Türk Resminde İzlenimcilik

22.08.2016

 

İzlenimcilik akımı 19. yüzyılın son çeyreğinde Fransa’da Manet, Degas, Monet gibi sanatçıların katkılarıyla uygulanmış ve kabul görmüştü.

İzlenimcilerin diğer adı Empresyonizmdir.  Empresyonistler, etkici ve duygucudurlar. Zaten empresyon, etki - duygu anlamındadır. Empresyonizm, esas olarak ve her şeyden önce özgürlüğün simgesidir, sembolüdür. Hayale ve Soyut, betimlemelere yer verilmiştir. Her şey sanatçının duyumuna bağlı olarak anlatılır. Objenin kişi üzerindeki izlenimleri önemli olduğu için realizmin karşıtıdır. Sanatçılar eserlerinde kendi iç dünyalarını dile getirmişlerdir. İzlenimci gelenekle ilişkili olan bu ressamların en tanınmışları, Cézanne, Van Gogh, Gauguin’ dir. İzlenimciliğin etkisini paylaşan ve bu akımın kesin nesnelliğine mesafeli duran ve daha anlamlı bir yere varmak isteyen sanatçılar, yirminci yüzyıl sanatı için hem kuramsal düzeyde, hem de uygulamada birçok başlangıç noktaları sağladılar. Ard izlenimcilik daha sonra yerini Fovizm ve 'Kübizime bırakarak bu yeni akımlara da öncülük etmiştir.  ( .edebiyadvesanatakademisi.com/sanat/173-art_izlenimcilik_l ) 

İzlenimcilik, empresyonizm olarak da bilinir. İzlenimciler cisimleri gördükleri gibi betimlemekle birlikte kesin dış çizgiler kullanmayarak biçim özgürlüğüne ulaşmışlardır. Işık önemli bir öğe olarak kullanılmış, koyu tonlardan kaçınılarak, ışığı en iyi yansıtan parlak ve açık renkler yeğlenmiştir. Su ve kar, yansıtıcı niteliklerinden ötürü en sevilen temalardır. (1 .edebiyadvesanatakademisi.com/sanat/289-osmanlidan_gunumuzel )

Resimde izlenimcilik, özellikle ışık ve renkten kaynaklanan görsel izlenimleri yansıtmayı hedefler. Resmedilen nesnelere veya olaydan çok günün belirli bir zamanına özgü ışığın sanatçı üzerinde yarattığı izlenimler resimlerde yansıtılmaya çalışılmıştır. İzlenimciler doğadaki unsurların doğadaki özelliklerini birebir yansıtmayı değil, doğa ve unsurlarının kişinin içinde oluşturduğu izlenimleri, duygusal izleri yansıtmayı hedefleyen bir resim anlayışıdır. Bu akım içerisinde yer alan sanatçılar, doğayı objektif bir gerçek olarak değil, kendilerinde yarattığı izlenimi resme aktarmaya çalışan sanatçılardır.

İzlenimcilere göre sanatçı doğadaki gerçeği değil, gördüklerinin kendisinde uyandırdığı duygu ve düşünceleri esas almalıdır. İzlenimciler gerçekçiliği ve nesnelliği ikinci plana atarak, kişisel yorumu ön plana çıkararak resim yapan ressamlardır. O dönemin bilimsel bulguları, rengin nesneye ait olmadığını, ancak o nesneden yansıyan ışığın bir özelliği olduğunu ortaya çıkarmıştı. Bu bilgi renge bağımsızlık kazandırmış, nesnelerin kendilerine özgü bir renkleri olmadığını ortaya koymuş oluyordu.  İzlenimciler ise nesnelerin, konumlarına, çevrelerindeki başka nesnelere, hava koşullarına ve günün değişik saatlerindeki durumlarına göre renklerini değiştirdiklerini bilerek resimlerinde bu değişen görünüşleri canlandırmaya çalıştılar.

