Thais Romanı Hakkında Konu Özet Analiz ve Anatole France

03.08.2021

 

 Thais Romanı Hakkında Konu Özet Analiz ve Anatole France

 

Thais, Fransız şair ve romancı Anatole France’nin  1890 yılında yazdığı tarihi bir roman olarak  değerlendirilen ama psikolojiye, septizme ( kuşkuculuğa) ve psikanalize de yer veren bir romanıdır. Kimi edebiyat tarihçileri bu romanı sembolizm akımının ilk örneklerinden birisi olarak da görmektedir.[1] Roman Ms. 4. yüzyılda yaşadığı söylenen efsanevi bir Hıristiyan olan Mısırlı Saint Thaïs'in hayatındaki olaylara dayanır. [2]

Türkçeye, Erdoğan Alkan tarafından çevrilen roman A. France’nin romancı olarak şöhret kazanmasında önemli rol oynayan üçüncü romanı olmaktadır. Bu roman yazarın kariyerinde önemli bir yere sahiptir ve sembolist akımının da ilk örneklerinden birisi olarak görülmektedir.

Roman, iyi bir keşiş olmaya çalıştığı için tüm içgüdülerini bastıran sadece vicdani ve ahlaki değerlere göre yaşamaya odaklanarak inandığı gibi yaşamaya çalışan bir keşişin yanılgıları üzerine kurgulanmıştır.

Thais ve Pophnuce’nin bu konu yaklaşımı İslami tarikatlardaki şeyhler ve dervişlerin hayata bakışları ile oldukça örtüşmektedir. Nitekim tıpkı pek çok İslami tarikatında da olduğu gibi Pophnuce, çölde on yıl sürecek olan bir çileye soyunur. Çile hadisesi tasavvufta kırk gün ve bin gün olarak iki türlüdür. Pophnuce’nin nefsi ile olan savaşı dervişlerin nefis mücadelesinin bir benzeri olmaktadır. Thais’teki vaka Hıristiyanlığın ilk asırlarında Mısır’da gerçekleşen bir olay olarak anlatılır. Ancak romanın yazılış tarihi 1890 yılı olduğu için A. France’nin tasavvuftan ve velilerin hayatından mı etkilendiği yahut da İslam tasavvufunun Hıristiyan keşişlerini mi örnek aldığı bu çalışmanın konusu olmamaktadır.

Thais  adlı roman dini değerleri sorgulayan,  cinsel arzuların sürekli baskı altına alınması insanı ruh hastası ve nevrozlu biri haline getirir düşüncesini işleyen, felsefeye merak duyanların ilgisini çekebilecek bir romandır.

ROMANIN ANA DÜŞÜNCESİ

Tanrı sevgisinden başka bir sevgi tanımayan, bu sevgiyi cinsel arzulara gem vurarak göstermek olarak anlayan insanlar yaratılışlarına has içgüdülerini bastırdıklarında ruh hastası ve nevrozlu bir insan haline gelirler. Bunu anladıklarında zaten iş işten geçmiştir.

“ Bir kez tadılan ve haz alınan duyguyu terk etmekten daha zor hiçbir şey yoktur”

 

ROMANIN ÖZETİ

 

Thais adlı roman bütün dünya zevklerinden kendisini soyutlayarak Nil Vadisi ve Teb şehri yakınlarında bir çöle çekilen Romalıların ülkesi iken İskenderiye’de doğan Pophnuce’nin dramını anlatmaktadır. Pophnuce, tıpkı Freud’un öğretilerinde olduğu gibi cinsel arzularını ve dürtülerini bastırmayı başarmış gibi gözüken şehvet ve arzularını tanrının emri olarak algılayıp bunları yok ettiğini düşünen bir keşiştir.  Soylu bir aileden gelen Pophnuce, Hıristiyanlık öğretileri ile yetişmiş, belki de bir aziz olmayı kafasına koymuştur.

Pophnuce, felsefe eğitimi almış, dünya nimetlerine, paraya, maddi hazlara karşı, hatta mutluluk arayışında da olmayan bir genç olarak Rahip Macrin ile tanışır. “ Diyakos’un İncil’inden şu sözleri dinledi . ‘ Üstün bir insan olmayı istiyorsan git neyin varsa sat . Paranı yoksullara dağıt! O günden sonra malını satrıp parasını yoksullara dağıttı. [3]Onun da telkinleri ile çile çekmeye karar vermiş ve çölde yaşamaya başlamıştır. Böylece yüreğinin Tanrısal düşünceler ile dolacağını zannetmektedir. Üstelik tüm bu düşüncelerinde içtendir ve İnandığı gibi yaşamaktan da mutludur.

Ancak on beş yaşında iken yatmak ve sevişmek istediği ancak çok sıkılgan olduğu için parası da yetmediğinden kapısından dönmek zorunda kaldığı tiyatro oyuncusu kibar orospu Thais’i rüyalarında görmeye başlamıştır.  “  İnsanlardan uzaklaşıp yalnızlığına çekildiği on yıldan beri artık kazanlarda bedensel hazlar kaynatmıyor, pişmanlığın mağaralarında çilesini dolduruyordu. Tanrıdan uzak yaşadığı günlerdeki hatalarını düşünürken İskenderiye tiyatrosunda gördüğü  Thais adındaki güzel oyuncuyu hatırladı…. Bu kadın bedenini raksın ezgilerine korkusuz ve ustaca bırakıyor, kıvranışlarıyla en hayasız tutkuları bile dile getiriyordu”  ( shf. 15 )

Sürekli olarak hayalini gördüğü bu kadın aslında bastırdığını zannettiği şehvetinin emareleridir. Ancak Pophnuce, bunu farklı yorumlamış, bu düşleri Thais’i tanrının yoluna döndürmek için görevlendirildiği şeklinde yorumlamıştı.  Bu konuda epey kafa yorduktan sonra  “ Tanrının yardımıyla onu kurtaracağım” ( shf. 18 )  diyerek Thais’i arayıp bulmaya ve onu doğru yola getirmeye karar verdi. Bu fikrini paylaştığı dostları da onu yüreklendirmişti.

Çölleri aşarak İskenderiye’ye geldi. Onu bulmayı başardıktan sonra, bir çapkın hatta soksk serserisi gibi davranmayı da başararak şaşırtıcı bir şekilde onu Hıristiyan yapmayı da başarmıştı. Hatta kadını erdemsiz yaşamdan kopararak               onu çilehaneye dahi kapanmaya da razı etti. Ancak tüm bunları Tanrı’nın emriyle değil bastırdığı cinsel arzularının emri ile yani şeytanın emri ile yaptığı gerçeği ile karşı karşıya kalmıştı.

 

Anatole France Hakkında

 

Anatole France,  tam ve asıl adı Jacquest Anatole Thıabault’tur.  Doğumu: 16 Nisan 1844, Paris, Fransa; ölüm:  12 Ekim 1924, Saint-Cyr-sur-Loire, Fransa.

Anatole France, edebiyatın hemen her türünde eser veren 1921’de Nobel Ödülü de almış olan, Parnasyen okulu şairlerinden Fransız yazarıdır. 1844 yılında Paris’te doğan yazarın babası kitapçı olduğu için okuma ve kitap sevgisi ile büyümüş, sosyal bilimlere ve edebiyata dayalı bir eğitim görmüştür.  Çalışma hayatına Senato Kütüphanesinde memur olarak başlayan yazar ilkönce Parnasyen okulu etkisinde şiirleri ile yazın dünyasına girmiş, daha sonra eleştirmen olarak tanınmış, ancak asıl ününe Le Crime de Sylvestre (Sylvestre Bonard’ın Cinayeti)  adlı romanı ile başlayan romancılığı ile kavuşmuştur. [4]

 Romanlarında yergi, insan sevgisi, kuşku, psikanaliz ve felsefeye yer veren yazar, çağdaşı Freud ve diğer psikologların etkileri altında kalan bir romancıdır. 1914 yılında yayınlanmış olan Meleklerin İsyanı adlı romanı ile Nobel ödülünü alan A. France’nin diğer romanları : Sylvestre Bonard’ın Cinayeti 1881, Dostumun Kitabı 1885,Thais, 1890, Kırmızı Zambak 1894, Sainte Calire’nin Kuyusu 1895, Crainquebille Olayı 1902, Penguenler Adası 1908, Tanrılar Susamışlardı 1908 , Meleklerin İsyanı 1914,

Romanlarında felsefe ve psikolojiye çok önem veren A. France’nin romanlarındaki felsefe, psikoloji ve psikanaliz’e dair bilgileri nereden ve ne şekilde elde ettiği henüz aydınlanamamış bir konudur.

KAYNAKÇA 

[1] Erdoğan Alkan Anatoe France, Thais ön sözü, Doğuş Matbası, 1985, İstanbul
[2] https://en.wikipedia.org/wiki/Tha%C3%AFs_(novel)
[3] Anatoe France, Thais , Çvirmen Erdoğan Alkan, Doğuş Matbası, 1985, İstanbul., s. 15
[4] Erdoğan Alkan Anatoe France Thais ön sözü, Doğuş Matbası, 1985, İstanbul

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar