KategorilerEDEBİYATİslamiyet Öncesi DönemTÜRKLERE AİT İLK KURGANLAR ANITLAR VE BULUNTULAR

TÜRKLERE AİT İLK KURGANLAR ANITLAR VE BULUNTULAR

23.08.2016

İLK KURGANLAR ANITLAR VE BULUNTULAR


Kurganlar, Orta Asya Türklerinin eşya ve hayvanlarıyla birlikte gömüldükleri mezarlardır. Bir kurgan, kare veya dikdörtgen biçiminde, yer seviyesinin altında, karaçam kütüklerinin birbirine geçmesiyle oluşan duvarların oluşturduğu odalardan meydana gelir. Genellikle üzerine toprak yığılarak yapılan karakteristik mezar yapılarıdır. Mezar yerinin belli olması için gömü yerinin üzerine, toprak ve çakıl taşı yığılmıştır.  Yığılan bu toprağın akıp gitmemesi için etrafı taşlarla çevrilmiştir.


1.Noin-Ula Kurganı: Noin-Ula Kurganı (Noyon-Uul), Moğolistan'ın kuzeyinde Noin-Ula'da bulunan Asya Hunlarına -Hiung nulara - ait kültür ürünlerinin ortaya çıkarıldığı kurgandır. Noin-Ula kurganı Albay P.K. Kozloff tarafından 1923 - 1926 tarihleri arasında tespit edilmiş ve bilim dünyasının dikkatine sunulmuştur. Selenga nehrinin Baykal Gölüne aktığı yerin civarında bulunan bu bölgede toplam olarak 212 kurgan tespit edilmiştir.   Noin-Ula mezarlarının çoğu I. yüzyıla aittir. Kurganlar üzerindeki ilk kazı Arkeolog Radloff başkanlığındaki bir kazı heyeti tarafından yapılmıştır.

Noin-Ula mezarlarının çoğu I. yüzyıla aittir. Kurganlardaki yün işlemeciliği dikkati çeker. Bıyıklı iki insan başı portresi Göktürk ve Uygur porte sanatının öncüsü olarak kabul edilir. Kurganların içinde eyer takımları, eyer örtüsü, at koşum takımları, geyik başı biçiminde maskeler, kemerler, tokalar gibi birçok eşya çıkarılmıştır. 

Arkeolojik kazılar Ulan-Bator’un kuzeyinde 100 km mesafede, Selenga Nehri vadisinde Rus-Moğol araştırmacılarına başkanlık eden Profesör Natalya Polosmak yönetiminde yedi yıl boyunca sürmüştür. 

Noin-Ula kurganları Hun kültürü için tipik denilemeyecek özelliklere sahip Hun üst tabakasından insanlara aittir. Kurgandaki buluntular yabancı kökenlidir. Genel olarak Çin malı pahalı eşyalar çıkmıştır. Bunlar at koşumları, gümüş tokalar, vernikli kap-kacak, hatta altın kaplama at arabaları dahi vardır. Bu mallar ya Çinlilerden yağmalanmış veya Çinliler bu malları sınırlarında huzur bulmak karşılında Hunlara vermişlerdir
.  
Noin Ula Elit Hun mezarlarının Çinli ustalar tarafından yapıldığını ortaya koymaktadır. Halkın mezar lahitlerini iki katman kil ve kömür karışımı ile kaplamaları kurganlardaki hazinelerin çürümekten korunmasını sağlamıştır. Noin-Ula’nın su geçirmez killi toprağı cenaze ile beraber mezara konulan her şeyi korumuştur.  

Göktürk yazılarının ilk örneği olan gümüş kâse, kurganlardan birinde bulunan bıyıklı ve iki başlı insan portresi, Uygur- Göktürk portre sanatının ilk örnekleri olarak kabul edilmektedir.
Noin-Ula mezarlarında hiçbir insan kalıntısı ele geçirilmemiştir. Bütün kurganlar soyulmuş, mezarların içinde tek bir kemik bile kalmamıştır.

