Sürmene Bıçağı

21.08.2016

 


 

Sürmene Bıçağı

Maden işleme Türk kültürünün ortaya çıktığı zamandan beri Türkler tarafından bilinen bir husustur.  Kılıç, çakı- bıçak yapımcılığı eski Türk destanlarında bile yer alan mesleklerdir. Madencilik ve demircilik alanında çok eski bir geçmişe sahip olan Türkler, kılıç, bıçak ve hançer yapımında kendilerine özgü yöntemler geliştiren bir millettir. Türklerin çok eskiden beri çelikten kılıç ve kargı yaptıkları altını ve bakırı işledikleri,  ittifakla kabul edilen bir gerçektir. (.edebiyadvesanatakademisi.com/sanat/269-geleneksel_caki_bicakl ) Türklerin bu alanda ne kadar köklü bir geçmişe sahip olduğu tarihteki pek çok hadiseden ve olaylardan anlaşılabilir. Söz gelimi Cengiz Han bile kılıçlarını Türklerden temin etmiş veya Türk ustalarına sipariş vermiştir.  Moğol ülkesine giden Çinli elçiler Moğolların çelik işlemeyi bilmediklerini Moğol generallerinin ve ordularının kılıçlarını Uygur Türklerine ısmarladıklarını yazmışlardır. (.edebiyadvesanatakademisi.com/sanat/233-osmanlil)

Bıçak ve hançerin Türklerde ne kadar önem gördüğü gündelik bir aksesuar veya eşya olarak da kullanıldığı, günlük yaşamda bile erkekler için bu silahları takmanın ne derece önemli olduğu, silahın kalitesinin, şeklinin bir statü ve durum göstergesi olduğu minyatürlerden de anlaşılır.  Gerek Türk minyatürcülerinin gerekse yabancıların çizdiği tabloların ve gravürlerin en önemli ayrıntılarından birisi erkeklerin üzerlerinde taşıdığı hançer kılıç ve bıçak olarak betimlenir.

Türklerin bıçakları ve kılıçları olması gerekenden daha özenli ve estetik olarak yapmalarının bir nedeni de kılıç, kama, bıçak ve hançerleri kuşaklarında taşıyarak bir çeşit statü ve zenginlik göstergesi olarak sunmaları sebebiyledir. Bıçak hançer ve kılıçların kullanım amaçlı üretilmelerinin yanı sıra sapları; abanoz, fildişi, gümüş, altın kaplama olan, elmas, mercan, yakut, zümrüt vb. taşlarla süslü olarak yapılanları da vardır. Mücevherlerle süslenen bu tip kılıçlar yüksek düzeydeki memurlar vezirler, sadrazamlar ve saray için yapılmışlardır. Müzelerimizde bu şekilde yapılmış çok değerli kılıçlar ve hançerler vardır.

Bıçakçılık alanında kendine özgü bir stile sahip olan Sürmene bıçakları kullanım gerekçelerinden ziyade, işte bu gereksinimi karşılasın diye üretilen, erkeklerin, güç, erk, zenginlik, makam ve statü göstergesi olarak da kullandığı bir aksesuar olsun diye üretilen geleneksel bıçaklarımızdan birisidir.

Sürmene bıçaklarının yapımında, süslemelerinde ve namlularında görülen ihtişam ve özenme, bu bıçakların Karadeniz halkı açısından ne derece önemli bir aksesuar olarak kullanıldığını kendi görüntüsü ile belli etmektedir. Sürmene de bıçakçılık tarihi çok eskilere dayanmakta olup uzun yıllar boyunca oluşan bir kültür ve teknikle beraber günümüze gelmiştir.

Sürmene bıçakları Karadeniz’in yaşam koşullarına uygun olarak sert, dayanıklı, eğilmez, kırılmaz ve çok keskin olmak özelliklerini taşıyan kendine özgü biçimselliği olan özel üretimli ve şekilli bıçaklardır. Sürmene bıçakları kendine özgü şekilleri, kınları, namlu şekilleri, namlu ve saplarındaki özel motifleri ve formları ile özel bir yere sahiptir.

Doç. Dr. Haşim KARPUZ adı geçen yazısında bıçakların ve hançerlerin gündelik yaşamdaki önemini şu şekilde vurgulamıştır: “Kültürümüzde bıçak günlük eşya oluşunun yanı sıra silah olarak sembolik bir değer taşır. Eski bıçaklar ve silahlar ata yadigârı olarak saklanır, odaların en güzel köşelerinde sergilenir, mezar taşlarında bile yiğitlik sembolü olarak bıçaklar ve kılıçlar kazılırdı. Osmanlı döneminde de erkeklerin günlük kıyafetlerinin bir parçası ola­rak bıçakları görüyoruz. Anadolu'yu gezen seyyahlar geleneksel giysiler içerisinde Türklerin bellerinde taşıdıkları süslü bıçakları ayrıntıları ile anlatırlar.” (Doç. Dr. Haşim KARPUZ, a.g.y.)

 

Osmanlı döneminde Bursa, Balıkesir, Yatağan, Sivas, Afyon, Ankara, Kastamonu ve Sürmene bıçak kılıç ve hançer üretilen yerlerden birkaçıdır. Sürmene'nin ülke geneline bıçaklarıyla ün saldığını, bıçakçılığın ilçede önemli bir geçim kaynağı olduğu eskiden beri bilinen bir gerçektir.

Fakat geçmişten bu güne değişen yaşam koşulları ve bazı yasaklamalar Sürmene’deki bıçakçılık geleneğinde bazı değişimleri de beraberinde getirmiştir. “Değişen hayat şartlarına uygun olarak bıçak artık bir silah ve prestij sembolü olmaktan çıkmıştır. Anadolu'nun diğer merkezlerinde olduğu gibi Sürmene'de de geleneksel tarzda çalışan çok az bıçak ya­pım ustası bulunmaktadır. 1930-1950'li yıllardan sonra sivri Sür­mene bıçaklarının taşınması, yapımı yasaklanınca ustalar bu mesle­ği bıraktılar. Bugün az sayıdaki usta çakı, meyve bıçağı, ekmek bıça­ğı, kasap ve çay kesme bıçağı gibi birçok bıçak türlerini yapmaktadır­lar”. .” (Doç. Dr. Haşim KARPUZ, a.g.y.)

Sürmene bıçakları hakkında detaylı bir çalışma yapan  Doç. Dr. Haşim KARPUZ,  Sürmene bıçaklarını şu şekilde tanımlar “Sürmene bıçağı yaklaşık 20 cm uzunluğunda tek ağızlı, namlusu oluklu sivri uçlu tekli, çiftli olarak veya üçlü olarak yapılan ve kının­da saklanan bir el sanatı ürünüdür. Silah olan bu bıçaklardan başka değişik amaçlı bıçaklar da yapılmaktaydı. Günümüzde sivri bıçaklar yapılmamaktadır.” Doç. Dr. Haşim KARPUZ, a.g.y.)

Sürmene’de halen de geleneksel usullerle bıçak yapımcılığı sürmekte olsa da Sürmene’ye özgü olan bazı bıçak ve kama- hançer türleri artık üretilmemektedir. “ Sürmene bıçakları devam ettirilmeye çalışılan bir el sanatımızdır.  20. yüzyılın başlarında Sürmene, Gölonsa (Soğuksu) mahallesinde birçok evde küçük atölyelerde bıçak yapımı çok yaygındı. Kaynaklara göre 1950’li yıllarda bıçak üreten ev sayısı 200 civarındaydı.  Sivri Sürmene bıçakları, üzerindeki kan olukları yüzünden öldürücü olduğu için 1933 ve 1953 yıllarında çıkarılan kanunlarla yasaklandı.” Yasaklanan bu bıçak tipi Oluklu Kama adı verilen kamadır.

