Türk Kumaşları ve Alfabetik Adları Fikri Salman

12.10.2011

https://www.meleklermekani.com/imagehosting/kaftan-resimleri-2056.jpg


GELENEKSEL TÜRK KUMAŞLARI VE ALFABETİK ADLARI:   YAZAN: Fikri SALMAN

Fikri SALMAN,Türk Kumaş Sanatıda görülen Geleneksel Kumaş Çeşitlerimiz,e-dergi.atauni.edu.tr )

• Arş. Gör.. Atatürk Üniversitesi. Güzel Sanatlar Fakültesi. Geleneksel Türk EI Sanatlan Bölümü, ERZURUM, TEZ ÇALIŞMASINDAN  ALINMIŞTIR.

BU ÇOK DEĞERLİ ÇALIŞMASINDAN DOLAYI,  Yrd.Doç. Dr. Fikri Salman Beyi gönülden kutluyoruz.

 

Türklerin tarih boyunca kullandıkları kumaş çeşitlerinin sayısı bir hayli fazladır. Zamanİçerisinde yıpranan bir materyal olması sebebiyle günümüze az örnek ulaşmıştır. Kaynaklarda adı geçen kumaş türlerinin sayısı 650 civarındadır. Ancak çoğu hakkında detaylı bilgi olmadığını bir kez daha belirtmek uygun olacaktır. Bunlardan bir kısmın alfabetik sırayla aşağıda tanıtılmaya çalışılmıştır.

ABA: Yıkanmış, taranmış yün yapağıdan dokunup dövülüp, preslenerek elde edilen kalın bir kumaş türüdür. İnce keçeye benzeyen aba, iklimi sert ve soğuk yörelerde cübbe, hırka, potur, çakşır, terlik olarak, askeri birliklerde de giyim eşyası, tozluk ve dizlik olarak kullanılmıştır. Eskiden en iyi abalar Balıkesir'de dokunurdu. Aba'nın siyah renkli olanına kebe denir.

ABAL: Bir tür ipekli kumaş olan abani, klaptan ve ipekle işlenmiş kalın ve iri desenli özellikleri olan bir kumaştır.6 Genellikle döşemelik ve bohçalık olarak kullanılmıştır.

Abani: Sarıya çalan beyaz zemini üzerine açık turuncu ipekle süslemelerin işlendiği bir kumaştır. Abanilerin, etna ve ala olmak üzere iki türü vardı. Etna pamuktan ipekten dokunurdu. kuşak, sarık, başörtüsü, bohça, yorgan yüzü; top halinde dokunanlardan erkek gömleği, kadın giysisi ve hırka yapılırdı. İstanbul, Bursa, Bağdat, Halep ve Hindistan'da dokunan kumaş, yapıldığı yere, desenine ve rengine göre adlandırılırdı. En çok bilinen türleri Akçabeyazı., Palamudı, Halep, Hint abanilereydi. Osmanlı'da halk ve tüccarlar, ulema sınıfından ayrılmak için feslerin üzerine abanı sarık sarmışlardır.8

Abrak: Daha önceleri Orta Asya'da dokunmuş eski bir elbiselik kumaş çeşididir. Ancak ne zaman ve nasıl dokunduğuna dair bir bilgi mevcut değildir.

Ağbani.: "Sarımtırak ipekle dokunan, üzeri ibrişim kıvrım dallarla süslenen bir kumaş çeşididir".10

Ahmediye: III. Ahmet ve Damat İbrahim Paşa devrinde Üsküdar ve Bursa'da dokunan bir çatma kumaş türüdür. Daha çok ipek iplilikle dokunan ve döşemelik olarak kullanılan kumaş, ipekli düz bir yüzeye sahiptir. Çeşitli türleri arasında en meşhuru fitilli Ahmediye'dir. 11

Akbez: Beyaz pamuktan dokunmuş bir kumaş türüdür. Hint'te dokunanları daha kaliteli ve makbuldür. ıı

Alaca: Genelde renkli pamuklu iplikle dokunan alacalar, eskiden iç giyimde ve çeşitli ihtiyaçlarda kullanılmıştır. Bu gün daha çok Buldan, Arapkir ve Gaziantep'te dokunmakta olan alaca kumaşları, çok eskilerde ipekle dokunmaktaydı.13 Lacivert ya da bordo zemin üzerinde sarı çizgileri olan bir tür pamuklu kumaştır. Dayanıklı ve kullanışlı bir kumaş olan alaca, eski dönemlerden beri İstanbul'da ve Anadolu'nun birçok yöresinde dokuna gelmiştir. Bu kumaş Osmanlı dokuma sanayinin en çok ürettiği kumaşlardan biridir. Eskiden Zeytinburnu mensucat fabrikasında dokunmuş olan alaca, erkek ve kadın dış giyiminde kullanılmıştır. Tire ve Erzincan'daki el tezgâhlarında dokunanlar ise en ünlüleriydi. Ayrıca Bursa, Halep, Manisa ve Kastamonu'da da alacanın dokunduğunu çeşitli kaynaklardan öğreniyoruz. Şam'da dokunan ipek alacalar Şam alacası adıyla bilinirdi. Günümüzde Buldan (Denizli), Arapkir (Malatya) ve Gaziantep'te eski örneklere göre benzer alaca kumaşlarının dokunması için çalışmalar yapılmaktadır. Bazı bölgelerde beşparmak adı da verilen alaca kimi zaman kırmızı zemin üzerine sarı çubuklu yollarla da dokunurdu. Bezayağı tekniğinde dokunan kumaş, pamuklu veya ipekli olabilirdi Selçuklular zamanından beri dokunan alaca kumaşı, kadın ve erkek giyimlerinde hırka, mintan, şalvar, entari gibi kıyafetlerde kullanılırdı. 16

Altınoluk: Alaca kumaşın yarı ipekli olanına altınoluk denilmektedir. Zeminleri kırmızı olup çizgileri sarı, siyah, beyaz, mavi, yeşil, mor gibi altı renk üzerinedir. Altınoluk geçmiş dönemlerde genellikle erkek gömlekleri ve kadın elbiselikleri yapımında kullanılmıştır. Bugün ise aynı kumaş folklorik amaçlı giysilerde kullanılmaktadır.17 ustufa cinsinden altın sırma veya kılaptanla işlenmiş çizglli Ipek kumaşlara bu isim verilmiştir. Bu cins kumaşların üzerinde sırma işlemeli yollar bulunurdu. Alacalar zaman zaman işlemeli kadın şalvarları yapımında da kullanılmıştır.


5
Bkz., Mehmet ÖNDER, Andka ve ESkI t-ier XIavuzu, Ankara, 1995. s. 5
6 Bkz., BOYQK LAROUSSE. Abal Mad. C.
7 Bkz... BÜYÜK lARDUSSE, Abrak Mad. C (, s. 8
8 Bkz... Celal Esat ARSEVtN, Alıanl Mad., Sanat Anslklopedl~, C. I, Ankara, 1986, s. II
9 ARSEVEN, Abrak Ma.d. $anal... Cl, S, 11
to ÖNDER. Antika... s. 6
11 Bkz.. APAK, Osmanlı ... s. 21
12 Bkz., ARSEVEN. Akbez Mad. Sanat, CI, s. 27
13 Bkz.. Lahde I
5 Bkz., Mehmet ÖNDER, Antika ve Eski Eser kılavuzu, Ankara, 1995. s. 5
6 Bkz., BÜYÜK LAROUSSE. Abal Mad. C.
7 Bkz... BÜYÜK LAOURUSSE, Abrak Mad. C (, s. 8
8 Bkz... Celal Esat ARSEVN, Alıanl Mad., Sanat Anslklopedl~, C. I, Ankara, 1986, s. II
9 ARSEVEN, Abrak Ma.d. $anal... Cl, S, 11
to ÖNDER. Antika... s. 6
11 Bkz.. APAK, Osmanlı ... s. 21
12 Bkz., ARSEVEN. Akbe~ Mad. Sanat, CI, s. 27
13 Bkz.. Lahide IMER, Antep Yöresinde Üretilen Kutnu, Alacalı ve Meydaniye KUInilfI."n.n au. ıdmll< Omllkled, Ankara, 200I,
s.14 MER, Antep Yöresinde Üretilen Kutnu, Alacalı ve Meydanîye Kumaş Örnekleri Ankara, 200I,s.14

 

Altıparmak; AI veya lacivert zemin üzerine altı renk çubuklu (yollu) olarak dokunan kumaş cinsidir. Erkek mintanı, kadın entarisi yapımında kullanılır. Kadın giyimindeki yerini günümüz geleneksel kıyafetlerinde de korumaktadır.19 Çubuklarında sırma İşleme bulunanlara altınoluk denirdi. Altınoluk, gelinlik entari yapımında kullanılırdı. Bu tür yollu kumaşlara kitabi ve alaca da denirdi. Şam kumaşlarını taklit ederek yapılanlarına Şam alacası denirdi.

Arakiye: Yün veya tiftikten dövülerek yapılmış ince keçe kumaşlara denilmektedir. Arakıyeden cübbe, potur, yelek, külah, takke ve seccade gibi şeyler yapılırdı. Eskiden dervişler ve Mevleviler tarafından kullanılırdı. Arakıyeden yapılan seccadeler ise genelde sırma ve ipekle işlenirdi. ( 21) Bunlara arakçın da denilmektedir. Arakıyeden yapılan kavuğun terden kirlenip yağlanmaması için teri emmek üzere giyilen bir takke türü olarak da bu isim kullanılır. Genellikle dervişler arakıye külah giyerler ve bu külahların biçiminden o dervişin hangi tarikata mensup olduğu anlaşılırdı. Mevlevi dervişleri uzun külahlarını(sikke) arakıyeden yaparlardı. Arakıyecilik özellikle İstanbul'da önemli bir iş koluydu,

14 Bkz., BQvQK lAROUSSE, AI"C'l Mad. C.ı. s. 310
15 Bkz.. Ne5ı1o ÖNlU. "Geleneksel Dokumalarımızda çızgı Desenli Kumaşı... ve Günümüzdeki Durumu", El SanatIanna Y~ "'"
Sorunlan Sempo:r:yumu BDıIı1Ieı1. Ankar". 1994. 5. 33 i
16 Bkz.. ÖNDER. Antlka... s. 8
17 Bkz.. ÖNlO. Geleneksel... s.. 332
18 Bkz.. MEYDAN lAROUS5L Altınoluk Mad. Ci. 5.385
19 Bkz.• BÜYüK LAROUSSE, Altıparmak M"d. C J, s.. 470
20 Bkz., ARSEVEN. Altıparmak Mad. Sanat... CI. s. 94
ı i Bkz.. ARSEVEN, Arakıye M"d. San"t... C. t. 5. 94
ıı Bkz., MEYDAN lAROUSSE. Arakıye M"d. cı, 5.S6

ARŞIN : (çözgü) teli arasına, ilave altın ve gümüş atkı telleri atılarak dokunan eski bir ipekli kumaş türüdür. Arşın adı da anş-ın'dan gelmektedir. Arşına pamuk iplik karıştırmak, fazladan altın ve gümüş tel kullanmak yasaktı. Sade arşın pamuk ipliğinden dokunmakta olup, daha sonra üzerine altın ve gümüş tellerle işleme yapılırdı. Bunlara Dip kumaşı da denilmektedir. Altın ve gümüşün fazla harcanmaması için, dönemin padişahlarınca kimi zaman yasaklanmıştır.2J

Atlas (Saten); Diğer adı saten olan atlas, ipeğin parlaklığını en iyi şekilde yansıtan dokuma ve kumaş türüdür. Saten ise XIV. yy.da Fransızcadan dilimize girmiştir. Atlas kumaşın ilk kez Çin'de dokunduğu ve Araplar vasıtasıyla Batı dünyasına geçtiği bilinir. Selçuklu kaynaklarında XIII. yy.da Atlas-t İstanbul deyiminin geçmesi, Bizanslıların da bu dokumayı daha önceden bildiğini gösteriyor. XV. yy.da atlas kumaş ithal eden Osmanlılar, XVI. yy.da kadifenin yanında atlas üretimiyle de i1gilenmeye başlar. O dönemde bunların mlsk.-l adas, şehı1 atlas (Bursa işi), Şam atlası, Maraş adası gibi türleri görülür. XVII. yy.da yabancı kökenli atlas kumaşların artması, atlas dokumacılığını geriletmişse de XVIII. yy.da tekrar canlandığını görmekteyiz. Pahalı, dayanıklı ve parlak olmasından dolayı saray mensuplarınca daha çok benimsenmiş olan bu kumaş türü; bayrak, sancak, yorgan yüzü, perde, bohça, para kesesi, kürk astarı, kaftan, şalvar, entari eşya ve elbiselerin yapımında kullanılmıştır. Osmanlı sarayında kışın çok giyildiği için saray dilinde kış mevsimine atlas mevsimi denilmiştir.

Atkı ve çözgüsü ipekten olan atlas, İslam fıkhına göre erkek kıyafetlerinde haram olduğu için, pamukla karıştırılarak kullanılmıştır. Atlaslar dokuma tekniğine göre; donuk. (mat renkli), yanardöner (atkı ve çözgü farklı renkte) atlaslar olmak üzere çeşitli gruplara ayrılırlar. 1640 tarihli narh defterinde kırmızı atlasların diğerlerinden daha pahalı olduğu yazılıdır. Bunun sebebi; kırmızıya talebin fazla olmasıydı. Ayrıca kumaşta sırma ve sim işlemeler, desen dokumaları da fiyatı arttırıyordu.24 Kâbe’ye her yıl gönderilen atlas kumaşlar, siyah renkli ve altın işlemeliydi. Düz dokunan atlasların yanı sıra boyuna çizgi çubukları olan ve taraklı denen türleri de vardı.l5

Atlasta en çok tercih edilen renkler; yeşil ve kırmızıydı. Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde belirttiğine göre, XVi. yy. ortalarında İstanbul’da atlas ticareti yapan 105 dükkân ve 300 esnaf bulunmaktaydı. Osmanlı sarayında vezlr seviyesine yükselen paşaların, padişaha sunmaları gereken hediyeler arasında 12 top atlas da vardı. Vezirlere gönderilen menşurlar yeşil, Babıâli’ye gönderilen Sadaret hattı hümayunları da kırmızı atlas keseler içine konurdu. Kanunnameler ve saray teşkilatına dair bazı eserlerde, Türk süvarilerinin al, mor, nefti atlastan kaftan giydikleri belirtilmiştir. Atlastan yazılı sancaklar dokunduğu gibi, kitap mahfaza ve kılıflarında da atlas kullanılmıştır.l6

Başmal: Eskiden dokunan bir kadife türüne verilen isimdir.

ı3 Bkz., BÜYÜK LAROUSSt. Arşın Mad. c.ı. s. 843
14 Bkz.• S~rgon ERDEM. Atlas M2ıd. Islam AnsIIdopedIsI. C.4, İstanbul. 199ı. s. 80-81
15 Bkz.. BÜYüK LAROUSSE. Aıias Mad. c.ı, s. 985
ı6 Bkz.. MLYDAN LAROUSSE. Atlas Mad. cı. s.276
ı7 Bkz.• ARSEVEN. B~hm~1 Mad. Sanal... C.I, S, 163

Balkaymak: İki renk yollu (çizgili) ipekli kumaştır.28

Basma: Üzerine renkli çiçek veya desen basılmış bir kumaş türüdür. Genelde pamuklu kumaş üzerine basmacılık yapılır. Eskiden İstanbul'da iki türlü basmacı esnafı bulunurdu.

Bunlar yastık basmacısı ve çit basmacısıydı. Yastık basmacılar genelde yastık yüzü, sofra örtüleri, perdeler ve çeşitli bezler basarlarken; çit basmacıları, yargan yüzü ve çarşafı ile perde basarlardı. Evliya Çelebi, İstanbul'da 15 dükkânda 55 yastık basmasının ve 100 çit basmacısının çalıştığını yazar. 29

Beledı: Bezayağı örgüsüyle dokunmuş, çift katlı bir tür pamuklu kumaştır. Beledi dokumaların ipek ve pamuk karışımı olanları varsa da genellikle her iki katın atkı ve çözgüsü pamuk ipliğindendir. Bu kumaş beledi tezgâhı denen özel tezgâhlarda dokunurdu. Eski Osmanlı kumaşları arasında beledi adına XV. yy. kaynaklarında rastlanır. Tire, Urla, İzmir, Manisa, Konya, Bursa ve İstanbul gibi çeşitli yerlerde dokunan beledîlerin Konya'da dokunanlarına veledi denilmekteydi. Osmanlı kumaşları arasında bu teknikle dokunmuş başka kumaşlara rastlanmaz. Beledi kumaşlar çift katlı dokumalar grubuna girmekte olup, genellikle geometrik formlardaki desenlerle dokunmaktaydı. Kumaş üzerindeki motifler iki katın kesişmesiyle oluşturulmuştur. Bu kesişmeler aynı zamanda iki katı birbirine bağlar. Katların biri genellikle beyaz ya da krem rengi, diğeri koyu mavi, yeşil, kırmızı ya da sarıdır. Bir yüzde bir tarafta zemin beyaz, motifler renkli; diğer tarafta zemin renkli, motifler beyazdır. Kumaşın her iki yüzü de kullanılabilir. Beledi kumaşlar günlük yaşamda perde, sedir örtüsü, yorgan, minder, yastık yüzü yapımında kullanılır. Üzerindeki desenlere göre bunların bademli, kutulu, yıldızlı, aynalı gibi adlar almış olanları da vardır. Yaklaşık40 çerçeveyle eskiden dokumalar yapıldığı düşünülüyor. Günümüzde dokunan beledi kumaşlar 24 çerçeveyi aşmaz.30 Bursa'da dokunanlarının çözgü ipliği sayısı, 1502 tarihinden önce 1600 adet iken, bu tarihten sonra 1300'e düşer.3' III. Ahmet'in beledi tekniğinde dokunan ipekli kaftanı, Topkapı Sarayı Müzesi'nde sergilenmektedir

28 Bkz.. ÖNLÜ. GelenekseL... 5. 332

29 Bkz., MEYDAN LAROUSSE. Basma Mad. C.3, 5.6

30 Bkz., BÜYÜK LAROUSSE, Beledı Mad. C.2. S, 1481

31 Bkz., Nurhan ATASOY, ipek, Londra, 2001, 5.163

Bervanlk; Malatya ve yöresinde önlük olarak kullanılan bir çeşit pamuklu dokumadır. Bervanik dokumayı desenlendirmek için ağaç kalıplar kullanılır. Yazmacılık sanatında olduğu gibi kalıplar boyaya batırılarak kumaşa desen basılır.3l

Beşme: Her çubuğu, ayrı ayrı beş renkte dokunmuş, yollu (çizgili) kumaşa verilen isimdir,33

Beşpaımak: Beş ayrı renkte çubuklarla desenlendirilmiş ve bez ayağı örgüyle dokunmuş pamuklu bir kumaş türüdür. Pamuk ve ipek karışımı olanlar da vardır. Beşparmak kumaşlar, desen karakteri bakımından alacaya benzer. Alacadaki uyumlu ve yumuşak geçişli renklerin yerini, beşparmakta gelişigüzel yan yana getirilmiş ve kesin hatlarla birbirinden ayrılmış çubuklar almıştır. Beşparmak, EUft ve sopalı gibi isimlerle de anılmaktadır. 34

Beykasam: Boyuna çizgileri olan yarı i!Dekli, yarı pamuklu parlak kumaş türüdür. Adına beykasap da denilmektedir.35

Bez: Pamuk veya ketenden yapılmış bir dokuma çeşididir. Bu tür kumaştan çamaşır,elbise, çarşaf, kese, havlu, torba ve örtü gibi eşyalar yapılırdı!. Cirıslerine göre yerli bez,Amerikan bezi, Trabzon bez1, alaca bez, keten bez1, ŞUe bez1, Manisa bez1 gibi çeşitleri vardır. Sade, düz renkli olanlara ak. Bez ve renkli çiçekli olanlara alaca bez denirdi. 36

Boğası: Bugünkü Amerikan bezine benzeyen ve kaput bezini andıran bir kumaş çeşidi olup, eskiden kaftanlara astar olarak kullanılırdı. Isparta ve Denizli'de hala dokunmaktadır. 37 Osmanlılar döneminde XVi. ve XVii. yy.lara ait çeşitli kayıtlarda adına rastlanan boğası, o dönem pamuklu kumaşları arasında önemli bir yer tutmaktaydı.. Boğası, el eğirmesi ya da çıkrıkta bükülen pamuk ipliğinden yapılırdı!. Genellikle orta kalite bir dokuma olup, beyaz renkliydi.Boyar maddelerle renklendirilmiş ve rengine göre adlar almış olanları da vardır(cengari, nar neftisi, mai, gök, samanı, cevizi, tarçıni gibi... ). Eski kayıtlarda alaca boğası adına rastlanması, bunun ipliği boyalı türlerinin de bulunduğunu göstermektedir. Denizli,

Isparta, Kayseri, Kastamonu, Tokat, Diyarbakır gibi merkezlerden en kalitelileri Bolu'da dokunurdu. Boğası kumaşların türlerinde; edna (düşük kalite), evsat (orta kalite), ala (iyi kalite) olmak üzere üç çeşidini görmekteyiz. Dönemin ithal kumaşları arasında, boğası kumaşının adına rastlanılmaktadır. Hindistan'dan gelen beyaz Hint boğası, orta kaliteli beyaz ya da renklisi bayramı Bengal'de dokunan hammami boğası adıyla biliniyordu

3Z Bkz.. ÔND[R. Anllka... s. 25

33 Bkz., ÔNLO, Geleneksel... s. 33Z

34 Bkz., BÜYÜK LAROUS$[. Beşparmak Mad. C.Z, s. 1576

35 Bkz., ÔNLÜ, Geleneksel... s. 332

36 Bkz.. ARS[V[N. Bez Mad. Sanat... C. I. s. Z17

37 Bkz., ARS[VEN. Boğası Mad. Sanat... C. i, s. 274

 

Her yörenin boğası kumaşı farklı olup, kullanılacak yere ve materyale göre seçim yapılırdı. 0.5 ı m. ile ı. 10 m. arasında değişen enlerde dokunur ve 4 m. ya da 15 m.lik parçalar halinde satılırdı. Kaftan, kaftan astarı, sank, entari, gömlek, kavuk, kavuk astarı, bohça, yağlık, yastık, yorgan yüzü vb. eşyaların yapımında bu kumaş türü kullanılmaktaydı.

