Gülüşünü sal da gel, sükût dolsun geceme.
Bülbüle aşiyânda bin cefâlar edersin.
Hayâlini al da gel mihmân olsun geceme,
Tan yeri ışıyanda nasıl olsa gidersin.
Bilsem de gidişini anlatamam sevdâma,
Hazânda son mevsimde gelecekmiş sanıyor.
Çeşmine kurban olam nigâh eyle nidâma,
Kabuk bağlayan yaram için için kanıyor.
Mavi nûrdan bir ırmak o yunduğum gözlerin,
Mübtelâ olmuş gönül bilsen dalmak istiyor.
Bir anlık bakışına can sunduğum gözlerin,
Tenden imtinâ edip sende kalmak istiyor.
Olmayan baharları yaşar mı kelebekler,
Yıllar var ki hüzünde sensiz hâreli dağlar.
Çiğdem çiçek açmamış, kardelen seni bekler,
Yoluna adadığım mor menekşeler ağlar.
Ben mi icâd ettim ki vuslât denen bi-zârı,
Hep beklenen sen idin, bekleyen harâb oldu.
Son dileğim son arzum gamzedeki mezârı,
Bahşeyle gel kuluna can tende türâb oldu.
Gülşende nev-nihâlsin lâkin kıyamam sana,
Ağyâra handân olma kadrini ben bileyim.
ezâ-cefâ etsen de inan doyamam sana,
Gönlümün sultanına azâdsız bir köleyim.