Sürmene daki bıçakçılar, sadece oluklu kama üretmemiş çakı ekmek bıçağı, dekor bıçağı, satır, fileto bıçağın, tıbbi bıçaklar gibi çok sayıda bıçak tip üretmişler ve üretmektedirler.    “ 1940 lı ve 50 li yıllarda Sürmene bıçak horonu oldukça popülerdi. Yurt çapında düzenlenen halk oyunları yarışmalarında, gösterilerde Sürmene Bıçak Horonu ekipleri katılarak üstün başarı elde etmişlerdi. Bu sıra dışı horon herkesin dikkatini çekiyordu. Sahnede iki adamın önce karşılıklı horon edip sonra kol kadar uzun kamalarla birbirlerine saldırı figürleri ile süslenmiş dans gösterisini izleyen bir çok kimse bu durumu gerçek bile sanmıştır.” (https://www.emlakhavuzu.com.tr/arsa/article23.html )

Sürmene’ye özgü olan ve tehlikeli silah statüsünde görüldüğü için üretimi yasaklanan oluklu kama gibi bıçakların dışında diğer bıçak türlerinin yapımı sürmektedir. Geleneksel yöntemlerle bıçak yapan usta sayısı oldukça azalmış olmasına rağmen son yılarda bu geleneğin yaşatılabilmesi için çareler aranmakta faaliyetler yapılmaktadır.  Buna rağmen Sürmene’ye özgü olan kanın dışarı akmasını engelleyerek iç kanamdan ölümlere sebebiyet veren bıçak türlerinin üretimi yapılmamakta bu konudaki yasaklamalar devam etmektedir. Sürmeneli ustalar bu bıçak türleri dışındaki bıçak üretimini sürdürmekte çağın koşullarına ve ihtiyaçlarına göre üretimlerini daha da çeşitlendirmeye çalışmaktadırlar.

Buna rağmen Sürmene’ye özgü olan oluklu kama hatıra eşya olarak veya kullanım maksatlı olarak el altından yapılıp satıldığı bilinmektedir. “Cumhuriyet döneminde oldukça meşhur olan bu kama neredeyse her delikanlının belinde mevcut idi. 1952 yılında üretimi ve satılması yasaklanan Sürmene Oluklu Kama Bıçağı en meşhur Sürmene bıçağıdır ve Sürmene bıçağını popüler kılan önemli figürlerdendir. Üretimi ve satılması yasak olan bu kama halen gizli olarak Sürmene'de üretilmekte ve el altından satılmaktadır.” ( yerelmarket.com/Surmene-bicaginin-sahtesi-nasil-)

Sürmene Bıçağı Yapımı

Geleneksel bıçakçılığımızda kullanılan malzeme ve ekipmanlar: demir, meşin körük ocağı, çekiçler, örs, mengene, keser, kıskaç, sunturaç, kalıp, keçe, zımpara taşı, bileği taşı, çark, aşkı takımı, kömür, zeytinyağı, kemik, tel, delgi, keski, törpü, eğe, mühür, kazzağı, tığ, saplık usturası, saplık demiridir. (edebiyadvesanatakademisi.com/sanat/93-geleneksel l )

Yapım Araçları:

Sürmene'de bıçak yapımında kullanılan aletlerin  bir kısmı Sürmene bıçağı yapmaya mahsus el aletleridir.

           a.Ocak-Körük: Bıçak parçalarının dövülmesine biçimlendirilmesi ve su verilmesinde kullanılan aletlerdir. Ocak ateşin yakıldığı yer körük ise ateşin harını arttırmayı sağlayan alettir.

           b.Örs:  Metal parçaların dövüldüğü, biçimlendirildiği araçtır.  yarayan alettir.

          c.Makas: Bıçakların boyutuna göre çelik levhaları kesmeye yarar

          d.Mengene: Bıçağı sabitlemeye, sıkıca tutturmaya ve işleme yapılması için yerinden oynatmamaya yarayan alettir.

          e.Kösre taşı: Bıçakların parlatılmasını keskinleşmesini, bıçakların ucunun bireylenmesini sağlayan alettir.  Bir kolla döndürülerek silindir kesitli bu taşa bıçağın yüzeyi ve keskinleştirilecek tarafı tutulur.  Günümüzde bu taşın kullanımı pek kalmamıştır. Bu taş her taştan yapılmaz Köse taşının kullanıldığı özel taşlar vardır. Kösre taşının yerine artık daha çok motor, zımpara taşı ve  keçe  kullanmaktadır.

 Yapım Safhaları

Doç. Dr. Haşim KARPUZ, Sürmene’ye özgü bıçak yapımcılığını şu şekilde anlatmaktadır. “ Sürmene tipi “Sivri bıçak için 4-5 mm kalınlığındaki çelik levha 1-1,5 cm genişlikte ve bıçak uzunluğuna göre (ortalama 20 cm.) kesilirdi. Şimdi yapılan av, meyve, sofra bıçakları boyutlarına göre kesiliyor. Bu ilk şekle "Sirim" deniliyor. "Sirim" ocakta körük ateşi ile tavlanarak "taslak" haline getiriliyor. Bu ilk taslak dövülürken külün içerisine sokulur ve çeliğin sertleşmesi sağlanır. Bundan sonra bıçağın eğe veya kösre ile "tesviye"si yapılır, oluk aletiyle gerekiyorsa oluklar açılır. “(Doç. Dr. Haşim KARPUZ, a.g.y.)

Sürmene bıçaklarının yapımı esasında diğer il ve ilçelerimizde yapılan el işi bıçaklardan çok farklı özellikler taşımazdı. Fakat Sürmene bıçakları genel namlu kısımlarının şekli ve saplarına verilen özel önemle işlemler açısından ülkemizdeki diğer bıçaklardan farklı özel bir öneme sahipti. Kuşkusuz ki Sürmene bıçaklarının yapımına şekil ve süsleme açısından özel önem veriliyordu.

"Su verme" işlemi bıçak et renginde kırmızı oluncaya kadar tavlandıktan sonra Yunus balığı yağı içerisine batırılmak suretiyle yapılır. Balık yağı içerisine bıçak dik gelecek şekilde daldırılır ve çevrilir. Daha sonra parlatma keçesinde bıçak parlatılır. Kösre taşında ince olarak bilenir.”  (Doç. Dr. Haşim KARPUZ, a.g.y.)

 

SÜRMENE BIÇAKLARININ PARÇALARI VE YAPIM ŞEKİLLER

  1. SAP

Sap olarak adlandırılan kısım bıçağın elle tutularak kullanıldığı bölümdür. Bu malzemeler arasında boynuz, tahta ve son yıllarda fiber gösterilebilir. Nadiren de olsa demir, deri gibi malzemeler de sap olarak kullanılmışlardır. Sapları; abanoz, fildişi, gümüş, altın kaplama olan bu bıçakların elmas, mercan, yakut, zümrüt vb. taşlarla süslü saray için yapılmış bıçaklar da görmek mümkündür.  Sürmene de bazı bıçakların sapları düz, bazıları da boğumlu yapılır. Boynuz saplar bazen burmalı yapılmaktadır.

  1. Boynuz Sap:

Boynuz bıçakçılık sanatının en temel ve en önemli malzemelerindendir. Boynuzun kolay ,ucuz, sağlam ve istenilen şekli vermeye uygun bir madde olması sebebiyle bıçakçılıkta özellikle Sivas yöresinde çok tercih edilmekteydi.

  1. Fiber Sap:

Çep bıçaklarında maliyetinin ucuz olması ve dayanıklı oluşu sebebiyle fiber sapların kullanımı artmaktadır.

  1. Tahta Sap:

Tahta sap genellikle sabit ağızlı bıçaklarda kullanılır. Gürgen veya isirin ağacı gibi değişik ağaç çeşitlerinden elde edilir.

“Sap takımından sonra "elma ve perçinleme" işi yapılır. "Elma" bı­çak ile sap arasındaki süslü kısımdır, iki parçadan oluşur ve birbirine lehimlenir. Elma kısmının uzunluğu yaklaşık 2cm dir. Elmanın yan yüzlerde bıçağın gövdesi üzerine taşan kısmına "Pervaz" denir. Pervaz iki yanda ağız kısmından sırta doğru girinti çıkıntılar yaparak uzanır. Pervaz uzunluğu 2,5 cm kadardır.”   (Doç. Dr. Haşim KARPUZ, a.g.y.)

 

Sürmene bıçaklarında en karakteristik özelliklerden birisi bıçakların namlu ve sap kısımlarının yöreye özgü aldığı şekillerdir. Bunun yanı sıra gerek namluların, gerek sapların, gerekse kınlarını üzerindeki şekiller de Sürmene bıçaklarına özgü, özgün ve karakteristik özellikler taşımaktadır.  Bu açıda Sürmene bıçaklarında süsleem çok önem kazanmıştır.

