TÜRK MİTOLOJİSİNDEN (AL BASTI) ALKARISI

23.08.2022

                                                                                        AL KARISI

Evin yeni ve tek gelini Hafize kaynatasının çayını önüne bırakıp, kaynanasının anlattıklarına kulak kesilmişti.

Can kulağıyla dinliyordu anlattıklarını... çünkü evleneli 1,5 yıl olmuş bu zaman içinde ay yüzlü bir kızı olmuştu.

Çocuk doğalı daha yirmi güne yakın olmuş daha (KIRKI) çıkmamıştı.

Kaynanası Halime hatun kendini anlattıklarına kaptırmış, kimi olayı kendisi yaşamış, bazı olayıda komşu kadınlardan dinlemiş iştahla anlatıyordu.

Anlatırken de oğlu Hasan 'a tembihlerini sıralıyordu. 

"Aman oğlum uyanık yat, yatarken yastığının altına iğne koy, (ALKARISI) herhangi birisinin (GIBALINA) kılığına girip gelebilir... gelin lohusa, bebek kırklı Alkarısı çocuğu basıp boğabilir. diyerek anlatıklarına devam ediyordu.

Oğlu Hasan ve gelin Hafize anlatılanları can kulağıyla dinliyor bir yandan da tahta beşikte yatmakta olan kızlarına bakıp içten içten seviyorlardı, çünkü o zamanlarda çocuklar anne babanın yanında kucağa alınmaz, sevilmez hatta yanına bile yaklaşılmazdı. Bunlar yapılırsa ayıplanır çok görülürdü.

Zaman ilerlemiş, çaylar içilmiş, yatsı namazları kılınmış artık yatma zamanı gelmişti.

Evin gelini kimseye sezdirmeden kendi odasının sobasını yakmış yataklarını hazırlamış şimdide Kaynanası ve kaynatasının yataklarını yüklükten alıp PEYKE nin  (Tahta sedir) üstüne açmıştı. 

Bu arada Hasan dışarı çıkıp epey bir zaman sonra gelmişti. Herkese hayırlı geceler dileyip odalarına geçmek için Kaynatasının emrini bekliyordu gelin Hafize, Türk töresinde, evin büyüğü izin vermeden yemeğe de başlanmazdı, yatmaya da gidilmezdi. Kaynata KAZIM "hadi çocuklar gidin yatın ALLAH hayırlı geceler versin" diyince oğul ve gelin coçuğu almadan odalarına geçtiler, çocuğu kaynana getirip yatırdıktan sonra tekrar az önceki nasihat ve tembihlerini hatırlatıp hayırlı geceler dileyerek çıkıp gitti.

Zaman gece yarısını geçmiş sabaha az bir vakit kalmıştı.

Oğul Hasan dinlediklerinin etkisiyle (TİKLİ UYKUSUNA) yatmış uyur uyanıklık arası gidip geliyor her yarım saate bir uyanıyor çocuğa bakıp takrar yatıyordu.

Gelin Hafize ise hem lohusalığın hem de yorgunluğun verdiği uykuyla "Nasılsa Hasan var" diye güvenle derin derin uyuyordu.

Bir zaman sonra odanın tahta kapısı eski menteşelerin gıcırtısıyla yavaşça açılmaya başlamış, yarıya kadar açılınca, başı kabaca bir bezle sarılı üstünde kabaca giyilmiş bir erken pardüsösü bir kadın içeri süzülür gibi girip doğruca bebeğe yönelmişti.

Zaten Tilki uykusunda olan, "Alkarısı ha geldi ha gelecek" beklentisiyle uyuyup uyumadığı dahi belli olmayan Hasan kapının açılmasıyla gözlerini yarı aralayıp "Aha da geldi ALKARISI diye söylenirken bir eliyle de yastığın altına sakladığı İĞNE yi eline almış, diğer elinede yatmadan önce dışarı çıkıp hazırladığı, yatağın yanında hazır tuttuğu sopayı alarak yataktan fırladığı gibi İçeri giren kadına saldırmıştı.

Bir yandan elindeki İğneyi kadının elbisesine tutturmaya çalışırken bir yandan da ona sopayla vurmaya çalışıyor diğer taraftan kendisi kapıdan tarafa geçip ALKARISI nın kaçmasını önlemeye çalışıyordu.

Nihayeti iğneyi kadının elbisesine tutturmayı başarmış şöyle diyordu

" Şimdi ben sana gösteririm çocuk boğmak ne demekmiş" 

(ALKARISI nın üstüne İğne batırılırsa kaybolmayıp dünya aleminde kaldığına inanılırdı) 

Bir taraftan sopayla vurdukça içeri giren kadın hem sızlanıyor hem de " Oğlum Hasan ben senin ananım tanımadın mı" diye kendini tanıtmaya çalışsa da, yatmadan önce dinlediği CİN,PERİ, ALKARISI hikayelerinin etkisiyle oğlu hasan bir türlü inanmıyodu kadına.

Bu arada derin uykuda olan Gelin Hafize uyanmış 14 numaralı şişeli gazlambasının fitilini yukarı çekerek evin aydınlanmasını sağlamış gördükleri karşısında şaşırıp kalmıştı uyku sersemliğiyle.

Kocası Hasan elinde sopyla Kaynasını dövüyor bir yandan da "Tövbe mi, bir daha gelecekmisin çocuğumu boğmaya haa!"? diyormuş.

Kaynanası da " Oğlum ben anan Halimeyim bak işte " diyerek başındaki büyükçe bezi açıyor kendini tanıtmaya çalışıyormuş.

Gelin Hafize olayı anlayınca yattığı yerden fırlayıp kalkarak kocasıyla ALKARISININ arasına girmiş lambanın odayı ışıtmasıyla daha da bir aydınlanan odada Kocasına "Ne yapıyorsun sen bu ALKARISI değil Anan Halime kör müsün bırak şu sopayı" diyerek elinden çekip aldığı sopayı kenara bıraktıktan sonra kocasını yatağa oturtup kaynanasını kolundan tutarak onuda diğer PEYKE ye oturtarak rahat bir nefes aldı.

Bu kadar gürültüye uyanan Kaynata Kazım ise apar topar çocuklarının odasına gelerek uyku sersemlğiyle olayları anlamaya çalışır gibi kapıdan bakıyor ne olduğunu çzmeye çalışıyordu. 

Olay yatışıp herkes sakinleşince Kaynana Halime hem yediği dayağın verdiği acıyla sızlanıyor  bir yandan da söyleniyordu...

"Ah benim aptal kafam o kadar ALKARISI hikayesinden sonra, senin neyine "Acaba cahil çocuklar torunumu ağlatıyor mu"? diye düşünüp te gecenin yarısı onların odasına sessizce girmek"

Kaynata Kazım "Hanım sen bu dayağı hak ettin ben dövemiyorum bari oğlun dövsün" diyerek şakalaşarak  gülüyor hem de hanımının gönlünü almaya çalışıyordu. 

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar