Son yüzyılın en büyük ve en kirli savaşı yaşanıyor yanı başımızdaki Suriye’de. Mehmet Akif’in, bir asır evvel yaşanan Çanakkale mahşerini anlattığı şu mısralar tıpkı yaşanan hayat gibi tekerrür ediyor: “Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,/Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.” Değişen sadece zaman… Bu çirkin savaşın en büyük ve en acı tesirleri evvela Suriye’ye, sonra da Türkiye’ye olmuştur. Bunlardan bazıları şunlardır:
- Mülteciler(Göçmenler) Sorunu: Suriye’de beş yılı aşkın bir zamandan beri kanlı bir savaş yaşanıyor. Bu savaşın Türkiye’ye birçok olumsuz yansıması olmuştur. Bunların başında mülteciler sorunu gelmektedir. Suriye Savaşı başladığı günden beri mülteciler Türkiye’ye akın ediyor. Bu, ülkemizin ekonomik ve sosyal durumunu olumsuz yönde etkiliyor. Nasıl ki Mekkeli Müslümanlar(Muhacirler) Medine’ye hicret ettiğinde Medine’nin yardımsever insanları olan Ensar halkı onları bağrına basmışsa Türkiye de kardeş ülke Suriye’nin mazlumlarını bağrına basıyor, onlara Ensar(kardeş) oluyor.
- Güvenlik Sorunu: Bugün Suriye’de adı konulmamış bir 3. Dünya Savaşı yaşanıyor. Bugün bu topraklarda birçok millet at oynatıyor. Türkiye ile Suriye arasında 900 kilometre sınır var. Bu sınırlar tam anlamıyla güvenli değil. Bu kadar uzun bir sınırı güvenlik altına almak da mümkün görünmüyor. Suriye’de cirit atan hainler Türkiye’ye sızarak hain eylemlerde bulunabiliyorlar. Ankara’daki, İstanbul’daki ve Suruç’taki kanlı eylemler sınırdaki bu sızmalar sonucunda gerçekleşti. Milletimizin canı yandı.
- PYD’nin ve Kürtlerin Türkiye’ye Karşı Kışkırtılması: Bugün Türkiye sınırının öte yakasında Suriyeli Kürtlerden oluşan PYD var. Bir terör örgütü olan PYD, Türkiye için kısa ve uzun vadede bir tehdit unsurudur. ABD ve Avrupalılar, Türkiye’nin yanı başında bir Kürt devleti kurmak ve bu devleti emellerine hizmet ettirmek istiyorlar. Bu illegal sözde devleti silahlandırarak sınır güvenliğimizi tehlikeye atıyorlar.
- IŞİD’in Varlığı: Ortadoğu’daki enerji kaynaklarını egemenlikleri altına almak isteyen Batılılar ve ABD’liler, Suriye’deki mezhep çeşitliliğini kaosa çevirerek IŞİD adlı bir terör örgütü oluşturdular. Baş kesen ve Müslüman kanı akıtan bu caniler Türkiye için de büyük bir tehdittir. Bu caniler Türkiye’de kanlı eylemler gerçekleştiriyorlar. Halkın var olan huzurunu kaçırıp insanları korku ve endişeye sürüklüyorlar.
- Ekonomik Yükün Ağırlaşması: Mültecilerin Türkiye’ye akın etmesiyle beraber Türk ekonomisinden bu insanlara yüklü miktarda pay ayırmak zorunda kaldık. Üç milyona yaklaşan mültecilerin yeme, içme, giyinme, barınma ve sağlık ihtiyaçları daha düne kadar tamamıyla Türkiye bütçesinden karşılanmaktaydı. Son zamanlarda Batılılar Avrupa’ya göçü engellemek için Türkiye’ye maddî destekte bulunmaya başladılar. Buna rağmen birçok gider hâlâ millî bütçemizden karşılanmaktadır.
- Toprak Bütünlüğümüze Tehditler: Beş yıldan beri devam etmekte olan Suriye’deki iç savaşın nasıl sonuçlanacağı bugün itibariyle belli değildir. Batılı güçler kolay lokma olsun diye Suriye’yi bölmek istemektedir. Özellikle Kürtlerin PYD çatısı altında devletleşme gayretleri Türkiye’nin toprak bütünlüğüne karşı büyük bir tehdittir. Zira Kürtler, Suriye’de devlet kurabilirlerse(ABD ve Batılı devletler buna izin verirlerse) Türkiye’den de toprak koparmak için her türlü çirkefliği ve şiddeti kullanacaklardır. Bunun emareleri görülmektedir. Bu durum millî güvenliğimize büyük bir tehdittir.
- İthalat ve İhracatımızın Azalması: Türkiye, daha düne kadar yakın komşuları olan Suriye ve Irak’a yüklü miktarda mal satmaktaydı. Suriye Savaşı çıktıktan sonra artık Suriye’ye ihracat yamamıyoruz. Suriye Savaşı nedeniyle Irak’a ihracatımız da çok azalmış durumdadır. Bunun yanında Suriye meselesinde bizim karşımızda bulunan Esat güçlerine destek olan Rusya’yla da ihracatımız bitme noktasına gelmiştir. Bu da ekonomimizi ciddi biçimde olumsuz olarak etkilemektedir. Bu örnekler artırılabilir.