Resim Alıntı: tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Dosya:Standard_of_Ur_-_War.jpg&filetimestamp=
Sümer Sanatı- (M.Ö. 2050? – 1950?)
Mezopotamya Neresidir
Mezopotamya: Suriye, Güneydoğu Anadolu (Türkiye) ve Kuzey Irak'ı kapsayan coğrafi bölgeyi tarif eden bir isimdir. Mezopotamya Eski Yunancada "iki nehir arasındaki yer" demektir; μέσος ("arasında") ve πόταμος ("nehir"). Kastedilen iki nehir Fırat ile Dicle'dir, zira bölge bu iki nehrin arasında kalır. Anadoluda kalan kısmına Yukarı, Fırat ve Dicle’nin birleştiği bölgeler ( Şat tül Arap) Aşağı Mezopotamya’dır.[1] Uygarlığın beşiği olarak bilinen bu bölge İrani Halkların doğuş yeri olarak da bilinir.
Yazı ve astronomi ilk kez Mezopotamya'da ve Sümerlerde ortaya çıkmıştır. Sümerler, yazı, dil, tıp, astronomi, matematik, din, fal, büyü ve mitoloji gibi alanlarda ilk öne çıkan ve bilinen toplum olarak göze çarpar. "Yaratılış" ve "Tufan"a ilk kez Sümerlerde rastlanır. Sümerler Matematik ve Geometrinin temellerini atmışlar, dört işlemi bulmuşlar, dairenin alanını hesaplamışlar, çarpma ve bölme cetvelleri hazırlamışlardır. Sümerler astronomide de gelişmişler, burçları bulmuşlar, bir ayı 30, bir yılı 360 gün olarak hesaplamışlardır. Güneş saatini icat etmişler, Dünyada ilk kez ay yılı hesabına dayanan takvimi bulmuşlardır.
Sümer döneminde 21'i büyük olan yaklaşık 35 büyük şehir ve kasaba vardı. Bunlar arasında Kiş, Nippur, Zabalam, Umma, Lagaş, Eridu, Uruk ve Ur sayılabilir..[2] Sümerlerde işbölümü derinleşmişti;1. sınıfı din adamları ve askerler 2. sınıfı halk 3. sınıfı ise kölelerin oluşturduğu bir toplumsal hiyerarşi vardı.
On iki site devletinden oluşan Sümer kentleri surlarla çevriliydi. Her kentin kendi tanrısı vardı ve her kentte en az bir tapınak bulunurdu.
M.Ö. M.Ö. 5000-2400; Yeni Sümerler: M.Ö. 2150-1950 Yıllarında yasanmış olan Sümerler, Akatlar,Babiller,Elamlar,Ur-Uruk,Lagaş ve Ninovalılar burada büyük şehirler kurmuşlardır. Malzeme olarak kerpiç kullandıkları için bu büyük şehirle aradan geçen zaman içinde, birere çamur yığını haline geldiğinden, bugüne taştan yontular, pek az heykel ve kabartma kalmıştır. Mezopotamya’da taş az olduğundan mezarlarda çıkan eserler daha çok Altın, Gümüş ile yapılmıştır. Asfalt veya zift üzerine Sedef kakma eserler bulunmustur. Kabartma olarak maden üzerine yaptıkları eserlerle figürler Mısır resimlerinde olduğu gibi canlı ve kıvraklıkla değil, adeta geometrik biçimlere yaklaştırılmıştır.
Tarım gelişimi ve köy yaşamının başlangıcından yazının ortaya çıkışına kadarki dönemin ünlü yerleşim bölgelerine örnek olarak Samarra, Halaf ve Hasuna verilebilir. Uruk dönemi (M.Ö. 4000-M.Ö. 3100) olarak anılabilir. Bu dönemde güneydeki kentler büyük oranda gelişmiştir.[3] Hazar Gölü’nün doğusundan gelen Sümerler bölgede ilk siyasi birliği kurmuş, şehir develetlerini bir idare altında birleştirmeyi başarmıştır. Ur, Uruk, Lagaş, Nippur ve Eridu gibi site devletleri oluşmuştur. [4] Bu şehir devletlerini Ensi veya Patesi denilen rahip-krallar yönetmiştir. Tüm Mezopotamyaya hakim olan krala "Lugal-kalma" denir. Krallar başkomutan, başyargıç ve başrahip yetkilerine de sahiptir.
Bu bölgede çeşitli halklar yerleşmiş, kültür önderliği birinden diğerine geçmiştir. Bölgenin yerli halkları Samilerdir. Bu halklar içinde Sami ırkından olmayanlar Kassitler, Hurriler, Mitanniler ve Sümerler de vardır. Mezopotamya kültürü Akatların bu bölgede zayıflaması, yerlerine yerleşen Guti’lerin ülkeden sürülüşünden sonra, Sümerlerin Mezopotamya’ya egemen olmalarıyla gelişmeye başlar. Yani Mezopotamya’ kültürü Eski Sümer ve Akkad kültürünün buluşlarına dayanır. Mezopotamya’nın ilk sanat hareketi, M.Ö. 4000 yıllarına ait bir seramik üzerinde görülür. Bu çağdaki kaplarda havyan ve bitkilerin geometrik bir biçimle yapılmış renkli seramiklerdir. Bu tip seramik, Samarra da en olgun seviyesini bulur. Bu model Mezopotamya’ya özgü sanatın başlangıcıdır.
Mezopotamya haritası: Alıntı Vikipedia
İlk Sümer hanedanları Kiş, Uruk ve Ur'dur. Dsetan kahramanları olan Gılgamış'da kral listesine göre Uruk Hanedanı'nın krallarındandır. Sümerlerin ana tanrısı An'dır. Fakat daha sonra Tanrıları Enlil , baş tanrı konumuna yükselmiştir. Tanrıları Enlil, için Nippur'da Ekur adında bir zigurat yapılmış, böylece Nippur şehri Sümerlerin dini başkenti haline gelmiştir. Sümerlerin diğer tanrıları şunlardır:
· Anu veya An: Gök tanrısı, önceleri baş tanrıyken sonra yerini hava tanrısı Enlil almıştır.
· Enlil: Hava tanrısı, tanrıların babası,
· Enki: Bilgelik tanrısı
· Nimmah (Ninhursag): Ulu hanım, ana-tanrıça
· Nanna (Sin): Ay tanrısı
· Utu (Şamaş): Güneş tanrısı, ay tanrısı Nanna'nın oğlu.
· İnanna (İştar): Aşk ve Bereket Tanrıçası
Önemli krallarından biri olan ve Lagaş'ta iktidara gelen Ur-Nanşe yaptırdığı inşaatlarla öne çıkmıştır. Urukagina adlı kralları ilk yazılı reformları sayesinde tanınmıştır. MÖ 2400-2350 yıllarında Sümerler düşüşe geçerken, Akkadlar yükselişe geçmiş, Sümerler, doğudan gelen Elamlılar tarafından MÖ 2000 yılında yıkılmıştır.
SÜMER UYGARLIĞI HAKKINDA GENEL BİLGİLER
Sümerler M.Ö. 3000 başında Fırat ve Dicle Nehirlerinin mecralarına Şattül Arap ve Aşağı Mezopotamya denilen bölgeye yerleştiler. Kuzeyden gelen Sümerler İlk inşaatlarını kamış örgü üzerine balçık çamuru sıvayarak yapıyordu. Daha sonra, pişmiş toprak tuğla, mimarisi oluştu ve güzel formlu, pişmiş kaplar da yapmaya başladılar. Soyut – geometrik süsleme sanatının, yerli halkın sanatı olduğu Sümerlerin de bu sanatı ilerlettiği anlaşılmıştır.
Sümer kültürü üst tabaka ve alt tabaka eserleri olarak iki türlüdür. Halka hükmeden tabaka olan Sümerlerin, aşağı tabaka ya da yerli halkı buradan çıkarmadıkları, yerli halkın mozaik gibi bir teknikle ve geometrik anlayıştaki süslemeler yapmaya devam ettiği anlaşılmaktadır.. Üst tabaka ise , mimari, resim, rölyef ve heykel sanatında ilerlemiştir. Yerli kültüründe soyut – dekoratif anlamda bir sanat, üst tabaka Sümer yönetiminde ise doğa gözlemine dayalı heykel ve rölyef sanatı gelişmiştir.
Sümerliler, tarıma geçen su kanlları açan, matematik ve geometride keşifler bulan, baraj yapmayı bilen, tarım aletleri üreten, yazıyı bulan, kil tabletler üzerine baskı teknğiğine dayalı matbayı bulan, mimari, heykel, resim, süsleme sanatlarında ileri giden bir medeniyettir. Üç veya yedi katlı Ziguratlar Mısır piramitlerinin ilhamı olmuştur. Fakat kerpiç ve tuğla mazlemelerinden yapılan bu binalar taştan yapılmadıkları için günümüze kadar fazla örnek gelememiştir.
MİMARİ:
Taş temeller üzerine güneşte ya da fırında kurutulan kerpiç tuğla kullanarak Dünya sanatında ilk mimari eserleri Sümerler yapmaya başlamıştı. Fakat Mezopotamya uygarlığı site denilen şehir devletleri üzerinde kurulmuştu. Bu kent devletleri aralarında durmadan savaşıyor böylece yönetim bir kentten diğerine geçiyordu. Bu yüzden de Mezopotamya’da sanat, Mısır'da olduğu gibi mantıklı bir gelişim gösteremeyecektir.
“Mezopotamya mimarisi Önasya sanatının tasvir edici değil, inşacı olduğunu, Mezopotamya sanatının süsleme sanatlarında başarılı olacağını göterir. Süs ve ziynet merakı, kaplarda, mimaride, silahlarda ve mobilyalarda açık olarak gözlemlenir. Eşya ve mimarideki süsler bir düzey üzerinde gelişi güzel dağıtılmamış olup ufki ve dikey olarak düzenlenmiştir. Yani tasvirsiz motif, Mezopotamya sanatının başlıca özelliği olmuştur” [5]
Geometrinin temellerini bulan Sümerler bu bilgilerini mimari de de kullandı. Bu yüzden Mezopotamya mimarisinde, matematik anlayışından doğan bir düzen görülür. Salon ve yan odalar düzenli olarak birbirine bağlanır. “İşte bu anlayış anıtsal, görkemli kabul salonlarının mimarisine ve yüksek büyük kapılara gidilmesine başlıca neden olmuştur. Böylece bütün mimarı unsurları bir bütün halinde yapı içinde yer aldıklarını, Mimari süslerin de geometrik, olduğunu görürüz..”[6] Sümerliler şehirlerinin etrafı surlarla çevirip,içlerine tanrılar için tapınak,krallar için Saraylar ve evler yapmışlardır. Sarayları, nehir, taşmalarına karşı yapılmış, yüksek setler üzerine bir takım dörtgen avluların etrafını çeviren çeşitli odalar ve koridorlardan oluşmuştur. Çok odalı olan odaları salona açılan Penceresiz olan bu odalara ışık kapılardan girmektedir. Evlerin üzerleri ahşap örtülüdür.[7]
İlk anıtsal yapıları inşa eden Sümer sanatında mimariye dayalı olarak diğer sanatlar da gelişmeye başlar. Duvarlar ve filpayeler, geometrik süslemelerle, süslerin üzerleri çubuklar ve boncuk kakmalarla, geometrik kesinlikteki kübik bir sisteme dayanan sütunlarla süslenmiştir. Uruk çağının geometrik esasa dayanan mimarisi, renkli halı görüntüsü veren motiflere ulaşmıştır. Süslü ve dekoratif anlatım, Eski Sümer Çağında (Ur’da)ve yeni Sümer Çağı’nda da görülmüştür.
Sümer, kale ve tapınaklarının kapılarına savaşçı, heykelleri, duvarların üzerine insan ve hayvan figürleri yapılmaya başlanır. Sümerler tuğlaların değişik dizilişlerinden yararlanarak kemer ve tonoz yapmayı öğrenmiş, ayrıca kubbeyi de geliştirip ilk uygulayan uygarlık olmuşlardır. Bu kubbeler Harrandaki kubbelere benzeyen ilkel kubbelerdir. Bu kubbeler saray ve konut odalarıyla toros denilen mezar yapılarında kullanılmıştır.[8]
Sümer tapınakları basit bir platform veya bir teras üzerinde yer alır. Tapınakların merkezinde ve içinde kült heykeli ve sunağının olduğu sanılmaktadır. Zigurat adı verilen 3-7 kat arası değişen yüksekliklere sahip tapınakların gelişimi yeni Sümerler döneminde olmuştur. Bu dönemin tapınakları giderek küçülen katlar halinde birbiri üzerine yerleşen teraslardan oluşur ve en üstte yine asıl tapınak bölümü yer alır. “Üst kat Tanrı’nın gökten inmesini sağlayan bir merdivenin başlangıcı kabul edildiğinden burada bir karşılama tapınağı bulunur. Zemin kat ise Tanrı’nın evi kabul edilir ve iki bölüm arasındaki merdivenler cennet ile dünyanın bağlantısını simgeler[9].” Yapılan binaların duvarlarına, yılanlar, canavarlar ve köpek başları işlenmiştir.[10]” Ziguratlar aynı zamanda birer gözlemevi olarak kullanımıştır.
HEYKEL ve KABARTMA
Sümer heyekel mimariye dayalı olarak tapınak ve kale kapılarına ve salonlarına yerleştirilen bir süs öğesi olarak gelişmeye başlar.Kireç taşı,kalker, diyorit ve memerden yapılan Sümer heykelleri Tanrı, tanrıça, krallar, önde gelen kentliler konulu heykellerdir. Bu heykeller ellerini gögüslerinde kavuşturmuş, kürk giymiş, şekilde betimlenir. [11] Heykeller genellikle üz Frontal bir duruş sergiler. Kral ve Tanrı heykellerin başlarında özel serpuşlar vardır. İri gözler, kıvırcık saçlar ve sakallar, incecik dudaklar, kartal gagasına benzeyen burunlar Sümer heyekl ve kabartmalarının belirgin özellikleridir.
Sümer heykellerinde cepheden anlatım vardır. Elbiseler kitle halinde topuklara kadar düz bir biçimde iner ve vucut hatları gösterilmez. Elbiselerin bazılarında bel ince ve etek kısımlarında özentileriyle dikkat çeker. Elbise, vücudu boyuna kadar örter. Ve yalnız bir kol ile bir omuz açıkta kalır. Vucut hatları, yüz, el kol ve diğer organlarının betimlenemesi oldukça realist ölçülerde ve orantılıdır. Kollar, el ve ayak parmakları, belirgin bir titizlikle belli edilir. Yüz, burun, kol ,ayak betimlemelerinde realist ve titiz bir gözlemcilik sonucu elde edilmiş belirgin bir ustalık düzeyi vardır. Sakin duruş, ifadesiz yüz, ve hiçbir saldırgan ifadenin heykellerde görülmeyişi Sümer [12] heykellerinin özellikleridir. Heykeller normal oran ve ölçülerde yapılmıştır. Ellerin, yüzdeki organların ve ayakların işlenişinde ustalaşmak için oldukça ileri düzeyde çalışmışlardır.
Sümer heykellerinde başlar dik, eller göğüse kavuşturulmuş, dirsekler sivri ve gözler özellikle iri yapılmıştır. Her vücut bölümünün üzerinde ayrı ayrı durulduğu için, heykel ve kabartmalarda bazı oransızlıklar da görülebilmektedir. Baş, göz, kaş, burun, saç, sakal, kulaklar ve dudaklar daha önemli görülmüş, ayaklara daha az değer verilmiştir. Figürlerdeki duruş ve geometrik biçime yaklaşmış durumdadır. Sümerlerin geometri bilgisi heykellerine de yansımıştır.
“Tanrılarda ve tanrıçalarda, gene eski bir Sümer geleneği olan hayvan postu, elbise ya da manto görülür. Plastik heykel anlatımı, kişisel karakter, heykellerde görülmez ve elbisenin altından vücut kendini göstermez. Eteklerde, aynen Mısır heykellerinde olduğu gibi yazı motifleri önem kazanır[13].
