Evinizde otururken, iş yerindeyken veya dışarıdayken bir "son dakika" haberini okur veya duyarsınız. Şu sıralar en çok okuduğumuz ve duyduğumuz haber herhangi bir yerde gerçekleşen terör saldırısı. İlk anda dağınık bir şekilde ulaşan haberler, her şey incelenip netleşince çok acı bir tablo ile karşı karşıya bırakıyor bizi. Ölü sayısı, yaralı sayısı arttıkça acımız da katlanarak büyüyor ve derinleşiyor. Evet her can kıymetlidir, sevenleri için acı aynıdır. Ama yitirdiklerimizin sayısı arttıkça yasımız da, gözyaşımız da artıyor. Öfkemiz de büyüyor. "Neden?" diye haykırıyoruz.Ülkemiz üzerinde oynanan kirli oyunlar neden son bulmuyor?
Ekranlarda gazeteciler, akademisyenler terörü tartışıyorlar. Halk bir süre meydanlara çıkıp tepkisini haykırıyor. Gazetelerin manşetlerinde terör saldırıları lanetleniyor. Siyasiler saldırıyı"alçakça" bulduklarını belirtiyorlar. Dış ülkelerden bazıları terörü kınayan mesajlar iletiyorlar. Ülkede bir gün ya da daha fazla yas ilan ediliyor. Televizyonlar program akışını değiştiriyor. Milletçe yaşanan büyük acıya ortak oluyor ve acıyı paylaşıyoruz. Hani hep derler ya; acılar paylaşıldıkça azalır. Azalıyor mu bilemiyorum. Ama kısa bir süre bile olsa, şehit yakınları bu kadar yoğun bir manevi destekle biraz olsun rahatlayabilirler belki. Ama en büyük acı yine de onların ocağına düşüyor. Onların yüreklerini dağlıyor. Bir müddet sonra ülkede her şey normale dönünce(!), acısıyla baş başa kalan şehit yakınları, acılarını tek başlarına göğüslemek ve acıyla yaşamaya devam etmek zorunda kalıyorlar. Terörle olan sınav, maddi va manevi bir şekilde onlar için devam ediyor. Analar, babalar, evlatlar, eşler, kardeşler, bu sınavın ağırlığı altında ezilmemek ve bu sınavda dimdik ayakta durabilmek için onurlu mücadelelerine devam ediyorlar. Ta ki ülkede yeni bir terör saldırısı yaşanana kadar. İşte o zaman yine yaraları kanamaya başlıyor. Aynı büyük acıyı yaşayanlara yeni aileler ekleniyor.
Milletçe, bu zor sınavda şehit ailelerine destek olmaya devam etmeliyiz. Devletimiz onlardan maddi desteğini esirgememeye devam etmelidir. Onları büyük acılarıyla baş başa bırakmamalıyız. Dualarımızla, maddi desteğimizle, onların acılarını bir nebze olsun hafifletmeye vesile olmalıyız. Terörle olan sınavımızda daha çok kenetlenmeli ve manevi boşluklara da geçit vermemeliyiz. Çaresizlik değil, çareler üretmeliyiz. Öfke ve tahammülsüzlük değil, sabır ve metanet üretmeliyiz. Karamsarlık değil, umut ve inanç üretmeliyiz. Ayrımcılık değil, birlik ve beraberlik üretmeliyiz. Sorumsuzluk, kayıtsızlık değil, duyarlılık ve farkındalık üretmeliyiz. Bilinçli, sorumlu, duyarlı ve kararlı olmalıyız. Bu zor ve acı günleri, ancak böyle bir akıl ve yürek birlikteliğiyle aşabiliriz. Bu ağır sınavı ancak milletçe başarabiliriz.
Tüm şehit ailelerinin ve milletimizin başı sağolsun. Ailelerinin haneleri ve yürekleri sabırla dolsun. Mevlid Kandili'nde edilen tüm dualar yüreklerindeki ateşin dinmesine vesile olsun. Bu güzel ve mübarek gecenin nuruyla kalpleri ferahlasın. Peygamber Efendimiz(s.a.v.)'in ahlakı, güzel şahsiyeti milletimizin her ferdine, tüm insanlığa örnek olsun. Zorluklarla, acılarla, belalarla verdiğimiz sınavlarda O'nun örnek kişiliği rehberimiz olsun.