İzlenimcilik Akımının Türk Resim Sanatımızda ortaya çıkması kırk yıl kadar bir sürenin geçmesinden sonra olabilmiştir. Köklü bir resim geleneğine sahip olan batı resim sanatındaki gelişmelerin Türk Resim Sanatına geç olarak yansıması oldukça normal bir gelişmedir. Kendi kendini yeni bulmaya başlayan resim sanatımız barıdaki gelişmeleri ancak belli bir süre geçtikten sonra algılayabilmekte veya uygulayabilmektedir.  ancak 20 yy da nesnelliğe ulaşabilmiş, batılı resim akımlarını izleyebilecek öğreti düzeyine ve teknik açıdan yeterli duruma gelebilmişlerdir.

“Batı resminde İzlenimcilik sosyal ve ekonomik koşulların değiştiği bir dönemde ortaya çıkmıştı. Türk resminde İzlenimcilik Batı’da olduğu gibi sosyal ve ekonomik koşulların değiştiği, ulus olma bilincinin yaygınlaştığı bir dönemde ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Fransız İzlenimciliği ve Türk İzlenimciliği çıkış kaynağı itibariyle önemli benzerlikler gösterir.  Ressam Halil Dikmen bu dönemi “Tam zamanında gelmiş, resmimize taze ve çok daha serbest bir hava getirmiştir” diye tanımlamaktadır.” (/insanrenkleri.blogspot.com)

Türk Resim Sanatına İzlenimcilik Çallı Kuşağı ile girmeye başlamış, daha sonraki kuşaklarda kendi üslubuna ulaşmıştır. Buna rağmen izlenimcilik anlayışı Çallı Kuşağından da önce olarak Halil Paşa've Hoca Ali Rıza ’nın resimlerinde de görülmüştür.

Bu bakımdan Halil Paşa' ve  Hoca Ali Rıza İzlenimciliğin ülkemizdeki öncüleri olarak kabul edilebilir. Halil Paşa Paris’te Gerome’un atölyesinde batı izlenimciliğine yakın bir biçemde önemli çalışmalar yapmıştır.  Celal Esat Arseven,  Halil Paşa' için; “İzlenimci teknik ile resim yapan ilk Türk ressamıdır. Özellikle boğazdaki yalıların denize yansımalarını; Maltepe ve Bostancı sahillerinin güneşli kayalıklarını resmetmekte gösterdiği kudret takdire şayandır” diye ifade eder. (  /insanrenkleri.blogspot.com)  Bu yüzden İzlenimciliğin Türk Resim sanatındaki ilk öğretileri pek çok Türk Ressamına resim öğretileri sunan Gerome’nin atölyelerinden gelmiş olmaktadır. Hoca Ali Rıza ise Manet gibi doğayı en büyük hoca kabul etmiş resimlerini Haliç’in ve İstanbul’un sırtlarından doğayı izleyerek yapmıştır. Bu tutumu ile Türk resim sanatında izlenimciliği doğadan öğrenen bir ressamımız olarak kayıtlara girecektir. Hoca Ali Rıza İstanbul’un pek çok köşesini resimlerken “Gölgeler de renktir” prensibini uygulamayı kendi kendine keşfeden Türk izlenimciliğini en doğal yoldan kendi kendine bulan bir ressamımızdır. “Resimlerinde Üsküdar ve Karacaahmet'in sessiz köşelerini, kıyı kahvelerini ve güneşli kayalıklarını tercih etmiş, buralardan aldığı görüntüleri resimlerine yansıtmıştır. Tek başına bir "okul" etkinliğiyle çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir. “ ( .edebiyatvesanatakademisi.com/sanat/151-hoca_ali_riza_  l ) ilk Türk manzara ressamı olan Hoca Ali Rıza’nın hacim yaratmak için ışık gölgeden yararlanması onun kendine özgü bir izlenimci olmasını sağlamıştır.

Batılı İzlenimciler nesnelerin özel renklerinin olmadığını, nesnelerin ışığa göre renk aldıklarını yada renklerini değiştirdiklerini biliyorlardı. Türk İzlenimcileri de ışığın nesneler üzerindeki renk etkilerinin açık havada yapılan çalışmayla verilebileceğini Hoca Ali Rıza’dan beri bilmeye başlamışlardı.

Türk İzlenimciliği TÜRK RESİM  saantında Çallı Kuşağıile sistemli olarak uygulanan bir resim anlayışı olarak kendini göstermeye başlamıştır. 1914 Kuşağı İzlenimciliği Türkiye’ye özgü bir duyarlık haline getirerek “Fransız İzlenimciliği”ni başarıyla uyguladılar. Yetenekli isimlerden oluşan Çallı Kuşağı , Ressamları Türk resminin bu izlenimci manzara ve ölü doğa örneklerinde oldukça güzel örnekler vermeyi başardılar.

 1914 kuşağı ya da Çallı Kuşağı olarak Sanat Tarihimize geçen sanatçı grubunun ressamları olan Ali Sami Boyar, Hikmet Onat,İbrahim Çallı, , Ali Cemal, Namık İsmail, Nazmi Ziya Güran ,Feyhaman Duran; Hüseyin Avni Lifij  ,   gibi ressamlar izlenimcilik anlayışını sürdüren ressamlar oldular. Bu bakımdan Çallı Kuşağı , Ressamları nı resim sanatımızın İzlenimcileri olarak ele almak gerekecektir.

Fakat Çallı Kuşağı , Ressamlarının ve diğer Türk İzlenimcileri olarak adlandıra bilebileceğimiz ressamların İzlenimcilik akımına birebir bağlı kaldıklarını ve batıdaki izlenimciliğinin kurallarını çok iyi uyguladıklarını iddia etmek bir hayli zordur. Türk izlenimcileri doğaya bakarak resim yapmış olsalar da doğanın kendilerinde oluşturduğu duygu, coşku ve etkileri yansıtmaktan ziyade izlenimcilerin Işık, renk ve paletlerini kullanarak kendilerine özgü bir izlenimcilik uygulayan ressamlar olmuşlardır.

İzlenimci ressamlarımız Batılı İzlenimcilerin resim anlayışlarını kurallarını sıkı sıkıya uygulamaktan çok, kendine özgü bir karakter sergileşmiştir" ( Yrd. Doç. Dr. Özand Gönülal, https://www.sanatteorisi.com/Makaleler.asp?sayfa=Oku&id=165 )  Çallı Kuşağının en önemli isimlerinin başında gelen ve topluluğa adını veren İbrahim Çallı da resimlerindeki ışığı resmin açık havada yapıldığı izlenimi bırakacak şekilde kullanmayı seviyordu.  Hoca Ali Rıza’nın öğrencilerine bıraktığı öğretiler Türk izlenimcilerin rehberi oluyorken yurtdışında resim eğitimi gören ressamlarımızda özellikle Fransız izlenimcilerin tekniklerini kullanmayı teknik olarak biliyorlardı. Çallı Kuşağının diğer bir önemli ressamı olan Nazmi Ziya Güran’ın resimlerinde de ışık önemli bir unsur olmuş, Nazmi Ziya Güran, izlenimcilerin tekniklerini Fransız ressamları örnek alarak kullanmaya çalışmıştı.

“Hikmet Onat,resimlerinde hep aynı yönden gelen bir ışık kullanmış, sanatçının ışığı hep  bu şekilde kullanması eserlerinin birbirine benzemesine neden olurken aynı zamanda resimlerini atölyede yaptığı izlenimini uyandırmıştır.  Namık İsmail’in resimlerinde ışık çeşitlilik gösterir. Sanatçı bazı eserlerinde parlak ışık kullanırken bazı eserlerinde gölgeli alandaki ışık titreşimine ağırlık vermiştir. Kalın boya kullanması nedeniyle de çoğu eserinde saydamlık kaybolmuştur.”  (/insanrenkleri.blogspot.com)

Çallı Kuşağının önemli isimlerinden biri olan Ali Sami Boyar, kendi görüşüne uygun olarak doğaya tamamen bağlıdır. Gerek renk gerek se çizgi bakımından doğada gördüğünün yeterli olduğu kadar aslına yakın şekilde canlandırmak istemiştir. İstanbul'un zengin abidelerinden camiler ve çeşmeleri konu alan tabloları ile ün yapmış bir sanatkârdır. ( edebiyatvesanatakademisi.com/sanat/166-ali_sami_boyar l )

İlk önemli portre ressamımız olan Feyhaman Duran; da kendine özgü bir izlenimcilik oluşturan bir ressamımızdır. Portrelerinin yanı sıra natürmortları ve manzara konulu resimleri de önemli bir yer tutan, portrede zorunlu olarak desene ve yapıya bağlı kalan Feyhaman Duran; manzara ve natürmortlarında yer yer coşkulu üslup biçimlerine kayan özgür ve işlek bir palet kullanmıştır. Feyhaman Duran’ın peyzajları ve natürmortları izlenimciliğin etkisine bağlıdır.( edebiyadvesanatakademisi.com/sanat/161-feyhaman_duran l )

Hüseyin Avni Lifij,gölgesi ufka düşen ağaçlar, servilikler, kızılımsı bir güneşin aydınlattığı gizemli manzaralar içli bir melankolinin ördüğü ıssız yollar iç dünyanın dışa vurulduğu karmaşık ilişkiler Lifij'in resimlerine içli bir şiirsellik katan resimler yapmıştır.

Hocası Corinth’in geniş, kalın fırça vuruşlarından, lekeci, serbest, hızlı, atak tekniğinden etkilenen Namık İsmail, ’in, tablolarının çoğunda hocasının teknik ve üslubunu uygulandığına tanık olunur. Güvertede Adamlar tablosunda, bir renk karmaşasının, açık-koyu tonlamaların, renk lekelerinin ve resimsel değerlerin ön plana çıktığı gözlenir. Figürler, renk kompozisyonunun öğeleri olarak kullanılır. Bu resim, ekspresyonizmin benimsendiği, klasik resim anlayışının geriye itildiği, renklerin ve boya dokusunun, konunun önüne geçtiği bir çalışmadır.

Çallı Kuşağı Türk izlenimcileri renk kontrastlarından faydalanarak hacim ve derinlik etkisi ortaya çıkarmaya çalışmışlar, Batılı izlenimcilerden farklı olarak lokal renkler kullanmışlar, nesnelerin doğal rengine sadık kalmaya gayret etmişlerdir. İzlenimciliği Fransız izlenimcilerini birebir taklit etmek veya Fransız izlenimcilerin metotlarını ve prensiplerini nota not uygulamak yerine Türk Resim sanatına özgü bir izlenimcilik anlayışı geliştirmişler, bunda da başarılı olmuşlardır.

 

 

 

 KAYNAKÇA

 

  1. l 
  2. (https://www.edebiyatvesanatakademisi.com/sanat/117-cumhuriyet_d%C3%B6nemi_resmi_ve_resim_topluluklari.htm l ) 
  3. art_izlenimcilik_post_empresyonizim_genel_%C3%B6zellikleri.html
  4. https://insanrenkleri.blogspot.com/2011/06/izlenimci-turk-ressamlarla-bati.html
  5.  
  6. Yrd. Doç. Dr. Özand Gönülal, https://www.sanatteorisi.com/Makaleler.asp?sayfa=Oku&id=165
  7.  
  8.  
  9. l

Not: Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, Resim,Tablo, kaligrafi, ebru, Fotoğraf, minyatür, hat, sedef, el işi, oya, bezeme, Telkari, kazaziye  benzeri çalışma  ve araştırmalarınızı, sitemize üye olarak ,  bize başvurarak ESA'da paylaşarak kültürümüze katkıda bulunabilir, kendinizi ve ürünlerinizi tanıtabilirisiniz.

 BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM  veya s_kuzucular@hotmail.com

 

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar