günlerden şiirdi yine, güneş silkiniyordu kışlarımdan
karları yokluyordu karanlıkta ellerim, soğuk v/edaları erteliyordu ruhum
yazılıp silinmek düşüyordu harflerimin kaderine
zihnimde binlerce filiz, iyi ile kötüyü ayıklamanın derdinde
bir yer daha var biliyorum güllerin ve dikenlerin ötesinde
sevgi dolu bir geçiş, sıradaki mevsime
göğün yarıldığı anlara denk, şarkılar dinledim
sözlere ağırlığını veren acılardı, toprağımı çatlatan
ve insana uğrunda çaba gösterdiği dışında bir şey verilmeyecektir*
gayretim ağladı zamansız, aşk tüttü bacalarımdan
yürüdüm mevsimlerden habersiz, sensiz büyüdüm
ismini s/ayıkladım, yosunların arasından, zift kokulu sulardan
bilinçaltı nakaratların kabusa vuruşuydu geceler
dalgaların sürüklediği bir deniz canlısı için ölüm neyse
sahilinde hayat buluyordu tarifsiz yokluklar
harfleri çağırıyordu şiir, b/atışlarımın bir adı yok
kumdan kalem aşka teslim, gururdan eser yok
alnıma sürülmüş kızıllık, gecemin son rengi
karların üstüne düşen, kuşların ayak izleri
son kırıntılarını sunarken hayat, sessiz ve gizemli
günah adına ne varsa toplayıp gitmeli
evrene düş, şaire hüzün, şiire incinmişlik
ve toprağa aşk gider en çok
sırf bu yüzden kefensizdir ölümler
yüreğim bir tesbih gibi güneşi çekecek
iklimim fırtınalara aşina, bilirim karlarım kolay erimeyecek
ezber bozan şarkılar gibi bir sabah buzlarımdan alev fışkıracak
az sonra tozu dumana katacak Mabel Matiz
direnişe geçecek toprağa yığılmışlığım
ümidim şenlenecek...
*Necm suresi 39. ayet meali Muhammet Esed...
Şule Meryem Canpolat Şimşek