Noın Ula Kurganında göçerlikle ilgili at koşum takımları, eyer, eyer örtüsü, çadır, çadır desenleri, yün işlemeciliği,  keçeden yapılmış bellemeler, Halıların ve bellemelerin üzerine aplike tekniği ile yapılan resimler, bu resimlerde betimlenen çeşitli hayvan mücadeleleri, geyik figürleri, kaplumbağalar, balıklar, grifonlar ve az da olsa insan başları dağ keçisi figürü, elbiseler halı ve kilim desenleri ile halı ve kilim parçaları bulunmuştur.  

Bu kurganda bulunan Orta Asya hayvan üslubunu yansıtan hayvan mücadelelerini betimleyen desenler de Hun ve Türk kültürü ile yakından ilgilidir. Ayrıca Hun kültürünü Hunların eğemen olduğu halklardan ayırmak da kanaatimize göre gerçeğe uygun değildir. 

Kurganda ele geçirilen eşyalar ise Novosibirsk Akademi Kenti laboratuvarlarına teslim edilecek metal eşyalar üzerinde incelemeler yapılacak, sonuçları ortaya çıkacaktır. 


2. Şipovo Kurganı: Şipovo Kurganı, Avrupa Hunlarından kaldığı tahmin edilen bir kurgandır. Volga bölgesinde Saratov civarında bulunan kurganlar Avrupa Hunlarına aittir. Buradaki buluntuların, Macaristan’daki Hun sanatının menşeini göstermesi bakımından önemi büyüktür. "Üç köşeli ok uçları" Saratov buluntularında ve Macaristandaki Hunlarda aynıdır. Şipovo kurganında ve Macaristan’da Hunlara ait ele geçen diğer buluntular arasında kılıç parçaları da vardır. 

Şipovo Kurganından çıkan buluntular hakkında detay incelemelerde bulunan Bahaeddin Öğel adı geçen yazısında bu buluntular hakkında şunları yazmıştır. “Attilâ Hunlarının sanatında, bilhassa madeni ince levhalar ağaç veya maden üzerine kaplanırdı. Bugünkü kontrplâk tekniğini andırmaktadır. Bilhassa balıksırtı motifler revaçta olduğu gibi birbirini muntazam açılarla kesen şuaların meydana getirdikleri levhalara da çok rastlanır. Bu tek­nikle imal edilmiş kılıç kalıntılarına Macaristan'da rastlayabiliyoruz… Attilâ devleti devrine ait buluntularda rastlanan balıksırtı altın plâkalarla kaplanmış ağaç kabzalara, hançer ve kılıç kınlarına Şipovo kurganında da rastlanmıştır. Hançer veya kılıç kını bakiyesi olup olmadığını bilmemekle beraber Volga civarında P. Rau tarafından açılan D 42 kurganında bu tip levhalar görülür. Asıl ehemmiyetli nokta aynı kurganda, tek ağızlı kılıca benzer demir bir bıçağın bulunmasıdır.” 

Şipovo istasyonundaki 3 numaralı kurganda çıkan ağaçtan yapılmış bıçak kının üst kısmı, yukardan aşağıya kadar altın plâka ile kaplanmıştır. Üslûp ve motifi balıksırtıdır. Kurganlarda Demir levhalarla kaplanmış bıçak kaplarına da rastlanılmıştır. Bu devre ait Sipovo, Kerç, Karaağaç kurganlarında kartal tasvirleri de görülmektedir. 

Bu kurganlarda, Altın kaplama tekniğinde, altın ve maden işlemeciliğinde Avrupa Hunlarının ne kadar ileri bir seviyede olduklarını göstermesi bakımından önemlidir.


3. Pazırık Kurganı: Pazırık Kurganı, Orta Asyada bir kurgan. Altaylar'da 'M.Ö. III. yy' olarak tarihlenen bu kurganda; boyu 200, eni 189 cm, kalınlığı 2 mm olan bu Pazırık halısında, her 10 santimetrekarede 36.000 düğüm bulunmaktadır. Dünyanın en eski halısı olarak nitelendirilen Pazırık halısı, Leningrad Hermitaj Müzesi'nde sergilenmektedir. İskit sanatının örnekleri bulunan Pazırık Kurganı, özünü tamamen tabiattan alan canlı ve hareket dolu hayvan figürleriyle kendini göstermektedir. Hayvan figürlerinden at ve geyik ön plana çıkmaktadır. Pazırık, Güney Sibirya'da Altay eteklerinde Pazırık’ta bulunan ve MÖ III. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Bu kurgan ayrıca buzlar içinde kaldığından binlerce yıl bozulmadan kalabilmiş insan ve hayvan ölüleri bulunmuştur. Leningrad Hermitage müzesinde yer alan eserler arasında, halı dışında kumaş, renkli keçe, aplike örtüler, hayvan ve bitki desenli tekstil ürünleri vardır. Kurgandaki atların bazılarında maske vardır.

4. Esik Kurganı: Esik Kurganı, eski Türklere ait olduğu düşünülen bir kurgan. M.Ö. 5. yüzyıl'dan kalma olduğu sanılır. Esik Kurganı Ünlü Kazak Türkü arkeologu Kemal Akişev tarafından yapılan kazılar sonucunda bulunmuştur.
Kazakistan’da Alma Ata Kenti Isıg Gölü yakınlarında bulunan bu kurgan Göktürk Alfabesi ile yazılmış bir fincanın bulunması ile oldukça heyecan verici bir buluşa da konu olmuştur. Bir Prense ait olduğu düşünülen bu kurganda prense ait altın bir zırh bulunmuştur. Prensin üzerindeki altın zırh sağdan sola doğru kapanan V yakalı kısa bir kaftan bulunmuştur. Altın Elbiseli Adam’ın bulunduğu Esik Kurganı Eski Türklere ait en önemli eşyaların çıktığı kurganlardan biri olarak meşhur olmuştur.  Kaftanın altında dar bir binici pantolonu ile yumuşak çizmeler oldukça dikkat çekicidir. Üçgen biçimindeki altın levhalar yan yana ve alt alta konularak bir zırh haline getirilmiştir. Belinde altın levhalarla kaplanmış kemerine kını ve kabzası süslü bir bıçak yerleştirilmiştir. Prensin başındaki sivri bir külah şeklindeki başlık altın levhalarla bezeli önünde tuğları temsil eden sembollerle süslenmiştir.
Esik Kurganı Kazakistan'ın önemli bir hazinesi Türklerin Eski Çağdaki yaşayışları hakkında fikir veren en önemli buluntulardan birisi olma konumundadır. Altın Muharip'in çıkarıldığı yerde, Göktürk yazılarına çok benzer bir stille yazılmış bir yazı bulunmuştur. Bu yazı Göktürk alfabesinin millî bir alfabe olduğunu ve uzun süreden beri var olduğunu kanıtlayan çok önemli bir keşiftir. 

Kurganda üç binden fazla altın eşya, seramik küpler, tahta tabaklar ve iki gümüş çanak bulunmuştur. Gümüş çanak içinde Göktürk harflerinin ilk normları görülmektedir. Bu kurgandaki eşyalar Türklere özgü realist süslemeler ile süslenmiştir.  Bu kurganda Eyer örtüleri, tahta eyerler ve silahlar da bulunmuştur. 

Bu mezarda bulunan en değerli tarihi belge, yarısı kırık bir kabın üzerindeki 26 harflik iki satır yazıdır. Bu yazı, tarih ilmîne, özellikle Türk tarihi ve medeniyetine ışık tutan, yeni boyutlar kazandıran bir belgedir. Bugüne kadar bilinen en eski Türk yazısı, Yenisey ve Orhun anıtlarındaki yazılardı ve bunlar zamanımızdan on dört asır geriye uzanıyordu. Oysa Esik'teki mezarda bulunan bu yazı 25 asırlık bir belgedir ve Sovyet tarihçilerinin okuduğu 26 harflik yazının anlamı şudur: "Tigin 23'ünde öldü. Esik halkının başı sağ Olsun."
ULAN UDE: Hunlara ait evlerin bulunduğu bir yerleşim yeridir. Ulan Ude ‘de yapılan kazılarda birçok Hun evi ortaya çıkarılmıştır. Bu evlerin altında içerisinden tütün ve sıcak dumanların geçtiği ısıtma düzenekleri için kullanılan borular bulunmuştur. Romalıların Hipokaust adını verdikleri bu sistemi Romalıların da kullandığı bilinmektedir.  


Eski anıtlar, eserler ve yazıtlar

1: Tötö Kanalı: Tötö Kanalı hakkında Vikipedia’da kaynaksız olarak verilen bilgiler şu şekildedir. “Orta Asya'da, Fergana Vadisi'nde Göktürkler tarafından yapılan sulama kanalıdır. Sovyet arkeologlar, Tötö Kanalının çok çetin bir arazide zor mühendislik çabalarıyla gerçekleştirildiğini belirtmektedirler. 30 km. uzunluğundaki Tötö Kanalı 1935'den beri Ruslar tarafından sulama amaçlı olarak kullanılmaktadır.”  Kanal yapıldığı günden beri kullanılmış olduğu gibi Ruslar dahi Tötö Kanalını tamir edip geliştirerek günümüzde dahi kullanmayı sürdürmektedirler.   Bu kanalın Hun Türkleri zamanında yapıldığı, Göktürkler tarafından da kullanıldığı kabul edilmektedir. Günümüze kadar kullanılagelmiş olan bu kanalın varlığı Türklerin o yıllarda dahi tarımla uğraştıklarına delalaet etmektedir. 
“İbrahim Kafesoğlu’na göre bu kanal Hun Devleti tarafından yapılmış ve Göktürkler tarafından kullanılmaya devam edilmiştir. TÜRKLER ansiklopedisinin cilt III sayfa 405 te Esin Kâhya tarafından yazılan Eski Türklerde Bilim maddesinde bu Tötö Kanalının Göktürkler tarafından yapıldığını yazmaktadır.”

2. Yenisey  - Tuva- Yazıtları: Yenisey nehri civarında çoğunluğu, bu nehrin güneyinde, Tuva bölgesindeki Kem nehrinin kolları civarında bulunmuş olan yazıtlardır. Yenisey  yazıtları yazılış tarihleri bakımından  Orhun Yazıtlarından daha eskidir. Bu yazıtlar İsveçli Strahlenberg tarafından 18. yüzyıl başlarında bulunmuştur. Yazıtların çoğu mezar taşları yani balbal şeklindeki taşların üzerindedir. Bu yazıtlar ölen kişi için dikilmiş taşların üzerine yazılmış, ölen kişiyi tanıtan ve bu dünyayay doymadan gittiklerini vb ifade eden yazlar şeklindedir. Bu balbalların Kırgızlara ait olduğu sanılmaktadır ve balballardaki yazıtlar  Göktürk harfleriyle yazılmıştır.

3. Talas Yazıtları: 
Bu günkü Kırgızistan Cumhuriyeti sınırları içinde kalan Talas bölgesi,(Kök)türk harfli Eski Türk yazıtlarının en fazla bulunduğu bölgelerin başındadır. 


Orhun Yazıtları'ndan başka, Talas nehiri civarında da bulunmaktadır. Bu yazıtları ilk olarak ele alıp inceleyen Finli bilim adamı Heikel’dir. Bu yazıtların pek çoğu birkaç satırlık yazılardan oluşmaktadır. Bu bengütaşlar, Göktürk harfleriyle yazılmıştır. Genellikle balbal olarak dikilen bu taşlardaki yazıtların çoğu 5-10 satırdan ibaret ve üzerlerinde sahibinin bu dünyaya doymadan ayrıldığını ifade eden yazılar bulunmaktadır. Son yıllarda arkeolog Kubat Tabaldiev’in başkanlığında Kırgız arkeologları 20’den fazla yeni yazıt bulmuşlardır. 
Talas grubu yazıtlarına Koysarı ve Ak-Tepe yazıtlarını da ekleyebilmek mümkündür. Eğer S.G. Klyaştornıy’ın bu anıtları Türgeş Kağanlıgı yazıtları grubuna dahil etmekte ve  716 – 739 yıllarında dikilmiş olduklarını ifade etmektedir.
 Kırgızistanda şimdiye kadar 40’a yakın runik yazıt keşfedilmiştir. 

4. Orhun Anıtları: Göktürk Alfabesi ile Göktürkler tarafından yazılmış yapıtlardır. Bilge Kağan ve Kül Tigin anıtlarınıYollug Tigin yazmıştır, Yollug Tigin aynı zamanda Bilge Kağan'ın veziridir. Yazıtlar, 1889 yılında Moğolistan'da Orhun Vadisi'ndeki anıtlarda saptanmıştır. Yazılış tarihi 8. yüzyılın başlarına dayanmaktadır. 1893 yılında Danimarkalı dilbilimci Wilhelm Ludwig Peter Thomsen tarafından, Rus Türkolog Vasili Vasilyeviç Radlof'un yardımıyla çözülmüş ve aynı yılın 15 Aralık günü Danimarka Kraliyet Bilimler Akademisi'nde bilim dünyasına açıklanmıştır. Orhun Yazıtları, Göktürk Kağanlığı'nın ünlü hükümdarı Bilge Kağan devrinden kalma altı adet yazılı dikilitaştır. Moğolistan'ın kuzeyinde, Baykal gölünün güneyinde, Orhun Vadisindeki Koşo Çaydam gölü yakınlarındadır. Bu yazıtlardan Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtları, Koşo Çaydam bölgesindeki Orhun Irmağı civarında; Bilge Tonyukuk yazıtları ise, Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarından yaklaşık 360 km uzakta, Tola Irmağı'nın yukarı yatağındaki Bayn Tsokto (Bayn Çokto) bölgesindedir. Bilge Tonyukuk yazıtlarının, (Orhun Irmağı civarında olmamasına rağmen), Orhun yazıtlarıyla birlikte düşünülmesi, anılması Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtları ile aynı döneme ait olması ve aynı konuları içermesindendir. Yazıtlar Türk dili, tarihi, edebiyatı, sanatı, töresi hakkında önemli bilgiler vermektedirler. Türk ve Türkçe adı, ilk kez Doğu Göktürkler dönemine ait bu yazıtlarda geçmektedir. Kullanılan yazı dilinin olgunluğu ve zenginliği Türkçe'nin daha eski tarihli yazılı eserlerinin de bulunduğuna kesinlik kazandırmaktadır. Yazıtların üçü çok önemlidir. İki taştan oluşan Tonyukuk, 725'ten sonra; Köl Tigin , 732; Bilge Kağan, 735 yılında dikilmiştir. Köl Tigin yazıtı, Bilge Kağan'ın ağzından yazılmıştır. Köl Tigin, Bilge Kağan'ın kardeşi, buyrukçu ihtiyar Tonyukuk ise veziridir. Anıtların olduğu yerde yalnızca dikilitaşlar değil, yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları bulunmuştur.


5. Çin Piramitleri: Türklerden veya bozkır halklarından kalma olduğu düşünülen piramitler. Xi'an şehrine 100 km uzaklıkta , Qin Ling Shan dağlarında Ön-Türk uygarlıklarından birisi tarafından inşa edildiği düşünülen, etrafında irili ufaklı 100 adet piramitle beraber, 300 metre yüksekliğinde Beyaz Piramit olarak da adlanırılan bir piramit bulunmaktadır. Hausdorf’a göre piramitlerin yapım tarihi en az M.Ö. 2500’ler civarındadır. 

 
Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da