30.04.2020
Türk'ün Ateşle İmtihanı ve Halide Edip Hakkında Bilgiler
Türk'ün Ateşle İmtihanı, İstiklal harbi yıllarlı ve cumhuriyet döneminin en ünlü kadın yazarı Halide Edip Adıvar’ın İstiklal mücadelesi yıllarından cumhuriyetin ilanı ve İstanbul’un işgalden kurtarıldığı yıllara kadar ki öz geçmişini ve anılarını anlatan biyografik anı türünde bir eseridir.
Halide Edib Adıvar, çocukluk günlerinden 1918’e kadarki anılarını Mor Salkımlı Ev adındaki kitabında anlatmış olduğu için Türk'ün Ateşle İmtihanı adlı eseri ise Mor Salkımlı Ev adlı romanının devamı niteliğindedir.
Türk’ün Ateşle İmtihanı, 1918’den 1923 sonlarına kadar olan dönemi anlatmakta yazar, bu kitabında kocası ile birlikte geçirdiği bu beş yıl süren Milli Mücadele döneminde yaşadıklarını belgesel anılar şeklinde anlatmaktadır. Kitap özellikle İstanbul’un işgali, İstanbul’daki direnişçilerin Anadolu’ya geçişleri sırasındaki verdiği detay bilgiler, cephe gerisinde görüp şahit oldukları ile önem kazanmaktadır.
Türk'ün Ateşle İmtihanı Özeti
30 Ekim 1918 İngilizler İstanbul'u işgal etmiş, Osmanlı esir düşmüş, payitaht kukla kalmıştı. İstanbul’daki genç subaylar gizli cemiyetler kurup Anadolu’ya silah kaçırmaya başlamıştı. İtilaf Devletlerinin toplattığı silahlar, milli direnişe katılan asker ve sivil milliyetçiler tarafından Anadolu’ya kaçırılmaya, istiklal savaşına destek olmaya çalışıyorlardı.
Halide Edip de istiklali isteyen bu genç subaylar ve direnişçiler içindeydi. Direnişe destek olan derneklerin toplantılarına katılıyor çekilen zahmetlere o da şahit oluyordu. Gazeteler, esir düşmüş hükümetin ve işgalcilerin sansürleri altındaydı ve halk olandan bitenden habersizdi.
Halk padişahın bir nevi İngilizlere esir düştüğünü anlamıyor bilmiyor, medeni bir devlet olan İngilizlerin Anadolu’yu’ Osmanlı Türklerine bırakacaklarını sanıyordu. Devleti savaşa sokan ittihatçıların çoğu Meclis-i Mebusan’da vekildi ve halk buna çok kızıyordu.
Tevfik Paşa Meclisi kapatmış, 15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’i işgal etmişti. Ahali Yunanlıları işgalci görürken, İngilizleri işgalci görmüyordu. Oysa İngilizler Anadolu’ya giden yolları tutmuşlar, tenha yolları ise Hıristiyan eşkıyalar kapatmıştı. Direnişçi derneklere üye olanlar ifşa olmaya başlamışlar, dernekler faaliyet yapamaz hale gelmiş, üyeleri de aranmaya bulunanlar da idam edilmeye başlanmıştı. Halide Edip gibi milliyetçiler hakkında idam kararları çıktı. Halide Edip de Sultanahmet mitinginde söylediği sözler yüzünden idamı isteniyordu.
Mustafa Kemal’in Samsun'a çıkmasıyla milliyetçi direnişçiler de Anadolu’ya kaçmaya başlamışlardı. Kaçışlar ikişerli üçerli gruplar halinde oluyor, geçişler çok tehlikeli gözüküyordu. İzmit ve Adapazarı'nda silah kaçırma ile görevli seksen - yüz kişilik çeteler, kaçanların güvenliğini de sağamaya çalışıyordu. Bu çeteler, milliyetçileri geceleri köylerde ağırlıyor, oradan Ankara’ya ulaşmak on bir gün sürüyordu.
En sonunda meşakkatli bir yolculuk sonrasında Halide Edip ile kocası Adana Adıvar da Ankara’ya ulaşmışlardı Ankara Garında Mustafa Kemal ve halk onları karşılamış, Halide Edip ile kocası hemen ertesi gün eski Ziraat Fakültesi binasında kurulan karargâhta çalışmaya başlamışlardı.
Erzurum Kongresi ve Sivas Kongresinden sonra yeni bir meclis kurulması şart haline gelmişti.. Mustafa Kemal her ilden ikişer milletvekili seçilip Ankara’ya gönderilmesini istemiş 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi kurulmuş ve Mustafa Kemal meclis başkanı seçilmişti.
