KategorilerEDEBİYATTanzimat Servet-i Fünûn Milli Edebiyatİkinci Kuşak Tanzimatçılar Sanat Anlayışları İlk Kuşaktan Farkları

İkinci Kuşak Tanzimatçılar Sanat Anlayışları İlk Kuşaktan Farkları

24.08.2016
 

 

Edebiyatta toplumsal konuları işlemenin güçleşmesi sonucunda birinci dönem Tanzimatçılarının başlattığı yeniliği devam ettirmekle birlikte daha çok kişisel konuları işleyen ikinci bir kuşak yetişmiştir 1880 – 1895 yılları arasında edebiyata hâkim olan bu kuşağa “2. Tanzimatçılar” adı verilmiştir.

Birinci Kuşağın mücadeleci, savaşçı karakteri bu kuşakta gözükmez. 1878 Osmanlı Rus Savaşının felaketle sonuçlanması, Abdülhamit’in baskıcı İstibdat idaresinin bunda etken olduğu düşünülse bile bu kuşak sanatçılarının mizac olarak da I.kuşaktakilerden yumuşak ve pasif oldukları daha önemli bir etken olsa gerektir. Devrin sorunlarının onları pasif olmaya zorladıkları dış dünyanın dayanılmaz derecede olumsuzluklarla dolu olması onları ferdi bunalıma sürüklediği de düşünülebilir. Bu bakımlardan Abdulhak Hamit Tarhan, Recai zade Mahmut Ekrem, Sami Paşazade Sezai, Şemsettin Sami, Nabizade Nazım I.kuşak Tanzimatçıların aksine politikadan uzak, tamamen edebiyatla uğraşan bir anlayışa sürüklenmiştir. Onların bu eğilimi II. Kuşağın sanatı sanat için yapmaya, eserlerinde kişisel konuları işlemeye sevk ettiği, ilk kuşaktan daha süslü sanatlı ağır bir dile yönelmelerine yol açmıştır.

İdare ile sürtüşmemeye özen gösterdikleri, şahsi konulara yöneldikleri, yasak olduğu için sahnelenmek maksatlı oyunlar yazmadıkları dikkati çeker. Suya sabuna dokunmayan siyasi, içeriği olmayan yazılar yazmışlar, dolayısıyla I. Kuşaktakiler gibi hapislere düşmek, yurtdışına kaçmak gibi olaylar yaşamak zorunda kalmamışlardır.

  

Sultan Abdülhamit, II,Kuşak Tanzimat devri hükümdarı

Şiir ve romanlarında belirli bir karamsarlık göze çarpar. Özellikle şiirlerinde hasatlıklı ruh halleri, ölüm, ızdırap, acı veren konuları işlemeyi sevdikleri görülür. Bu kötümser ruh hallerinin Serveti Fünun kuşağına da yansıdığı düşünülebilir.

Şiirlerinin aksine roman ve hikâyede sosyal konulara da yer verdikleri dikkati çeker. Sergüzeşt kölelik, Zehra ve Karabibik köy sorunlarına, Araba Sevdası ise batılılaşmayı yanlış anlayanların alaya alındığı sosyal konulara ilişkin olarak yazılmışlardır.

Gerek Ekrem-Hâmid-Sezâî kuşağı, gerekse Servet-i Fünûn Hareketi, Tanzimat ile başlayan yenileşmenin köklü ve derin bir biçimde sürdürülmesini istemiş ve buna çalışmıştır. Muallim Naci’ye gelince, o, kendi seçimlerinin de etkisiyle, yel önünde yaprak gibi sürüklenmiş; eski bağımlılarının bayrağı haline getirilmiştir. Bunun

için Şeyh Vasfı, Ali Ruhî, Üsküdarlı Safî, Abdülkerîm Sabit, Alaybeyizâde Nâcî, Atımed Hamdi, Üsküdarlı Salim, Halîl Edîb, Andeîip, Faik Esad, Müstecâbîzâde İsmet gibi yazarlar ve şâirler, Naci'yi kullanarak yenilikçilere saldırmışlardır. Öbür yanda Abdülhalîm Memduh, Menemenlizâde Mehmed Tâhir, Ali Ferrûh, Mustafa Reşîd, Tepedelenli Kâmil, Ahmed Reşîd, Ali Ulvî, Ali Kemâl, Mehmed Celâl29 gibi kişiler de her yeniliğin temsilcisi olarak Nâmık Kemâl, Abddülhak Hâmid ve Recâîzâde Ekrem'i tanımışlardır.

 

Bu dönemde toplum sorunlarından uzaklaşılmış, ‘sanat için sanat’ ilkesi benimsenmiştir.           Dilde sadeleşme çabası bırakılmıştır. Batı edebiyatı türlerinde ürünler verilmiş, sanatçılar daha da ustalaşmıştır. Şiirin konusu genişletilmiş, biçimsel yenilikler getirilmiştir. Romanda realizmin etkisi görülmüş, ilk realist roman bu dönemde yazılmıştır. Tiyatro önemini yitirmiş, sahne dil ve tekniği açısından başarısız eserler yazılmıştır.

 

ÖZELLİKLERİ

1 – Batı edebiyatı ndan yeni nazım şekilleri getirerek Divan edebiyatının şekil özelliklerini yıkmışlardır.

2 – “Sanat, sanat içindir “ ilkesinden hareketle sanat yapmayı ön plana alıp kişisel konuları işledikler ölüm ve

metafizik konularına ağırlık vermişlerdir

3 – Sanat yapma amacıyla şiire yeni duyuş ve mecazlar sokarak dili iyice ağırlaştırmışlardır.

4 – Realizm ve natüralizm akımlarının etkisinde kalmışlardırEdebiyatta tolumsal konuları işlemenin güçleşmesi sonucunda birinci dönem Tanzimatçılarının başlattığı yeniliği devam ettirmekle birlikte daha çok kişisel konuları işleyen ikinci bir kuşak yetişmiştir 1880 – 1895 yılları arasında edebiyata hakim olan bu kuşağa “2. Tanzimatçılar” adı verilmiştir.

Abdulhak Hamit Tarhan, Recaizade Mahmut Ekrem, Sami Paşazade Sezai, Şemsettin Sami , Nabizade Nazım ..gibi kişilerin oluşturduğu bu edebiyat akımı tanzımatçıların aksine politikadan uzak tamamen edebiyatla uğraşan kişilerdir.

RECAİZADE MAHMUT EKREM(1847-1914)

 

   Recaizade Mahmut Ekrem 'in fotografları

Bütün türlerde eser vermiştir.

Şiirin tek amacının güzellik olduğunu düşünür. Çünkü ona göre şiir ahlâka, mantığa uymak zorunda değildir. Ama ahlâka aykırı da olamaz. Güzel olan her şey şiirin konusunu oluşturabilir.

Şiiri bir bütün olarak gören R. Ekrem, hem içeriğe hem biçime büyük önem verir. Biçimde "müzeyyen" i, yani süslü olanı yeğler.

Şiirin konuşma dilinden ayrı, kendine özgü bir dile sahip olduğunu öne sürer. Onun bu düşüncesi, ilerde Serveti Fünûn dilinin konuşma dilinden uzaklaşmasına yol açar. Ancak kuramcı olarak öne sürdüklerini gerçekleştiremez. Bu nedenle edebiyat tarihine iyi bir sanatçı olarak değil, iyi bir kuramcı olarak geçer.

Divan nazmından vazgeçmese de yeni nazım biçimlerini dener.

  1. Ekrem'e göre ölçü (vezin) içeriğe uygun bir ahenkte olmalıdır. Başka bir deyişle, ölçünün müzik yönüyle değerlendirilmesi gerekir.

Ekrem'in izlediği başlıca konular aşk ve doğadır.

Kadın, Türk şiirinde gerçek değerini Ekrem ile bulur. Böylece Türk şiirine ilk kez aile yaşamı girmiş olur.

Fransız romantiklerinin etkisi altında kalmıştır. Bu yüzden şiirleri melânkolik bir havadadır. Yaşadığı acılar da buna eklenince, ünlü bir mersiye (ağıt) şairi oldu.

Şiirin yalnızca nazıma özgü olamayacağı düşüncesiyle "mensur şiir" biçimini ortaya koydu.

2-ABDULHAK HAMİT TARHAN

 

  1. Hamit Tarhan ( Tablo)

1.Tanzimat şiirini biçim ve içerik bakımından yenileştirmiş, Servet-i Fünun için ortam hazırlamıştır.

2.”Şair-i Azam” (En büyük şair) lakabıyla tanınmış, şiirlerinde aşk, ölüm, felsefe konularını işlemiş, özellikle eşinin ölümüyle ilgili olarak yazdığı “Makber” şiiriyle ünlenmiştir.

.Dili ağır olduğu için şiirleri kalıcı olmamıştır.

4.Konularını yabancı toplumun yaşamından ve tarihinden almıştır.Tiyatroları sahne dili ve tekniği bakımından başarısızdır.Genellikle sahneye ko Yapıtları : Makber, Ölü, Hacle, Bunlar O’ dur (şiir); Sahra (İlk pastoral şiir); Eşber, Tezer, Tarık, Liberte, Sardanapal, Duhter-i Hindu, Finten...(manzum nesir tiyatro)nmak üzere değil, okunmak üzere yazılmış eserlerdir.

Batılılaşma hareketinde en önde giden şairlerdendir. Batı şiirinde gördüğü, Türk şiirinde olmayan özellikleri hemen uygulamaya geçmiştir.  Asıl yeniliği sağlamıştır. Divan edebiyatının tüm kaidelerini yıkmış, biçim özelliklerini değiştirmiştir.

  1. Hamit'in en çok işlediği» konular "aşk" ve "doğa"dır. Doğa, divan şiirinde bir motifken, Tanzimat'ın ilk kuşağında tasvir malzemesi olarak kullanılmıştır. Ancak Hamit için duygu ve düşünceye seslenen, psikolojik ögelerle bir araya getirilen önemli bir konu olmuştur.

Hamit'in şiirlerinde "ölüm"» konusu geniş bir yer tutar. İlk eşi Fatma Hanım'ı yitirdikten sonra yazdığı Makber, Ölü, Hacle gibi şiirlerinde ölümün verdiği acıyı, ölüm ve öteki fizikötesi sorunlarla ilgili düşünceleri işler. Sonunda aklın evrenin gizlerini çözmede yetersiz olduğu sonucuna vararak, Tanrı'ya, dine bağlanır.

Onun şiirlerinde az da olsa toplumsal ögeler» bulunur. Bunlar kimi toplumsal aksaklıklar (Garam, Bir Sefile'nin Hasbıhâli) ve vatanî duygular (İlhâm-ı Vatan)dır. Ancak onun hem fizikötesi düşünceleri, hem de toplumsal sorunlarla ilgili düşünceleri yansıtışı düzensizdir.

6-MUALLİM NACİ(1850-1893)

 

1.Yetiştiği koşulların etkisiyle eski edebiyat taraftarların öncüsü olan şair, Recaizade Mahmut Ekrem’le yaptığı edebi tartışmalarla tanınmıştır.

2.Türkçeyi doğal söylenişini bozmadan aruza uydurması bakımından Tevfik Fikret ve Mehmet Akif’i etkilemiştir.

Yapıtları : Ateşpare, Şerare, Firüzan (şiir); Ömer’in Çocukluğu (anı); Lügat-ı Naci (sözlük); Demdeme (önsöz, Recaizade Mahmut Ekrem’in ‘Zemzeme’ adlı eserini eleştirir.

3-SAMİPAŞAZADE SEZAİ(1860-1936)

 

1.Realist özellikleri ağır basan ve köle ticaretini konu alan “Sergüzeşt” adlı romanıyla tanınmıştır.Bu romanda “Dilber” adlı bir esir kızın yaşamı anlatılır.

2.Hikayelerinde romanından daha kuvvetli bir teknik vardır.Küçük, önemsiz, şaşırtıcı konuları , olması mümkün olayları ; ruh çözümlemeleriyle doğal ve günlük konuşma diliyle işler.

3.Küçük hikaye türünün ilk örneği sayılan “Küçük Şeyler” adlı eseri vardır

Yapıtları : Şiir (piyes); Sergüzeşt, Küçük Şeyler , Jak (hikaye- roman

 

4-NEBİZADE NAZIM(1862-1893)

 

1.Realist-natüralist etkiler görülen ve “köy” konulu ilk romanımız olarak kabul edilen “Kara Bibik ” adlı yapıtıyla tanınmıştır.Bu eser kimi edebiyatçılar tarafından uzun hikaye olarak ta kabul edilmektedir

2.Türk hikayesini realizme doğru götürür.Kahramanlarını durumlarına yaradılışlarına uygun tarzda konuşturur.Hareketli, sade, canlı bir dili vardır.

3.Dış gözlemi kuvvetlidir.Olayları, çevreyi anlatırken düşüncelerini katmaz.

Yapıtları : Zehra, Karabibik, Seyyie-i Tesamuh (roman); Heves Ettim (şiirler)

Halkın anlayacağı bir dilde yazma anlayışına rağmen Arapça - Farsça kelime ve tamlamaların kullanıldığı görülür. Dildeki en büyük farklılık yeni kavramlara yer verilmesidir.

 

Tanzimat 1. Dönem ve 2. Dönemin karşılaştırılması

Benzerlikleri:

Biçim: Her iki dönemü şairleri biçim yönünden Divan şiiri geleneğine bağlı kalmışlardır.

Akım:Her iki dönem şairleri “Romantizm”in etkisinde kalmışlardır. Bu dönem şiirinin Batı düşüncesiyle klasizm ve romantizm edebi akımlarıyla ilişkisi vardır.

Sanatlı söyleyiş: Şiirde sanatlı söyleyiş herü iki dönem şairleri için de amaç olmaktan çıkmıştır.

Anlam güzelliği: İki dönemin şairleri de şiirde parça güzelliğini bırakıp bütün güzelliğine ve konu birliğine önem vermiştir.

Ölçü: Her iki dönemde de aruz ölçüsü kullanılmış, hece ölçüsü denenmiştir.

Farklılıkları:

Sanat anlayışı: 1.dönem şairleri “toplum için sanat” anlayışını; 2.dönem şairleri ise “sanat için sanat” anlayışını benimsemişlerdir.

İçerik: Tanzimat'ın Şinasi, Namık Kemal ve Ziya Paşa'dan oluşan ilk kuşağının şiirlerinde uygarlık, hak, adalet, yasa, özgürlük, vatan gibi toplumsal konular ağır basar. İkinci kuşağın Recaizade Ekrem, Abdülhak Hamit gibi önde gelen şairleri ise Tanrı, madde, ruh gibi fizik ötesi konulara yönelerek bu konuları ikinci plana atmışlardır.

Dil :I. dönemü şairleri dilde sadeleşmeyi amaçlamış ancak bunda başarılı olamamışlardır. II. dönem şairleri ise ağır olan bu dili daha da ağırlaştırmışlardır.

Nazım şekli İlk dönem Tanzimat şiirindeü gazel, kaside, terkib-i bent... gibi eski nazım şekilleri kullanılmış, ikinci dönemde Fransızcadan çevirilerde yeni nazım biçimleri görülmeye başlanmıştır.

Bakış açısı Tanzimat şairlerinin şiire bakışü açıları farklıdır. I. dönem şairleri Divan edebiyatını eleştirerek yıkmaya çalışmışlardır. II. dönem şairleri ise şiiri sanat açısından ele almışlar, estetiğe önem vermişlerdir.

 

DERLEME ALINTI YAZI 

Üye olarak ESA şairi ve yazarı olabilir, yazılara katkıda bulunabilirsiniz.
Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da