Kabartmalar kral, tanrı ve günlük yaşam konuludur. Dinsel törenler, temel atm törenleri, savaş sahneleri, işlenmiştir. Rölyeflerde derinlik belli edilmemiş gövde cepheden, karın kol ve bacaklar profilden, omuz ve eller ön cepheden belli edilir. Ancak figürlerde üç boyutlu heykel özellikleri vardır. Sakallar blok görünüşlü, kıvırcık, uzun ve aşağı doğru uzamaktadır. “Egemen konu, eski bir Sümer motifi olan, “oturan tanrı” tipidir. Lagaş’da bulunmuş bir dikili taş üzerinde, Eski Sümer rölyeflerinde tanıdığımız, büyük bir harp (müzik aleti) çalan adam motifi görülmektedir. Elinde vazo tutan tanrıçalar da rölyeflerde konu olur[14].”
Sümer heykelleri ayakta frontal duruşlu ve oturan insan duruşlu heykeller şeklindedir. Yeni Sümer heykellerinde saç ve sakal ortadan kalkar yerine peruk gelir Gudea’ heykeli yeni Sümer sanatının ürünü olarak dikkat çeker. “Gudea’nın heykellerindeki kitle ve blok da bu anlayışı yansıtır. Gudea ve oğlu sakalsız, saçları kıvırcıktır.. Gudea’ nın başı enerjik bir anlatım içindedir. Kaşlar stilize olmakla beraber, heykel genel havası içinde gözleme dayanan bir canlılık gösterir. Saçların süs durumuna ve bazı stilize unsurlara rağmen sert anlatım fark edilmektedir. Gudea’nın birkaç başı, bilhassa güzel şekillendirilmiştir. Gözlerin biçimlendirilişi, bombeli göz kapakları, ileri çıkıntılı ve güzelce taranmış kaşlar, etli şişkin dudaklar dikkati çekmektedir.. Yeni Sümer Sanatının başındaki sert anlatım ile sonraki yumuşak anlatım dikkate alınınca, Yeni Sümer Çağında hem sert, hem de yumuşak heykel anlatımının ifade olanağı olarak değerlendirildiğini görürüz. Daha sonraları Babilon-Asur sanatındaki heykel kaidelerinin önünde şekillendirilen aslanlar, bu devirde yapılan tanrı heykellerinde de görülmektedir. Susa’da bulunmuş olan Tanrıça “İnnin’in Oturan Heykeli”nde Sümer-Akkad birleşimi bir hayvan motifi dikkati çekiyor..”
“[15]
KAYNAKÇA
· [1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/mezopotamya-uygarliklarinda-heykel-sanati/112503
· [2] https://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%BCmerler
· [3] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/mezopotamya-uygarliklarinda-heykel-sanati/112503
· [4] Doç. Dr, Zeki İbrahimgil, Lise 1 Sanat Tarihi Dersi, Koza Yayınları, 2012 Ankara,shf, 40-44
· [5] https://tr.wikipedia.org/wiki/Mezopotamya_mimarisi
· [6] https://tr.wikipedia.org/wiki/Mezopotamya_mimarisi
· [7] Doç. Dr, Zeki İbrahimgil, Lise 1 Sanat Tarihi Dersi, Koza Yayınları, 2012 Ankara,shf, 40-44
· [8] https://tr.wikipedia.org/wiki/Mezopotamya_mimarisi
· [9] https://tr.wikipedia.org/wiki/Mezopotamya_mimarisi
· [10] Adnan Turani, Dünya Sanat Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2O12
· [11] oç. Dr, Zeki İbrahimgil, Lise 1 Sanat Tarihi Dersi, Koza Yayınları, 2012 Ankara,shf, 40-44
· [12] Adnan Turani, Dünya Sanat Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2O12
· [13] Adnan Turani, Dünya Sanat Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2O12
· [14] Adnan Turani, Dünya Sanat Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2O1
· [15] Adnan Turani, Dünya Sanat Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2O12