yı Meftun`la evlendirmek hayalinde olan Teyze Vesile Hanım üzüntüsünden deliye döner. Bu olaylar sonrasında ise Lebibe evden kaçar.
Mösyö Mc Ferlan Meftun`un Kasım Efendi`nin kızı Edibe ile evlenebilmesi için bir çare bulmuştur. Meftun`un bir piyangodan yüksek miktarda para kazandığı söylentisi yayılacak, bu sayede de parayı çok seven, cimri Kasım Efendi de kızını Meftun`a verecektir.
Edvden kaçan Lebibe i Kasım Efendinin oğlu ile Mahir evlenir. Mc Ferlan`ın düşündüğü piyango hikayesi amacına ulaşmış; Kaşıkçılar Kâhyası Kasım Efendi kızı Edibe’yi Meftun`la evlendirmeye razı olmuştur. Meftun ise Kasım Efendi`nin kızı için istediği başlık parasını, ileride Kasım Efendi`nin servetine sahip olacağı düşüncesi ile seve seve vermeye razı olmuştur.
Rabia ise evlerindeki Arap hizmetçi Zarafet`in yardımıyla yasak aşktan olan çocuğunu düşürmeyi başarmıştır. Bu olayı ise sadece Meftun, Raci, Lebibe ve Vesile Hanım bilmektedir. Fakat Şeküre Hanım` bu olayı duymuş ve üzüntüsünden ölmüştür.
Şekure Hanım’ın Ölümünün üzerinden iki yıl geçmiş, Meftun ve Lebibe çoluk çocuğa karışmışlardır. Meftun`un alafrangalık hevesi ve evin kalabalıklaşması nedeni ile geçim sıkıntısı çekmeye başlamışlardır. Meftun hala Kasım Efendi`nin parasını ele geçirememiştir. Kasım Efendi de ne kızı Edibe`ye ne de oğlu Mahir`e para vermektedir. Zengin Kasım Efendi, damadına yardım etmek şöyle dursun, oğlu Mahirle gelininin geçimini de onun üstüne yıkmıştır.
Üstelik alaturka terbiye görmüş bulunan Edibe ise, kocasını, kocasının alafrangalıklarını oldukça garipsemektedir. Kasım Efendi’den yararlanacağını umarken, Mahir ve kız kardeşinin de geçimlerini yüklenen Meftun, gırtlağına kadar borca batmış durumdadır. Bu işin altından çıkamayacağını anlayınca kayınbiraderi Mahiri de kandırarak, Kasım Efendinin mallarını hilei şer ile elde etmek yollarına başvurmuştur.
Fakat Mahir bunu kabul etmez. Bunun üzerine Meftun, kayınbiraderi Mahir’i alafranga eğlencelere, götürmeye başlar. Bu hayata alışan Mahir Mösyö Mc Ferlan`ın karısı Madam Mc Ferlan`a aşık olur. Kadına deli gibi tutulan Mahir, şimdi onun ve kayın biraderinin elinde bir oyuncak olmuş ve Meftun ile bayan Mc Ferlan`ın her istediğini yapacak hale gelmiştir. Meftun, kayın biraderi Mahir’i bu şekilde ikna ederek Kasım Efendi’nin mührünü, hanlarının birinin senedini ve bir miktar da parasını çaldırmayı başarmıştır. Mahir ile Meftun, hem çaldıkları parayı, hem de ipotek ettikleri hanın parasını zevk ve eğlence yerlerinde yemeye başlamışlardır.
Lebibe ve Edibe ise kocalarının bu taşkınlıklarından bıkmıştır. Sık sık kocalarıyla kavga etmektedirler. Köşkte düzenlenen bir baloda Lebibe, Meftun ile Mc Ferlan`ın Mahir için yaptıkları plana, kulak misafiri olmuş ve olayların iç yüzünü öğrenmiştir. Yaşlı ve cimri Kasım Efendi, paralarının çalındığını sezmekte, ama bunları kimin, nasıl yaptığını bir türlü bulamamaktadır.
Mahir, babasının mülk senetlerini alınca Kasım Efendi bunu fark etmiş ve oğlunu evlatlıktan reddetmiştir. Üstelik Lebibe ve Edibe de kocalarından göremedikleri ilgiyi başkalarında aramaya başlamışlardır. Onlar da başka erkeklerle düşüp kalkmaya başlar. Raci ise bu durumu üzüntüyle izlemek zorunda kalmakta iken Mahir ise en sonunda Madam Mc Ferlan ile Meftun arasındaki anlaşmayı öğrenmiş ve herşeyi anlamıştır. Buna dayanamayan Mahir, sonunda intihar eder.
Meftun herşeyin ortaya çıktığını anlayınca Paris`e geri kaçar. Edibe, ise baba evine dönmüş ama evine gizli gizli erkek sokmaya başlamıştır. Kızının yaptığı bu ahlaksızlıkları öğrenen Kasım Efendi’ye felç gelmiştir.
Raci, ise ailenin başına gelen tüm bu felaketlerin nedeninin Meftun olduğunu bilmektedir. Meftun ise kaçmış olduğu Paris’te kayın babasının ölümünü beklemekte; o ölür ölmez İstanbul’a dönerek onun servetine konmayı düşünmektedir. Mahir’den dul kalan kız kardeşi Lebibe ise yetim kalan çocuğuna hiç bir zaman geri dönmeyecek olan babasının matemlerini anlatmak ile meşguldür.
Hüseyin Rahmi Gürpınar İle İlgili Diğer Yazılar