Hilafet yanlıları bunun üzerine Hilafet ordusu kurup, meclisi kapatmak ve hakkında idam kararı verilen Mustafa Kemal’i idam etmek üzere Ankara’ya doğru yürüyüşe geçmişti. Mustafa Kemal bunları durdurmak için Çerkez Ethem’i görevlendirmiş, Çerkez Ethem İzmit’te Hilafet ordusunu püskürtmüştü. Bu galibiyet ile Çerkez Ethem’in itibarı çok yükseldi. Ali Fuat Paşa bile üniformasını çıkarıp dağlara çıkmış, Çerkez Ethem ise kurulan Milli Orduya dâhil olmak istemiyordu. Ayrıca Çerkez Ethem çetelerin ihtiyaçlarını halktan zorla karşılıyorlardı. Kısaca Çerkez Ethem ayrı bir tehdit olarak belirmeye başlamıştı.
Aralık ayının sonlarına doğru, ilk düzenli ordular kurulmaya başlanmıştı. Çerkez Ethem’in 3 bin kişilik ordusu, 100 makineli tüfeği ve 4 adet topu vardı. Bu gücüne güvenerek meclise, halkı savaşa sokmaması ve meclisin İstanbul hükümetiyle işbirliği yapması için bir kesin uyarı göndermişti. Yunanlılar Bursa’ya yürümeye başlamış, Çerkez Ethem ile Albay Refet, Yunanlıların ilerleyişini yavaşlatsalar bile geri çekilmek zorunda kalmışlardı. Ancak TBMM ordusu 11 Ocak’ta (1.İnönü) Eskişehir yakınlarında Albay İsmet komutasında Yunanlıları yenmişti. Bu zafer sonrasında Ankara Hükümeti Londra Konferansı’na temsilci gönderebilmiş ama bu konferanstan da bir sonuç çıkmamıştı. Yunanlılar Afyon’dan saldırmışlar ama 31 Mart 2.İnönü savaşında yine yenilmişlerdi.
Bu sırada Halide Edip, Hilal-i Ahmer (Kızılay) Hastanesine gönüllü hastabakıcı olarak çalışmaya başlamış, Eskişehir’de, cephe gerisine gitmişti. Yunanlılar da İzmir'e silah yığınağı sevkiyatı yapıyordu. Hazırlıklarını tamamlayan Yunanlılar büyük bir kuvvetle saldırıya geçmiş milli ordu Sakarya'nın doğusuna çekilmişti.
Yunan ilerleyişi mecliste karışıklık çıkarmış ama toplanan meclis Mustafa Kemal’i başkomutan seçmişti. Başkomutan olan Mustafa Kemal Tekâlif-I Milliye kanunu çıkararak ordunun ikmali için halkı görevlendirmişti. Ordunun kurulmasında en çok emeği geçen Refet Paşa ülkenin her tarafından asker ve teçhizat topluyordu. Savaş başladığında 25.000 asker varken 16.000’i şehit olmuş fakat Sakarya Savaşı bittiğinde asker sayısı tekrar 40. 000 çıkmıştı.
Halide Edip de Mustafa Kemal’in karargâhında çalışmaya başlamış, savaş sırasında günlük zaiyat raporlarını tutmaya ve yabancı gazeteleri takip ederek yabancı ülkelerin savaşla ilgili yorumlarını Atatürk'e tercüme etmeye başlamıştı. Sakarya Savaşı 25 Ağustos’ta başlamış 22 gün ve gece sürmüştü. Türk askerleri mevzileri terk etmeden çarpışmış, 22 günün sonunda ve 19 Eylül’de Yunanlılar geri çekilmeye başlamışlar 16 Eylül günü cepheyi terk etmişlerdi.
Mustafa Kemal’in sabahlara kadar çalıştığını gören Halide “Savaş bitti. Artık dinlenmeye çekilme vaktiniz geldi.” dediğinde Atatürk “Asıl savaş bundan sonra başlıyor.” cevabını vermişti.
22 Eylül’de Mudanya Mütarekesi imzalanmış galibiyeti resmiyet kazanmıştı. Yunanlılar çekilirken köyleri yakıp yıkmışlar Afyon’da savunma cephesi kurmaya başlamışlardı. Bu savaşta onbaşı rütbesi alan Halide, Tetkik-i Mezalim Heyeti’nin başına geçerek Yunanlıların verdikleri zararları kayıtlara geçirmek görevini de üstlendi. Bu heyet yaşanan dramları da not alıyor, yapılan mezalimi gözleriyse görüyorlardı. Bu heyet içinde Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU, Yusuf AKÇURA ve bir fotoğrafçı vardı. Bu heyet çalışmalarını bitirdikten sonra Ankara’ya dönmüştü. Halide Onbaşı Ankara’ya döndüğünde Kazım Kazım Karabekir Paşa'nın yaşları 6 ile 14 arasında değişen, aileleri savaşta ölmüş, 2 bin kadar yetim Türk çocuğunu evlat edinerek kurduğu çocuklar ordusunu görmüş ve duygulanmıştı.
Milli mücadele kazanıldıktan sonra Halide Edip, eşyalarını toplayıp İstanbul'a, çocuklarının yanına, doğup büyüdüğü eve dönmüş Mahmure ablasıyla yeniden kucaklaşmıştı. .
TÜM ESERLERİ İÇİN TIKLAYIN
https://edebiyatvesanatakademisi.com/writer/halide-edib-adivar
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın