Bu Eser; 04.03.2014 Tarihinde, Edebiyat ve Sanat Akademisinde Günün Şiiri Seçilmiştir
TEZGÂHLAR (1)
Yaşamak var ya yaşamak;
Her anını dolu dolu yaşayamamak,
Ekmeği ayaklar altına atmak, nimeti tepmeye benzerdi.
Çünkü biz bunu böyle bildik.
Böyle öğretmişti büyükler.
Emeğin yaşamsal gücüne inanarak,
Kaynağından damla damla içerken,
Susam tanesinde mucizeyi gördük.
Bir damla sevgiyi büyüttük.
Sevenin gözlerinden içtik yudum yududm.
Yaşam var ya yaşamak;
Nehirler gibi akıcı ve gürül gürül.
Ayrı kaynaklardan gelse de nehirlerin suyu,
Bir damla okyanusla beslenir.
Yaşamsal gücüyle birleşir ellerimiz.
Sevginin gücüne kanıp, yoktan var olurdu umut.
Bilirdik ki, birlikten güç doğardı...
Yaşamak var ya yaşamak;
Biz onu Allah'ın lutfu bildik.
Ekmek gibi yerden alıp, alnımıza değdirdik usulca.
Öpüp öpüp her an şükrettik her şeye.
Ekmek emekle yoğrula yoğrula, kaç evrimden geçtiğini biliriz.
Gün oldu ellerimiz yandı,
Gün oldu yokluğunda ağladık çocuk gibi?
Ondan emeğe sevgiyi kattık.
Sevmek istedik cesareti.
Onurla dört elle sarılmak istedik yaşama...
Yaşamak var ya yaşamak;
Elimizden alındığı anda, beş paraya satıldı tezgâhlarda.
Çeşit çeşit, boy boy tezgâhlarda tezgâhlanıyordu.
Yolsuzluk, vurgun, soygun…!
Hırsızlık, sürgün, hortumlama…!
Birçoğu kendince uydurmuş bir çeşit tezgahı vardı.
Küçüğünden en büyüğüne kadar…
Kendi tezgâhında tezgâhını tezgâhlıyordu...
Derken bir gün geldi.
Birden çok tezgâhtar bitiverdi üstümüzde.
Asıl yoksulların tezgâhtarlarda, tezgâhlarsa koyup satacak hiç bir şeyi kalmamıştı.
Birileri el altından binlerce karınca gibi, usulca boşaltmıştı içimizi.
Sonra son umudumuzu da çekip almıştı birileri.
Tutunacak dalımız kalmadığı gün, hayallerde avuttular bizi.
Zar zor bulduğumuz işimizi de kaybettik sonunda…
* * *
TEZGÂHLAR (2)
Yaşamak var ya yaşamak;
Umutlar büyütüyorduk sevginin gücüyle yaşamsal…
Kiminin o da yoktu.
Az çok üretiyorduk belki?
İşçinin, emekçinin hakkıydı diyorduk.
Ama bir gün geldi asıl büyük tezgâhtarlar
Son kozunu da ortaya koydu.
Önce işimize elimizden aldılar.
Sonra sokaklara döküldü kimi...
İş olmazsa aş olmazdı,
Ekmek alamazdık çocuklara.
En sonunda ekmeğimize de göz diktiler.
Yaşamak var ya yaşamak;
Umudun bittiği yerde insanca yaşayamamaktır.
Üstelik bir de aşsız işsiz kalmıştık ortada.
Ondan başkaldırımız oldu haksızlığa karşı.
İnsanca hakkımızı aradık kimi gün.
Sonra sokaklara dökülünce en haksızını da gördük.
Yığın yığın işsiz ordusu kurduk boşluklarda.
Başıboş ve çaresizdik hepimiz.
Sonra çelişkilere düştük gece gündüz.
Derken tekme tokat yumruklar savrdular umutlarımıza.
Kimin kime vurduğu belli değil...
Yaşamak var ya yaşamak;
Ortada bomboş kalınca inanamadık önce.
Sonra kendi insanlığımızdan utandık...
Günlerce ellerimiz boş dönüyorduk eve.
Oysa başköşeye oturttuğumuz oburlar,
Saraylar köşker kurarak gününü gün ediyordu.
Kimimiz hala sömürülmekten habersizdi.
Tezgâhlar kuruyordu üst düzeyde.
Kirli ve karanlık tezgahlar…
Derken, yığın yığın moderne işçi köleler olduk boş umutlarla.
Son kalanı da almışlardı avuçlarımızdan.
Kimin kimi soyduğu belli değil...
Sonra atacak bir şey kalmayınca, ilk önce gururu sattık çaresizce.
Sonra umudu sattık ekmek yerine.
İnsan, toprak sevgisini ise çoktan unuttuk.
Hile, yalanlardan yılgınlığa düşünce doğrularımızı, ideallerimizi sattık.
Ne kalmıştı ki elimizde?
Merhamet ise kör kuyularda çaresizce çırpınıyordu.
Bununla sevinçlerimizi beş paraya sattık...
Yaşamak var ya asıl yaşamak;
Kötülüklerden yılmayıp, hilenin tezgâhını bozmaktır.
Her gündönümünün ardından uyanarak,
Tüm yalan hilelere siper olarak, her yeni güne umutla doğmaktır.
Sonra kalemleri sihirli değnek yaparak,
Cesurca adil olmak ve yüreklice yazmaktır.
Her yıkılışın ardından yeniden, kendi küllerinden doğmak,
Daha da güçlenerek doğruluktan yana dik yürümektir.
Her şeye rağmen, Haksızlığa meydan vermeden,
Hakkımız olanı koparıp almaktır yaşamdan.
Yaşamak var ya yaşamak, kötülüğün tezgahını bozmak,
Umuda yüklü yarınlar inşa etmek,
Adil, insancıl ve hür iradeli çocuklar büyütmektir.
Hatice Elveren Peköz