Sene deyin yıl deyin ne de çabuk geçiyor
İnsan eskiye isyan yenisini seçiyor
Öncesi ve sonrası devrederken zamanlar
Koşmuyor ki hiç kimse geçmişinden kaçıyor…
Yıllar ki dost ve düşman birbirini izliyor
Ne yazık ki insanlık günahını gizliyor
Mâziye vefasızlık uzaklaşırken zaman
Şeytan zalim el ele kan- gözyaşı besliyor…
Fâniye aldandık hep âleme olduk köle
Riyakârlık diz boyu egemen oldu dile
İsraf harmanlarında zevk ü sâfada gezdik
Ne fırsatlar kaçırdık geri dönmek nâfile…
Neleri yaptık veya neleri yapamadık
Aymazlık kapısında hesap-kitap tutmadık
Emanet verilmişken bize bunca zamanlar
Elest ve Kâlû-Belâ sözümüzü tutmadık…
Her neye sahip isek elbet birgün bitecek
Varımız ve yoğumuz suyumuz kesilecek
Eyyam devran ederken zaman içinde zaman
Bizim sanılan ömür ervâha göç edecek…
Her başlangıç öncesi sonrasıdır hep bitiş
Muhasebeye muhtaç her türden alış-veriş
Sorumsuzca herc ü merc yitirilmiş ömrümüz
Hesap günü mizanda elimizde hak ediş…
Sevgiden mahrum olan öksüz-yetim çocuğun
Aymazlık girdabında ma’sûm ile mağdurun
Elbet bir bir bizlerden sorulacak hesabı
Hak-hukuk bir tarafa unutulan doğrunun...
Kökleşmiş egomuzun kirli kibir dağına
Kem gözler nazar edip dostun gönül bağına
Sen kimsin kapısında saklanacak hiç yer yok
Kin hiddet ve nefretin düşmüş isek ağına...
Ömür sonunda kalan kaç gün, saat saniye
Her birimizde telâş mal mülk nerede diye
Armudun sapı derler ya da üzümün çöpü
Faydasız akla gelir acep bu kavga niye...
Gün-ay ve yıllar derken bîhaber sona geldik
Mâlâyanî hengâme emânet ömrü yedik
Hakk ve Resûlü bize bildirmişti hak yolu
İnada kurban olduk hep şeytana yenildik…