TARİHİMİZİN ZENGİNLİKLERİYLE TANIŞMAK

30.04.2017

            Bugün yolumuz Edirne 'ye düştü. Sakin ve kalabalığı az olan bir şehir Edirne. Osmanlı İmparatorluğu'nun ikinci başkenti  (1365- 1453) ve görülmeye değer Selimiye Camii 'nin de hayat bulduğu şehir olan Edirne, kendine özgü bir tarihi dokuya sahip. 
            Mimar Sinan 'ın " Ustalık Eserim " dediği Selimiye Camii en başta olmak üzere Edirne 'de görülmeye değer birçok tarihi eser var: Eski Camii, Üç Şerefeli Camii, Kutsal Büyük Sinagog, Meriç Köprüsü ve daha birçok tarihi eser Edirne 'de buluşmuş. Bu önemli tarihi yapıların bir araya geldiği Edirne 'de görülmeye değer bir mimari şaheser de Sultan II.Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi. Müze ile ilgili ayrıntılı bilgilere internet yoluyla ulaşılabiliyor. Ben bilgi vermekten ziyade üzerimde bıraktığı etkiye ve izlenimlerime yer vermek istiyorum. İnsana huzur veren bir yapı her şeyden önce. İçeriye adım attığınız andan itibaren Osmanlı ve İslam mimarisinin başarılı çizgilerine, estetiğine tanık oluyorsunuz Elbette ben bir sanat tarihçisi değilim. Bu yüzden orayı gezerken, herhangi bir müze ziyaretçisi gözüyle baktım her bölüme. İzlenimlerimi en yalın şekliyle ifade etmeye çalışacağım. 
             Aslında tarihi bir yapıdaki incelikleri, estetiği ve üstün hüneri görmemek mümkün değil. Tarihe ve sanata değer veren her bakış, ondaki incelikleri görebilir. Oradaki sanatı, o sanata ait terimlerle ifade edemez ama kendisinde uyandırdığı duyguları en saf haliyle dile getirebilir. Külliyenin her odasındaki düzeni, çalışma disiplinini, sadeliği, bilimsel yaklaşımları ve o muhteşem duyguyu, insana verilen değeri görmemek mümkün mü! Her oda; bilimsel  çalışmalara verilen önemi, insana karşı duyulan sorumluluk duygusunu ve çok özel bir iş bölümünü yansıtıyor. Odalardaki heykeller (balmumu heykeller) ve sembolik eşyalar, o yıllardaki ruhu canlandırıyor. O anda her şey hayat buluyor adeta. Çeşitli hastalıkların ( kulak burun, diş hastalıkları, akıl hastalıkları, kadın doğum , estetik cerrahi vb.) tedavisi için ayrılmış ve ona göre düzenlenmiş olan odalar, tıbbın çeşitli imkanlarıyla donatılmış. Heykellerle yapılan canlandırmalar çok etkileyici. İçeride serin ve huzurlu bir ortam var. O dönemin ruhu her yönüyle başarılı bir şekilde yansıtılmış. Emeği geçenlere saygı duymamak ve hayran olmamak mümkün değil. Kapısından adımınızı attığınız her odadaki, Osmanlı döneminin muhteşem çalışma disiplini ve mimarisindeki estetik, sizde büyük hayranlık uyandırıyor. 
           Müzikle tedavi yöntemi, hastalara, tıp öğrencileri​ne, medrese hocalarına, hastane çalışanlarına ayrılan odalarıyla,  tarihin koridorlarından geçiyorsunuz sanki. Osmanlı İmparatorluğu'nun zengin geçmişine, tarihin izleri olan önemli eserleri gezip görerek ve en önemlisi de o dönemin ruhunu hissederek yolculuk yapıyorsunuz. Güzel, hatta muhteşem ve son derece duygu yüklü bir tarih yolculuğu bu. Tavsiye ediyorum. Osmanlı'nın 88 yıllık  başkenti Edirne 'ye mutlaka  yolunuzu düşürün. Selimiye Camii 'ni ve daha birçok tarihi yapıyı gezin ve tarihinizin zenginlikleriyle zenginleşin. Gözlerinizi ve ruhunuzu eşsiz bir tarihi yolculuğa çıkarın. Göreceksiniz; o gün, kalbiniz başka duygularla dolup taşacak ve görmeyen gözleri bile etkileyen o özel mekânlar, tarihinize olan bakışınıza ayrı bir derinlik katacak. Yazar Necdet Subaşı'nın güzel bir sözünde ifade ettiği gibi:
                  
              " Mazisi olmayanın ufku olmaz, ufku olmayanın da nazarı olmaz."
  29 Nisan 2017
                                                                                                    

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar