Şirvan Şah ile Şemai Banu Hikâyesi Hakkında Özeti

24.08.2016

 


Şirvan Şah Hikayesi

 

Şirvan Şah ile Şemai Banu Hikâyesi

 

Bilim dünyasında "Şirvan Şah ile Şemail Banu" hikâyesinden ilk söz eden kişi Agah Sırrı Levend’dir. Ağah Sırrı Levend  "Türk Edebiyatı Tarihi I" adlı eserinin "Mensur hikâyeler" başlıklı bölümünde Şirvan Şah ile Şemail Banu (IV. Murad adına) kaydını geçmiş ve eserin tek yazma nüshasının kendisinde olduğunu belirtmiştir.

 

Eser K H. 1209'da Memmedü'l Eyyubi adında birisi tarafından istihsah edilmiş, eserin yazarı eserin içindeki bir gazel içinde Bekayi olarak kaydedilmiş ancak eserin hangi tarihte hangi bekayi tarafından yazıldığı ve hangi sultan Murad’a takdim edildiği Memmedü'l Eyyubi tarafından da belirtilmemiştir.

 

Bu hikâyenin eski yazı ile yazılmış tek yazma nüshası Atatürk Üniversitesi Merkez Kütüphanesi Agâh Sırrı Levend [1] kitapları arasındadır.  Eldeki tek nüshanın XVI. yüzyılda yaşamış olan İznikli Bakaî " (öl. H. 980: M. 1572) tarafından yazıldığı sanılmaktadır. Metin KARADAĞ bu eser üzerinde bir doktora çalışması yapmıştır. [2]

 

“Şirvan Şah ile Şemai Banu hikâyesi klasik öyküleme geleneğiyle kaleme alınmış bir eserdir. Eserin kime ait olduğu ve kime takdim edildiği ise aydınlanmış değildir. Şirvan Şah ve Şemail Banu hikâyesinin metni üzerine, bu yazıda söz edilecek hususlardan farklı bir dikkatle doktora ön çalışması yapılmıştır. Agâh Sırrı Levent, eseri, memur hikâyeler başlığı altında gösterir ve İznikli Bekayi'nin IV. Murat adına yazdığını kaydeder.  Ancak bu bilgi doğru olursa ya eseri İznikli Bekayi yazmamış, başka bir Bakayi yazmış yahut da bu eser başka bir sultan Murad’a takdim edilmiştir.

 

Bu bilgiler ışığında en kuvvetli tahmin bu eserin Bekâyi tarafından Farsçadan çevrilmiş olduğu ve eserin IV. Murat’a değil, 1574 yılında Şehzade3. Murad a sunulmuş olduğudur. [3] Çünkü İznikli Bekayi ile III. Murat tarihsel olarak aynı dönemde yaşamışlardır. IV. Murat’ın zamanında yaşamış olan ve tarihi kimliği tespit edilebilen bir Bekayı yoktur. [4]

 

 Şirvan Şah'ın diliyle Şemail Banu'ya duyulan hasret Üzerine söylenmiş bir gazelin makta beytindeki "Bekayi" mahlası, eserin yazarına dair tek referanstır.”  [5] Eserin müellifinin ismi Bakayi’dir ancak eserin ilk yazıldığı tarih ile takdim edilen Sultan Murad’ın hangi Sultan Murat Olduğu belirginlik kazanamaz.

 

Ey Bakai sureta yârimden ayırdı felek

 Ma'anide itdi dünyada varımdan cüda

 

Bekayi tarafından yazıldığı bu şekilde belli olan eserin hangi Sultan Murad’a takdim edildiği eserde belirtilmiştir. 

 

Bu padışah ki odur ma~şıd u devran

Ki yani hazret-i [sultan] Murad için

 

Ancak bu eserin hangi tarihte ve hangi Sultan Murat’a takdim edildiği belli değildir. Eser, IV. Murat’a sunulmuşsa İznikli Bekayi'ye ait olmadığı, İznikli Bekayi’ye aitse IV.Murat’a sunulmadığı kesindir. Çünkü İznikli Beka yi, Riyazi' ve Rıza tezkirelerine göre 1003 (1595) yılında vefat etmiştir. Osmanlı Müelifleri'nde Eser 1165 (1748) yılında Mehmed el-Ebi tarafından istinsah edilmiştir. Bin tane kitap istinsah ettiğini belirten müstensih metne kendine ait üç beyti "Beyti Eyyubi,başhgı altında ilave etmiştir. Eserin tercüme mi, telif mi olduğu konusunda Bekayi'nin

 

Hem itdüm terceme hem yazdum anı

Hem itdün hizmeti-i şfıh-ı cihanı

 

Şeklindeki ifadesinden eserin aslını tercüme ederken serbest davrandığı, yani eseri kendi bakış açısı ve edebi zevki doğrultusunda uyarladığı anlaşılmaktadır  (Tıpkıbasım / facsimile), Ankara, i 996. LV, 2854) -Şirvan Şah ye Şemail Banu )

 

Hikâyenin Özeti:

 

Çocuğu olmayan Şiraz şahı Bahtiyar 'ın bir pirin duasıyla oğlu dünyaya gelir ve adını Şirvan Şah koyarlar. Şirvan Şah büyüyünce Bağdat şahı Şapur 'un kızı i/e nişanlanır. Bu arada ava çıkan Şirvan Şah Şemail’iyi görür ve birbirlerine âşık olur/ar. Şirvan Şah Şapur 'un kızı Hümayun Banu i/e evlenmek zorunda kalır fakat Şemail'e olan aşkından dolayı Hümayun Banu'dan uzak durur. Bu evli/iği duyan Şemail Banu ise hastalanır. Bağlanmış olduğu zincirlerden kurtulup çöl/ere düşer. Şirvan Şah, babasının ölümü üzerine askeriyle birlikte Şiraz 'a döner. Şemail Banu çölde yakalandığı haramilerin elinden kurtulmayı başarır ve

 

Şirvan Şah 'ın dayesiyle karşılaşır. Birlikte Şirvan Şah 'ın sarayına dönerler. Dayesi.

Şemail 'i tebdil-i kıyafet ile gizler ve Hümayun 'dan gizlice iki sevgi/iyi buluşturur. Banu, kölesi Yakut'tan gerçeği öğrenir. Baskın düzenler ve Şemail'i de yakalatıp Yakut’a onu öldürmesini emreder. Yakut çölde Şemai/'i öldürmek üzereyken tesadüf eden Hoca Ferah isimli bir tüccara bir kese altın karşılığında satar.

 

Önce büyük acılar çeken Şirvan, daha sonra Yakut'tan onun Şemail'i öldürmediğini öğrenir. Av bahanesiyle şehirden çıkan Şirvan, Şemail 'i aramaya koyulur. Şemail'in altı kardeşinin en büyükleri olan Rahham 'ın önderliğinde kırk yiğitle beraber kızkardeşlerini aramaya çıkar ve Umman vilayetine varırlar. Umman Şahı Zengi/erle giriştiği savaşta yenilince devletin ileri gelenleri Rahham 'ı şah olarak seçerler.

 

Şemail 'i satın alan Hoca Ferah, Umman 'a gelince Şemai/'i Rahham 'a armağan eder. İki kardeş birbirine kavuşurlar.

 

Şirvan Şah da Hoca Nasıl' takma adıyla bir bazergan kılığında Umman 'a gelir ve Umman 'ın eski şahının annesi Meryem Hatunun misafiri olur. Ondan Şemail 'in de aynı vilayette olduğunu, inzivaya çekildiğini öğrenince Rahham Şaha yaklaşır, onun dostluk ve güvenini kazanır. Rahham, kız kardeşine Hoca Nasıl' ile evlenmesini tavsiye eder ve tanımadığı Şirvan Şah için Şemail'in inzivaya çekildiği yerin karşısına bir köşk yaptırır.

 

( Şirvan Şah: Şirvan'da hüküm süren Halil Sultanın oğlu ve Şirvan devletinin kurucusu olan Şeyh İbrahim'in torunudur. Hicri dokuzuncu asırda babasının yerine geçmiş, 893 'te Saf evi hükümdarlarının atası olan Şeyh Haydar tarafından muhasara olunmuş ise de AkkoyunluYakup Hanın yardımıyla galebe çalmıştır. Daha sonra Şah İsmail, babasının intikamını almak üzere Şirvan'a asker sevk ederek 906'da Şirvan Şahı (ferruh'u) mağlup etmiş ve ölümüne sebep olmuştur. (Şemseddin Sami, Kômusu 'I-A 'Idm, 6 c., Kaşgar Neşriyat )

 

Meryem Hatun, Şemail'e Hoca Nasır'm kim olduğunu söyler ve iki sevgili mektuplaşırlar. Şemail, Rahham 'm teklifini kabul eder ve iki âşık için görkemli bir düğün yapılır. Şirvan Şah kimliğini açıklar. Meryem Hatun da Rahham ile evlenir ve Bağdat’a dönerler.

 

Bu arada Bağdat şahı Şapur, Sayeban kavmine yenik düşmüş ve devleti yıkılmıştır. Şirvan Şah ordusuyla tekrar Bağdat 'ı ele geçirir. Hümayun ise cariye olarak bir köyde satılırken kendisini tanımayan Şemail'in kardeşi Melik Ferhat tarafından satın alınır. Hümayun, Ferhad'm birlikte olmak isteğine karşı çıkınca Ferhat ona mutfak hizmetçiliği görevi verir.

 

Hümayun bir gün kim olduğunu açıklar ve bunu öğrenen Şemai/ ona acır ve kuması olmasına razı olup Şirvan ile evlendirir. Şirvan 'ın Hümayun 'dan iki kızı Şemailden de iki oğlu dünyaya gelir. Daha sonra Hümayun ölür. Seksen üç yaşına kadar Şemail ile mutlu bir şekilde yaşayan Şirvan 'ın ardından on gün g6zyaşı döken Şemail de on birinci gün vefat eder.

 

Eserin içerisine serpiştirilmiş gazeller, kıtalar ve dier nazım parçalarıyla, kurgudaki hareketlilik motif ve diğer yerli malzemeler bakımından zengin ve klasik hikâye tekniğinin başarılı örneklerinden biri olarak kabul edilebilecek bu eserde Nevi zade Atayi'nin kanaatlerini teyit edecek şekilde zaman zaman üslubun ve bakış açısının bayağılığa düştüğünü görmek de mümkündür.

 

HİKÂYEDEN BİR BÖLÜM:

 

Şirvan Şah ile Şemail Banu Hikâyesi, Bekir İnce ve Sebahattin Köklü tarafından da inceleme konusu olmuş“ Çağdaş Eğitimde Halk edebiyatının Yeri Şirvan Şah ve Şemail Banu “ adlı kitap halinde Cinius yayınları tarafından bastırılmıştır.

 

Şirvan Şah hikâyesi ile ilgili olarak basılan kitaptan alınmış bir kesit

 

“Râvîler şöyle rivâyet iderler ki: Ol zamânda Îrân’a hükm iden pâdişâhın ismine Bâhtiyâr dirler idi. Gâyet  çok askere mâlik ve hazînesinin hisâbı yok idi ve kuvveti Kâhire’ye mâlik bir şâh idi. Lâkin hîç evlâdı olmayup o yüzden mahzûn idi. Zîrâ bu kadar dövlet ve saltanat âher eline geçüp, silsile münkati‘ olup, ismim bu sahife-i rûzigârdan kalkacak diyü gice-gündüz aglayup, evlâd temennî iderdi. Hak subhânehu ve te‘âlâ hazretleri du‘âsın kabûl idüp, birgün Hind tarafından bir seyyâh gelüp, Şâh Bahtiyâr ile görişüp, hâlin su’âl eyledi. Şâh Bahtiyâr eytdi: “Baba hazretleri! El-hamdüli’llâhi te‘âlâ hîç bir yüzden elemim yokdur. Lâkin ömrüm âhir oldı. Bir zürriyetim yokdur. Bu husûsa gâyet  mahzûnım.” didi. Pîr seyyâh itdi: “Pâdişâhım elem üzere olma. Sana ceviz kadar toprak vireyim. Bu gice cum‘a gicesidür, bir filcanda ezüp  iç de, sevdicegin hangisi ise anın ile yat. Rabbi te‘âlâ hazretlerinden umaram ki mesrur olasın.” diyüp koynundan bir acayip hokka çıkarup, içinden o topragı alup virdi. Padişah, ta‘limi üzre ezüp, yatsu namazını kılup, du‘â idüp, topragı içdi ve gayet nazarında bir kadın var idi. O gice anın ile cem‘ oldı. Allahu te‘âlâ hazretlerinin emrile kadın hâmile kaldı. İrtesi, seyyah bir tarafa dahı gitdi. Çünki bunun arası, bir-iki mâh geçdi Eser-i haml ma‘lûm oldı. Dört mâh oldı, çocu karnında oynamaya başladı ki pâdişâha mücde itdiler. Gayet  mesrur olup, haremde olanın cümlesine altun serpdiler. Vel-hâsıl tokuz mâh on gün diyince bir mübârek sâ’atde, bir şehzâde dünyâya getürdi. Pâdişâha mücde eylediler. Mücde iden âdemin agzın cevâhir ile doldurdı. Mesrûrla hareme girdi. Ebe kadın şehzâdenin kundagını pâdişâha virdi. Pâdişâh sag kulagına ezân-ı Muhammediyye okuyup, sol kulagına ismini Şirvân Şâh kodı. „

 

“ Bekir İnce ve Sebahattin Köklü tarafından yazılan çağdaş eğitimde halk edebiyatının yeri şirvan şah ve şemail banu adlı kitap cinius yayınlarından Mart 2009 da çıkmıştır. Kitaptaki şirvan şah ve şemail banu adlı halk hikâyesi metni,  yazar Sabahattin Köklü’nün eline  Marmara Üniversitesi Tarih Bölümünde hocası sayın Prof.Dr. Necdet Öztürkle birlikte hazırladığı   ”Anonim Tevârîh-i Âl-i Osmân”adlı tezin hazırlık aşamasında geçmiş ve büyük bir emek ve  gayretle Osmanlıcadan çevirerek; arkadaşı Bekir İnce ile birlikte kitabı yayına hazırlamıştır.” 

 

İlgili Linkler

Kaynakça:

  • Metin Karadağ,Şirvan Şah ile Şemail Banu Hikâyesi Üzerinde Bir Araştırma,  Erzurum, 1981.
  • Çağdaş Eğitimde Halk edebiyatının Yeri, Şirvan Şah ve Şemail Banu,
  • Bekir İnce ve Sebahattin Köklü, Cinius yayınları, Mart 200 e-dergi.atauni.edu.tr/index.php/
  • Selami ECE•,ŞİRVAN ŞAH VE ŞEMAİL BANU, https://e-dergi.atauni.edu.tr/index.php

 

Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.

BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM  veya [email protected]

 

 

KAYNAKÇA 

[1] Metin Karadağ,Şirvan Şah ile Şemail Banu Hikâyesi Üzerinde Bir Araştırma,  Erzurum, 1981.

[2] Metin Karadağ,Şirvan Şah ile Şemail Banu Hikâyesi Üzerinde Bir Araştırma,  Erzurum, 1981.

[3] Gülhan Atnur,  Şirvan Şah ve Şema’il Banu Hikâyesi, Fenomen Yayıncılık

[4] Dr. Selami ECE, ŞİRV AN ŞAH VE ŞEMAİL BANU, http://www.turkiyatjournal.com/Makaleler/1094521391_5.%20%c5%9e%c4%b0RVAN%20%c5%9eAH%20VE%20%c5%9eEMA%c4%b0L%20BANU.pdf

[5] Dr. Selami ECE,ŞİRVAN ŞAH VE ŞEMAİL BANU, https://e-dergi.atauni.edu.tr/index.php)

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar