TARİHİN SON DESTANI

19.03.2017

Kırılgan çizgisinde sendelemişse zaman 
İnsanlık destanını kime söylesin ozan 
Türküler geliyordu Rumeli’den sitemkâr 
Hiç böyle esmemişti Balkanlar’dan bu rüzgâr 
Vurulur mu bir kartal en onulmaz yerinden 
Anadolu hicrana yol almış kederinden 
Haneler doksan üçten kalma dertle yaralı 
Ağıtlar kanat kanat yüreklerse karalı 
Ne hicrî bir takvimin tükenen yaprakları 
Ne de bir coğrafyanın elde son toprakları 
En güzel yerinden mi bölünmüştü bir rüya 
Bu acı ve kederi kime gösterdi dünya 

Ağlarken Anadolu anaların ahında 
Dokundu kefenimiz gafletin tezgâhında 
Kimler taşısın şimdi adalet sancağını 
Muhacirler kaybetti dağılan ocağını 
Rumeli uzaklardan bir içli veda arar 
İstanbul bu bozgunu şimdi kimlerden sorar 
Tarihin görmediği ihanet vurdu bizi 
Kurudu gözyaşımız fitne savurdu bizi 
Bu bahçenin gülünü kim dikti kimler derdi 
Bizi bizle vurdular kim bilir kim söylerdi 
Kan düşmüşse kâğıda kalem neye dokunsun 
Tarihin bu sayfası hangi dilden okunsun 

Ruhunun heykelini dikmek için toprağa 
Haykırdı Anadolu can verdi her yaprağa 
Düşsün artık yollara İsmailler sorgusuz 
Kuruldu cenk meydanı sizi bekler korkusuz 
En güzel düşlerinden uyanıp nevcivanlar 
Daldılar bir ateşe yanmada can bulanlar 
Ten kafesinde kalan nefse hayat günahtır 
Ruhlar keskin bir bıçak som çelik nişangâhtır 
Yürüyor Mehmetçikler başı dik alnı apak 
Kuşanmıştır ölümü elde kefendir bayrak 
Yer gök tanık çağrıldı son insani savaşa
Gelibolu önünde mahşere denk kargaşa 

Şu deniz dedikleri simsiyah bir heyula 
Gerinir karşımızda demir çelik dağıyla 
Kapkaranlık perdeden çıkıp geliyor vahşet 
Yırtsa bir el perdeyi düşecek maske elbet 
Dökülecek sahneye haçlının çirkin yüzü 
Utanacak kendinden yok söyleyecek sözü 
Queen Elisabeth ki kin kusuyor uzaktan 
Tabyalar titriyordu bitmeyen infilâktan 
Gökte martı çığlığı sesi var gölgesi yok 
Her taraf toz ve barut alacak nefesi yok 
Bu nasıl bir aynadır kimse görmez kendini 
Dost ve düşman yan yana ele vermez derdini 

Anzak koyu önünde durup saklanmak kolay 
Büyür namlu ucunda Elli Yedinci Alay 
Bu hak ile batılın sanki ilk davasıdır 
İman ile inkârın say ki ilk kavgasıdır 
Yarbay Hüseyin Avni direniyor siperde 
Toz duman olmuş birlik el ayak parmak yerde 
Pusatsız kaldığını kimseler bilmeyecek 
Tükense de bir alay onursuz ölmeyecek 
Top ve mermi önünde göğsüyle duran asker 
Mermisi bittiğinde türküyle vuran asker 
Tarihin son destanı gözlerinden geçiyor 
Şehitlik şerbetini ab-ı revan içiyor 

Mecidiye tabyası bir topçu bataryası 
Kollarında mavilik sular onun deryası 
Koca Seyit pusuda gözleri çakmak çakmak 
Ahd ü peymânı vardır zırhlıları vuracak 
Geçiyor uzaklardan şu Queen Elisabeth 
Arkasında kıvrılmış bakıyor yılan Bouvet 
Dünyayı sallar gibi kavradı son mermiyi 
Vurdu Seyit Onbaşı Ocean denen gemiyi  
Deniz cana susamış dostlarını yutuyor 
Görenleri bir korku düşeni kan tutuyor 
Şeyh Galip tabiriyle sanki yanıyor deniz 
Kızıl yakamozlarla yanıp kanıyor deniz 

Dümeni yok aklı yok pusulası kırıldı 
Çanakkale önünde bir dev gibi kuruldu 
Bu dilsiz yığınlarla Bâbil sınandı en son 
Lisanlar ki keşmekeş yakındır bilinen son 
İstila kıtasının meczup hayaletleri 
Dökülüp gemilerden buluyor yiğitleri 
Damlayınca sulara korkunun ılık kanı 
Kavuştu birbirine Boğaz’ın iki yanı 
Ateş su deryasında akıl üstü bir vahşet 
Bu nasıl bir savaştır dehşet mi işte dehşet 
Ölümü öldürenler kan kusturdu düşmana 
Meçhul değildir adı Mehmetçik derler ona 

Gözleri mi kör oldu semada uçan kuşun 
Bire bin yankı buldu gökleri yırtan kurşun 
Deniz ki balıkları ateşte kan içiyor 
Semenderler yanından ürpererek geçiyor 
Şefkat bazen yaralı bazen korkuya düşer 
Şu şanlı duruşa bak şaşıyor buna beşer 
Kollarında bir Hintli donup kalmış ateşte 
Ruhu arş-ı alâda kendi dünyada işte 
Şefkatiyle sardıkça onulmaz yaraları 
Kendisinden utanır insanlık paryaları 
Ey kahraman şehit adın her şeye değer 
Ruhunu yoğuruyor Hak ve Resul Peygamber 

Süngüler şahadetle ışıl ışıl göklerde 
Allah Allah nidası sel oldu bölüklerde 
Bir zafer müjdesi var Mehmetçiğin alnında 
Ruhlar keskince bıçak nasıl dursun kınında 
Gönlünde Sultan Ahmet gözünde Ayasofya 
Ay yıldızlı bir bayrak seyrinde bitmez rüya 
Kalbinden geçenleri okusa bir Fransız 
Nedamet kelamında dilsiz kalır İngiliz 
Varlık ile donanan yokluğu nerden bilsin 
Bir inancın azmini düştüğü yerden bilsin 
Bu savaş sayıların kendini inkârıdır 
Aklı kuyuya düşmüş çağın intiharıdır 

Tarihin son destanı ufuklardan belirdi 
Çanakkale zalimin dize geldiği yerdi 
Sanki güneşi almış arkasına bir ordu 
Aylar yıllarca süren seferden geliyordu 
Şehitlik payesiyle kimi Mevla’yı seçti 
Kimi İbrahim oldu kordan alevden geçti 
Soluk bir resim artık dünden kalan her anı 
Şehitlikler donatmış tabyalarda her yanı 
Onurlu savaşçılar yatar orda göz göze 
Gelincik tarlaları sanki geliyor söze 
Gelibolu sırtları şimdi gülden laleden 
Rüya gibi bir destan geçti Çanakkale’den

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar

Seferi (Nurcan Bedir Ören)

Seferi (Nurcan Bedir Ören)

7 years ago

Gönlünüze sağlık... Duygu yüklü, etkileyici, akıcı bir şiirdi... Bizimle paylaştığınız için teşekkürler...

Sebahattin Günday

Sebahattin Günday

7 years ago

İlgi ve dizelerime ayırdığınız zamana teşekkürler.