Süsleme:  “Elma ve pervaz üzerinde kazıma suretiyle yapılmakta­dır. Değişik dalgalı hatlar, zigzaglar ile bordürler elde edilir. Bu motifler yazı aleti (kalemi) ile gerçekleştirilir. Pervazın yan yüzlerinde "Sür­mene Hatırası" yazılmaktadır. "Bırakma Beni, Korurum Seni" yazılı olanları da vardır. “(Doç. Dr. Haşim KARPUZ, a.g.y.)  

Sürmene bıçaklarının en özenli özelliklerinden birisi bıçakların kınlarıdır. Bir bıçağın Sürmene de yapılıp yapılmadığını belli eden en önemli unsurlardan birisi de Sürmene bıçaklarının kınına gösterilen özenden anlaşılır.  Dövme bıçak üretimi yapan ustaların özel önem verdiği kınların yapımıydı. Kın yapımının Sürmene’ye mahsus hususiyetlerinden biri de kınlarının imaliydi.

Kınlar kızılağaçtan yapılır, içerisi çift veya üç bıçak girecek şekilde oyulur ve üzeri ruganla kaplanırdı. Yazıyı ise mühre ile kazırlardı. Helezoni biçimli dondurma saplar yaparlardı.

 

Sürmene Bıçak Çeşitleri:

Sürmene bıçakçılık alanında hemen her tür bıçağın üretimini yapabilmektedir. Çakı,  ekmek bıçağı, dekor bıçağı, satır, fileto bıçağı tıbbi bıçaklar gibi pek çok türde bıçaklar üretilmiş ve üretilmektedir.  Lakin bunların en meşhur olanı Meşhur Sürmene Oluklu Kamasıdır. Sürmene Kaması'nın en büyük özelliği düşmana saplandığına dışarı kan fışkırtmaması, tabiri caizse düşmanı iç kanamadan öldürmesidir. Bu bıçağın üretimi yasaklanmıştır.

  1. Sivri bıçak: Silâh olarak yapılan bıçaktır. Uzunluğu 10 cm ile 25 cm arasında değişir. Tek ağızlıdır. Sapları sivri uçlu veya boğumlu yapılırdı. Perçin üzerinde "Sürmene Hatırası" yazılırdı.
  2. Üçlü Bıçak: Çifte bıçağın kınına birde yemek çatalı yerleştiril­miş olan bıçak türüdür.
  3. Kama: ( Oluklu kama ) Uzunluğu 30 cm genişliği 5 cm olup gövdesi iki ağızlı ve sivri uçludur. Üzerinde kan olukları vardır.
  4. Saldırma: Uzunluğu 35 cm den fazla, hafif eğri gövdeli ve tek ağızlı bir bıçaktır.
  5. Karakulak (Hançer) : Ortalama 60 cm uzunluğunda yarıdan yukarısı eğri tek ağızlı bir bıçaktır. Bıçağın sapının uç kısmı iki çatallıdır. Bunlara ku­lak denir. Bıçak adını bu kulaklardan al­maktadır.

Sürmene'de, bıçakların yapımı artık tarihe karışmış gibidir. Ancak sipariş üzerine, birkaç eski usta tarafından yapılmaktadır. Daha çok mutfak bıçakları ve çay kesme makasların üretimi sürmektedir.

  1. Çift Elmalı Sürmene Çakısı,

 

KAYNAKÇA

  • https://www.edebiyadvesanatakademisi.com/sanat/269-geleneksel_caki_bicak_yapimciligi_.html
  • https://www.edebiyadvesanatakademisi.com/sanat/233-osmanli_kiliclari_ve_%C3%B6zellikleri.html
  • Doç. Dr. Haşim KARPUZ, SÜRMENE BIÇAKÇILIĞI VE BUGÜNÜ, www.surdovbisa.com/bicaktr
  • https://www.edebiyadvesanatakademisi.com/sanat/93-geleneksel_bicakciligimiz.html
  • https://www.emlakhavuzu.com.tr/arsa/article23.htm
  • com/Surmene-bicaginin-sahtesi-nasil-anlasilir,

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar