Soyut kelimesi kavram olarak edebiyatta dilbilgisinde ve kimi sanat dallarında sık sık karşımıza çıkan kelimedir. Soyut sözcüğü birçok sanat dalında nesnel olmayan fiğür taşımayan, renk, biçim ve akılla bildik bir nesnenin veya eylemin betimlemesini yapmayan varlıkların bilinen özelliklerini bilip usullerle ifade etmeyen resim, heykel, yazı veya benzeri çalışmalar için kullanılır.
Soyut kavramını edebiyat ve dil bilim açısından hareketle ifade etmeye kalkarsak: "Beş duyu ile kavranan varlıkları gösteren isimlere " somut denir. Görme, işitme, koklama, tatma ve dokunma duyularından birisi, bir kaçı veya hepsiyle algılayabildiğimiz varlıklar somut varlıklar somut- nesnel- müşahhas varlıklardır. Ev, sıra, kırmızı, hava, at, acı biber vb somut varlıklardır.
“Soyut isimler: Beş duyu ile kavranamayan ancak akılla tasarlanan kavramları gösteren isimlerdir.” Akılla kavradığımız ama duyularımızla algılayamadığımız her şey soyut kavramının ifade ettiği tasarım, bulgu veya olgulardır. Varlığı duyularla algılanamayan, mücerret, somutun karşıtı olan his, inanç veya akılla var olduğunu kabul ettiğimiz, ya da tasarladığımız nesnel karşılığı olmayan kavramlardır. His, üzüntü, melek, cin, hayal, düş vb
Fakat soyut ve somut varlık ile kavramların sınırları kesinkes ayrı değildir. Somuttan soyuta doğru giden derecelendirmeler de vardır ki bu durumda en somuttan soyuta doğru giden algılama farklarını ortaya koymaktadır. Örneğin mavi göl ve mavi sözcüklerini karşılaştırdığımızda mavi göl sözcüğü mavi sözcüğünden çok daha somuttur.
Buna göre somut ve soyutun kavranmasında en önemli faktör beş ana duyumuzdur. Beş duyumuzun algıladığı somut, algılayamadığı soyuttur. Bunun sonucunda da insan somut bir kavramken, insanlık ise soyut bir kavramdır.
Güzel sanat dallarında da sık sık karşımıza çıkan soyut kavramının kast ettiği anlam da bu şekildedir. Somut sanat, duyularımızın bize fark ettirdiği figürleri işleyen sanatken, soyut sanat, duyularımızın fark edemediği, fark etmeye alışık olmadığı görselliği işleyen sanat olarak tarif edilebilir.
Soyut, kelimesinin anlamı varlığı duyularla algılanamayan, somutun zıddı olan; somutun karşıtı, nesnelerden bağımsız olarak tanımlanan kurallar, özellikler ve ilişkiler kümesidir. Soyut sanat, biçimler ve renklerin, temsili olmayan veya öznel kullanımı ile yapılan sanattır.
"Soyut sanat, genel anlamıyla doğada var olan gerçek nesneleri betimlemek yerine, biçimler ve renklerin, temsili olmayan veya öznel kullanımı ile yapılan sanata denir." Bu durumda işlenen nesneler aslında nesne de değildir. Soyut sanat terimi Nonfigüratif sanat terimi ile değişmeli olarak kullanılır.
Soyut sanat ilk önce resim sanatında ortaya çıkan bir olgudur. Soyut resim ise fotoğraf makinesinin icadıyla telaşa kapılan ressamların yeni arayışlara girmeye başlamaları, sonucu ressamların figürleri betimlemek amacının dışında ve fotoğraf makinelerinin çekemeyeceği resimler yapmak arayışlarından ortaya çıkmış heykel, plastik sanatlar ve edebiyata da yansımıştır. "20. yüzyıl başında bu terim, gerçek biçimleri sadeleştirilmiş veya değiştirilmiş halleriyle imgelere indirgeyen Kübist ve Fütürist sanatı tanımlamak için de kullanılmıştır."
Soyut sanat somut özelliği olan bir nesneyi temsil eden bir sanat değildir. Yanı Soyut bir ressamın amacı duyularla algıladığımız somut bir varlığı temsil eden resimler yapmak değildir.
Temsili olmayan sanat olarak da ifade edebileceğimiz soyut sanat batı uygarlığında 20 yüzyıla doğru fark etmiştir. Fakat soyut sanat İslam ve Musevi geleneklerinde yüzlerce yıldan beri bilinen ve uygulanan bir sanat özelliğidir. İnsanların figür olarak resmedilmesinin yasak olması nedeniyle bu kültürlerde süsleme sanatları önemli derecede gelişmiş, nesneler soyut biçimlendirmelerle ifade edilmişlerdir. Örnek olarak kaligrafi ve hat sanatı nonfigüratif sanatların kaynağını teşkil eden ve binlerce yıldır, İslam kültüründe bulunan sanatlardır. "Batı kültüründe de soyut tasarımların kökü eskilere dayanır. Bunlara rağmen, soyut sanat süsleme sanatlarından farklı olarak, dekoratif değil güzel sanatlar adı altında incelenir. Bunun nedeni soyut sanat eserinin kendi başına, sanatçının sadece eserin kendisine yoğunlaşmasıyla ortaya çıkmasıdır."
Soyut sanatın sözcüsü olarak kabul edebileceğimiz Michel Seuphor’a göre “Bir resimde günlük gerçek görülmüyorsa o resim soyuttur. Bir resmin soyut olabilmesi için doğa gerçeği ile tüm ilişkilerini kesmiş olması şarttır.” Böylece resimde kendini şekillendiren soyut sanat anlayışı mekân fikrini ve figürü reddeden, resmin konusu ne olursa olsun hiçbir doğa unsurunu ele almadan kendine yeten plastik olanaklarıyla kendi sanatçısını anlatmaya yeten bir anlayış olarak şekillendi. Wassily Kandinsky resim sanatına katkılarının yanı sıra düşünür ve yazın adamıydı. Sanatçının 1910 yılında yaptığı sanat tarihinde dış gerçekle ilintisi olmayan ilk soyut resmi yaparak soyut sanatın başlangıcını oluşturdu.
Not: Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, Resim,Tablo, kaligrafi, ebru, Fotoğraf, minyatür, hat, sedef, el işi, oya, bezeme, Telkari, kazaziye benzeri çalışma ve araştırmalarınızı, sitemize üye olarak , bize başvurarak ESA'da paylaşarak kültürümüze katkıda bulunabilir, kendinizi ve ürünlerinizi tanıtabilirisiniz.
BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM veya s_kuzucular@hotmail.com