Taklid-i Zağ Karganın Kekliği Sülünü Taklit Etmesi

29.11.2023
Taklid-i Zağ Karganın Kekliği Sülünü Taklit Etmesi

Taklid-i Zağ Karganın Kekliği Sülünü Taklit Etmesi

 

Osmanlıca yazılışı Taklid: تقلید 

Osmanlıca yazılışı : zâğ : زاغ

Taklid; Arapça kökenli bir sözcüktür ve Arapça“ kld “ kökünden gelmektedir.[1] Taklid sözcüğü “aynısını yapma, kopyalama, bir modeli aynen izleme”, belli bir örneğe benzemeye çalışma. Bir şeyi örnek alarak aynısını yapmaya, yaptığı şeyi ona benzetmeye çalışma; anlamlarına gelir.

 Zağ sözcüğü ise Farsça kökenlidir ve karga anlamına gelir. Şu halde Taklid-i zağ, karga taklidi anlamına gelen Arapça – Farsça kelimelerden oluşan bir terkiptir.

 Taklid-i zağ, yani karganın taklidi mevzusu eski edebiyatta sık sık karşımıza çıkar. Bu mevzu karganın; sesi, fiziği veya tüyleri kendinden güzel olan kekliği, sülünü veya bülbülü uzun süre taklit etmeye kalkarak kendi sesini ve yürüyüşünü dahi unutur hale gelişini anlatır. Divan şairlerinin bir hayli sevdiği bu konunun kayanağı, Filibeli Alâeddin Ali Çelebi’nin 16. yüzyılda Kelile ve Dimne ‘den Türkçeye tercüme ettiği Hümâyûn-nâme adlı eserinde yer alan bir fabldır. ( bkz Alaaddin Ali Çelebi Hayatı ve Hümâyûnnâme- Alaeddin Ali Çelebi'nin Minyatürlü Humayunname Nüshaları )

 İlk kez Hümâyûnnâme’de geçen bu fablın özeti şu şekildedir. Çirkin bir kuş olan karga, kendisinden çok güzel sesi, şekli, renkleri, tüyleri olan kekliği taklit etmeye kalkar. Keklik gibi seke seke, endamlı yürüyebilmek için sürekli kekliği izlemeye, taklit etmeye başlar. Karganın bu gülünç hallerini gören keklik : “ neden bana benzemeye çalışıyorsun “ diye sorar. Karga “ Eğer senin gibi güzel yürüyebilirsem bu hünerim sayesinde akranlarım ve emsallerimin arasında parmakla gösterilen biri olurum” diye cevap verir. Keklik ise “ benim böyle yürüyüşüm ve sekişim kendi fıtratımdan gelmektedir. Benim gibi olmak için uğraşmaya devam edersen kendi benliğini de kendi fıtratını da kaybedersin “ der.

 En sonunda karga, bir türlü keklik gibi yürümeyi başaramadığı gibi doğuştan gelen kendi yürüyüşünü bile doğru düzgün yapmaz hale gelip, sürekli sıçrayarak yürümek zorunda kalır.

 Divan şairleri karga ile kellik arasında geçen bu olayı, karga ile sülün, karga ile güzel sesli bülbül kıssalarına da evirmişlerdir.

  • Bülbül şetâreti gül-i handânı güldürür
  • Taklîd-i zâğ kebk-i hırâmânı güldürür
  • Yahyâ’yı ağladırsa eğer yâr gam değil
  • Müşkil budur ki düşmen-i nâdânı güldürür

Bülbülün gülmesi, eğlenmesi goncayı; karganın kekliği taklit etmesi, salına salına yürüyen kekliği güldürür. Sevgili, Yahya’yı ağlatsın gam değil ama müşkül şu ki böyle yaparak düşmanları güldürüyor.

Gül-i handân : Gülen gül, zağ karga, kebk : keklik, Hırâmân : -burada- salına salına yürüyen

Nâdân : Câhil


  • Fârisi şiir yapar Rum da şair mesela
  • Revişin zağ unudur kebki taklid mesela Beliğ
  •  ( reviş: gidiş hal, tavır )

  • "Çemende gezmek ile zâg andelîb olmaz." Necâtî Bey
  •  (Yeşillikte dolanıyor diye kargalar bülbül olamaz.)

  • "Zag reftârın unutdı kebge taķlîd etmeden." Laedri

  • Kekliği taklit ede ede karga kendi yürüme şeklini de unuttu.
  • Zâg taklîd-i nagam etse de bülbül mü olur.
  • Vehbiyâ nazmıña derc etme hayâl-i ...
  • Adû-yı zâğ elinden bir tezerv-i şîve-kâr aldım
  • Dahi ben şehbâz-ı aşk olaldan bir şikâr aldım  Zâtî

  • Savlet-i hasm muâdil mi olur satvetine
  • Unutur cünbüşü taklîd-i tezerv eylese zâğ Nazîm

  • Tezerv-i hoş-hırâmın sînem olsun cilve-gâhın gel
  • Hümâ-veş sâye salsın başıma zülf-i siyâhın gel  Nedim
  • Terzev : Sülün demektir.


KAYNAKÇA

[1]  https://www.etimolojiturkce.com/kelime/taklit

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar