Sonradan Görme
Sonradan görme deyimi önceleri yoksul iken sonrasında zenginleşen, kökende fakir olduğu için zenginliği hazmetmekte zorlanarak gösterişe, şatafata, abartılı davranışlara yönelen, hal ve hareketlerinde kaba bir burjuva tavrı takınan kimseler için kullanılır.
Sonradan görmeler tüketme ve kullanma kültürünü edinemeden orantısız ve amacına uymayacak kullanan ve satın alma gücünü elde etmiş, görgüsüzlüğünü zenginlik gösterişi ile kapatmaya çalışan kimseler olmaktadır.
Sonradan Görmelerin Tipik Halleri
Aniden zenginleştikten sonra yaşam standardı artan kişiler maddi refah genişliği şoku içine girer. Bu şok nedeni ile maddi açıdan sınıf atlayan aileler ve kişiler bir takım garip davranışlar ve özlerinde olmayan tutumlar geliştir. Doğal bir süreç içinde gerçekleşmeyen bu değişim ve davranışları kanıksanmış bir kültürel gelişim ve orantısı taşımadığı ve bunları içselleştirip sindirecek zamanı bulamadıkları için banal ve kaba bir sükse gösterişine kayar.
Bu davranışlar aldığı yeni arabayla, cep telefonu, elbise vb ile gösteriş yapmak; bir restoranda pek çok şey ısmarlayıp yarısını bile yemeden bırakmak, aşırı süslü, lüzumsuz ve uyumsuz şatafatlı şeyler giyinmek, aldığı yeni ev ve eşyaları vb ile övünmek şeklinde kendini gösterebilir. Bu tip insanlar haksız bir kibre katılan, “ çıktıkları yumurtanın kabuğunu beğenmez “ hale gelerek yoksulları ve orta tabaka insanlarını aşağılamaya başlayan insanlardır.
Sonradan görmeler, evvelce de zengin olanların hayatlarına özenirken pek çok doyumsuzluk, bilgisizlik, görgüsüzlük ile de karşılaşabilir. Örneğin yata terlikle, ayakkabı ile girilir mi girilmez mi, tadımlık şaraptan ne kadar içilir, davet ve balolarda neler giyilir nasıl davranılır, sofra adabında nelere dikkat edilir.
Layık olmadıkları makamlara aniden yükselenler, orantılı bir süreçte ve görgülerine sindire sindire zengin olamayan ve birden zengin olup aristokrat olmaya kalkışanların düştükleri haller edebiyatta çok çok yer alan konular arasındadır.
Dilimizde sonradan görme kişiler için söylenmiş birçok atasözü ve deyim vardır.
Halayıkken hanım olan kurna kırar tasıylan.
Civciv yumurtadan çıkmış kabuğunu beğenmemiş.
Görmemişin oğlu olmuş, çekmiş bamyasını koparmış
Ne oldum delisi olmak
Divan şairleri de sonradan görmelere karşı kayıtsız kalmamışlardır.
Sakın nev- devletân-ı asrdan himmet hayal etme
Abestir dürr ümidin eylemek bahr-ı musavverden Fıtnat Hanım [2]
Sakın ola ki bu devrin liyakat ile devlet adamı olamamış nev-devletânlardan bir yardım alabileceğini hayal etme. Çünkü deniz resmini yapan ressamın yaptığı resimden gerçek bir incinin çıkacağını zannetmek çok abestir
Pür- nakdi jale dâmen – ü ceyb-i şukufe- zâr
Nev-devletân –ı bağ u baharın neşâtı var
Her taraf, çiçek ve çimen ile doldu, çiçeklerin çimenlerin üzercine taptaze çiyler döküldü. Her yana dökülen çiyler gibi yeni zengin olan – birden bire makam elde eden - sonradan görmeler , yağmur gibi paraları olduğu için çok sevinçler ancak hazanın yakın olduğunu bilmiyorlar
Sürme-i hâk-i rehinden zâhid eyler cân – diriğ
Görmedikten ey meh-i hurşid peyker görmedik
Zahid, batığı toprağı gözüne sürme gibi çekmekten sakınır. Ey Ay ve Güneş yüzlü güzel, sonradan görmelerden sürme nasıl sürülür, sürmenin kadri nedir diye düşündüklerini görmedik.
Benem ol rind-i tehî kîse-i bâzâr-ı heves
K’olmışam bin meh-i Ken‘âna harîdâr-ı heves Semerkândî-i Âmidî Âgâh
Nümâyiş-pîşe nev-devletde himmetden eser yokdur
Nazar kıl nahl-ı sûra mîve-i şirîn-ter yokdur Şair Haşmet
KAYNAKÇA
[1] AHMET Talat Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, MEB , 1996, s. 440
[2] AHMET Talat Onay, Eski Türk Edebiatında Mazmunlar, MEB , 1996, s. 440