Süleyman Arif Efendi
(ö. 1183/1769) Divan şairi ve hattat.
İstanbul'da doğdu. Asıl adı Süleyman’dır. Şiirlerinde Arif mahlasını kullandığından Arif Süleyman adıyla tanınmıştır. Kaynaklarda doğum tarihi ile ilgili bir kayıt bulunmayan şairin ismi, Mir Süleyman Arif bin Hasan bin İbrahim olarak verilmektedir.
Babası, III. Ahmed devri (kethüdalarından ve mîrâ- hür-ı şehriyârîlik de yapan Haşan Ağa dır. [1] Babasının sayesinde iyi bir tahsil gördüğü yazdığı şiirlerinden, eserlerinden ve görevlerinden de anlaşılan Arif Süleyman tahsilinden sonra divan kalemine girmiş [2]ve ilk görevinden itibaren defter eminliğine kadar yükselmiştir. Bâb-ı Âlî’de yetişen Arif Süleyman Bey, önce tezkire-i sânî ve ardından tezkire-i evvel (H.1176 M.1763) rütbeleriyle Dîvân-ı Hümâyûn’da kâtiplik yapmıştır. [3]
Süleyman Arif Efendi divan kâtipliği görevlerinden sonra silâhtar kâtipliği (1177/1763), bir yıl sonra süvari mukabeleciliği görevine yükselmiş en sonun da defter eminliği (1182/ 1768) vazifesine kadar yükselmiştir. Rumeli'de sefere çıkan orduyla İsakça veya Babadağ'da defter eminliği görevinde iken 1183 (1769) tarihinde vefat etmiştir.[4]
SANATÇI KİŞİLİĞİ
Devrinin tezkireciler onun devrinin en iyi şairleri arasında göstermişlerdir. Tezkireciler “ üç dilde şiirleri olduğunu, bunların birer divan halinde toplandığını belirtmişlerdir.” Ancak bu divanlarından sadece Türkçe olanı elde bulunmaktadır. Şairin yazmış olduğu bazı Farsça manzumeler de günümüze ulaşmıştır.
Tezkirecilerin de bildirdiklerine göre Ârif Süleyman, şairliği kadar çağının tanınmış hattat ve müzehhepleri arasındadır. “Sülüs ve nesih yanında bilhassa ta'lik ve divanî yazıda üstat kabul edilmiştir. “[5] Hat hocaları arasında Eyüp türbedarı Memiş Efendi ile amcası kapı ağası muhasibi Noktacızâde İsmail Efendinin olduğunu bildirmişlerdir. [6]
Devrinin kaynakları şairin bir dönem rind ve levendan meşrep bir hayat sürdüğünü ifade etmişler bu rindanelik günleri bazı şiirlerine de yansımıştır. Fakat Rindane günleri bittikten sonra şairin dine ve tasavvufa yöneldiği divanı dışındaki diğer eserlerinde daha ziyade bu tür konularda yazdığı dikkati çeker.
Eserleri.
Divanı Türkçe ve bir kısım Farsça şiirleriyle tahmis ve nazirelerinin yer aldığı eserin İstanbul Üniversitesi (TY, nr. 494) ve Süleymaniye kütüphanelerinde (Esad Efendi, nr. 2656; Hacı Mahmud Efendi, nr. 5297) nüshaları vardır.
Hilye. Hâkânî'nin eserine nazîre olarak kaleme alınan ve bu yolda başarılı sayılan eser 241 beyittir. Süleymaniye Kütüphanesi (Hacı Mahmud Efendi, nr. 4487/ 1; Damad İbrâhim Paşa, nr. 411/1) Hoca Mehmed Râ- sim Efendi'nin talebelerinden hattat ve şair Abdülbâkî b. Ahmed tarafından güzel bir nesihle yazılmış olan 1190 (1776) tarihli nüsha (Esad Efendi, nr. 3585/ [7]
Mi'râciyye. Ârif Efendi'nin bu eseri, Ârif mahlasını kullanan şair, bestekâr ve hattat Ab- dülbâki Ârif Efendi'nin mi'râciyesiyle karıştırılmaktadır. Mi'râciyeler üzerinde bir doktora çalışması yapan Metin Akar kitabında bu karışıklığı belirtmiş ve bu arada Süleymaniye Kütüphanesi'nde Ârif Süleyman adına kayıtlı nüshaların (Halet Efendi, nr. 355/ 12; Nafiz Paşa, nr. 1514/ 4; Hamidiye, nr. 387/2) Abdülbâki Ârif e ait olduğunu ileri sürmüştür. Ancak 1168 (1754) tarihinde Yesârîzâde İsmâil (ö. 1765) eliyle istinsah edilmiş çok güzel bir nüsha olan Hâlet Efendi yazmasının Ârif Süleyman'ın eseri olduğu anlaşılmaktadır. [8]
Reğâibiyye. Farsça bir manzume olan bu eser divandaki manzumeler arasında yer almakta, ayrıca müstakil bir nüshası da Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunmaktadır (Damad İbrâhim Paşa, nr. 411/2). Bunlardan başka şairin Süleymaniye Kütüphanesi yazmaları arasında Sâniha adlı Farsça bir eseri daha görülmektedir (Esad Efendi, nr. 3585). [9]
Ârif Efendi'nin şiirlerinden bir kısmı yanlışlıkla Reîsülküttâb Ârif Efendi divanına (Bulak 1258) alınmıştır.
HAKKINDA BİBLİYOGRAFYA:[10]
Râmiz, Âdâb-ı Zurefâ, Millet Ktp., Ali Emîrî, nr. 762, vr. 173a; Şefkat, Tezkire, Millet Ktp., Ali Emîrî, nr. 780, vr. 45b-46a; Suyolcuzâde, Devhatul-küttâb, s. 96; Müstakimzâde. Tuh¦ fe, s. 211; Fattn, Tezkire, s. 257-258; Sicill i Osmânî, III, 266; Osmanlı Müellifleri, II, 317- 318; Ergun, Türk Şairleri, I, 77-79; TYDK, s. 819-820; Metin Akar, Türk Edebiyatında Manzum Mi'râc-nâmeler, Ankara 1987, s. 184-185.
BEYİTLERİNDEN ÖRNEKLER ( Hilye adlı Eserinden) [11]
Beni mest itdi mey-i hubb-ı sivâ,,
Ald hûşum ragabât-ı dünyâ (387)
Âdet oldı bana gayrı giderek
Muttasıl zevk ü safâ lâ-yenfekk (389)
Eylemez zerrece fikr-i encâm
Mey u mahbûb ile hod kârı tamâm (391)
Dâ’imâ sevk ideyor emmâre
Zülf-i dil-dâr ile çeşm-i yâre (392)
Ey kerem kânı yine eyle kerem
Ne kadar âsî isem mücrim isem (405)
Melce’im iki cihân serveridir
Enbiyâ serveridir efseridir (406)
Ey atâ menba’ı Hayy u Müte’âl
Be-hakkı Ahmed-i tâbende-cemâl (407)
KAYNAKÇA
[1] MUSTAFA UZUN, Arif Süleyman ,DİA 3. CİLT, İSTANBUL, 1991
[2] Yard.Doç.Dr.Lütfi ALICI, ARIF SÜLEYMAN VE HILYE-I NEBÎ ADLI ESERI, Akademik Araştırmalar Dergisi ( Ağustos-Ekim 2004, Yıl. 6, S. 22, s. 129-148)
[3] Yard.Doç.Dr.Lütfi ALICI, ARIF SÜLEYMAN VE HILYE-I NEBÎ ADLI ESERI, Akademik Araştırmalar Dergisi ( Ağustos-Ekim 2004, Yıl. 6, S. 22, s. 129-148)
[4] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank. 2005, shf. 65
[5] MUSTAFA UZUN, Arif Süleyman ,DİA 3. CİLT, İSTANBUL, 1991
[6] Yard.Doç.Dr.Lütfi ALICI, age.
[7] MUSTAFA UZUN, Arif Süleyman ,DİA 3. CİLT, İSTANBUL, 1991
[8] MUSTAFA UZUN, Arif Süleyman ,DİA 3. CİLT, İSTANBUL, 1991
[9] MUSTAFA UZUN, Arif Süleyman ,DİA 3. CİLT, İSTANBUL, 1991
[10] MUSTAFA UZUN, Arif Süleyman ,DİA 3. CİLT, İSTANBUL, 1991
[11] Yard.Doç.Dr.Lütfi ALICI, age( Ağustos-Ekim 2004, Yıl. 6, S. 22, s. 129-148)