göğün yağmurlarla yonttuğu ruhum geceden nemli
ölüm gürültüsüne benzer bir sessizlik
gölgesini belli etmeden yürüyor yaşam hırsızı
her gün biraz daha ç/alıyor nefret
saçlarımdaki koyu siyahı
beyaz örüklerle avutuyorum gönlümü
şimşeklerden sarkıtıyorum en dostane söylemleri
bir kova suyla çarpılıyor umut
insan en çok kendisine kuyu
derinliklerde kayboluyor
bütün kısa metrajlı söylemler
yüreğini g/izliyor insanlık
devesi ve k/azığı sağlam
büyük bir çöl sarayı dünya
ön yargıları battaniye gibi sarıyor güneş
sarı saçlarından aptal bir gülümseme dökülüyor
ne kini var ki göklerin yere
bütün arsız söylemler hortum etkisinde
dörtnala koşturuyoruz içimizdeki kasırgayı
hırslanmalı mı kadere düştüğümüz siyah notlar
yoksa yıkanmalı mı yağmur bile
beyaz sayfalardan simsiyah bir evrene doğru
görüntüde uzay yolculuğu
gerçekte renksiz, ruhsuz
şu son halimiz
tatsız tuzsuz
tarz olmaya çalışmak
suya kandırmıyor içimizdeki deveyi
aslında hiç değişmiyor ç/ölümüz
Şule Meryem Canpolat Şimşek