Buldan Bezi: Denizli'nin Buldan ilçesinde dokunan, genellikle san-beyaz renkte olan yöreye özgü geleneksel bir kumaştır. Buldan bezinin beyaz renklileri pamuk, sarı renklileri ipek işlemedir. İşlemeler, biz adı verilen iğne ile kasnakta yapılırdı. Buldan bezleri erkek ve kadınlar için üstlük veya poşu denilen başörtüsü ya da bel kuşağı olarak kullanılmaktadır.

Son yıllarda işlemeleri kasnak yerine makineyle yapılmaktadır.39

Bursa Çekmesi: Ham ipekle dokunmuş, krep ve bürümcük örgü arasında bir kumaş türüdür. Bursa çekmesi çoğunlukta başörtüsü yapımında kullanılırdı. Bir çizgisi ipek, diğeri pamuktan olan ve Bursa'da dokunan bir çeşit yollu (çizgili) kumaş cinsidir. 40

BÜRÜMCÜK XV. yy. Osmanlı kayıtlarında bürümcük tabiriyle geçen bir kumaş ürüdür.Yüksek (fazla) bükümle elde edilen ham ipek iplikle, genelde bez ayağı örgüyle dokunurdu.

Daha sonra pişirme denen kaynatma işleminden geçirilen bürümcük, bu işlem sebebiyle ipliklerde oluşan çekilme sonucunda kumaş yüzeyinde kıvrılmalar ve bükümler meydana gelir. Kumaş adını, kendi özelliğini oluşturan bu kıvrımlardan almaktadır. Ham ipekten dokunan bürümcüklerde bez ayağı örgüsü kullanılmakla birlikte, pişmiş ipekten yapılanların da bükülmeyi arttırmak için, krep türü farklı bir örgü kullanılır.

Kadınlar için yapılan bürümcüklerin atkı ve çözgüsü ipektendir. Helalu denen ve erkekler için dokunan bürümcüklerde ise çözgü pamuk, atkı ipek ipliktendir. Çözgüde yer yer pamuk iplik kullanılarak yollu dokunan bürümcükler de yapılmıştır. Beyaz pamuk iplikle dokunduğunda bu yollar mat bir görünüm verir. Bunların renkli ipliklerle dokunan ya da dokunduktan sonra boyanan türleri de vardır. Bürümcük XV Ile XıX. Yy.lar arasında başta Bursa olmak üzere, Biledk, Alaşehir, Muğla, Denizli ve İstanbul'da dokunuyordu.

Bunun yanı sıra zıbın, peştamal, yorgan astarı vb. eşya yapımında da kullanılırdı. İpekli kumaşların giderek ortadan kalkmasıyla bürümcük de çeşitli adlar verilen pamuklu kumaşlar arasına katılmıştır.

 

38 Bkz., BOYOK LAROUSSE. Boğa.sı Mad. C.4, 5. 1478-1479

39 Bkz.• ÖNDER, Antlka... s. 29

40 Bkz.. ARSEvrN, Bursa Çekmesi Mad. Sanat... C 1. s. 302

 

Türkler arasında özel bir rağbet gören bürümcük, düğünlerde gelin ve damatların gömlek yapımında da kullanılmıştır. Yaka ve kolları gelinlik kız tarafından iğne oyası ile işlenen bürümcükler el tezgâhlarında dokunduğu için dar enli olurlar ve çoğu zaman da bir gömleklik top halinde üretilirdi,

Canfes: Atkı ve çözgüsü ipek iplikten olan ve genellikle bez ayağı örgüyle dokunan, perdahsız, tafta türü bir kumaştır. Canfes perdahsız olduğundan yıkandığı zaman parlaklığını ve kendine özgü sertliğini yitirmediğinden özellikle sarayın kadınların beğenisini kazanmıştır. Osmanlı döneminde bilhassa XVii. yy.da saraydaki kadın giysilerinin çoğu canfesten yapılıyordu. Bunlar tek canfes ve çift canfes olmak üzere başlıca İki kalitede dokunuyordu. Tek canfeslerde çözgü telleri, gücülerden tek kat olarak geçirilirdi. Çeşitli renklerde bez ayağı örgüyle düz dokunanları yanında atkı ve çözgüsü farklı renkte yapılanları da vardır. Genellikle çözgüsü mor, atkısı sarı olurdu. Bu tür canfeslere bukalemun, yanar-döner de denirdi. Çift canfeslerde ise çözgü iplikleri gücülerden iki ya da daha fazla katlı olarak geçirilir, oluşan örgü, atkı ripsi görünümü verirdi. Atkı sıklığı, çözgüye oranla daha fazlaydı.

Canfeslerin en kalitelileri İstanbul ve Bursa'da dokunanlarıydı. Yaklaşık 55-60 cm. eninde dokunan canfeslerden kadın giyiminde elbise, cepken, şalvar, ferace; erkek giyiminde mintan yapılırdı. Ayrıca canfesler yorgan yüzü, bohça vb. eşyaların yapımında da kullanılıyordu.45 Bunların yanardöner ve kumru göğsü olmak üzere iki türü vardır.

42 Bk2.., APAK, Osmanlı ... 5. 22

43 Bkz.• MEYDAN lAROUSSE, BO'ümcOk Mad. CA, 5.32

44 Bkz., ATASOY, Ipek, 5.163

45 Bkz., BÜYÜK LAROUSSE, canfes Mad. es, s. 2166

 

Çatma: Düz zemin üzerine kadife tekniğiyle kabartma motifler oluşturularak dokunan eski bir desenli kumaş türüdür. Çatma, kadifelerde desenlendirme genellikle düz bir zemin üzerine renkli hav çözgüleriyle yapıldığından, motifler zemine göre daha kabaktır. Bazı çatma türlerinde ise zemin alanlarının havlı, motiflerin düz olduğu görülür. Aynı kumaş üzerinde her iki tekniğin uygulandığı örnekler de vardır. t 5. yy.ın sonlarında dokunmuş olan Bursa çatması, Washington Textile Museum'da sergilenmekte olan örneklerden birini teşkil eder

XV. yy. çatma dokumalarının zemin çözgülerinde önceleri ipek iplik kullanılırken daha sonra bunun yerini keten veya pamuk ipliği almıştır. Son dönem çatma dokumalarda pamuk iplik daha çok kullanılmıştır. Hav çözgüleri ise hemen hemen her dönemde pişmiş ipek iplikten dokunmuştur. Pek çoğunda zemin kırmızı ya da güvez renktedir.

Çatmanın siyah ve yeşil renkli olanlarına da rastlanmaktadır. Motifterin konturlannda ise gök mavi, yeşil ve san renkler en çok kullanılan renklerdir. Havsız olan kısımlarda genellikle kalın pamuk ipliğinin kullanıldığı, zemin atkısı dışında yüzeyi örtmek amacıyla takviye atkısı olarak ipek, kılaptan, sim vb. değerli ipliklerin kullanıldığı da görülür.

Havsız olanları değerlendirmek amacıyla kullanılan bu takviye atkılarının cinsine göre çatmalara çeşitli adlar verilmiştir. Takviye atkısı olarak sarı, saman rengi gibi açık renk ipek iplikler kullanılmışsa münakkaş çatma kadife, takviye iplik olarak ipek yerine kılaptan ya da sim kullanılmışsa müzehhep (altınh) çatma kadife adı kullanılmıştır.

Çatmalar motiflerine göre de bazı adlar alırlardı. Motifleri yol yol ve dönüşümlü olarak havlı olan çatma kadifelere, çubuklu çatma kadife deniliyordu. Çubuklu çatmalarda yollardan biri. havlı, diğeri havsız olarak dokunuyor, havlı yol içindeki motifler havsız, havsız yol içindeki motifler havlı yapılarak farklı bir görünüm elde ediliyordu.

Bursa, Bilecik, Üsküdar, Karaman, Göynük (Bolu), Eski Aydos (Bulgaristan) yörelerinde dokunan çatma kadifeler arasında en beğenilenleri Üsküdar çatması ve Bilecik çatmasıydı. Ahmediye adı verilen İstanbul ve Bursa'da dokunan kumaşlar (çatmalar) daha çok döşemelik olarak kullanılıyordu. Çatma kadifeden yastık, kaftan ve döşek yüzü yapılıyor, perdelik ve döşemelik olarak da kullanıyordu. Çatma kumaşların boyut/arı Bursa Nizamnamesi'ne göre endaze olurdu. Fransızlar bu tür kumaş/ara Valou~a Double Hauteur adını verirler. Eski kayıtlarda ala, evsad, edna cinsleri ve kadife-l çatma isimleriyle geçerdi. 1481–1486 yıllarında sancağa çıkan şehzadelere verilen eşyalar arasında arşiv kayıtlarına göre "Miraharf kaftan

Bursa’nın çatma kadifesindendir ki altunludur" şeklindeki ibare mühimdir. Bu zamana kadar gerek hazine defterlerinde, gerekse diğer vesikalarda mirahuri kaftan/arın çoğu İran ve Avrupa kemha ve kadifelerinden yapılırdı.

Çatma kumaşlar hem iç pazarda hem de dış pazarda çok ilgi görmüştür. Avrupa'ya giden elçiler, yabancı devlet başkanlarına götürdükleri hediyeler arasında çatma kumaşlar da bulunmaktaydı.49

Çekme: Bir çizgisi ipek, bir çizgisi pamuk ipliğiyle bezayağı örgüde dokunan bir çeşit yollu kumaş türüdür. Çekme, krep ile bürümcük arası bir görünümdedir. Bursa'da dokunan ve Bursa çekmesi adıyla bilinen türü meşhurdu. Pamuk ipliğiyle bez ayağı örgü tekniğinde dokunmuş ve üzeri baskı yöntemi ile desenlendirilmiş bir dokuma türüdür. Pamuk ipliğiyle seyrek olarak dokunmuş ve üzeri baskı ile desenlendin imiş tülbent şeklindeki başörtülük kumaşlara ise yazma denilmektedir.

Çitarı: Bir tel ipek, üç te/ pamuk ipliğiyle, bez ayağı örgüde dokunmuş bir yollu kumaş türüdür. Genellikle çubukları sarı ve kırmızı olup daha çok Şam'da dokunurdu. Çubukları desenli olarak dokunmuş olanları da vardır.S2 Çitarinin Kırk kalem, findık1ı, makaslı,

aşağı çitari olarak adlandırılan çeşitleri vardır. Çarşaf yapımında kullanılan çizgili bir kumaş türüdür. 54

Çubuklu: Peştamal veya e/biselil< yapımında kullanılan paralel çizgileri olan bir kumaş cinsidir. Zemini küçük çiçeklerle süslü olanları da vardır.55

 

46 Bkz.. BüYÜK LAROUSSL Çalma Mdd. C.5. s. 2595

47 Bkz., YATMAN, Türk .. S. 66

48 Bkz., Fikret ALTAY, Kaftanlar, IstanbuL. 1979, s. 11

49 Bkz., Hülya TEZCAN; 'Onaltıncı Yilzyıldan Yirminci Yüzyıla Türk Kumaş Sanatı". TtLr\dYemIZ. S.5B. Haı.lran 1989, s. 30

50 Bkz., BÜYÜK lAROUSSE, Çekme Mad. C.5, s. 2615

51 Bkz., BÜYÜK lAROUSSE, ÇIt Mdd. C.6, s. 2748

52 Bkz., BÜYÜK lAROUSSE, Çltarl Mdd. C.6, s. 2685

53 Bkz., ÖNLÜ, Gelenel<.seL. s. 332

54 Bkz., ARSEVEN, Çökü Mad. Sanat... C. ı. s. 418

55 Bkz., ÖNlÜ, Gelenel<.sel... s. 332

ResIm 5. Çubuklu kumaştan elbisesiyle Ege'lI Yörük gelini

 

 

Cuha: çözgü ve atkısı tek kat yün ipliğinden, genellikle dimi ya da bezayağı örgüyle oldukça sık dokunmuş kalın bir kumaş türüdür. Çuhaya, dokunduktan sonra terbiyelemek amacıyla; dinleme, fırçalama, makaslama işlemleri uygulanır ve mengeneden geçirilerek perdahlanırdı. Çuhanın çözgüsü atkıya oranla daha sıktır. Osmanlılar döneminde askerlerin kışlık giysileri çuhadan yapılıyordu. Selanik, Edirne, İstanbul, Bursa ve Şam'da dokunan yerli çuhalar gereksinimi karşılayamadığından önceleri İran, Mısır ve Türkistan'dan, sonraları Avrupa ülkelerinden ithal edilmeye başlandı. XV. yy. sonlarında Osmanlılara sığınan İspanyol ve Portekiz Yahudilerinin yerleştiği Ege yöresinde ve özellikle Selanik'te dokunan çuhalar ünlüydü. Devlet ileri gelenleri daha çok ithal malı çuha kullanıyorlardı. Askerlerin ve halkın giyebileceği çuhaların cinsi ve miktarı, devlet tarafından belirleniyordu. Tüketimin fazla olması nedeniyle bir süre sonra yalnız zabitlerin çuha giymesi, neferlerin ise aba ve şayaktan yapılmış giysiler kullanmadan karara bağlanmıştır. XVi. yy.da İngilizler, londrin adı verilen çuhalarıyla Osmanlı pazarına na girmişlerdir. Bunun yanı sıra Fransızlar, Hollandalılar ve

İtalyanlar da bu pazardan paylamak istiyorlardı. Bu çuhalar halk arasında Fransız çuhası ya da Felemenk çuhası, saye çuhası, Londra çuhası gibi adlarla anılıyordu. Cins ve desenlerine göre çuhalann; mor, miskf, poturlu vb. adlar taşıyanları da vardı. Aynca 7 endazelik çuhaya yağmurluk, 6 endazeliğine mlrlahürl ya da mlrahorl, 4 endazeliğine çakşır deniyordu. Bunların Edna (adı), evsat (orta) ve. i.lA (iyi) olmak üzere başlıca üç kalitesi vardı. Askeri giyimin yanında halk arasında ferace, dolama, yelek, çakşır, eyer teğeltisi yapımında ve döşemelik olarak da kullanılan çuhaları, Müslüman olmayanlar yalnızca çakşır türü kara çuhaları kullanabiliyordu.

1832'de çuha dokumak amacıyla gerekli tezgâh ve ustalar Fransa’dan getirilerek, İstanbul Beykoz'da bir çuha fabrikası açıldı. Yapağı gereksinimi Aydın, Kütahya ve Bergama'dan sağlanıyordu. 1835'te de İslimye'de (Bulgaristan) bir çuha fabrikası kuruldu ve 1836'da yerli yapağıyla deneme üretimine başlandı. 1848'de tam anlamıyla üret time geçen fabrikada dokunan çuhalar, askeri gıyım gıy üretiminde kullanılıyordu. Törenlerde verilen armağanlar içinde de yerli olan çuha, giyim kuşamdaki değişimlere paralel olarak daha az tüketilmeye başlandı ve üretimi giderek düştü.s6

 

Çuhaları işleyen en büyük tezgâhlar Selanik’te bulunuyordu. Bu tezgâhlara her sene,

Küçük Çekmece'den Dreç iskelesi'ne kadar olan çiftliklerden 5000 kantar yapağı gönderilirdi.

Bu miktar yapağı elde edilmedikçe hiç kimseye yapağısı sattırılmazdı. Her çiftlik sahibi elinde mevcut yapağının beşte birini, okkası l2'şer akçeye olmak üzere ve peşin parayla mübaşirlere satmaya mecbur idi. 57

Yeniçerilerin giyimleri İçin kendilerine, yılda bir defa olmak üzere çivit renkli Selanik çuhası dağıtılırdı. Yayabaşılara ise yeşil Selanik çuhası verilirdi. Selanik çuhasını Yahudiler dokur ve bu hizmetlerine karşılık, tekâlifi örfiye ve avarızı divaniye vergilerinden muaf tutulurlardı. 58

Genelde keçi kılından bez ayağı örgüyle dokunmuş kaba bir kumaş türüdür. Çoğu zaman hayvan örtüsü olarak kullanılmıştır.S9

Dakye: E.rkek giyiminde kullanılan saten örgüyle ·dokunmuş çizgili bir kumaş türüdür. Çubukları çeşitli renklerdedir.110

Damasko: Aynı armürün atkı yüzü ve çözgü yüzü ile oluşturulan bir zemin ya da desen etkisi verilmiş, tek renkli, ipekli ya da bazen ipek, yün, pamuk karışımı döşemelik kumaş türüdür. Damasko dokuma, yalnız atkı ve çözgü etkili armürlerin zıtlığından yararlanılarak desenler verilmiş örgüde, zemin annürü olarak genelde dimi veya saten örgünün birlikte kullanımıyla dokunur.

Bir damaskoda ışık, armürlerin atkı ve çözgü atlamaları üstünde değişik etkiler yaparak desenlerin daha iyi görtinmelerini sağlar. Düz damasko dokumalar, atkı ve çözgüye paralel olarak raporlu desenlerle dama etkisi yapar. Buna karşın eğri çizgilı damasko dokumalarda tüm süsleme motiflerinden yararlanılır. Bu dokumalar, çözgü etkili bir zemin annürü ve motifler içinde atkı etkili bir annür uygulanarak elde edilir. Bu tür kumaşlarda jakar makineleriyle çok büyük desenler oluşturulabilir.61

Geleneksel kumaş çeşidi olarak Osmanlı'da ipek ve keten karışımıyla dokunmuş ve adına Şam kumaşı veya dimışkt de denmiştir. Damaskolar Ortaçağ'da Şam tezgâhlarında dokunarak blam ülkelerine ve Avrupa'ya da gönderilmiştir. Daha sonraları Venedik ve Genova şehirlerinde damaskoların taklitleri yapılmaya başlanmış olup çoğu zaman döşemelik, sofra örtüsü vb. yerlerde kullanılmıştır.62

 

DİB: , ipekle düz bir zemin teşkil edecek şekilde dokunan, sade bir kumaş türü olup daha sonra üzerine altın ve gümüş telle işleme yapılmıştır. Bunlara sade arşın kumaş da denilmektedir.63

56 Bkz.. BQYOK LAROUSSE. Çuha Mad. C.6. so 2800

57 Bkz.. YATMAN. Ttiıle ... so 67

58 Bkz.. MEYDAN LAROUSSE. Çuha Mad. C. J 7. 5.497

59 Bkz.. BÜYÜK LAROUSSE. Çul Mad. C.6, 5. 2805

60 Bkz.. ÖNLU. Geleneksel... ~ 331

6f Bkz.. BÜYÜK U\ROUSSE, Oamasko Mad. C.6. 5. 1856

61 Bkz.. ÖNOlR. Antlka 5. 47

63 Bkz., YATMAN, Ttiıle 5. 67 •

DİBA: Canfes’in daha kalını olarak bilinir. Motif atkılarında kılaptan, sırma, sim gibi altın ve gümüş iplikler kullanılarak dokunmuş ipekli veya kadife bir kumaştır. Dlba kumaşların atkı ve çözgü iplikleri ipektendir. Genellikle saten örgü kullanılır. Ağır bir ipekli kumaş olan dibanın ilk kez Uzak Doğu ve Orta Asya'da dokunduğu sanılmaktadır. Yazılı kaynaklar

Göktürk, Uygur ve Hazar Türklerinde bu kumaşın önemli bir yeri olduğunu ve çok kullanıldığını göstermektedir. Tarihi kaynaklarda Selçuklu sultanı Alaeddin Keykubad'ın, Osman Bey'e gönderdiği armağanlar arasında dl.ba-ı rimt adlı bir kumaşın da yer aldığı görülür. Osmanlı kayıtlarında XV. yy.dan başlayarak adı geçen diba daha sonra

Avrupa'da da dokunmuştur. Osmanlıların ithal ettiği bu kumaşlar diba-yı frengi, Venedik heftrenk sade dibası gibi adlarla tanınıyordu. Doğudan ithal edilenlere ise dokunduğu yere göre Acem dibası, Hint dibası gibi adlar veriliyordu. Yerli diba üretiminin özellikle İstanbul ve Bursa'da yapıldığı bilinmektedir. İstanbul'da dokunanlar arasında telll a1diba ve güllü diba çok meşhurdu. Se1lmtye kumaşları da son dönem dibaları arasında sayılabilir. Diba, sarayda en çok kullanılan kumaşlardan olup giyimde, döşemelik ve perdelik olarak ya da yorgan yüzü yapımında değerlendiriliyordu.64

DURMAC: Şal biçiminde bir tür ipekli kumaş çeşididir.65

Ebre: Hareli ve dalgalı bir kumaş türüdür.66

Ehram İhram: Anadolu'da kadınların dışarı çıkarken üzerlerine örtündükleri doğal renkli yünlerden genellikle bez ayağı örgüyle dokunmuş, kareye yakın dikdörtgen biçimi örtü kumaşıdır. Anadolu'nun Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde bugün de dokunan ve kullanılan ihram, Osmanlılar döneminde car, çarşaf ve feracenin yanı sıra kadın giyiminde de görülür. İhramlar da carlar gibi uzun kenarı insan boyunu aşacak şekilde iki kanat halinde dokunur ve daha sonra kenarları dikilerek kullanılırdı. Yünden dokunan ihramlar genellikle kareye yakın dikdörtgen biçimindedir. İhramlar düz ve desenli olmak Uzere iki türü vardır. Düzleri, el eğirmesi yün ipliğinden bez ayağı örgüyle dokunur. Çözgü ve atkı iplikleri tek katlı olmasına rağmen, fazla bükümlü olması nedeniyle kumaş, bürumcük gıbı kıvrımlı bir görünüme sahiptir. Düz ihram ların yalnızca kenar kısmıyla alt ve üst boylarında pamuk ipliğinden 1-1,5 an.lik bantlar vardır. Desenli ihramlarda ise zemin örgüsü yine bez ayağıdır. Motifter, zemin atkılan arasına renkli yün ve pamuk iplikleriyle tezgah üzerinde işlenir. Tek kanat halinde dokunan bu ihramların bir kenarında haşiye adı verilen su halinde motifter bulunur. Desenli ihramlar; serpme, yollu ya da sulu ve kaplama motifti olmak üzere üçe ayrılırlar. Kaplama ve düz ihramlar dışında haşiye, hemen hemen tüm ihramlar da vardır. Haşiye ve kaplama motifterine; aynalı kutu, saat kordonu, kepenek, uçan kuşlar, analı-kızlı, reyhan dalı, hanımeli vb. pek çok adlar verilir. Kaplama motifti ehramlarda desenler tüm yüzeyi kaplar. Yollularda desenler çubuklar halindedir. Serpme motiflerde ise motifler belli bir düzene göre kumaş alanına serpiştirilmiştir.

 

İhram renkleri genellikle doğal yün renklerindedir. Beyaz, mor (kahverengi) ve siyah, en çok görülen renklerdir. Doğal renklerin harmanlanmasıyla bazı ara tonlar da elde edilebilir. Ayrıca özel olarak yeşil, kırmızı, pembe, san ve pek az olarak mavi renklerde dokunmuş olanları vardır. Bunlar arasında atkı ve çözgüde yeşil ve turuncu gibi karşıt renkler kullanılarak dokunan ve grup rengi, güvercingöğsü, akşam güneşi gibi adlar verilen ihramlar çok ünlüdür. Erzurum, Bayburt ve Urfa yörelerinde bu gün de dokunmakta ve kullanılmaktadır.67

64 Bkz.• BOYOK LAROUSSc. Dlba Mad. C.6. S, 3 136

65 Bkz.• ARScVcN. Durmaç J\l\ad. Sanat... C. 1. so- 431

66 Bkz.• ARScVcN. [bre J\l\ad. Sanat... C. J . so 502 •

 

Fasone: İplikleri kabarık şekilde çizgiler teşkil eden68 veya küçük figürlü desenlere sahip armürlü kumaşlardır. Daha çok kadın elbisesi yapımında kullanılmıştır.69

Fe1pa: Kadifeye benzer tüylü bir kumaş çeşididir.70 Bu kumaş hakkında da kaynaklarda çok fazla bilgi mevcut değildir.

Futa: ipekle dokunmuş bir peştamal kumaşıdır. Futalar, bir zemin üzerine çizgili ve kareli havlı olarak dokunurdu. Futa dokumalarında en çok kırmızı renk kullanılır. Günümüzde Karadeniz bölgesinde (Rize-Trabzon) Mıa dokunmaktadır. Az olmakla birlikte Buldan'da dokunan türleri vardır. Dokumada bezayağı örgü kullanllmaktadır.7' Hamamda peştamal olarak veya önlük şeklinde de kullanılan futa, kadınlar tarafından önlük olarak kullanıldığında ipek ve pamuk karışımından dokunurdu. Elbise üzerine takılan futalar, genellikle koyu renkli ve enine çizgilidir. Hamam futalarının çoğu beyaz renkli olup. Bordürleri simlidir. Ahilikteki peştamal kuşanma törenlerinde de futa kul[ anılmıştır. Esnaf loncalarında erkekler çırakken kalfa, kalfa iken usta olduğu zaman yapılan törenlerde de futa kumaşları kullanırlardı.73

Gaze: Hafif ve ince (şeffaf) bir dokuma türüdür. Bazı çözgü ipliklerinin kıvrımlı değişimler gösterdiği bu dokuma türünde iki dizi çözgü ipliği kullanılır. Dokuma sırasında hiçbir devinim yapmayan sabit iplikler ve kıvrımlı iplikler olarak iki çeşit çözgü kullanılır. Her sabit iplik çoğunlukla bir kıvrımlı iplikle birlikte kullanılır. Dokuma esnasında kıvrımh iplikler ait oldukları sabit ipliklerin sağında ve solunda almaşık olarak kalkarak hareket eder. Böylece çözgüye sıkıca bağlanmış atkı ipliklerinin geçeceği ardışık ağızlıklar oluşur. Bu da iplikler arası aralıkları değişmeyen hafif bir dokuma elde etme imkânı sağlar. Çözgünün dokuma tezgâhına geçirilişi sırasında, kıvnmh iplik

Gezi: Pamuk ve ipekle dokunmuş bir arşın eninde hareli bir kumaş çeşididir. Gezinin çözgüsü ipek, atkısı genelde pamuk veya pamuk-ipek karışımıdır. İyi cins gezilerde atkıda pamuk ve ipek iplik birlikte kullanılmıştır. Atkı ipliği çözgüye oranla çok daha kalın

Olduğundan bez ayağı örgüde olduğu halde çözgü ripsi görünümünde, enine kabarık çizgilidir. Çözgüsü ince ve sıktır. Dokunduktan sonra top halinde kalıplanıp sıkıştırılarak hare verilir. Hemen her renkte dokunursa da açık renkli olanları daha çok tercih edilirdi. Osmanlılar döneminde Şam, Bağdat ve Halep'te dokunan geziler meşhurdu. Hindistan'dan ithal edilen geziler daha kıymetliydi. Daha çok kadın giysisi ve kaftan yapımında kullanılan gezinin, eni çok dar ve dokuması (tuşesi) oldukça serttir. 75 Kumaşın haresi, iki kızgın demir arasından geçirilmek suretiyle verjJirdi. Saray kumaşlarından olan gezi, XV. yy.dan itibaren görülmekte olup, yollu ve düz olmak koşuluyla iki türlü dokunmuştur.

67 ILLCZ.. BÜYÜK LAROU55E, Ihram Mad. C. 1 ı. s, 5587

68 Bkı., ARSEVEN, fasone Mad. Sanat... C. ı. s. 580

69 Bkz., AYTAÇ, EI... s. 2.48

70 Bkz.. ARSEVEN, felpa Mad. Sanat. .. C.l, S, 580

71 Ilkz., ÖNLÜ, GelenekseL... s. 332

n Ilkz., ÖNDER. Antlka... s. 6s

73 Bkz., MEYDAN LAROU55E, Futa Mad. C.9, s.4432

74 Bkz.. BÜYÜK LAROUSSE, Gaıe Mad. C.9, S, 4432

 

Geziler dış kaftan ve elbise astarı olarak da kullanılmıştır.76

Gülmezoğlu : Eskiden dokunan bir tür yollu (çizgili) kumaştır.77

 

Hale: Dokumasındaki özellik nedeniyle mermer gibi damarlı bir görüntüsü olan bir tür ipekli kumaştır. Özellikle mor renkte olanları daha çok revaçtaydı. İşlemeli olanlan da vardır.7s

Hâşâ (Hasse): Genellikle bezayağı örgü ile dokunan bir kumaş türüdür. Çoğunlukla56

Nm (18 teks) çözgü ipliği ile 74 Nm" (13,5 teks) atkı ipliği kullanılarak dokunur. Atkı ve çözgü sıklığına göre hasselerin birçok türü vardır. Ağartılan ve az ya da çok aprelenen hasseler daha çok giysi ve iç çamaşırı yapımında kullanılır.79

Hasetll: Malatya yöresinde dokunan bir tür yollu (çizgili) kumaş türüdür.~

Hatayı: İpek ve kılaptanla dokunmuş sert bir kumaş türüdür. çözgüsü ham ipekten olup, kumaşa istenilen sertlik bununla verilir. Atkısı ise bükümlü Iki ipek telli ve bir kılaptanııdır.

XVI. yy.ın ikinci yarısından sonra karşımıza çıkan bu kumaş türü, XVIII. yy.a kadar pek çok çeşitleri ile devam etmiştir. Padişahlar için dış kaftan, saray kadınları için de elbise yapımında kullanıldığı kayıtlardan anlaşmaktadır.

Helâlı: Çözgüsü ipek, atkısı pamuk ipliğinden bezayağı örgüyle dokunmuş yarım ipekli, bürümcük türü bir kumaştır. Erkeklerin saf ipekten giysi giymeleri İslam inancına göre haram sayıldığından atkı ve çözgüsü ipek olan bürümcüklerin atkı ipliklerinde pamuk ipliği kullanılmış ve bu kumaş türüne ~dinen uygun" anlamında helalli denmiştir. Genellikle el tezgâhlarında çözgüsünde krep büküm ipek iplik, atkıda pamuk iplik kullanılarak dokunurdu. Atkı ipliği olarak iki pamuk, bir ipek iplik kullanılan türleri de vardı. Pamuk ipliğinin teri emmesine karşın, bükülü ipek ipliğin doku gözeneklerini açık tutması, terin kısa sürede ve sağlıklı bir biçimde kurumasını sağladığından, özellikle erkek gömleği ve çamaşırlık olarak çok aranan bir kumaş olmuştur. Bu özelliği nedeniyle deniz- ci ve kayıkçıların doğrudan tenlerine giydikleri gömlekler de helali’nden yapılırdı.83

Hoplim: Çorum'da dokunan çizgili ipek kumaşlara verilen yöresel adlandımıadır.84

75 Bkz., BÜYüK LAROUSSE, Ge:ıl Mad. C.9. s. 4548

76 Bkz., ÖNLO, GelenekseL.. so 332

77 Bkz., ARSEVEN, GüJmezoğlu İşı Mad. Sanat,., CZ. s.665

78 Bkz., BüYüK LAROUSSE, Hare Mad. C. LO, s. SOZ9

79 Bkz.. BÜYüK LAROUSSE, Haşa Mad. C. 1O, S, 5085

80 Bkz., 6NLO, GelenekseL. .. s. 33Z

81 Bkz.. GÜRSU. Türk .. S, Z6

82 Bkz., ALTAY, Kaftanlar, s. 12

83 Bkz., BÜYüK LAROUSSE, Hel~1I Mad. C. LO, s. 5165

 

Idare Bez! (Heıron: iki pamuk bir ipek iplikten dokunan, gömleklik kumaş türüdür.

Helali kumaşının diğer adıdır.86

 

Ikat: Çözgü ipliklerinin önceden istenilen renk ve miktarda değişik görüntü verecek Şekilde boyanmasından sonra dokunmuş kumaş türüdür. Pek çok çeşitleri olan ikat dokumalarının kökeni, Uygurlara kadar dayanır. Bugün dünyanın birçok yerinde; Türkistan, Hindistan, Balı, Japonya, Orta ve Güney Amerika'da hala kuııanılmaktadır. Türkiye'de ise Karadeniz'de makaslı, Gaziantep'te taraklı adıyla dokunmakta ve yöre halkı tarafından kuııanılmaktadır. sadece çözgü iplikleri veya sadece atkıı iplikleri ya da hem çözgü, hem atkı iplikleri boyanarak da dokuma yapılabilir. Kutnu kumaşlar, makaslı peştamallar, bükülü bezler, en çok bilinen türleridir. 87

istabrak: Yarım diba da denilen Sırma tellerle dokunmuş kalın bir ipekli kumaş türüdür. Sundüs'ten daha az kaliteli ve yarısı ipek olan bir diba çeşididir, Zemini teşkil eden iplikler pamuk, motifleri ipektir.B8 Önceleri Şam'da dokunan kumaş XiX. yy.da Fransız ve İtalyanlar tarafından taklit edilerek tekrar Osmanlıya ihraç edilmiştir.89 Istufa (Ustufa): ipek ve sırma ile dokunmuş nakıştı bir kumaştır. Genellikle döşemelik olarak kullanılan kumaşın kaliteli olanlarına sündüs ve diba denirdi. 90 Oldukça tok bir kumaş olup, çeşitli renklerde imal edilirdi. Eni yaklaşık 45 cm olarak dokunurdu. Sırma taklidi tellerle işlenmiş olana teııı Istufa denilmekte ve Batı Anadolu'nun birçok yerinde gelin elbisesi olarak kullanılmaktadır. Bu kumaştan Hıristiyan dünyasında da papaz elbisesi yapılırdı. Gerçek sırma tel ile İşlenene ağır istufa denirdi. Ağır istufa, çok değerli kumaşlar arasında anılmaktadır.91

KadIfe: Özellikle Osmanlı döneminde kemha ile beraber en çok kullanılan kumaştır.

Çözgüsü ipek, atkısı ipek (bazen de pamuktan) olan, havlı bir kumaş çeşididir. Atkısında kitaptan bulunana telli kadife denirdi. Kadife tekniği. Oldukça eskilere dayanan karmaşık bir dokuma tekniğidir. Kadifenin havı, çözgülerin arasına atılan fazla çözgü iplerinin ön yüze çıkanlıp, aynı seviyede kesilmesiyle yapılır. Osmanlı kaynaklarında kadife adı XV. yy.dan evvel hiç anılmazken. Selçuklularda çatma-I kadife-ı pelengi adıyla bilinmekte di. Kadife ile ilgili ilk arşiv kaydı, 1481–1486 ylJlarında sancağa çıkan şehzadelere verilen hediyeler arasında kemha ile beraber zikredilir. Arşiv kayıtlarında yek. renk. kadife, münakkaş kadife (desenli), kad1fe müzehhep (gümüş ve altın telli), kadife..I benek. Gibi çeşitlerine rastlanır. Çeşitli kayıtlara göre Bursa'dan sonra Bilecik, Aydos, Karaman gibi merkezler, kadife dokunan yerler olarak anılır. Daha geç devirlerde ise Üsküdar'da çatma kadifeler dokunmuştur.92Kadifelerden kaftan, cepken, şalvar, entari dikildiği döşemelik olarak kullanıldığı, bohça, kese, yastık, kitap kılıfı, terlik, başlık gibi eşyalar yapıldığı bilinir.9

Daha eskilere gidecek olursak, Tabiat bilgini Roma'lı Plinius'un kanaatine göre Doğulu

ve Afrikalı kavimlerin icadı olan kadife türündeki havlı kumaşlar, ilk çağlarda da kullanılmıştır. Ortaçağ başlarında bu kumaşların Doğu'da yapımı devam etmiş, daha sonra Batı'ya sokularak giyimde ve döşemelik eşyalarda kullanılmıştır. XII. yy.dan itibaren Venedik ve Cenova şehirlerindeki birçok dokumacı, gümüş ve altın işlemeli kadifeler
84 Bkz.. ÖNLO, Geleneksel... s. 33ı
85 Bkz., BüYOK LARDUSSE, Hllinayun Mad. C. t ı, s. 5444
B6 Bkz., ARSEVEN, Idare Bezj Mad. Sanat... c.ı, S, 769
87 Bkz., Günay ATALAYER, "Anadolu DoI
SanBIIaı io;ındetı Yl!ri Sl!mpozyumu IlIId1rUl!rI, Ankara, 1997, s. 308-3 ı 3
88 Bkz., ARSEVEN, Istabıak Mad. Sanat... cı, S, 84 [
89 Bkz.., BÜYÜK l.AROUSSE, Ist<ıbıak Mad C 1I, s. 5851
90 Bkz.., ARSEVEN, Jstufa ~d. cı, s. 764
9 i Bkz... MEYDAN l.AROUSSE. Isrufa ~d. C i O, s. i ı 5

imal etmişlerdir. Kadifenin Türk giyim ve kuşamındada önemli bir yeri vardır. xıV. ve XV. yy.larda Bursa'da dokunan ipekıl kadifeler, Avrupa'da çok aranan kumaşlar arasına girmiştir. Bugün büyük bir sanat değeri taşıyan bu dokumalar, çeşitli müzelerin nadide eserleri arasında sergilenir. Avrupa'da dokumacılık, sanayi haline gelince Türk kadifeciliği gerilemiştir. Bunun sonucunda Avrupa fabrikalarında dokunan kadifeler Türk pazarlarını da kaplamıştır.\l4

Kqar: Safran renginde, ipekli bir kumaş çeşididir. Fakat ne tür özellikleri olduğuna dair kaynaklarda başka bilgi mevcut değildir.95

Kauko: Pamuktan dokunmuş ve patiska olarak da bilinen, düz bir kumaş türüdür.96 ilk defa Kalküta'da dokunduğu için Avrupa'da kaliko adıyla anllmıştır.97

Kamlo: Selçuklular devrinde Adana ve Sivas'ta dokunan pamuklu kumaşlara verilen Isimdir.98

Kaoava: Sert ve kalın ipliklerle seyrek olarak dokunmuş bezlere verilen isimdir. Bu kumaşlar, üzerine iğne ile işlemeler yapılarak kullanılırdı. Tellerl taraktan tek tek geçirilerek dokunanları tek te1U, çifter olarak geçirIIdikten sonra dokunanıarına C;Jft tenl kanava denirdi.

Kanaviçe: Seyrek iplerle kanava gibi dokunan bir bez çeşididir. Çoğu zaman bir gergef üzerine gerilerek İşleme yapılırdı. Yastık, örtü vb. döşemelik eşyaların yapımında kullanılır. 99

Kazmir: Çözgü ve atkıları yünden olan elbiselik, kalın kumaş türü. 100 Kaşmir adıyla da bilinir.

 

9Z Bkz., GÜRSU, Tüıl< ... 5. 25

93 Bkz.• ÖNm:R. Antika. ..... 9 i

94 Bkz., MEYDAN LAROU55E, K.adlf>!: Mad. CLO. 5.346

95 Bkz.• ARSEVEN, K.afgar Mad. Sanat.. , cı, 5. 895

96 Bkz., ARSEVEN, Kallko Mad. Sanat.. cı. 5. 9ı4

97 Bkz.• MEYDAN LAROU55E, Kallko Mad, C8. 5.458

98 Bkz.• AYTAÇ, El.•. s. ıso

99 Bkz., ARSEVEN, Kanavlçe Mad. Sanat... CZ, 5. 936

100 Bkz., ARSEVEN, K.azmlr Mad. Sanat.. cı, 5. 1004

Kebe: Keçenin daha kalını olup çobanların kullandığı örtü ve giyim eşyası yapımında kullanılan bir materyaldir. Ter kebesl, tandu kebesi ve yanbolu kebesl (tüylü) gibi çeşitleri mevcuttur. 101 Eskiden, Bursa'da kilim veya kapı perdesi olarak kullanıldığı da bilinir. ıdı

Keçe: Yün liflerinin sıcak, buharlı ve ıslak bir ortamda deterjan sularla bazı işlemlerden geçirildikten sonra dövülerek ve sıkıştırılarak! ifterin birbirine geçmesi sonucu dokunmadan yapılan kalınca bir kumaş türüdür. Kökeni Orta Asya Türk Sanatına kadar uzanır.

Eskiden beri Asya'da daha çok göçebe Türklerce bilinen keçe sanatı, Selçuklular yolu ile Anadolu'ya girmiş ve bir zanaat olarak gelişmiştir. Göçebe Türklerin çadır ve topak evlerine örtü ve sergi olarak kullanılan keçeden ayrıca çarık, çizme, soğuktan korunmak için kepenek, külah, eyer ve semer de yapılmıştır. Selçuklulardan beri bazı hamamların bir bölümü keçelik" olarak aynımıştır. Keçe desenleri rulo haline getirilip dövülmeden önce renkli yünlerle yapıldıktan sonra işlenirdi. 103

Kemha: Çatma ve kadifeyle beraber en fazla kullanıl'an kumaştır. Kemhanın çözgüsü ve atkısı ipek, deseni oluşturan talwiye atkılar ise gümüş ve altın alaşımlı tellerden dokunurdu. Çoğu zaman çözgü sateni zemin üzerine istenen desenler dokunurdu. Kalın ve sık dokulu bir kumaş olduğu için genelde üst kaftan yapımında kullanılırdl. XV. yy. sonl'arına kadar Yezd (iran) ve Frenk (Avrupa) kemhaları sarayda çok kullanılmıştır. Bursa'da dokunan kemhalara dair ilk kayıt 1481-1486 tarihlerinde şehzadelere saneak törenlerinde verilen kumaşlar olarak Kemha-yı Güvezi Bursa, Kemhayı KumlZl Amasya isimleriyle rastlanır. XVi. yy.da istanbul'da kemha atölyeleri kurularak üretimin çoğu buraya taşınmıştır. En son olarak ı 843'te Hereke fabrikasına ilave edilen kemha dairesi kayıtlarda yer alır. Kemhalar yüzyıllareaAvrupa'da da rağbet görmüş kendine has desen özeııiğini korumuştur.1()4 En eski kemha Fatih Sultan Mehmet'e aİt bir kaftandır. XV-XVı' yy.larda, sekiz çeşit kemha dokunmuştur. Yekrenk, peşuri, müzehhep, dolabl, tabı' gilvez Bursa, kırrnlZl Amasya, günstanl kemha gibi türleri vardır.105 Kemhanın bir endeki toplam tel adedi 6000 ile 7000 arasında değişmekteydi.106 XVi. yy. örnekierinden olan koyu zeminli gülistani kemha, bu kumaş türü için en güzel örneklerden biridir

Kıvıatma: KIVTılmış iplikten el tezgâhında dokunan kıvrımlı bir bez türüdür. İpliği

Islatılarak dokunan bürümcük gibi pamuklu bir kumaştır.107


WL Bkz., ARSEVEN. Kebe Mad. Sanat... C2. s. 1004
>102 Bkz., MrYOAN LAROUSSE, CIL, 5.126
ı 03 Bkz., ÖNDER, Antllca... 5. 105
104 Bkz.• ARSEVEN, Kemha Mad. SanaL. . C.2, 24-2S
>lOS Bkz., ALTAY, Kaftanlar... s. 14
106 Bkz.• ATA50Y, ipek, 5.163

KItabI:
Pamuk ipliğiyle dokunmuş, yollu desenleri olan kutnu cinsi bir kumaştır.los

Köpen: Yün ya da kıldan el eğirmesi iplikle, kondu tipi yatay tezgahlarda dokunan. uzun tüylü el dokuması çul veya yaygı türü tekstil ürünüdür.109

KIVRATMA: İnce yünden veya ham ipekten dokunmuş, ince ve şeffaf bir kumaştır. Bu kumaştan örtü, atkı ve elbise yapılır. Kumlu bir görüntüsü olan yapıya sahiptir. Bu da dokuma örgüsünden kaynaklanır.J 10 Kumlu görüntü desenin yanı sıra, ipliğin aşırı bükümlü olmasından da meydana gelmektedir. Kullanılacak ipliğin bükümü 4000 devir/m.ye çıkabilmektedir.ipek veya pamukla dokunan krep kumaşlardangömlek ve çamaşır, daha ağır olan yün kreplerden kadın elbisesi yapılır. ı"

Kutnu: Birçok araştırmacı kutnuyu tarif ederken atlas ve kemha arasında bir yüzü ipekli ve diğer yüzü pamuklu olan bir kumaş olduğu Ifadesini kullanmışlardır. Kutnu Için sadece pamuk ve ipekle dokunmuş bir çiçekli kumaş olarak tarif eden araştırmacılar da vardır. Kelime anlamından yola çıkanlar ise kutnunun Arapça'dan pamuk anlamına geldiğini ve dilimizde pamuklu dokumalara verilen isim anlamına geldiğini belirterek, dokunmasında kullanılan iplik cinsine göre tarifini yapanlar da mevcuttur.112 Genel anlamda pamuktan yapılmış kumaş anlamına gelir. Zamanla çözgüsü ipek, atkısı pamuk olan kumaşlara da bu ad verilmiştir. Atkı iplikleri bır ağızlıktan iki kat olarak atılır. Kutnular atlas ve kemhadan sonra en sık ve en kalın dokunan kumaşlardır. Eskiden daha sık dokunmasına karşın günümüzde daha seyrek dokunmaktadır. Kumaşın dokunduktan sonra pişirilip yumuşatılması gerekir. Daha sonra da perdahlanarak bir parlaklık verilir.

XViii. yy.da sarayda kullanılan kutnulardan üç etek, entari ve şalvar yapılmıştır. Masa örtüsü, perde, yastık yüzü ve mefruşat alanında da çokça kullanılmıştır. Günümüzde

Gaziantep'te dokunmaya devam eden geleneksel bir tekstil ürünüdür Anadolu Selçukluları’ndan beri Anadolu'da dokunan ve kullanılan kutnu kumaş talihte en şaşaalı

Dönemini XiX. yy.da yaşar. l14 Gaziantep'te dokunan kutnu kumaşlardan çeşıtlı örnekler bugün de beğeniyle kuııanılmaktadır

107 Bkz.• ARSEVEN, Kıvratma Mad. Sanat... C.2, s. 1072

108 Bkz., YATMAN, Türk... s. 67

109 Bkz.. BUYÜK LAROUSSE. Köpen Mad, C.13, s. 7047

110 Bkz., ARSEVEN, Krep Mad. Sanat... C.3, s. 1142

111 Bkz., MEYDAN LAROUS5E, Krep Mad. C.15. s. 7778

ı ı 2 Bkz.. IMER, Gaziantep... s. 12-14

i 13 Bkz.. ÖNLQ, Geleneksel... s. 332-333

114 Bkz., Abdullah KILIÇ, "zamana Direnen Bır Gelenek: Kutnu" ~. Istanbul. 200Z, 5.ıOOZ{l, s.35 _i

 

Kutnu kumaşlar zamanla ipekten parlak, pamuktan mat çizgiler şeklinde çubuklu olarak dokunmuştur. ipek çizgileri çoğunlukla sarıdır. zaman zaman renkli oJanları da imal edilmiştir.LLS Oluşumlarına göre kutnu kumaşlarının türleri ise; Zincirll Kutnu, Sedefli

Kutnu, Danca Kutnu, Kemha Kutnu, Naure (Mecidiye) Kutnu, Demiryolu Kutnu ve Haşhaşlı Kutnu sayılabilir.ı 16

 

Mantını: çorum ve civannda, ipekle dokunan çubuklu bir kumaş çeşididir. Çizgileri beyaz, sarı, yeşil ve pembedır.ı 17

Manusa: Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'da dokunan. özellikle Malatya'nınArapkir, Erzincan'ın Kemaliye ilçeleri ve çevresindeki el tezgoihlannda üretimi yapılanyoııu ve nakışit bir kumaş türüdür. Desen özelliklerine göre düz, taraklı, yılan eğrisI.bademli, çiçekli vb. adlar alır. Pamuk-yün kanşımı dokunanlar da vardır.ııe Genellikleyastık, yorgan yüzü, çarşaf, sofra takımı, şalvar, başörtüsü, önlük yapımında kullanılır. Butür kumaşlar daha önceleri Manisa'da dokunduğu için manusa adı verilmiştir.

Meydanı: Yan ipekli bır kumaş türü olan meydaniyeler, erkek giyimine ait birmateryaldir. Ai. mor, mor zemin üzerine beyaz çizgili ve güvez renkte türleri vardır. Daha çok özel günlerde erkeklerin giydiği bir kumaş türüdür. Şam ve Hindistan'da dokurıanlan makbuldü. Diyarbakır'da da dokunuyordu. 119 Özellikle bayram yerlerinde erkekleringiydiği elbise yapımında kullanılan bu kumaşın topu, 7 m boyunda olup üç altına satllırdl.12O Bayram günleri meydanlarda glyildiği için bu ismin verildiği de tahmin edilmektedir. 121

MüNAKKAŞ: Altın, gümüş ve ipekle işlenmiş arşın olarak da tabir edilen Işlemeli bir kumaş türüdür. 122

115 Bkz., GÜRSU. Turk... 5. ıl

116 Bkz... Şerife SEZGIN. "Geleneksel Dokumalanmızda Kutnu Kumaşlar ve Günümiizde Gazlantep'ıe Dokunan Kumular" Kamu w! özel

7 Bkz.. ÖNLÜ. Geleneksel... s. 333

118 Bkz.. BÜYÜK LAROUSSE, Manusa Mad. C 15. 5. 7778

119 Bkz.• BÜYÜK LAROUSSE, Meydani Mad. C 15. s. 809ı

1LO Bkz... MEYDAN LAROUSSE. Meydanf Mad Cl3, s. 477

1ı i Bkz.. 1MER. Gazıantep ... s, 14

121 Bkz... MEYDAN LAROUSSE. PapaıJ Mad. C ıs. s.447

 

Papazİ: Süs olarak kadın elbiselerinin yakasında ve hotoz yapılmasında kullanılan ince ipekli bir kumaştır. Genelde pembe, mavi, fistıkr gibi açık renklerde olurdu. ıı3 Ayrıca, fabrikada dokunmuş bürümcük kumaşa, ticarette bu İsİm verilmiştir. 124

Pazen: Pamuktan sık ve kalın olarak dokunan, tüylü bir kumaş çeşididir.'2s Günümüzde üzerine baskı yapılarak desenli türlerde kullanılmaktadır.

Pembezar: Altı pamuklu, üstü bükümlü ipekle dokunmuşgömlekJik kumaştır. Eğer alt ve üstü tamamen pamukla dokunmuşsa buna pembeçul denir. 126

Perend: Düz renkli ipek kumaş ve atlasa verilen isimdir. 127

PİKE: Pamuk veya ipekten desenleri kabartılı şekillerde dokunmuş bir kumaş çeşididir.

Kadın elbisesi, yelek ve örtü yapımında da kullanılmıştır. iğne ile kabartılı dikişler yapılarak hazırlananları da vardı. 128

Sade Arşın: Sırmasız olarak ibrişimle dokunan ve sonradan üzerine altın veya gümüş telle işleme yapılan kumaş çeşididir.119

Sakangur: Seyrek dokulu tülbent tarzında bir kumaş çeşididir. Akraba, ahbap ve konu komşuya bir doğumu ihbar mahiyetinde dağıtılan hediyeliklerden olup, muhtelif renkleri bulunurdu. Kırmızı renkte sakangurlar loğusa şerbet sürahilerinin kapağı üstüne bağlanırsa doğan çocuğun kız olduğunu, sürahinin ağzı kapatılmayıp boğazına sarılırsa erkek çocuğu olduğuna alametti. 130 Değerli mektup ve armağanlar bu kumaşlara sarılırdı. 70 cm. eninde bır bohça biçiminde olurdu. Şeyhülislamlar ve Sadrazamlar tarafından Mabeyn-i Hümayun'a yazılan ve saraydan irade-i seniye ile çıkan mevzuat, bunlara sarılarak düğümlenir ve düğümün üzerine kınnızı bal mumu mühür basılırdı. Saray mutfağından Çıkan tabla ve testiler de bu tülle sarılırdı.

Sandal: İpek-pamuk karışımı çizgili bir kumaştır. Çizgili kumaşın bir çizgisi ipek, diğeri pamuktan dokunur. Bunların dallı ve benekJileri de vardır.,n İstanbul Kapalı Çarşı'da bu tür kumaşların satıldığı yer olduğu için buradaki bedestene Sanda! Bedesteni denmiştir.133

 

Selimlye: llL. Selim devrinde Üsküdar Ayazma Camii civarındaki dokuma tezgâhlarında dokunmaya başlandığı için bu isimle anılan bır kumaş türüdür. Atkı ve çözgüsü ipekten olup, boyuna yoJlu, küçük çiçekli bir kumaştır. Çiçekler bazen kılaptanla dokunurdu. Bu kumaştan kadın elbiseleri ve çocuk kaftanları da yapılmıştır.134 Sağlam ve kalın bir kumaş olduğu için döşemelik olarak da kullanılmıştır.

 

Seraser: Atkı yüzlü bir dokuma türüdür. Desen, çözgü tellerine alttan düz olarak bağlı, takviye atkılarıyla dokunur. Motifler, altın alaşımlı telin sarı ipeğe, gümüş telin ise fildişi

i 23 Bkz... MeYDAN LARÜUSSe. P~pa21 Mdd. C. 15. 5.447

124 Bkz... ARSeVeN, P~pa21 ~d. SanaL.. C.3. ~ 1592

i 25 Bkz... MeYDAN LARÜUSSe. c. 15. s. 538

126 Bkz... ARSeVEN, l'embezar ~d. Sanat... C.3. s. 1600

127 Bkı .. ARSEVEN. Perend M~d. s",n~t... C.3. 5. 1606

ı28 Bkz.., ARSeVEN. Sanat C3, s. 1621

129 Bkı.. YATMAN. Türk s. 67

130 Bkz.., ARSEVEN, Sak~ngur Mad. s",nat. .. C3, s. t 747

131 Bkz.., MEYDAN LARüUSSE. Sakarıgur M~d C 17, s. 22 i

132 Bkz.., ÖNLÜ, GelenekseL.. 5. 333

133 Bkz.., MEYDAN LARüUSSE, s",ndal ~d. CL7, s.289

134 Bkz.., Şerare YETKiN, "Tari< Kuma.ş s",n~tı" Başlangıandan Bu G!ln.e 1llılı. S&nab. Ankara. ı 993, 5. 333

renk ipeğe sarılması ile dokunur. En pahalı ve en değerli kumaş olan seraserin çözgüsü ipek olabileceği gibi, atkısı altın a1aşımll gümüş veya doğrudan doğruya gümüş ya da altın tel kullanılarak da dokunurdu. Seraser, metal telle, kemha ise kılaptanla dokunurdu. Seraser baştanbaşa anlamına gelir ki bu hem desenin büyüklüğünü, hem de bütün yüzeyde kıymetli tellerin kullanıldığını ifade ederdi. Resim~ de görülen seraser, XVII. yy.ın güzel örneklerinden biridir. Desen sade fakat kıymetli tellerin görkemiyle dikkati çekmektedir. Seraserden tören ve hilat kaftanları, hediyelik kumaşlar ve yastık yüzü yapılırdJ. Bu kumaş, İstanbul' da hükümet kontrolünde, sınırlı sayıdaki tezgahlarda fermanlar ışığında dokunmuştur. istanbul serasert, düz seraser-I müzehhep gibi çeşitleri vardır.135

Serenk: XV. yüzyılın ikinci yansından itibaren görülen ve ipekle dokunan bu kumaşın motiflerinde sırma ve altın tel yerine sarı ipek kullanılmıştır. Genellikle güvez renk zeminde kendinden desenli süslemeler yer alır. Serenk, üç renkle dokunmuş kumaş anlamına gelir. Çiçekll olanlanna serenk adı verilirken, beneklisine şahbenek, düz olanına ise sade serenk denirdi. 136 Üç renkten fazla dokunanlar da olmuştur. Bu kumaş, Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomik durumunun bozulduğuı sıralarda altın ve gümüş israfını önlemek için üretilmeye başlanmıştı. Serenk kumaşlar, kemha ve seraserin yerine dokunmuştur

135 Bkz., GÜRSU, Tüık... 5. M

136 Bkz., ALTAY, Kaftanlar, 5. 16

137 Bkz., TUCAN, Kumaş... 5. ]56

 

Sevayl: İpek ve kılaptanla dokunmuş bir kumaştır. XViii. yy. özellikleri taşıyan serpme,bazen de geometrik dizilişe sahıp kısa dallı yaprak ve çiçeklerle süslüdür. Genelde kadınelbisesi, şalvar gibi kıyafetlerin yapımında kullanılmıştır.138 Aynı zamanda Halep ve Şam'da da dokunan sevai, Selimiye kumaşına benzer bir görünüme sahiptir

Sof: Tiftik yapağısından ince bükülmüş iplikle dokunan düz kumaşa, ham sol veyasom sof denir. Kumaşın eni yaklaşık bir arşındır. Dokunan kumaş ancak yıkanıpfırınlandıktan sonra kullanılabilir. Kumaştaki parlaklık fınnlama ile elde edilir, Beyaz, siyah,al renkleri en çok kullanılan renklerdi. Halk tarafından giyim eşyası yapımında kullanılan

softan, zaman zaman padişahlara da kaftan dikilmiştir. 140 Tiftlk keçisi, Ankara ve Tosya civarında yetiştirildiği için sof yapımı da genellikle bu yörede gelişmiştir. XVI. yy.dantibaren Ankara sofu ün yapmıştır. TIftik keçisinin lifleri parlak ve uzundur. Bu yüzdendokunan ürune ipeksi bir görünüm verir. Giyildiğinde sıcak tutan ve çok hafif olan sofkumaşlar çok aranan bir malolarak Osmanlı'nın da başlıca ihraç ürünü olmuştur.141 Sofdokumacılığı,Selçuklular döneminde de yapılmaktaydı.Ankara sofu, Bağdat sofu, ince sof, kalm sof gibi türleri vardır.

Soğuk Bez: Keten ipliğinden yapılmış, dokusu sık, ancak kendisi tülbent gibi ince bir bezdir. Sık dokulu olması nedeniyle sıcağı geçirmeyip vücudu serin tuttuğu için bu ad verilmiştir. Musul'da yapıldığı için adına Musuü de denmiştir.141

Sopalı: Yol yol renkli, kalın çubukları olan kumaşlara verilen isimdir. 143 Yazımızda sıksık belirttiğimiz gibi bu ve bunun gibi bazı kumaş isimlerinin teknık özelliklerine dairyeterli bilgi mevcut değildir. Bu yüzden bazı kumaşlar tanımlamalarda yalın ve zayıfkalmaktadır.

Sündüs: Altın veya gümüş tellerle işlemelive nakış1ı olarak dokunmuş ipek kumaşlara

138 Bkz., YETKiN, TOrl< s, 333

139 Bkz., GÜRSU, Türl< S, 138

140 Bkz., ALTAY, Kaftanlar, s. 16-18

141 Bkz., TEZCAN, Kumaş... s. ı56

14Z Bkz., ARSEVEN, Soğuk Bez Mad. Sanat... C.4, S, 1830

143 Bkz., ARSEVEN, Sopalı Ma.d. Sanat... CA, s. 1833 __i

denir. Eskiden çok makbulolan bu kumaşlardan elbise ve kaftanlar yapılırdı. Bunun bir türüne nakışlı dlba da denir. Diğer adıyla üsküfe olarak da bilinir.'44 Atkısında veya çözgüsünde gümüş tellerin de bulunduğu bir dokuma olarak tanımlanabilir. Bugün kullanılan brokarlara benzeyen sündüsün çiçekiiierIne, dlbayı münakkaş denirdi. Dokumacılığın nazik atlas türü dokumaları arasında sayılır. 14S

ŞAL: Atkısı ve çözgüsü yün olan desenli bir kumaştır. İpek ve pamuk ipliğinden dokunanlarıda vardır. Doğu memleketlerine aİt bir dokuma olan şal; en çok Hindistan, iran, Türkistan, Trablus ve Anadolu'da dokunmuştur. Bursa’da dokunan şaııar bunların en eskileriydi. En değerlileri ise Sjvas'ın Gürün ilçesinde dokunmaktadır.'46 Pakistan'ın Lahor şehrinde, Şam ve Halep'te dokunan şallar da meşhurdur. ŞaJlar kendine özgü desen, renk ve yumuşaklığıyla pek çok alanda halk tarafından ve saray mensupları tarafından beğenilerek kullanılmıştır. 147 Türk şaliarı genelde XViii. yy.da yoğun olarak dokunmaya başlamıştır. ŞaHar dört arşın boyunda, iki endaze eninde dokunurdu. Lahuri, Keşmir. Trablus, Horasan ve Kirman şaliarı o dönemde çok meşhurdu. Eski belgelerde bu tür kumaşlara şal-ı keşmiri (Keşmir şalı), şalı kaşani (kaşani şalı) de denirdi. Tosya ve Trablus şaliarı da oldukça değerliydi. Genelde çizgili şekiııerdedokunmakla birlikte; Horasan şalı. düz, çizgisiz veya serpme çiçeklileri de dokunurdu. l48

Şalakİ: Yünden yapılmış, şala benzeyen bir kumaş türüdür. Üzeri desenli olan şalaki kumaşlardan yorgan yüzü, şalvar, hırka yapılırdı. Çerkeziye ve buhurlu gibi türleri vardır. '49

ŞALİ: TIftikten dokunmuş ince bir bayrak yapımında kullanılmıştır. Büyül< ve seyrek dokunan Ankara şalisinden büyük  bayraklar yapılırdI. Daha önceki yasalarımıza göre Türk bayrağı sadece şaliden yapılmaktaydı. 150

ŞAYAK: Çuhadan daha seyrek dokunan, verev görüntüsü olan, dimi örgüyle dokunmuş yünl ü bir kumaştır. ısı Genelde lacivert veya siyah renkte dokunurdu. Kaba dokulu olmakla birlikte, sıcak tuttuğu için, yakın tarihimize kadar özeııikle köylüler ve bazı kasaba esnafı arasında ceket ve pantolon yapımında kullanılmıştır.ISZ

Şeştar1: Altıparmak denilen kumaşın bir türü olup, şitarı, çitari. balkaymak gibi adlarla da anılır. Şam'da dokunan bu kumaş değişik renklerde çubuklardan oluşur. 15) Bu kumaşlardan erkek gömleği ve kadın entarjsİ dikilirdi. 154

ŞİB: Çok ince gümüş tellerle işlenmiş bir çeşit ipekli kumaş türüdür. Bursa ve istanbuJ'daki el tezgahlarında dokunmuştur. Giyim eşyası, bohça, yastık örtüsü gibi eşyalar şib

144 Bkz., ARSEVN. Sündils Mad. Sanat.... CA. s. 185 i

145 Bkz , MEYDAN LAROUSSE, Sündüs Mad. C. LS, s. .wS

146 Bkz.. ÖNLU: Geleneksel... s. 334

147 Bkz., ÖNDER. Antika.. s. 182

148 Bkz., MEYDAN LAROUSSE, Şal Mad. C. 18, s. 457

149 Bkz., ÖNDER. Antika... s. 182

ıso Bkz.. ARSEVEN. Şali Mad. Sanat.. C 4, s. 1862

ısı Bkz.. ARSEVEN, Şayak Mad. Sanat... C.4, s. 1873

152 Bkz.. MEYDAN LAROUSSE, Şayak Mad. C.18. s 480

153 Bkz., ÖNLÜ. GelenekseL .. 5.334

154 Bkz., MEYDAN LAROUSSE, Şeştaıi Mad CıS. s 513

kumaşından yapllmıştır. 155 XVi. yy. arşiv kayıtlarında rastlanan bu kumaş türü, XVIII. yy. boyunca da büyük bir beğeniyle kullanılmıştır. En güzel cinsleri istanbuJ'da dokunmuş olanlarıydı.

 

Şlle Bezl: istanbuJ'un ilçelerinden Şile'de el tezgcllilarında dokunan ince, pamuklu bir bezdir. Kendine özgü, kıvnmlı dokunuşu ve yollu desenleri ile bilinen şile bezinden; gömlek, elbise, peçete, bluz gibi günlük kuııanım eşyalan yapılmaktadır.157

 

Tafta: Elbise ve bazı döşemelik eşyalann yapımında kullanılan sık dokunmuş, parlak

ve ince bir kumaş türü olup bezayağı örgüyle dokunmaktadır. Tafta ilk defa Çin'de dokunmuştur. Ancak parlak taftaların ilk mucidi ise Lyonlu dokumacı (XVII. yy.) Octavio May adlı bir ustadır.158 Tafta kumaş Türkler ve Araplar tarafından ferace, çarşaf, yazlık elbise gibi kıyafetlerin yapımında kullanılmıştır.159

Telll Bez: Arasında gümüş veya altından sırma teller olan, tül gibi ince bir kumaştır.Bu tür kumaşlar eskiden Bursa'da çok dokunurdu. Genellikle de kadınlar telli bezleri başlanna örtü olarak kullanırlardı.160

Tlülbent: Kelimenin Resim 11, Telli kumcıştan elbisesIyle Hakkari kadını

aslı düIbend ve gönül bağlayan manasına dllbend'den gelir. ince pamuk ipıığinden dokunmuş, gayet yumuşak, beyaz ve ince bir kumaştır. Başörtüsü, yemeni, yazma ve sank yapımında kullanılmaktadır.


155 Bkz... ÖNDER, Antı"",,... s. 185
156 Bkz., CÜRSU. Türk... s. 138
157 Bkz.., ÖNDER, Antı"",,, •. s, 185
158 Bkz.. BÜYÜK LAROUSSE, Tafta Mad. C. 7, S, 3284
159 Bkz., MEYDAN LAROUSSE, Tafta Mad, C.19, s. i
160 Bkz., ARSEVEN, Telll Bet Mad. Sanat. .. CA, s. 1963
161 Bkz.. ARSEVEN, Ttlll>ent Mad. Sanat... C.4, S, 2.052.

Vale: ince, başörtülük ipekli bir kumaş çeşididir.162

Yatık: çözgüsü yünden, atkısı pamuktan dokunan bir kumaş çeşididir.163

Yolaldı: Yol yol çizgi/i, çubuklu kumaşlara verilen addır.

 

Zerbaft: Farsça zer (altın) ve baften (dokumak) kelime/erinden gelir. Altın tellerle dokunan kumaş anlamını taşır. 164 Zerbaft kumaşının bazı motif/eri altın tellerle dokunurdu. İsmi XVI. yy. ikinci yarısında arşiv kayıtlarında seraserle birlikte çok zikredilir. 165 çözgü

İpek, atkı ve desenleri altın veya altın karışımı gümüş tellerle dokunurdu. Zerbaft üretimi Bursa ve İstanbul’da yapılıyordu.

YAZAN : Fikri SALMAN,Türk Kumaş Sanatıda görülen Geleneksel Kumaş Çeşitlerimiz,e-dergi.atauni.edu.tr )

Arş. Gör.. Atatürk Üniversitesi. Güzel Sanatlar Fakültesi. Geleneksel Türk EI Sanatlan Bölümü, ıSı40-ERZURUM, [email protected]

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar