KategorilerEDEBİYATTa'kîd Nedir Ta'kid-i lâfzı ve Manevi Örnekleri

Ta'kîd Nedir Ta'kid-i lâfzı ve Manevi Örnekleri

12.12.2023

Ta'kîd Nedir



Osmanlıca yazılışı : ta'kîd : تعقيد  

 

İfadedeki karışıklık ve bozukluk sebebiyle sözün güç anlaşılması mânasında belâgat terimi.

Ta'kîd Arapça kökenli bir sözcüktür ve Arapçadaki”  âkd ” kökünden türemiştir. “Bağlamak, düğümlemek “ anlamındaki akd' ile ta’kid ve ta'kîdât sözcükleri aynı kökten gelmektedir.  

Ta’kid sözcüğü sözlüklerde “İp vb. şeyleri düğümlemek, sağlam düğüm atmak, ibareyi veya cümleyi anlaşılmaz şekilde düzenleme.” [1]anlamlarındadır.

Ta’kid sözcüğü eski edebiyata belagat ilminin ilm-i meani olarak ifade edilen mana bilgisi dalında bir terimdir.  Meani ilmine göre ta’kid: “lafzında veya manasındaki karışıklık ve bozukluk sebebiyle sözün güç anlaşılır biçimde ifade edilmesi”; “ sözde ne dendiğinin koluaca anlaşılamaması, ifadendin adeta kördüğüm edilmesi “ [2]

Meanî ilminde bir sözün kolayca anlaşılamamasına denir. Ta’kid: lâfzî veya manevi olmak üzere iki türlüdür.

Ta'kid-i ma’nevî: mânânın ne olduğu anlaşılamaz şekilde halde ifâde edilmesi.

Ta'kid-i lâfzıلفظی  تعقيد veya Lafz-ı ta’kîd: sözün ne manaya geldiğinin anlaşılamaması, ifadenin anlaşılır olmaması,  

Söyleyişteki düğümlenme, anlaşılmazlık veya karışıklık lafzî ta'kîddir. Tahir’ül Mevlevi, lafiz ta’kidin garabet,  şivesizlik ve ziaif-i telif gibi kısırlardan meydana geldiğini ifade ederek şu örneği verir. “ O bulutları ince, zarif bir tüle benzeterek, semayı bir yüzü örtülü maşuka gibi severler. Cümlesimde lafzî ta'kîdi vardır. Çünkü bir yüzü örtülü maşıka gibi severler denilince sevgilinin öbür yüzü var mıdır, yok mudur veya diğer yüzü sevilmez mi gibi karışık anlamlar çıkar.[3]

Bir tercüme eserdeki“ Aziz zevcem ve şimdi Allah evinde hemşirem Emma’ya “ cümlesinde Allah evi, o dilde kilisedir. Üstelik Emma’mı manastırda, Allah mı kilisede;  Emma, zevce mi hemşire mi hiç belli olmadığından ta'kid-i lâfzî vardır.

  • Telh eder âdemin elbette mezâk-ı ayşin
  • Bâde nûş eyle bugün eyleme fikr-i ferdâ”

Beytinde şair, “Bugün bâde iç ve yarını düşünme, çünkü gelecek endişesi ağzının tadını kaçırır” denektedir.“Telh eder” yükleminin beytinin öznesi “fikr-i ferdâ” tamlamasının sonunda yer alması nedeni ile ifade zor anlaşılır. [4]

Sözün anlamındaki kargaşaya ise manevî ta'kîd denir. Manevî ta'kîde cümlede kusur olmamakla birlikte anlaşılmasında  bir açıklık olmaması anlamında karşılık meydana gelmesidir.

  • Hazır ol bezm-i mükâfâta eyâ mest-i gurur
  • Rahne-i seng-i siyâh penbe-i mînâdandır. Sâmi

  • Dalların zirvesindeyiz ancak
  • Yarı yoldan ziyade yerden ızak
  • Yarı yoldan ziyade maha yakın

Eski edebiyatçılar “Dalların zirvesindeyiz ancak” sözünün insan yerine maymuna yakışacağını , şiirinde tercüme bir intihal olduğunu iddia ederek A. Haşim’i tenkit etmişlerdir.


Âlemin cânı değilsin cân-ı âlemsin sen  Nefi 

KAYNAKÇA

  • [1] SEDAT ŞENSOY, MELİHA YILDIRAN SARIKAYA, https://islamansiklopedisi.org.tr/takid
  • [2] Tahir’ül Mevlevi , Edebiyat Lügati, Enderun, İstanbul, 1973, s.142
  • [3] Tahir’ül Mevlevi , Edebiyat Lügati, Enderun, İstanbul, 1973, s.142
  • [4] SEDAT ŞENSOY, MELİHA YILDIRAN SARIKAYA, https://islamansiklopedisi.org.tr/takid
Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da