19.03.2024
TEKÂBÜL VE MUKABELE
Osmanlıca yazılışı: Tekâbül : تقابل
Tekâbül : تقابل
Tekâbül Kökeni Sözlük Anlamları
Tekâbül sözcüğü Arapça kökenlidir ve Arapçada “alma, benimseme, yüz yüze gelme, misafir etme,” anlamında sözcükler üretilen “ kbl “ kökünden gelmektedir. Bu nedenle tekâbül sözcüğü, “onayladı, aldı “ anlamına gelen kabul قبول, “yüz yüze geldi, yüzünü döndü, yüzleşti, 2. aldı, benimsedi, direnmedi, misafir etti, konukseverlik gösterdi” anlamındaki ḳabila
قبل , [1]“kabul edilen, benimsenmiş" anlamına gelen maḳbūl مقبول
[2] , “karşılaşma, karşılık” anlamına gelen miḳābala(t) مقابلة [3]sözcükleri aynı kökten yani kbl “ kökünden gelmektedir.
Tekâbül kelimesi sözlüklerde : “ Karşılıklı olma. Bir şeyin karşılığı olma. Yüzleşme. Karşılık olma. Karşılama. Tezat.Birbirine karşılık olma, bir ayna gibi karşısında olma., bir şeyin karşılığı olma, yüzleşme, karşılık olma, karşılama.[4]” anlamları ile açıklanır.
Edebiyatta Tekabül ve Mukabele
Eski edebiyatta tekabül ve mukabele bedii sanatlar ile ilgili bir terim olarak kabul edilir. Bu sanat “ aralarında tenasüb ( alaka- anlamca ilgi dert -deva- tabib- hasta gibi ) veya zıtlık dolayısı ile bir birine uyan manaların ifade edilmesinden sonra sırasıyla o manaların mukabillerini söylemek olarak anlaşılır.
Tahir ül Mevlevi bu sanata örnek olarak şu beyti vermiştir.
“Dilde safâ- yi aşkın” ile “ dil de gamınla pür nem” ibareleri arasında tezat ilgisi vardır. “Dilde safâ- yi aşkın” ibaresine mukabil olarak “Bir evde ayş ü şâdi” ibaresi yazılmış; “ dil de gamınla pür nem” ibaresine karşılık olarak da “ bir evde ye’s ü mâtem” ibaresi yazılmıştır.
KAYNAKÇA
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın