İnsanı kendisinden uzaklaştıran, diğerlerini kendinde var etme kuruntusudur. Oysa insan sadece kendisidir. İnsanlara kendimizi beğendirme ve onlardan takdir görme arzumuz, benliğimizi örten perdelerdir. Herkesi kendinden ve başkalarından uzaklaştıran bu şartlı beğenmişlik, toplumdaki bireyleri birbirine benzetmeye çalışan bulaşıcı bir hastalığa dönüşür.
Etkilenmenin kanatları, hayat uçuşunda kaçınılmazdır. Ama özümsenmeden öykülenmek, bir yerde çakılı kalmaktır. Ondandır ki biraz yürümeye çalışanların çok tosladığı kişiler olur. İnsan kendisi olmalıdır yoksa kendi insanlığından uzaklaşacaktır. Bütün duyuş ve bilinçlerden aşama aşama kopacaktır.
Aslında sokaklarda insanları incelediğimiz kadar aynada kendimizle yüzleşememek gibi zordur kendimizi tanımaya çalışmak.
Kendi içimizi tanımaya çalışmak, sabah deniz kenarında dolaşan bir kedinin gözlerindeki ışıltıyı, merakı ve heyecanı ister.