Sultandan Bir Gün Teligram Geldi

09.09.2016

 
  • Sultandan Bir Gün Teligram Geldi

  • Sultandan bir gün teligram geldi
    Yüreğim benim hançerle deldi
    Davet eder bizi divan kuruldu
    (Davetlidir bize dügün kuruldu)
    Gaz(i) olanlar yola doğruldu

    Git anam durma Hakk'ın yoludur
    Cihade giden mümin kuludur
    Var düşmane karşı ecdadın kanunudur
    Yalnız beklerim mektubun sıkça sal

    Aman validem sakın kahrolma
    (...)
    Koyver gideyim bana sarılma
    Anam ver izin gideyim yoluma

    Muhtarlar çağırup hep askerler geldi
    Kiminin keyfi oldu kimi kahroldu
    Birçoğu dönüp yoldan ayrıldı
    O gün işittik Bukreş alındı

    Davullar çalar mezarlık başı
    Valide yüzünden tükenmez yaşı
    Düşmana gönderdi üç karındaşı
    Hoç hatrından çıkar mı o günkü acı

    (...)
    (...)
    (...)
    (...)

    Kışlamız önünde bir uzun selvi
    Kimimiz nişanlı kimimiz evli
    Osmanlı askeri hep dalikanlı
    Varalım düşmana pek şanlı şanlı

    İki arkadaşım bana eşit idi
    Prizren'den çıktık saat beş idi
    Avdetim kanun-i evvel on idi
    Vatandan ayrıldım ömrüm son idi

    Büyük ağaç yanında sigara yaktım
    Elveda olarak Prizren'e baktım
    Hakk'a yalvarıp dualar ettim
    Orada kalkıp yoluma gittim

    Avdetim günlerden çarşanba
    Yattım Çırnavela'da tahta düşekte
    Yedik o gece çorba-yi işkenbe
    Onu da yemez atsan köpeğe

    Varıp Firzoviç'ten gördüm oyun
    Attılar vagonlara nice bir koyun
    Çoktan görmemiştim böyle bir oyun
    İhtiyar ademlere varıp sorun

    Üsküp'te durduk günlerden altı
    Kamilen Arnavutluk ayağa kalktı
    Bütün görenler şaşırıp kaldı
    Borular etrafa çaldı

    Şimendifere binip Üsküp'ten kalktık
    Beş gün beş gece tirende kaldık
    Tirenden inip Şumli'ye vardık
    Şumli'de dahi kırk beş gün kaldık

    Şumli'den hareket Silistre yolu
    Kiminin ayağı dondu kiminin kolu
    Şaşırıp bilmezdik hiç sağı solu
    Murtatların kırıldı başle kolu

    Silistre'ye beş günde vardık
    Çok asker dönüp yollarda kaldık
    Göklüce köyünde misafir kaldık
    Eyvah gençliğimiz takatsız kaldık

    Silize'ye varınca ettiler hörmet
    Ne güç imiş diyar-ı gurbet
    Şimdiden sonra bilelim kıymet
    Diyar-ı gurbet müşküldür elbet

    Kalaraş'a varınca oldu bir hafta
    Vücudum oldu güya bir tahta
    Atsalar üstüme bir beyaz pafta
    Mezardan çıkmış ölüye benzer

    Kalaraş'ta tamam üç ay kaldık
    Karlar içinde bele kadar kaldık
    Biz de bu işe şaşırıp kaldık
    Eyvah gençliğimiz gurbette kaldık

    Kalaraş istasyonu gayet büyüktür
    Tuna'da vapur karada tiren
    Bir akıl var mıdır bu işe eren
    Çok görüp geçirdik böyle bir derdik

    Kalaraş büyücek dükkanı pek çok
    Hepsi viran ehalı tek yok
    Burada kış olmuş pek çok
    Uçan kuşlar havadan düşüyor tek tuk

    Tuna'yı geçip çıktık bir düze
    Yine hakım olduk denize
    Kısmet olur yine geliriz size
    Şimdi gidiyoruz dualar bize

    Tuna suyu gayet derin geçilmez
    Soğuktur suyu bir tas içilmez
    Diyar-ı gurbet müşküldür geçilmez
    Nasıl sabredeyim ben şu diyarda

    Tuna boyu gayet düzdedir
    Biz burada fikrimiz hep sizdedir
    Ağlamayın hey analar
    Yine fırsat bizdedir

    Tuna ortası dağlar
    Yürekler içinde eridi yağlar
    Ağlamayın analar
    Cihadda olanlar sağdır

    Cihadlar fisebilullahtan bir adem
    Hiçbir şey görmedim dünyanın dadın
    Cennette alırsın müradın
    Alırsın kendine bir hüri kızı

    Tuna'da gayetli olur dalga
    Sen ana inanma halka
    Deseler ki öldü Rifat
    Yine sen yalvar Hakk'a

    Tuna içinde olmuş ağaç
    Kereste olanlar hep satılacak
    Düşmandan eski yerler alınacak
    Şimdidir alınacak verilecek

    Aman Tuna suyu artık durulsun
    Şu umumi harplar tarihlere urulsun
    Düşman leşleri derelere dolsun
    Yaşasın Osmanlılar var olsun

    Kalaraş caddesi gayet düzdedir
    Yarabbi vatana artın sen yola
    Kudretin çoktur merhamet kula
    Bakarız gün gece hep sağa sola

    Vatana varsam çoktur a canım
    Caddeye gitmeden yoktur amanım
    Düşman ellerinde ben de peştarim
    Küffarı arayıp vurmak isterim

    Talim edip vardık artık ikmale
    Ne çare daha varmadık düşmana
    Yorgunluk (...) ne çare
    Şaştım eyvah ben de böyle bir hale

    Tamam üç ay Kalaraş'ta kaldık
    Hep düşünüp aşikare kaldık
    Timare varıp dağları saldık
    Şimdi düşmandan intikam aldık

    Kalaraş'ta tamam düşmana vardık
    Aslanlar gibi küffara saldık
    Birçoğu kesip esirler aldık
    Şimdi düşmandan intikam aldık

    Karşıda görünür bir yüce dağlar
    Bir gün umumi analar ağlar
    Yürekler içinde eridi yağlar
    Bir şey yemez evlada saklar

    Harba giderken çok ettik şenlik
    Ölürüz gideriz eyvah hasretlik
    Ne arada var şu gençlik
    Gençliği mi acıyayım yoksa hasretlik

    Vatandan salındık epeyce irak
    Böyle bundan vatana edelim dikkat
    Çok gördü hal biçare Rifat
    Padişak işine edelim dikkat

    Uram süngü ile düşmana salam
    Küffar İngiliz'den Mısır'ı alam
    Düşmandan birçok ganimet alam
    Oradan gidip Hicaz'a varam

    Tuna'nın içinde gemiler gezer
    Yüreğim içinde bir sızı sızar
    Yarabbi murtada gösterme dizzar
    Eyvah Karalaş'ı doldurduk mezar

    Geminin içinde kömürler taştan
    Başımızda ağardı saçlar
    Bizi tuttu hep eski suçlar
    Haneye varsak keselim koçlar

    Koyunlar gider süme süme
    Kalaraş'ta tuttu bizleri hüma
    Yarabbi burada öldürüp koma
    Varalım düşmana edelim yuha

    Kırk para alırdık bir soğan başı
    Günden güne doktur ururdu aşı
    (...)
    (...)

  • TÜRKÜNÜN KÜNYESİ
    KAYNAK: Tacida Hafız
    DERLEYEN: - Tacida Hafız tarafından derlenmiştir. 
    YÖRE :    :    Rumeli, Prizren'e aittir.
    Notaya Alan:   
    TRT Rept. No: :    
  • KAYNAKÇA:  
  • . Türk Folkloru Araştırmaları Yıllığı, 1976, s. 122-128. 
  •  
  •  

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar